Haberler

Nur Gürel'den Kuşatma

Nur Gürel'in "Kuşatma" adlı kişisel sergisi, Nişantaşı Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluşuyor.

Nur Gürel

"Kuşatma / The Siege"

Nur Gürel'in "Kuşatma" adlı kişisel sergisi 15 Şubat – 4 Mart 2012 tarihleri arasında, Nişantaşı'ndaki tarihi Damat Tween ADV Mağazası'nın 6. ve 7. katlarında yer alan Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi'nde sanatseverlerle buluşuyor.

Balık İstifi

"Gerçek şu ki 800 küsur metrelik Burj Dubai'yi yapan adamla, bilmem kaç yüz bin yıl önce mağarada uyuyan adam arasında insanlık adına bir adım yol gidilmiş değil. Hatta "insanlık" kavramını ağzımıza her alışımızda daha da kirletiyoruz...

Aslında tezatları yan yana getirmek şüphesiz yakın tarihimizin sanat üretiminde oldukça kullanılan bir yöntem. Hayatta kalma adına her geçen gün iştahı artan hırsımızın aslında bizi hızla ölüme götürüşünde yatar bu tezat ve artık daha da hoyrat, ortalarda salındığı için onu bu kadar net belgeliyoruz.

Nur Gürel'in şehir panoramalarının vardığı son nokta gökdelenler, bu birkaç çelişkiyi barındırıyor işte. Aslında insana düşman sistemin eril tahakkümünün altında üretimini sürdüren bir ressam Gürel.

Nereden çıktı başımıza bu devasa fallik objeler?

Ahlakları var mı bunların?

Oysa bilinen şu ki, bilinçdışı da olsa, sürü halinde yaşayan hayvanların bile yaşamlarının düzenini korumak için belli ahlak kuralları var. Üstelik uymayanı cezalandırıyorlar da…

Post-modern kültür sayesinde artık "her şey buharlaştı". "Ahlak" dediğiniz anda "ahlakçı" olarak damga yediğiniz, soyut kafeslere kapatıldığınız bir toplumdasınız.

"Ahlak mahlak yok!". Ya ne var?

Modernizmle birey olmaya başlamış bireyin tekrar kulluğa dönüşü… Daha vahimi, insan, artık vandallığa dönüşen varoluşunun "bireylik" olarak kutsandığını düşünürken, kul olduğunun farkına bile varamıyor.

Yüzyılın başında kapitalist emperyalizm korkunç kafasını iyice yukarılara kaldırdığında cüretkar ve müdanasız bir atılımla kendi yarattığı estetiği yüceltmeyi bildi. Toprakta çok alan işgal etmeden çalışacak çok sayıda insan lazımdı. Tıpkı, daha çok sayıda taşımak için Afrikalı köleleri gemilere balık istifi yerleştirdikleri gibi bugün de çalışanlarını bir kutuya yerleştirdi.

Bu kutunun bir yandan ihtişamının sembolü olarak sergilenmesi, seni, beni ezim ezim ezmesi de fena olmazdı… Sisteminin yansıması olarak insanı öldüren yapılar inşa etti; "az ölsünler" diye de her gün canavarının midesine giren insanlara yatıştırıcılar verdi.

Feodal sistemin, dünya üzerinden söküp atılması imkansız beton çivileridir gökdelenler.

Nur Gürel, gelip oturuyor bunların üzerine. Gülliver gibi, şaşkınlıkla izliyor kendini pek ciddiye almış canavarın ağzındaki insanları. Saygı duyulacak bir taraf da yok… Ama sanki canavar gücünü kaybetmeye başlıyor. Yoksa uyuşturucusunu vermeyi ihmal ettiği kulları tarafından yavaş yavaş "işgal" mi ediliyor?

Finans merkezlerinin kalbinde, isyan davullarının çalmaya başladığı bugünlerde daha da anlamlı bu resimler…

Gökdelen yalnızca bir sembol; Nur Gürel'in kendini ait hissedeceği yeri ararken rastladığı acayipliklerden yalnızca biri… Nitekim bu sergiyle birlikte artık başka ülkeler göreceğimiz bir yolculuğa başladığının işaretini de veriyor.

"O kadar da korkunç değilsin" dercesine üzerine çıktığı canavarı alt etmenin belgesini izleyiciye gösterirken aslında umut dağıtmış oluyor. Ve sonra en iyisini bulana kadar başka ülkeler aramaya devam ediyor."

Kaynak: Bültenler / Güncel

Nişantaşı Dubai Tween Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title