Türkçeyi Koruma Günleri: Birlik Vakfı ve Türkçe Gönüllüleri İş Birliği

Birlik Vakfı ve Türkçe Gönüllüleri Birliği, Türkçenin İngilizce etkisine karşı adımlar atmak amacıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda Türkçenin yazılı ve sözlü kullanımındaki sorunlar tartışıldı ve dilin korunması için yapılması gerekenler vurgulandı.
?Birlik Vakfı ile Türkçe Gönüllüleri Birliği iş birliğinde "Türkçeye Karşı Sorumluluklar Çalışması" isimli toplantı düzenlendi.
Birlik Vakfı Genel Merkezi'ndeki etkinlikte, Türkçenin İngilizce tarafından artarak devam eden işgaline karşı atılması gereken adımlar tartışıldı.
AA muhabirine konuşan Birlik Vakfı İstanbul Şube Başkanı ve Genel Sekreteri Hüseyin Öztürk, Türkçenin yazılı ve sözlü kullanımında bazı sorunlar olduğunu belirterek, "Türkçeleşmiş kelimelerle bir derdimiz yok. Artık kendi kültürümüzle bağlarımız kopuyor. 30 sene önce yazılmış bir kitabı okuduğunuz zaman anlayamıyorsunuz. Tarihimizle, kültürümüzle ve geçmişimizle ilgili bağlar yavaş yavaş kopuyor." dedi.
Öztürk, toplantıdan çıkan sonuçları ilgili devlet kurumlarına ileteceklerinin bilgisini vererek, sivil toplum kuruluşlarının da bu konuda ellerinden geleni yapmaları gerektiğini söyledi.
Türkçe Gönüllüleri Birliği Genel Sekreteri Ramazan Bakkal da Türkçenin İngilizce tarafından her gün biraz daha işgale uğradığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Tarihte bir dönem Fransızca moda haline getirilmiş, bugün Fransızcadan birçok kelime dilimize yerleşmiş durumda. Şimdi de hem teknoloji hem bilgisayar hem sosyal medya denilen basın yoluyla İngilizce kelimeler dilimizi işgal ediyor. Bizim gönlümüz buna razı değil. Tarihte Etiler ve Sümerler gibi toplumlar toprak altında kaldıkları için değil, dillerini, kültürlerini kaybettikleri için yok oldular. Türkiye'nin, Türk milletinin, Türkçenin yok olmasına razı olmayanlardanım. Bunun için İstanbul'daki 12 gönüllü sivil toplum kuruluşunu bir araya getirdik ve ortak çalışıyoruz."
"Herkesi konuşurken, yazarken Türkçeye itina etmeye davet ediyoruz"
Bakkal, Türkçenin korunmasını ve geliştirilmesini hedeflediklerini vurgulayarak, Türkçe konuşurken ve yazarken dikkatli olmanın herkesin görevi olduğunu dile getirdi.
Türkçenin korunması için kanun yapıcılara da görev düştüğünü aktaran Bakkal, şöyle devam etti:
"Türkçeyi, vatanımızı, dilimizi seviyoruz demekle bir şey olmuyor. Bütün kamu kurumları internet sitelerinde misyon ve vizyon kelimelerini kullanıyorlar. Bunların hiçbiri Türkçe değil. Türk Dil Kurumu 'görev' ve 'hedef' demiş. Bu kadar güzel bir Türkçe varken bizim bunları kullanmamız anlamsız. Her gün sokakta ambulans diye konuşuyoruz. Nedir ambulans? Türkçede cankurtaran vardı. Cankurtaran gerçek manasıyla bu görevi yapıyordu. Biz şimdi bunu değiştirerek ne kazandık? Cankurtaranı da kurtarmak için çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığına müracaat ettik. Tekrar cankurtaran yazılması çabamız devam ediyor. Herkesi konuşurken, yazarken Türkçeye itina etmeye davet ediyoruz."
İstanbul Türk Ocağı Başkanı Dr. Cezmi Bayram ise Türkiye'de Türkçeye karşı bir dikkatsizliğin olduğunu ifade ederek, "Dilimizi güzel kullanmak, doğru kullanmak hususunda bir gayretimiz yok. Ana dilimiz var, gelişigüzel kullanıyoruz. Kullandığımız kelimelere, imlaya ve telaffuza dikkat etmiyoruz. Yapmak istediğimiz insanlara bunu hatırlatmak." şeklinde konuştu.
Bayram, bir dile karşı saygılı olmanın o dili öğrenmek ve doğru kullanmak için en önemli adım olduğuna işaret ederek, mantık yapısı son derece sağlam bir dil olan Türkçeye sahip çıkılması gerektiğini belirtti.
"Türkçeye Karşı Sorumluluklar Çalışması" toplantısında elde edilecek veriler, ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılacak.

















