Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mu? Diyanet fetvaları!
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, vatandaşlardan gelen dini soruları yanıtlıyor. Bu kapsamda vatandaşların en çok sorduğu sorulardan biri olan Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mu konusunda detaylı açıklama yapıldı. Peki, Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mu?
Dini konularda araştırma yapanlar Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mukonusunda detaylı incelemeler yapıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı da Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı vasıtasıyla Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mukonusunda fetva yayınladı. Peki, Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mu İşte, detaylar.
ORUÇLU KİMSE ABDEST ALIRKEN HATA İLE BOĞAZINA SU KAÇIRIRSA ORUCU BOZULUR MU?
Orucun bozulması konusunda hata; abdest sırasında ağzını çalkalarken isteği dışında boğazına su kaçması örneğinde olduğu gibi, orucu bozan fiilin orucu bozma kastına dayalı olmayarak meydana gelmesidir. Orucu bozan fiilin hataen yapılması orucu bozar ve yalnızca kazayı gerektirir.
Hataen boğaza su kaçması, oruçlu bulunulduğu hatırda değilken meydana gelirse, unutarak yapılmış hükmünü alır ve oruç bozulmaz (el-Fetâva'l-Hindiyye, I, 222). Bir sahabî Resûlullah'a (s.a.s.), "Ey Allah'ın Resulü! Oruçlu iken unutarak yiyip içtim. Orucum bozuldu mu?" diye sormuş. Resûlullah (s.a.s.) da, "(Hayır bozulmadı) Allah seni yedirip içirdi." (Ebû Dâvûd, Savm 39) cevabını vermiştir.
Şafii mezhebine göre ise; abdest veya gusül alırken ağız ve buruna az miktarda alınan su, elde olmayarak boğazdan inerse oruç bozulmaz. Ancak serinlemek veya suyla oynamak ya da abdest ve gusülde gereğinden fazla abartılı bir şekilde ağza ve buruna su almak gibi meşru olmayan bir sebeple su boğazdan aşağı inerse oruç bozulur. Çünkü bu durumda oruçlu kişi kendisine emredilmeyen bir işi yapmıştır (Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, I, 629-630)