Yasemin Gazanker

Şifalı Sorular Yazı Dizisi: "Acaba Narsist mi?" Sorusu

27.12.2025 16:38
Haber Detay Image

Soru: Merhaba Yasemin Hocam, ben size genel bir soru sormak istiyorum. Son dönemde ilişkilerde yaşanan her problemde "sevgilim ya da eşim narsist" demek yaygınlaştı. Gerçekten herkes narsist mi, yoksa bu kavram fazla mı kolay kullanılıyor?"

Cevap:

Merhaba canım, sorun birçok insanın merak ettiklerini içeriyor. Bu soru aslında sadece "narsizm"i değil, modern ilişkilerin ruh hâlini de sorguluyor. O yüzden cevabı biraz daha derinden ele almak gerekiyor.

Şunu dürüstçe söyleyelim:

Herkes narsist değil.

Ama çok sayıda insan duygusal olarak olgun değil.

Ve çoğunlukla bu ikisini birbirine karıştırıyoruz.

Son dönemde "eşim ya da sevgilim narsist" cümlesinin bu kadar kolay kurulmasının temelinde, ilişkilerde yaşanan duygusal yoksunluk var. İnsanlar artık şunu yaşıyor: Sevilmek istiyorlar ama görülmüyorlar, anlaşılmak istiyorlar ama duyulmuyorlar, emek veriyorlar ama karşılık alamıyorlar. İşte bu noktada yaşanan kırılma, bir tanı koyma ihtiyacını doğuruyor. Zihin, yaşadığı acıyı anlamlandırmak istiyor. Ve son zamanlarda duyduğu en güçlü kelimeye sarılıyor: narsizm.

Oysa çoğu ilişkide karşılaştığımız tablo şudur:

Duygusal becerileri gelişmemiş, kendi yaralarıyla yüzleşmemiş, iç dünyasıyla teması zayıf insanlar.

Bu kişiler sevgisiz olmak zorunda değil, kötü niyetli olmak zorunda da değil; ama ilişki taşımayı bilmiyorlar. Burada çok kritik bir ayrım var:

Narsistik kişilik bozukluğu;

Süreklilik gösteren bir üstünlük algısı,

Empati kuramama,

Suçu sistematik şekilde karşı tarafa yükleme,

İlişkiyi güç ve kontrol alanına çevirme,

Karşısındaki insanı duygusal bir varlık olarak değil, bir araç olarak görme haliyle tanımlanır.

Ve bu yapı geçici değildir, duruma göre değişmez, eleştiriyle yumuşamaz.

Ama bugün "narsist" denilen birçok ilişkide aslında şunlar var:

İletişim kuramayan insanlar

Duygularını ifade edemeyen erkeklik kalıpları

Öğrenilmiş suskunluklar

Bastırılmış öfke

Aileden taşınan ilişki şemaları

Ve en önemlisi: duygusal farkındalık eksikliği

Bunlar narsizm değildir. Bunlar, çözülmemiş insanlık hâlleridir.

Kavramın bu kadar hızlı yayılmasının bir başka nedeni de şudur:

Kadınlar artık "katlanmak" istemiyor. Eskiden normalleştirilen birçok davranış bugün sorgulanıyor. Bu çok sağlıklı. Ama her sorgulama, doğru tanıyla sonuçlanmıyor. Çünkü bazen sorun karşı tarafın patolojisi değil; ilişkinin kendisidir.

Şunu da cesurca söylemek gerekiyor:

Bazı durumlarda "partnerim narsist" demek, kişinin kendi çaresizliğini görünmez kılar. Çünkü o zaman şu sorularla yüzleşmek zorunda kalmaz:

Ben bu ilişkide neden bu kadar uzun süre kaldım?

Sınırlarımı neden koruyamadım?

Sevilmekle değerli olmayı neden karıştırdım?

İlgisizliği neden sabır sandım?

Bu sorular zordur. İnsan zihni zor sorular yerine güçlü etiketleri tercih eder.

Ama gerçek iyileşme, etiketle değil, ayrıştırmayla gelir.

"Bu kişi narsist mi?" sorusundan daha önemli olan şudur:

"Ben bu ilişkide kendimden ne kadar vazgeçiyorum?"

Çünkü bir insan narsist olmasa bile, sizi sürekli değersiz hissettiriyorsa, duygularınızı küçümsüyorsa, konuştuğunuzda suçlu çıkıyorsanız, kendiniz olmanız tehdit gibi algılanıyorsa orada bir problem vardır. Ve bu problem illa ki narsizm olmak zorunda değildir; ama ciddidir.

Sonuç olarak; narsizm kavramı hafife alındığında gerçek narsistik yapılar görünmez olur, fazla kullanıldığında ise herkes "hasta", kimse "sorumlu" kalmaz. Oysa ilişkilerde asıl ihtiyacımız olan şey tanı koymak değil; bilinç geliştirmek, sınır öğrenmek ve duygusal olgunluğu ayırt edebilmektir.

Belki de bu çağın en önemli ilişkisel farkındalığı şudur:

Bir ilişkide yaşadığın şeyin adı ne olursa olsun, eğer seni küçültüyor, susturuyor ve kendinden uzaklaştırıyorsa; oraya bakmak gerekir.

Ve bazen cevap da şudur:

"Karşımda narsist yok, ama ben kendime yeterince sahip çıkmamışım."

İşte dönüşüm tam da burada başlar canım.

Sevgilerle,

Sen de bize sorularını info@yasemingazanker.com.tr 'den ulaştırabilirsin.

Yazarın Tüm Yazıları