Haberler

Vakıflar Haftası Açılışı ve Uluslararası Kudüs Vakıfları Forumu

Başbakan Binali Yıldırım, Ortadoğu'da kalıcı barış için tek yolun 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılığa sahip bir Filistin devletinin vücut bulması olduğunu belirterek, "İsrail'in yerleşimlerini genişletmesi yönündeki süregiden kararları,...

Başbakan Binali Yıldırım, Ortadoğu'da kalıcı barış için tek yolun 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılığa sahip bir Filistin devletinin vücut bulması olduğunu belirterek, " İsrail'in yerleşimlerini genişletmesi yönündeki süregiden kararları, iki devletli çözüm zeminini tahrip etmektedir. Barış sürecinin anlamlı bir şekilde canlanabilmesi için öncelikle müzakere zemininin eşit şartlarda olması gerekmektedir." dedi.

Başbakan Yıldırım, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde, "Vakıflar Haftası Açılışı ve Uluslararası Kudüs Vakıfları Forumu" dolayısıyla verilen akşam yemeğindeki konuşmasında, geçen yıl Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen İslam Zirvesi sırasında dahil olunan İslam İşbirliği Teşkilatı Kudüs Komitesinin, İslam aleminin Kudüs'e yönelik gayretlerinin koordinasyonu için faydalı bir zemin teşkil ettiğini dile getirdi.

Filistinlilerin karşı karşıya olduğu işgalin sadece Ortadoğu'da değil dünya genelinde de aşırı gruplarca istismar edilen derin bir umutsuzluğu ve uluslararası topluma karşı güvensizliği körüklediğini aktaran Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Filistin meselesinden kaynaklanan bu derin adaletsizlik hissi giderilmeden, bölgenin huzura kavuşması beklenmemelidir. İsrail'in Harem-i Şerif'in ve Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini ağır biçimde ihlal eden uygulamaları ve Kudüs'ün çok dinli kültürel yapısını değiştirmeye yönelik kabul edilmesi mümkün olmayan tasarrufları karşısında, bu mukaddes şehrin dini ve tarihi mirasına sahip çıkmak, geçmişimize ve kimliğimize sahip çıkmak anlamına geliyor. Kudüs'ün ve Harem-i Şerif'in İslam'a ait bir mekan olarak muhafazası, bütün Müslümanların görevidir. Harem-i Şerif, 144 dönümü tamamıyla İslam'a ait bir bütündür. 1187'de Kudüs'ün tüm ahalisini kurtaran büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi'nin, 1517 Aralık ayında Kudüs'e gelerek Mescid-i Aksa'da namaz kılan Yavuz Sultan Selim'in ve daha nicelerinin sesleri, hala buralarda yankılanmaktadır."

Yıldırım, "Ortadoğu'da kalıcı barış için tek yol, 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılığa sahip bir Filistin devletinin vücut bulmasıdır. İsrail'in yerleşimlerini genişletmesi yönündeki süregiden kararları, iki devletli çözüm zeminini tahrip etmektedir. Barış sürecinin anlamlı bir şekilde canlanabilmesi için öncelikle müzakere zemininin eşit şartlarda olması gerekmektedir. Bunun için Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısının hali hazırda 137'nin ötesine geçmesi, Filistin'in uluslararası kuruluşlarda aynı şekilde temsili şarttır. Bu yönde elimizden gelen gayreti bugüne kadar gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas'ın öngörülü liderliğiyle bu konuda da Filistinli kardeşlerimizi daha güzel günlerin beklediğine inanıyoruz. Uluslararası topluma, Filistin halkına karşı tarihi sorumluluklarını yılmadan, usanmadan hatırlatmaya devam etmeliyiz." diye konuştu.

"Gazze'ye birlikte sahip çıkalım"

Başbakan Yıldırım, Filistinlilerin kendi içinde birliğinin Filistin davasının başarısı için taşıdığı öneme dikkati çekerek, İslam ülkelerinin geçmişte olduğu gibi gelecekte de Filistinlilere bu yolda her türlü desteği vereceğinden kuşkusu olmadığını söyledi.

Türkiye'nin bir yandan 50 yıldır işgal altında bulunan Filistin topraklarının bir an önce hürriyetine kavuşması için diplomatik çabaları sürdürürken, diğer taraftan Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de var olma mücadelesi veren Filistin halkının direncini güçlendirebilmek için de her sahadaki yardım faaliyetlerini genişleterek devam ettirmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, Türkiye'nin, 2003'ten bu yana Filistin'e 500 milyon dolar yardım temin ettiğini, sadece 2004-2016 döneminde yapılan yardım tutarının 138 milyon dolar olduğunu kaydetti.

Yıldırım, Gazze'de yaşayanların en temel insani yaşam koşullarına ihtiyacı bulunduğunu, yüzde 70'i mülteci olmak üzere 2 milyon insanın, günde 4 saat elektrikle hayatını idame etmek zorunda kaldığını ve su yetersizliğinin de büyük bir sorun olduğunu anlatırken, "Buradan ilgili herkese ve tüm vicdan sahiplerine sesleniyoruz; Gazze'ye birlikte sahip çıkalım. Gelin, hep birlikte bu yaraları saralım ve oradaki kardeşlerimizin derdine derman olalım." dedi.

Filistin Başbakanı Rami Hamdallah'ın şahsında Filistin halkına, Türkiye'deki terörist darbe girişimi sırasında Harem-i Şerif'te, El Halil'de, Nablus'ta, Gazze'de sokaklara dökülerek Türkiye'ye verdikleri destek için teşekkür eden Yıldırım, "FETÖ gibi yıkıcı oluşumlara karşı, İslam ülkelerinin ortak bir tavır ortaya koyması, çok büyük önem taşımaktadır. Teröre karşı iş birliği, kader ortaklığımızın da bir gereğidir." ifadelerini kullandı.

Yemeğe, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Filistin Başbakanı Rami Hamdallah, Kudüs Valisi Adnan Galip Hüseyni ve Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem'in de aralarında bulunduğu davetliler katıldı.

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Binali Yıldırım Filistin İsrail Kudüs Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title