Lübnan ve İran Dışişleri Bakanları Arasında Sert Tartışma
Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi arasında, İran'ın Lübnan'ın içişlerine müdahale ettiği iddiaları üzerine sosyal medyada karşılıklı açıklamalar yapıldı. Recci, İran'ı açıkça müdahaleyle suçlarken, Erakçi ise müzakerelere davet etti. Tartışma, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusundaki gerginliklerin artmasıyla bağlantılı.
İran'ın Lübnan'ın içişlerine müdahale ettiği yönündeki iddiaların ardından Lübnan Dışişleri Bakanı Yusuf Recci ile İranlı mevkidaşı Abbas Erakçi arasında sosyal medyada daha önce görülmemiş bir anlaşmazlık yaşandı.
Lübnan ve İran dışişleri bakanları arasındaki anlaşmazlık, Recci'nin Lübnan'da yayın yapan MTV kanalına yaptığı açıklamada, Hizbullah ile ilgili artan iç ve bölgesel siyasi gerginlikler bağlamında dikkate değer bir adım olarak Erakçi'ye tartışmalı konuları görüşmek üzere tarafsız bir ülkede müzakere çağrısında bulunmasının ardından başladı.
İran Dışişleri Bakanı Erakçi, Recci'nin konuştuğu videoyu alıntılayarak ABD merkezli X şirketinin sosyal medya platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:
"Sevgili dostum, Lübnan Dışişleri Bakanı beni müzakereye davet etti... Lübnan'ın içişlerine karışmıyoruz ve ikili ilişkileri güçlendirmek için her türlü diyaloğu memnuniyetle karşılıyoruz. Üçüncü bir ülkeye gerek yok. Meslektaşımı Tahran'a davet ediyorum ve resmi bir davet alırsam Beyrut'u ziyaret etmeye hazırım."
Ancak Lübnanlı Bakan, Erakçi'ye verdiği yanıtta İran'ı açık bir şekilde müdahaleyle suçlayarak, "Sayın İran Dışişleri Bakanı Erakçi, İran'ın Lübnan'ın içişlerine karışmadığı iddianıza, Yüce Liderinizin danışmanı gelip Lübnan'da neyin önemli olduğunu bize anlatıp Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının sonuçları konusunda bizi uyarana kadar gerçekten inanmak istiyordum." ifadelerini kullandı.
Recci, "Bizim için sudan ve ekmekten daha önemli olan, ülkemizi mahveden ve bizi yıkıma sürüklemeye devam eden ideolojik sloganlardan ve sınır ötesi bölgesel bağlamlardan uzak, egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve iç karar alma mekanizmalarımızın bağımsızlığıdır." ifadelerine yer verdi.
İran lideri Ali Hamaney'in Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ali Ekber Velayeti, daha önce Tahran yönetiminin Lübnan'da Hizbullah'ın silahsızlandırmasına karşı çıktığını duyurmuştu.
Velayeti, Hizbullah'ın silahlandırılması kararını "başarısızlığa mahkum" olarak değerlendirirken, bu açıklamaları Lübnan Dışişleri Bakanlığı ise kararı sert bir dille kınamıştı.
Bakanlık, kararı Lübnan'ın içişlerine "açık ve kabul edilemez bir müdahale" olarak değerlendirmişti.
İranlı Bakan Erakçi de o dönem Hizbullah'ın kararlarında desteklediğini açıklamış ve Hizbullah'ın "elindeki silahların gücünden dolayı" silahsızlandırılmaya çalışıldığını belirtmişti.
Hizbullah'ın silahsızlandırılması
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 19 Haziran'da Beyrut yönetimine, "ülkedeki tüm silahların yalnızca devletin denetiminde toplanmasının öncelikli hedef olarak belirlendiği" ABD önerisini sunmuştu.
Lübnan'da silahların devletin tekeline alınması gündemiyle 5 Ağustos'ta toplanan Bakanlar Kurulu, orduya "silahların yıl sonuna kadar toplanmasına dair bir plan hazırlama" görevi vermişti.
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, yaptığı açıklamalarda, Hizbullah'ın, silahlarını ancak İsrail'in Lübnan topraklarından çekilmesi, saldırılarını durdurması, Lübnanlı esirlerin serbest bırakılması ve yeniden imar sürecinin başlaması halinde teslim edeceğini vurgulamıştı.
İsrail ordusu, Lübnan'ın güneyinden kısmi olarak çekilse de son çatışmalarda ele geçirdiği 5 stratejik tepedeki işgalini sürdürüyor.














