"Göz Çizdirme" Gerçekten Çizmek mi? Lazer Göz Ameliyatları Hakkında En Çok Merak Edilenler

Op. Dr. Özer Kavalcıoğlu – Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı
Veni Vidi Göz –Caddebostan
Halk arasında " göz çizdirme " olarak bilinen lazer ameliyatları, her yıl yüz binlerce kişinin gözlük ve lens bağımlılığından kurtulmasına yardımcı oluyor. Ancak tıpta her şeyde olduğu gibi, merak edilen çok, bilinen ise genellikle yanlış oluyor. Poliklinikte hastalarımdan en sık duyduğum sorular, yıllardır neredeyse hiç değişmedi:
"Göz gerçekten çiziliyor mu?"
"Can acıyor mu?"
"Her göz bu ameliyata uygun mu?"
Bugün bu soruların cevabını sade ve anlaşılır bir dille ele almak istiyorum.
Gözde Gerçekten 'Çizme' İşlemi Yapılmıyor
En büyük yanlış anlamayla başlayalım:
Göz çizdirme ameliyatında göz çizilmez.
Lazer işlemi, göze şekil veren kornea tabakasını mikron düzeyinde yeniden şekillendirir.
Yani gözün numarasını etkileyen odaklama problemi, korneanın kavisinin düzeltilmesiyle çözülür.
Bu işlem, milimetrenin binde biri hassasiyetinde yapılır ve "çizme" gibi bir mekanik işlem söz konusu değildir.
Lazer Ameliyatları Kaç Farklı Yöntemle Yapılır?
Bugün refraktif cerrahide üç ana yaklaşım bulunuyor:
Temassız yüzey lazerleri (No Touch Laser vb.)
Göz yüzeyine hiçbir mekanik temas olmadan yapılan yöntemlerdir.
Minimal kesili yöntemler (SMILE ve SILK benzeri teknolojiler)
Korneada çok küçük bir tünel açılarak yapılan modern tekniklerdir.
Klasik flepli yöntemler (FemtoLASIK)
Uzun süredir uygulanmakta olan, kapakçık (fleap) oluşturularak yapılan işlemlerdir.
Her yöntemin avantajı ve uygun hasta profili farklıdır.
Dolayısıyla en doğrusu şudur:
Lazer çeşidi hastaya göre seçilir; her hastaya tek tip lazer uygulanmaz.
Ameliyat Acıtır mı?
Bu soru neredeyse her muayenede sorulur ve cevabı çok nettir:
Hayır, lazer işlemi acı vermez.
İşlem sırasında yalnızca damla ile uygulanan anestezi kullanılır.
Hafif bir baskı hissi veya kısa süreli yanma hissi olabilir, ancak ağrı beklentisi genellikle gereksizdir.
Göz Kuruluğu ve İyileşme Süreci
Her lazer yönteminin iyileşme süresi farklıdır.
Örneğin:
- Temassız yüzey lazerlerinde ilk birkaç gün hassasiyet normaldir.
- Minimal kesili yöntemlerde iyileşme süresi daha hızlı olabilir.
- Klasik yöntemlerde görme daha erken netleşir.
Ancak tümünde ortak bir nokta vardır:
Göz yüzeyinin hassas yapısı nedeniyle geçici göz kuruluğu yaşanabilir.
Bu yüzden ameliyat sonrası damlaların düzenli kullanılması ve gözün nem dengesinin korunması önemlidir.
Her Göz Lazere Uygun mudur?
Bu sorunun cevabı kesin bir şekilde "hayır"dır.
Numarasına bakarak lazer yapılabilir demek hatalıdır.
Lazere uygunluk ancak kapsamlı bir muayene ile anlaşılır.
Detaylı ölçümlerde değerlendirdiğimiz faktörler şunlardır:
- Kornea kalınlığı
- Kornea şekli ve haritaları
- Gözyaşı kalitesi
- Göz içi basıncı
- Retina tabakası
- Numaraların stabil olup olmadığı
Bu veriler ışığında lazerin güvenli olup olmadığına karar verilir.
Her hastaya lazer yapılmamasının nedeni, güvenliği her şeyin önünde tutmaktır.
Gelecekte Katarakt Ameliyatı Olmayı Etkiler mi?
Klasik şehir efsanelerinden biri de budur.
Lazer ameliyatı, ileride katarakt cerrahisi olmayı engellemez.
Sadece göz numarası hesaplamasında daha hassas yöntemler kullanılır.
Modern teknoloji bu konuda oldukça başarılıdır.
"Numaram tekrarlar mı?" Endişesi
Bu, çoğu kişinin en büyük kaygısıdır.
Doğru belirlenmiş göz tipinde, doğru lazer yöntemi kullanıldığında tekrar oranları oldukça düşüktür.
Ancak bazı bireylerde:
- Çok yüksek dereceler,
- Genetik yatkınlık,
- Göz yapısındaki özel durumlar
tekrar riskini artırabilir.
Bu durum muayene sırasında kolayca öngörülebilir.
Sonuç: Lazer Ameliyatı Bir Konfor Değil, Bir Süreçtir
Göz lazer ameliyatları, günümüzde dünya genelinde güvenle uygulanan, yüksek başarı oranlarına sahip teknolojik işlemlerdir.
Ancak kararı belirleyen şey cihazın adı değil; doğru hastaya doğru yöntemin seçilmesidir.
Hastalarıma her zaman söylediğim cümle şudur:
"Lazer ameliyatı bir işlem değil, bir süreçtir. En önemli adımı ise doğru değerlendirmedir."
Görme kalitesi, yaşam kalitesinin en değerli parçalarından biridir.
Bu nedenle karar verirken bilgiye, doğru yönlendirmeye ve detaylı muayeneye güvenmek gerekir.



















