Zuhal Sönmezer

Dijital çağın unutkanlığı: Medya hafızamızı nasıl yeniden yazıyor?

13.10.2025 13:20
Haber Detay Image

Büyük bir hızla akan enformasyon çağında yaşıyoruz. Bir zamanlar anılarımızın kişisel ve içsel bir hazine olduğuna inanılırdı. Şimdiyse, medya bu hazinenin hem koruyucusu hem de en büyük tahrip edicisi rolünü üstleniyor. Peki, sürekli parlayan ekranlar, kesintisiz haber akışı ve sonsuz sosyal medya içeriği, toplumsal ve bireysel hafızamızı nasıl şekillendiriyor, hatta nasıl yeniden yazıyor?

Medyanın 'Hatırlatma' Tuzağı

Medya, özellikle sosyal medya, sürekli bir hatırlatma döngüsü yaratıyor. Bir olayın yıldönümü, yıllar önceki bir gönderi, bir "anılar" bildirimi... Bireysel hafızamız artık salt kendimize ait değil; algoritmaların süzgecinden geçip, parlatılıp, tekrar önümüze sunuluyor. Bu, bir yandan geçmişle bağımızı koruyor gibi görünse de, diğer yandan beynimizin "kaydetme" ve "geri çağırma" mekanizmalarını tembelleştiriyor. Bilgiyi ezberlemek yerine, "ona nasıl ulaşacağımızı" hatırlamayı öğreniyoruz. Dışsal bir hafıza deposuna olan bu bağımlılık, kendi içsel belleğimizin derinliğini ve gücünü azaltıyor.

Toplumsal Hafıza Nerede?

Bireysel hafızanın ötesinde, medya toplumsal hafızayı da parçalıyor. Her haber kanalının, her sosyal medya balonunun kendine ait bir "gerçeklik" ve "önemli olaylar" listesi var. Bu durum, ortak bir geçmiş anlatısı oluşturmayı zorlaştırıyor. Bir olay, bir medya organında 'asrın felaketi' olarak yer alırken, diğerinde sadece kısa bir alt yazı olarak geçebiliyor. Sürekli değişen gündem ve 'hype cycle' (aşırı ilgi döngüsü) içinde, dün önemli olan şey bugün hızla unutuluyor. Medya, bir nevi "gündem silgisi" işlevi görüyor ve kalıcı öğrenmenin yerine, hızla tüketilen yüzeysel bir bilgi seline odaklanmamıza neden oluyor.

Seçici Unutkanlık ve Odak Problemi

Medya, bize neyi hatırlamamız gerektiğini söylerken, aynı zamanda neyi unutmamız gerektiğini de emrediyor. Algoritmaların seçimiyle sunulan içerikler, dikkat süremizi dramatik bir şekilde kısaltıyor. Hızlı videolar, özetlenmiş haberler... Beynimiz, derinlemesine düşünme ve kalıcı öğrenme gerektiren bilgileri reddetmeye programlanıyor. Bu durum, sadece akademik performansı değil, aynı zamanda eleştirel düşünme yeteneğimizi ve karmaşık olayları bağlam içinde anlama becerimizi de baltalıyor.

Özetle...

Dijital çağın hafıza paradoksuna göz atmak gerekiyor. Hiçbir dönemde bu kadar çok bilgiye sahip olmadık, ancak hiçbir dönemde bu kadar hızlı unutmadık. Medya bir araçtır, kaderimiz değil. Hafızamızı korumanın ve geliştirmenin yolu, ekranlara olan edilgen teslimiyetten çıkıp, bilgiyi seçme, derinlemesine işleme ve kendi içsel anlatımızı oluşturma sorumluluğunu geri almaktan geçiyor. Yoksa, yarın neleri unuttuğumuzu bile hatırlayamayacak bir topluma dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Yazarın Tüm Yazıları

title