Sabilerin Ruhani Lideri Mardin'de Ders Verecek

Mardin Artuklu Üniversitesi önümüzdeki yıl öğrenci alacağı Teoloji Fakültesi için değişik dinlerden öğretim görevlisi almaya devam ediyor.
Mardin Artuklu Üniversitesi önümüzdeki yıl öğrenci alacağı Teoloji Fakültesi için değişik dinlerden öğretim görevlisi almaya devam ediyor. Hıristiyanlık ve Yezidilik için Mardin'deki din temsilcileri ile anlaşan üniversite, Sydney Üniversitesi'nden şimdi de Sabii Dini ruhani liderlerinden Prof. Brikha Nasoraia ile anlaştı. Prof. Nasoraia, akademik unvanın yanında aynı zamanda da dünyada toplam sayısı 50 bini bulan Sabiiler'in dünyadaki 5 din adamından biri olarak kabul ediliyor.
Arapça ve İngilizce'nin yanında Aramice'yi de çok iyi konuşan Prof. Brikha Nasoria, Sabiiliğ'in Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi Kuran'da ismi geçen semavi dinlerden biri olduğunu söyledi. Mardin Artuklu Üniversitesi'ne yaklaşık 20 bin Sabii'nin yaşadığı Avustralya'dan geldiğini ifade eden Nasoria, "Burada Arami Dili ve Edebiyatı ile Sabii Dini uzmanı olarak çalışacağım. Önümüzdeki yıl öğrenci alacak Teoloji Fakültesi'nde de karşılaştırmalı dinlerde de dersler vereceğim. Aynı zamanda eski yazma eserler üzerinde de çalışmalarım var" dedi.
Evli ve 2 çocuk babası olan 47 yaşındaki Prof. Brikha Nasoria, Sabii Dini'nde aynı zamanda rahiplerin üstünde olan Ganzibra derecesine sahip bir din adamı. Nasoria da bütün Sabiler gibi her gün üniversitede, evde, her zaman Rasta adı verilen beyaz elbise giyiyor. Nasoria Sabii din adamlarında olduğu gibi Rasta'ya ek olarak, bazı özel eşyalar da kullanıyor. Bunlar arasında en önemlisi sağ el küçük parmağında taşınan altın bir yüzük. Akademik çalışmalarının Ortadoğu üzerine yoğunlaştığı için Mardin'i tercih ettiğini belirten Prof. Brikha Nasoria, şöyle dedi:
"Bu kapsamda din, tarih ve siyaset benim araştırma alanlarım arasında. Çalışma alanlarımı oluşturan ana coğrafyalardan bir tanesi de bu bölgedir. Harran, Odessa ve Mardin'e uzanan bir bölge ve bununla ilgili bir çok kitap yazdım. Yeni oluşturulan bir üniversitede çalışma imkanı oluştuğunu duyduğumda bunu kullanmaya karar verdim ve üniversite ile irtibata geçtim. Daha önce birçok üniversiteden teklif almıştım ama hepsini geri çevirerek Mardin'i tercih ettim. Buraya gelmeme sebep olan ana özelliklerden biri bu üniversite ve üniversite öğrencilerine ellerimdeki deneyim ve bilgilerimi aktarma inancım. Batı ve doğu kültürü ile beslenmiş, bilgisel deneyimlerimi üniversite öğrencilerine ve burada çalışan arkadaşlara ulaştırabileceğim inancını taşıyorum. Bunu bir işten öte bir insanlık misyonu olarak görüyorum. Bu zihniyetle, bu çalışmalar doğal olarak yeni kurulan üniversite ile dünyadaki diğer üniversitelerin seviyesine ulaşmasını sağlayacak bir adım olacak. Buradaki arkadaşlarımızla yapacağımız iş bölümünden sonra bunu başaracağımıza inanıyorum."
SADECE DOĞAL ŞEKİLDE AKAN SUYU İÇİYOR
Binlerce kilometre uzaklıktan geldiği Mardin'de kendi inanç ve geleneklerini bire bir uygulamada ilk günlerde yaşamakta zorluk çekse de buna alıştığını anlatan Prof. Nasoria, şöyle dedi:
"Aynı zamanda bir din adamıyım. Bu geleneksel tezahürü sonucu bu dinin mensupları her zaman beyaz giyerler. Biz de herkes beyaz giyinmek zorunda. Bu aynı zamanda temizliğin, barışın ve sevginin sembolüdür. ve bilgenin yanısıra bizler musluk suyu yerine, sadece doğal bir şekilde akan suları, kutsanmış kaplarda saklayarak içebiliyoruz. Vaftiz için de akan bir nehirde yıkanıyoruz. İlk günler bunun bir araştırmasını yaptıktan sonra fazla sıkıntı çekmedim. Şu an için yeteri derecede içecek suyum var. Aslında bunun çok zor olduğu görünür ama uygulayınca ne kadar da doğal olduğunu fark edersiniz."
Prof. Nasoria, kendilerinin Adem, Nuh ve Yahya Peygamberlerin hayat tarzını, yaşam biçiminin aynısını uygulamaya çalıştıklarını söyledi. Doğal çeşmelerden akan suyu, hayatın sırrı ve aynı zamanda ışığın kaynağı olarak gördüklerini anlatan Nasoria, "Aynı zamanda insanın nur alemi ve cennet arasındaki ilişkilerini belirlediklerine inanıyoruz. ve bunun için insan bu akan suyla vaftiz olur ve yıkanır" dedi.
"KENDİMİ EVİMDE HİSSEDİYORUM"
Mardin'in Sabiilerin 2 bin yıl önceki ana yurdu olduğu için yabancılık çekmediğini ifade eden Prof. Nasoria, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu şehrin en büyük özelliklerinden bir tanesi sakinlerinin çok iyi kalpli olmasıdır. Burada herkes başkalarına yardımcı olmayı ve yardımseverlikleri ile de ön plana çıkmayı seviyor. Kendi gelenek, göreneklerinin yanında asaletlerini de koruyan bir topluluk yapısına sahip ki çeşitli dilleri de konuştuklarına şahit oldum, ve bu çok güzel bir özellik. Bu bölgede insanlar tarafından çok güzel bir şekilde karşılandım. Özellikle beyaz giyen bir insanı gördüklerinde, yaşadıkları rahatlığı hissettim. Mardin'i tercih etmemdeki sebeplerden biri de çok farklı dinlerin olması. Ben burada kesinlikle yapancılık hissetmiyorum. Ben burada evime geri dönüş olarak görüyorum. Çünkü Sabiiler 2 bin yıl önce bu bölgelerde yaşıyorlardı. ve uzun zamanlar buraları kendi yurtları olarak görmüşlerdi. Kendimi akrabalarım arasında hissediyorum."
Sabiliğin 4 dereceden oluşan hiyerarşik bir yapısı olduğunu anlatan Prof. Nasoria, Sabii dinine mensup her üyenin topluluğun gizlilik ilkesine uymasının en önemli kural olduğunu ekledi. - Mardin




















