Fatma Ece Gödeoğlu

Avrupa savaşı ahlakla, Rusya matematikle okuyor

19.12.2025 16:19
Haber Detay Image

Savaşlar genellikle sloganlarla başlar, ama matematikle de biter. Bugün Avrupa'nın Rusya'yla karşı karşıya kaldığı jeopolitik tabloyu anlamak için, tam da bu ayrımı ciddiye almak gerekiyor. Çünkü bir tarafta "değerler", "hukuk" ve "ahlaki üstünlük" diliyle konuşan bir Avrupa var; diğer tarafta ise Andrei Martyanov'un temsil ettiği türden, savaşı romantize etmeyen, onu bir kapasite hesabı olarak okuyan bir Rus askeri aklı.

Martyanov, eski bir Sovyet donanma subayı ve bugün ABD'de yaşayan bir askeri analist. Onu önemli kılan şey, Rusya'yı sevmesi ya da Batı'yı küçümsemesi değil; Batı'nın kendi askeri üstünlüğüne dair anlattığı hikâyeye inanmaması. Ona göre asıl tehlike, Rusya'nın gücü değil, Avrupa'nın zayıflığını inkâr etme alışkanlığı.

Savaş Başlamadı mı, Yoksa Çoktan mı Başladı?

Martyanov'un en rahatsız edici iddiası şu: Üçüncü Dünya Savaşı henüz "ilan edilmedi", ama süreç çoktan başladı. Ekonomik yaptırımlar, bilgi savaşı, enerji silahı, vekâlet çatışmaları… Bunların hepsi klasik anlamda savaş sayılmıyor olabilir. Ancak askeri planlamacılar için savaş, tankların sınırı geçmesiyle değil, rakibin karar alma mekanizmalarının hedef alınmasıyla başlar.

Avrupa ise hâlâ savaşı hukuki bir durum olarak okuyor. Oysa modern savaş, bir bildirgeye ihtiyaç duymaz.

Savaşın Matematiği Değişti

Martyanov'un ısrarla vurguladığı bir diğer nokta, savaşın teknik doğasının köklü biçimde değiştiği. Hipersonik füzeler, elektronik harp sistemleri ve komuta-kontrol ağlarını felç etmeye yönelik doktrinler; uçak gemileri, büyük üsler ve sembolik güç projeksiyonlarını kırılgan hâle getiriyor.

Batı'nın sorunu şu: Bu değişimi teorik olarak kabul ediyor ama pratik sonuçlarını ciddiye almıyor. Savaş hâlâ "üstün teknoloji + zaman" denklemiyle kazanılacak sanılıyor. Oysa Martyanov'un soğuk hatırlatması basit: Savaşın ilk haftasında çöken bir altyapı, on yıl sonra kurulabilecek bir savaş ekonomisiyle telafi edilemez.

Avrupa Bir Aktör mü, Yoksa Saha mı?

Avrupa'nın bugünkü stratejik konumu rahatsız edici bir soruyu gündeme getiriyor: Avrupa gerçekten bir askeri özne mi, yoksa büyük güç rekabetinin üzerinde oynandığı bir alan mı?

Birleşik komuta yapısının zayıflığı, sınırlı mühimmat stokları ve enerji bağımlılığı, Ukrayna savaşıyla birlikte görünür hâle geldi. Evet, Avrupa'nın büyük bir ekonomik ve teknolojik potansiyeli var. Ancak potansiyel, savaş anında kapasite demek değildir. Martyanov'un dilinde bu ayrım nettir: Savaş, niyetlerle değil, mevcut araçlarla yapılır.

Rus Doktrini Neden Hafife Alınmamalı?

Rus askeri doktrini, uzun süren yıpratma savaşlarından ziyade, karşı tarafın sinir sistemini hedef almayı amaçlar: haberleşme, lojistik, enerji ve ulaşım ağları. Bu doktrin Ukrayna'da beklenen hızlı sonucu vermemiş olabilir. Ancak bu durum, doktrinin bütünüyle başarısız olduğu anlamına gelmez. Daha çok, siyasi kısıtlarla askeri kapasite arasındaki gerilimi gösterir.

Buradaki asıl risk, Avrupa'nın bu doktrini hâlâ "blöf" olarak okumasıdır.

Nükleer Eşik

En tehlikeli mesele ise nükleer eşik. Martyanov'a göre Avrupa, bu eşik konusunda ciddi bir yanılgı içinde. Rusya için varoluşsal tehdit algısı oluştuğunda, sınırlı nükleer kullanım ihtimali teorik bir tartışma olmaktan çıkar. Avrupa'nın bu senaryoda ön cephe olması tesadüf değil.

Bu noktada mesele Rusya'nın "çılgınlığı" değil; tarafların birbirinin kırmızı çizgilerini yanlış okuma ihtimalidir. Tarih, yanlış okunan sinyaller yüzünden çıkan felaketlerle doludur.

Martyanov'un analizleri abartılı olabilir, tek taraflı olabilir, hatta kimi zaman Rus kapasitesini fazla tutarlı gösteriyor olabilir. Ancak onu tamamen reddetmek, Avrupa'yı daha güvenli kılmaz. Aksine, ahlaki haklılık söylemiyle askeri ve endüstriyel zayıflıkları örtme alışkanlığını güçlendirir.

Avrupa'nın bugün ihtiyacı olan şey, rahatlatıcı anlatılar değil; sert, soğuk ve zamanla yarışan bir gerçeklik muhasebesidir.

Yazarın Tüm Yazıları

title