Enflasyonda tek hane şimdlik geçici, 2018 ise dezenflasyon yılı olabilir
Türkiye’de Temmuz ayında tüketici fiyatları (TÜFE) %0,17 artış yönünde olan piyasa beklentisine paralel bir şekilde %0,15 oranında düşüş gösterdi. Böylece yıllık enflasyon da beklenti olan %9,90’ın altında %9,79 seviyesinde gerçekleşti. Çekirdek TÜFE, Temmuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %9,05 olan beklentilerin üzerinde %9,60 artış gösterdi. ÜFE ise Temmuz’da %0,10 artış beklenirken %0,72 arttı ve yıllık artış oranı da %14,26 olan piyasa beklentisinin üzerinde %15,45 oldu.
Enflasyon Temmuz ayı itibariyle tek haneye indi, ancak tek hanede kalıcı olması zor görünüyor. Normalde Nisan ve Mayıs ayındaki kur hareketinin etkilerini görmemiz beklenen çekirdek enflasyonda yukarı yönlü bir sürpriz yaşandı ve %9,20’den %9,05’e inmesi beklenen çekirdek enflasyon %9,60’a yükseldi. Muhtemelen enflasyon Eylül’den sonra Aralık’a kadar %10’un az üzerinde seyredecek ve Aralık’ta lehimize işleyecek baz etkisiyle beraber tekrar tek haneye inecektir. Zamların etkisi yıl sonuna kadar sınırlı olacaktır; ancak 30 Eylül’de bitecek olan büyük ÖTV indirimi uzatılmazsa beyaz eşyada yılın son 3 ayında fiyat artışlarının etkisi görülebilir. Bütün bu varsayımlar eşiğinde; enflasyonun yılı %9,30 gibi bir seviyede kapatmasını bekleriz.
Gıda ve alkolsüz içecekler ile sezon etkisinden giyim ve ayakkabı grubu aylık bazda sırasıyla %0,71 ve %3,51 gerilediler ve enflasyonu aşağı götüren kalemler oldular. Gıdadaki etkinin yine yüksek ihtimalle, İstanbul enflasyonunda da görüldüğü şekilde yaş sebze ve meyvedeki mevsimsellik kaynaklı fiyat düşüşünden kaynaklandığını düşünüyorum. Öte yandan; Gıda Komitesi’nin ithalat ve fiyat tavanı gibi kısa vadeli önlemlerini de gıda fiyatının kontrol altına alınmasında dikkate alınmalıdır. Yıllık bazda gıda enflayonu da %14,3 seviyesinden %10,1 seviyesine doğru gerilemiştir. Enflasyon içinde belirleyiciliği olan kalemlerden ulaştırma ise en sorunlu artışı göstermiş görünmektedir. Temmuz ayında petrol fiyatındaki yükselişin maliyet baskısı ve ulaşım zammı ulaştırma fiyatlarındaki yükselişte etkili olmuştur ve bu kapsamda yıllık ulaştırma enflasyonu da %15,2 seviyesine yükselmiştir. Lokanta ve otellerde de turizm sezonu ile artan talep sonucunda aylık bazda %1,75’lik artış görünmektedir.
ÜFE istikrarlı seyrediyor olsaydı enflasyon konusunda biraz daha iyimser olabilirdik. ÜFE direkt olarak TÜFE’ye yansımıyor, etkisi gecikmeli ancak enflasyondaki gerilemeye antitez oluşturabilecek kur etkisini ve ithal girdiler üzerindeki maliyet baskısını, ayrıca arz yönlü maliyet etkilerini de ÜFE’de net bir şekilde görmekteyiz.
TCMB Başkanı Sn. Murat Çetinkaya, göreve geldikten sonra yaptığı para politikası hamleleriyle bundan önce Merkez Bankası’na yönelik olan tüm eleştiri ve önyargıları yıktı. Özellikle, Ocak ayından sonra fiyat istikrarını sağlamak amacıyla uygulanmaya başlanan sıkı para politikası, tüm “ilk fırsatta gevşer” beklentilerine karşılık aynen ve disiplinli bir şekilde sürdürülmektedir. Enflasyon Raporu’nda da dikkat çektikleri gibi; Merkez Bankası enflasyonu odak noktasına koymakla beraber, geçici düşüşler yaşanabileceğinin ve bunun kalıcı düzelme anlamına gelmeyeceğinin farkında. Enflasyonda da aylık bazda düşüşler değil, trend ve gelecek beklentileri önemli olacaktır ve para politikası buna göre belirlenecektir. Bu yüzden sıkı fonlama kompozisyonunun aynen devamını bekleriz. Enflasyonun Aralık ayına kadar dalgalanıp, Aralık ayında baz etkisiyle tek haneye düşeceğini, 2018’in de genel itibariyle bir dezenflasyon (özellikle gıdada yapısal düzeltmelerin etkisiyle) yılı olacağını düşünecek olursak; Merkez Bankası’nın eline 2018’in ilk ayları itibariyle fırsat geçebilir. 2018’den önce, Aralık ayına kadar olan kısım ise kredibiliteyi güçlendirme dönemi olacaktır. Bu noktada da önce likidite gevşetme, sonra da faiz indirimi şeklinde 2018’de dezenfglasyon sürecine de zarar vermeyecek bir şekilde Merkez Bankası’ndan kademeli ve temkinli adımlar beklenebilir.