TL Üzerindeki Baskının Devamını Bekliyoruz
Musul operasyonunun başlamasıyla beraber TL yeni haftaya da değer kaybıyla girdi. Doların hali hazırda global bazda güçlenme eğiliminde olduğu bu haftada hem sınır ötesi operasyonun etkisi, hem de hafta içinde Merkez Bankası’nın da faiz indirmeye devam etmesinin beklenmesiyle beraber kur da yeniden 3,10 seviyesi üzerine geldi.
Aslında TL’deki değer kaybının yine birden fazla sebebi var. Ortaya çıkan piyasa fiyatlama davranışları da bu faktörlerin bileşkesi olarak ortaya çıkıyor. Artan piyasa baskısının ana sebebi USD’nin global bazda güçlenme eğiliminde olması. Buna neden olan etmen de Fed’in faiz artırımı ihtimalini işaret eden opsiyon fiyatlamalarıdır. Fed’in opsiyon fiyatlamaları Aralık toplantısında faiz artırımı ihtimalini %66 olarak görüyorlar. Bu hafta da TÜFE verileri açıklanacak. Eylül ayında ABD’de manşet TÜFE’nin aylık bazda %0,3, yıllık bazda da %1,5’a doğru artması beklenirken; gıda ve enerjinin dışarıda kaldığı çekirdek göstergelerde de aylık bazda %0,2, yıllık bazda %2,3 oranında artış beklenmektedir. Beklentiler paralelinde aylık enflasyon artışları yaşanırsa faiz artırım argümanları kuvvetlenecektir.
Bu perspektifte haftalık hareket baz alındığında GOÜ paralarının tamamına yakınında USDye karşı zayıflama görülmektedir ve TL de bu grup içinde değer kayıplarında orta sıralarda yer almaktadır.
İç faktörlerde de bu hafta için Musul operasyonunun ve Perşembe günü gerçekleşecek olan Merkez Bankası toplantısının etkilerinden bahsedilebilir. Musul operasyonu jeopolitik endişelerin artmasına neden olurken, TCMB’nin faiz indirimlerine devam edeceği beklentileri de TL’nin dayanma gücünü azaltmaktadır. Bu hafta yayınlanan yabancı raporlar da beklenenden fazla faiz indirimi yapılmasının kur üzerinde katalist etkisi olabileceğinden bahsetmekteler. Merkez Bankası’nın da odak noktasının büyümeyi desteklemeye kaydığını ve iç talep kaynaklı büyüyeceğimizi düşünerek; 2 faiz indiriminin daha 25’er baz puanlık dilimlerle yapılmasını; faiz koridorunun en son %7,75 - %7,50 - %7,25 bandında simetrik hale getirilmesini bekliyoruz. Yani Ekim PPK’da ve Kasım PPK’da faiz indirimleri yapılacak. En sonunda da tek politika faizinin %7,50’de oluşturularak sadeleşmenin bitirileceğini öngörüyoruz.
Bir perspektif de Fitch ile alakalı. Haftasonu düşen bir habere göre Fitch 8 Ekim’de Washington’daki IMF ve Dünya Bankası toplantılarında Türkiye aleyhine bir sunum yaptı. Fitch’in sunumunda kredi notunu kaybeden ülkeleri incelendi ve 7 ayrı kritere göre incelenen bu ülkelerin son 3 yıldaki performansı incelendi. Bu kriterler halen yatırım yapılabilir notu olan Rusya, Güney Afrika ve Türkiye ile karşılaştırıldı. Fitch çalışmasına göre Rusya 7 kriterin 3‘ünden Türkiye 4’ünden ve Güney Afrika ise 5’inden sınıfı geçemedi. Türkiye’nin sınıfı geçtiği kriterler büyüme, kamu dengesi ve kamu borç yükü iken; enflasyon, cari açık, net dış borç ve yöneti kalitesi ise başarısız bulunduğumuz alanlar olarak gösterildi. Fitch’in bu değerlendirmesinin not indirimine doğru bir yolu açtığına dair yorumlar da var, ki bu sunumdan bir not indirimi öngörüsü pekala çıkarılabilir.
Daha önceki yorumlarımızda kur yüksek kaldıkça Borsa’nın yukarıda, tahvil faizlerinin de aşağıda kalmasının zor olduğunu vurgulamıştık. Borsada anlamlı düşüş halen yok, ancak tahvil faizleri yukarı doğru eğilim gösteriyorlar. Bu kapsamda bant aralıkları faizlerde birer kademe yukarı geçmek üzereler. 2 yıllık tahvil faizi ay başında %8,60’lardayken şu anda %9’da. 10 yıllık tahvil faizleri de çift haneye yükseldi.
Bu şartlar altında kurda görülebilecek aşağı yönlü hareketler düzeltme seviyesinde kalacaktır ve ana fiyat dalgalarının yönü yukarı doğru olacaktır. Para piyasasında başlayan baskı, Türk finansal varlıklarının tamamına yayılabilir. 3,10 üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda yeni oluşacak gürültü alanı 3,10 – 3,17 olarak teknik analiz göstergelerinde ortaya konulmaktadır.