CHP'li Rızvanoğlu, Silivri Danamandıra'daki Taş Ocağı Faaliyetlerinde Kapasite Artışı ve Çed Süreçlerini Meclis Gündemine Taşıdı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, İstanbul Silivri Danamandıra'daki taş ocağı faaliyetlerinin çevresel etkilerini TBMM'ye taşıdı. Bakanlıklara yöneltilen soru önergelerinde, bölgede yürütülen taş ocağı faaliyetlerinin içme suyu güvenliği ve kültürel miras açısından yarattığı riskler gündeme getirildi.
(ANKARA)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, İstanbul Silivri Danamandıra'daki taş ocağı faaliyetlerindeki kapasite artışını ve ÇED süreçlerini TBMM gündemine taşıdı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un yanıtlaması istemiyle iki ayrı soru önergesi veren Rızvanoğlu, ok sayıda taş ocağının bir kısmının patlatmalı üretim yöntemiyle çalıştığına ve bu durumun İstanbul'un içme suyu güvenliği, orman alanları ve ekosistem bütünlüğü açısından ciddi riskler yarattığına dikkat çekti.
CHP Doğa Hakları ve Çevre Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, İstanbul Silivri Danamandıra'daki taş ocağı faaliyetlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na soru önergesi verdi.
Danamandıra'da bulunan çok sayıda taş ocağının bir kısmının patlatmalı üretim yöntemiyle çalıştığına ve bu durumun İstanbul'un içme suyu güvenliği, orman alanları ve ekosistem bütünlüğü açısından ciddi riskler yarattığına dikkat çeken Rızvanoğlu, bu faaliyetlerin artık tekil projeler olarak değil, kümülatif çevresel etki kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a yanıtlanması istemiyle verilen soru önergesinde taş ocaklarının olduğu Danamandıra Mahallesi'nin orman alanları, Mandıra Deresi, Terkos Havzası ve İstanbul'un içme suyu sistemleri ile doğrudan ilişkili bir bölgede yer aldığına dikkat çeken Rızvanoğlu, bölgede yürütülen taş ocağı faaliyetlerinin sıradan bir madencilik faaliyeti olarak ele alınamayacağını belirtti.
Bakan Kurum'a "Aynı bölgede yer alan taş ocaklarının birlikte yarattığı çevresel etki, Bakanlığınızca kümülatif etki değerlendirmesi kapsamında ele alınmış mıdır?" sorusunu yönelten Rızvanoğlu, taş ocaklarının Mandıra Deresi, Terkos Havzası ve yer altı suları üzerindeki etkilerine ilişkin hidrojeolojik ve su kalitesi analizlerinin yapılıp yapılmadığı; patlatmalı faaliyetlerin orman alanları, toprak yapısı ve yerleşim alanları üzerindeki etkilerine dair hangi denetimlerin yürütüldüğü sordu.
Rızvanoğlu ayrıca bakanlığın "Bu kapsamda toplam kaç ağacın kesilmesi öngörülmektedir? Söz konusu ölçekte bir ağaç kesimi, Anayasa'nın 169. maddesinde yer alan 'ormanların korunması ve daraltılamayacağı' hükmüyle Bakanlığınızca nasıl bağdaştırılmaktadır" sorusunu da yöneltti.
Danamandıra ve çevresindeki taş ocağı faaliyetlerinin yalnızca çevreyi değil, binlerce yıllık kültürel mirası da doğrudan risk altına soktuğunu vurgulayan Rızvanoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a verdiği soru önergesinde şu ifadelere yer verdi:
"Danamandıra Mahallesi ve çevresinde birden fazla taş ocağı bulunduğu, bazı ocaklarda patlatmalı üretim yapıldığı ve bu faaliyetlerin tescilli Roma su yollarının bulunduğu alanlarla fiilen iç içe olduğu yönünde kamuoyuna yansıyan bilgiler ve yerel başvurular bulunmaktadır. Bu durum, Yüksek Kurul kararıyla belirlenen koruma alanlarının sahada fiilen nasıl uygulandığı, nasıl denetlendiği ve kültür varlıklarının bu faaliyetlerden etkilenip etkilenmediği sorularını gündeme getirmektedir.
Yüksek Kurul'un 24.09.2025 tarihli kararı sonrasında, bu koruma alanlarında Bakanlığınızca kaç kez yerinde denetim yapılmıştır? Bu denetimlerin sonuçları nelerdir?
Koruma alanı içinde veya koruma alanıyla doğrudan etkileşim yaratabilecek mesafede yürütülen taş ocağı faaliyetleri Bakanlığınız bilgisi dahilinde midir?
Patlatmalı üretimin yarattığı titreşim ve yer hareketlerinin, Roma su galerileri üzerindeki olası etkilerine ilişkin Bakanlığınızca herhangi bir teknik inceleme veya uzman raporu hazırlanmış mıdır?
Aynı bölgede birden fazla taş ocağının bulunmasının, tescilli kültür varlıkları üzerinde kümülatif etki yaratıp yaratmadığı değerlendirilmiş midir?
Koruma alanlarının ihlal edilmesi halinde, bugüne kadar uygulanan idari veya cezai yaptırımlar olmuş mudur? Olduysa bunlar nelerdir?
Danamandıra'daki Roma su yolları için sürekli izleme, periyodik raporlama veya alan yönetim planı oluşturulması yönünde bir çalışma bulunmakta mıdır?
Kültür varlıklarının korunması amacıyla, taş ocağı faaliyetleri için ek mesafe, faaliyet kısıtı veya özel koruma kararı alınması gündemde midir?"










