Haberler

Unesco'ya '2019 Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Yılı' Teklifi

Kastamonu Üniversitesi Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Kültür Topluluğu ve Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Vakfı tarafından "Vuslatının 450. Yılında Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli" etkinlikleri düzenlendi.

Kastamonu Üniversitesi Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Kültür Topluluğu ve Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Vakfı tarafından "Vuslatının 450. Yılında Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli" etkinlikleri düzenlendi.

Vakıf başkanı, Kastamonu Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Muharrem Avcı, 2019'un Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli'nin vuslatının 450. yılı olması münasebetiyle UNESCO'ya teklif götürdüklerini söyledi.

Avcı, "Hedef 2019 UNESCO" adıyla gönüllü bir çalışma grubu kurduklarını ve bu grupla birlikte "2019 Anma Yılı" için yola çıktıklarını belirterek, Kastamonu'nun yerel yöneticileri ve ileri gelenlerini harekete geçmeye davet etti.

Bu gönüllü çalışma grubunun resmi bir statü kazandığını da belirten Avcı, UNESCO yetkililerinin kendilerine, Şeyh Şaban-ı Veli'ye ait yazılı bir eser bulunmaması dolayısıyla 2019'un dünya çapında bir anma yılı olarak kabul edilemeyeceğini belirttiklerini dile getirdi.

Avcı, bununla birlikte UNESCO'nun Türkiye çapında bir anma yılı olması konusunda destek vereceğini kaydederek, "Vuslatının 450. Yılında Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli" paneli ve sonrasındaki çalışmaların, yapılabilecekler konusunda yol göstereceğini ifade etti.

Kastamonu'nun Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edildiğini hatırlatan yazar, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şeyh Şaban-ı Veli'nin sadece türbesi olan tarihi bir kişilik olarak görülmemesi gerektiğini aktardı.

Şaban-ı Veli'nin üç aşamada ele alınması gerektiğini anlatan Tatcı, "Bunlar, Hz. Pir'e kadar olan silsile, Hz. Pir ve meydana gelen külliyattır. Sünnete uymaktan maksat kemale ulaşmaktır, Muhammedi olmaktır. Hz. Pir'e uymak 'Pir' olmaktır, onun ulaştığı kemal noktasına gelmektir, son devrin Şaban-ı Veli'sine ulaşmaktır." dedi.

Mustafa Tatcı, Yahya Şirvani'nin tasavvuf tarihinin ikinci "Yesevi"si, Şaban-ı Veli'nin de üçüncü "Yesevi"si olduğu değerlendirmesini yaparak, Şaban-ı Veli'ye kadar olan silsilenin köşe taşlarından bahsetti.

"Kamil İnsan" sıfatlarından ve tasavvuftaki bazı sembollerin anlamları hakkında bilgi veren Tatcı, "Tasavvuf, 'Kimim?', 'Neyim?', 'Kim idim?', 'Kim olacağım?', 'Nereden geliyorum?', 'Nereye gideceğim?' sorularına cevap aramaktır. Hz. Pir Kastamonu'ya sığmaz. Dünyayı Kastamonu'ya çekmek gerekir. Azerbaycan, İran, Balkanlar ve Arap coğrafyası dikkate alınmalıdır." diye konuştu.

Tatcı, enstitü kurmanın önemine ve gençlere yönelik yapılması gereken çalışmalara değinerek, şöyle devam etti:

"Kitapsız yol almak mümkün olmaz. Şabani külliyatına ait en az 50 eser yayımlanmalıdır, bu eserler öncelikle İngilizce ve Arapça'ya çevrilmelidir. Hz. Pir'in ve silsileden yetişen ariflerin iyi anlaşılabilmesi için külliyatın yayınlanması çok önemli. Kütüphane kurulmalı, filmler, belgeseller çekilmeli, roman, hikaye, beste ve hat yarışmaları düzenlenmeli. 2019'da bir belgeselin ve Hz. Pir'in bir filminin yapılması elzemdir."

Hazirelerin her birinin bir müze olduğuna vurgu yapan Tatcı, "Mezar taşlarının korunmasına yönelik çalışmalar yapılması gerekiyor. Şabani hazireleri üzerine kitaplar hazırlanabilir. Kitapsız kültür olmaz, kültür de güncellenmeden olmaz. Kültürü güncellemenin yolu, bu fikirleri hayata geçirmekle mümkündür. Bu projelerin hayata geçmesi için işini iyi yapan ciddi ekiplerin kurulması lazım. Bu sebeple mutlaka Kültür ve Turizm Bakanlığının, Kastamonu Valiliği, Kastamonu Belediyesi ve Kastamonu Üniversitesinin ciddi bir faaliyete girişmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Mustafa Tatcı, Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Vakfı'na çok büyük görev düştüğünü söyleyerek, aşkla ve hassasiyetle çalışmak gerekliliğine dikkati çekti.

Yazar Leyla İpekçi de söz konusu faaliyetlerin hayata geçirilebilmesi için Kastamonuluların destek vermesi gerektiğini, Kastamonuluların bu projeleri sahiplenmemesi durumunda ise iyi niyetlerin sonuçsuz kalacağını ifade etti.

"Alıntıyı yaşantıya döndürmemiz gerekir"

Kendi neslinin "fetret devri" nesli olduğu yorumunu yapan İpekçi, "Günümüzde çeşitli platformlarda bu toprakları mayalayan ariflerden alıntılar yapılıyor ve bu cümleler unutulup gidiyor. Alıntı kültüründen yaşantı kültürüne geçmeliyiz. Alıntıyı yaşantıya döndürmemiz gerekir. Bugün 'tasavvuf' deyince kafamız çok karışıktır. Elinde silah olan birtakım kimseler İslam adına medeniyet yok ediyorlar. Hak ehli olanla olmayanı ayırmalıyız." ifadelerini kullandı.

İpekçi, Şaban-ı Veli makamının çok ziyaret edildiğini anlatarak, şunları dile getirdi:

"Ziyaretlerimiz, 'Şaban-ı Veli kimdir?', 'Ne demiş?', 'İnsan inşa etmek ne demektir?' gibi sorulara cevap vermelidir. Bir kamille bir toplum dirilebilir, bir medeniyet inşa edilebilir. Medeniyet kurabilmemizin en önemli yapı taşı maneviyattır. Zamansız ve mekansız Allah dostlarının açtığı gönül yolundan, aşk yolundan giderek dirilişimizi gerçekleştirebiliriz. Kastamonu, irfan havzalarından biridir. Havzalar hafızamız olsun."

Kaynak: AA / Kültür Sanat

Gazi Üniversitesi Leyla İpekçi Türkiye Kültür Sanat Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title