İsrail hapishanelerinden serbest kalan Filistinli Samiri Yahudilerden Sadaka'dan "Gazze" mesajı

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

İsrail ile Hamas arasındaki esir takası anlaşması kapsamında serbest bırakılan Filistinli Samiri Yahudilerden esir Nadir Sadaka, Mısır'a vardığında Gazze Şeridi'ne hitaben yaptığı konuşmada, "Hiçbir şey Gazze'nin üstünde değildir.

İsrail ile Hamas arasındaki esir takası anlaşması kapsamında serbest bırakılan Filistinli Samiri Yahudilerden esir Nadir Sadaka, Mısır'a vardığında Gazze Şeridi'ne hitaben yaptığı konuşmada, "Hiçbir şey Gazze'nin üstünde değildir." dedi.

Sadaka, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus'ta bulunan Gerizim Dağı'nda yaşayan Samiri topluluğundan tek Filistinli tutuklu olduğu için bir istisna olarak ön plana çıkıyor.

Sadaka, İsrail ile yapılan takas anlaşması kapsamında serbest bırakılmadan önce altı kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Filistinli Samiri esir Sadaka, Hamas ile İsrail arasında 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının bir parçası olan esir değişimi anlaşması kapsamında serbest bırakılarak Mısır'a sınır dışı edildi.

Mısır'a vardığında yaptığı konuşmada, "Hiçbir şey Gazze'nin üstünde değildir." diye konuştu.

İsrail'e karşı Birinci İntifada'da "taş atan çocuklar"dandı

Sadaka, 1977 yılında Nablus'taki Gerizim Dağı eteklerinde doğdu. Eğitimini şehrin okullarında alan Sadaka, 1987'de "Taş İntifadası" başladığında İsrail ordusuna "taş atan çocuklar" arasındaydı.

"Ateş Dağı" olarak da adlandırılan Nablus, 1987'deki intifada yıllarında İsrail ordusuyla yükselen tansiyona sahne oldu.

"Taş atan çocuklar" ifadesi, Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı Birinci İntifada'ya (1987-1993) katılan çocuk ve gençleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir; çünkü bu çocuklar, İsrail'in son teknoloji ürünü silahlarla donatılmış güçlerine karşı taşla mücadele ediyordu.

1995 yılında Nablus'taki En-Necah Ulusal Üniversitesi'ne kaydolan Sadaka, burada tarih ve arkeoloji okudu.

Eğitim hayatı sırasında Sadaka, taş atan bir çocuk olarak başlayan İsrail'e karşı direnişini daha da ileriye taşıyarak, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin (FHKC) öğrenci yapılanması olan İlerici Öğrenci Çalışma Cephesi saflarına katıldı.

Sadaka üniversitede arkadaşları arasında ön plana çıkarken İsrail'e karşı direnişi örgütlemek için kürsülerden öğrencilere hitap etti.

İkinci İntifada ile silahlı direnişe geçiş yaptı

El-Aksa İntifadası'nın 2000 yılında patlak vermesiyle birlikte üniversiteden mezun olmaya hazırlanan Sadaka, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin silahlı kanadı Ebu Ali Mustafa Tugayları'na katıldı.

Sadaka ve arkadaşları, İsrailli asker ve subayların öldürüldüğü çok sayıda silahlı saldırı gerçekleştirdi.

İsrail istihbaratı, Ebu Ali Mustafa Tugayları'ndan Sadaka ve arkadaşlarını takip etti ve Sadaka İsrail tarafından aranan adam haline geldi.

2003 yılında, İsrail'in orta kesimindeki Petah Tikva kentinde dört askerin öldüğü, bir kısmının yaralandığı bombalı saldırının, dönemin Tugay Komutanı Yamin Ferac ve Emced Muleytat ile birlikte katılımcılarından ve planlayıcılarından biriydi.

Bu saldırı, aynı yılın Aralık ayında İsrail'in Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin iki lideri Fadi Haneni ve Cibril Avad'ı öldürmesine misilleme niteliğindeydi.

İsrail'in aynı yıl içinde Nablus'taki Şehit Ebu Ali Mustafa Tugayları'nın liderleri Ferac ile Muleytat'ı suikastla öldürmesinin ardından, Sadaka, tugayın komutanı oldu.

İsrail ordusu 17 Ağustos 2004'te Sadaka'yı Nablus'un batısındaki Ayn Beyt el-Ma Kampı'nda düzenlediği saldırı sırasında gözaltına aldı ve hakkında 6 kez müebbet hapis cezasına hükmetti.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi resmi internet sitesinde, Sadaka, kendini "özgürlük ve hak uğruna mücadele eden bir Arap Filistinli" olarak tanımlanıyor.

Siyonizme karşı Filistinli Yahudiler: Samiriler

Sayıları yaklaşık 800'ü aşan ve dünyanın en küçük dini cemaati sayılan Samiriler, işgal altındaki Batı Şeria'nın Nablus kentinde bulunan Gerizim Dağı'nın eteklerinde ve İsrail'in başkenti Tel Aviv yakınlarındaki Holon bölgesinde yaşıyor.

Samiriler, İsrail'in kendilerine vatandaşlık vermesine rağmen, işgal altındaki Filistin topraklarında yaşamayı tercih ediyor, Filistin toplumuna entegre yapılarıyla, konuştukları Arapça dilleriyle dini-kültürel varlıklarının Filistin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu söylüyor.

Filistin Yahudileri olarak da bilinen Samiriler, Hazreti Musa'nın vefatından sonra Hazreti Yuşa bin Nun'un komutasındaki İsrailoğulları'nın 3 bin yıl önce Filistin topraklarını fethettiğinden bu yana Nablus'ta yaşıyor ve Beyt'ul Makdis'in Kudüs'te değil, Gerizim Dağı'nın üstünde olduğuna inanıyor.

Samiriler, İsrailoğulları sülalesinin gerçek uzantılarının kendileri olduğunu dile getiriyor. Samiriler, Yahudiliğe benzer bir dine inanmakla birlikte Yahudiler tarafından Yahudi kabul edilmeyen bir topluluk olarak tanınıyor.

Samiriler ile Yahudiler arasında birçok fark bulunuyor. Yahudilerin Tevrat'ı tahrif ettiğine inanan Samiriler, kendilerinin Hazreti Yakub'un 12 oğlundan Hazreti Yusuf'un torunları olduklarını kabul ediyor. Samirilerin Tevratı ile Yahudilerinki arasında altı bine yakın fark olduğu ifade ediliyor.

Müslümanlar gibi abdest alıp, Aramice diliyle ibadet eden Samiriler'e ait ibadet yerleri de Müslümanların mescidine benzerlik gösterirken, Yahudilerin Sinagogları gibi içeride masa veya sıra bulunmuyor.