Haberler

CHP İzmir Milletvekili Balbay Açıklaması

"Ben, kamuoyu vicdanında kabul görmemiş yargılamalar nedeniyle tutuklu bulunan herkesin tahliyesinden yanayım" "Bu yargılama gazetecilerin değil, gazeteciliğin, mesleğin yargılanması. Bu anlamda hepimiz tehdit altındayız" "Türkiye'de can güvenliğinden bile önemli olan hukuk güvenliğinin ne kadar zaaf içerisinde olduğunu, ülkenin en üst noktalarındaki kişiler de görmüş, yaşamış oldular" "Düşünün, bugün belki Türkiye'de çok farklı yelpazede görünen bu kişilerin ortak sorunu 'hukuksuzluk' haline gelmiştir.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, "Ben, kamuoyu vicdanında kabul görmemiş yargılamalar nedeniyle tutuklu bulunan herkesin tahliyesinden yanayım"

Balb, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi dışında oluşturulan büyük salonda görülen, terör örgütü PKK'nın üst yapılanması KCK'ya ilişkin, aralarında gazetecilerin de bulunduğu 19'u tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın 30. duruşmasını izledi.

Çıkışta basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Balbay, sabah duruşmayı izlemeden önce partisinin Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Erzincan Milletvekili Muharrem Işık ile birlikte cezaevinde yatan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, gazeteci Tuncay Özkan, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Yalçın Küçük, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Ali Deniz Kutluk'u ziyaret ettiğini söyledi.

Bugün izlediği ve gazetecilerin de yargılandığı KCK davasının iddianamesini okuduğunu ve iddianamenin kendisine "tanıdık" geldiğini belirten Balbay, yargılamanın, yapılan haberlerden, görüşmelerden, bir kartvizitten, bilgisayarlardaki bir nottan oluşturulduğunu dile getirdi.

Balbay, şöyle devam etti:

"Bu yargılama gazetecilerin değil, gazeteciliğin, mesleğin yargılanması. Bu anlamda hepimiz tehdit altındayız. Zaten Türkiye'de can güvenliğinden bile önemli olan hukuk güvenliğinin ne kadar zaaf içerisinde olduğunu, ülkenin en üst noktalarındaki kişiler de görmüş, yaşamış oldular. Öncelikle gazetecilerin yargılandığı bütün davalarda ayrımsız bütün gazetecilerin serbest bırakılması gerekir. 'Ama şu davada olanlar serbest bırakılsın ama bu davada olanlar...' derseniz, o zaman bu ülkede anayasa olmaz 'ama yasa' olur. 'Ama şu dahildir, ama şu hariçtir' derseniz, o zaman mevcut anayasayı bile arar hale gelecek bir tablo ortaya çıkar. Zaten bugün ortaya çıkan da budur."

"Kamu vicdanında kabul görmemiş davaların tutuklularının tahliyesinde yanayım"

Balbay, davaya bakan avukatların, geçici 2. madde gereğince görevine devam eden özel yetkili mahkemelerin görevlerinin sona erdirilmesi gerektiğini söylediklerini kaydederek, Tuncay Özkan, Fatih Hilmioğlu, İlker Başbuğ'un da böyle düşündüğünü ve bunu kendisine söylediklerini aktardı.

"Düşünün, bugün belki Türkiye'de çok farklı yelpazede görünen bu kişilerin ortak sorunu 'hukuksuzluk' haline gelmiştir. Herkesin aynı çuvala konulduğu bu yargılamalarla birlikte yargı çuvallamıştır. Bu çuvallamanın ortadan kaldırılması için yeni bir çuval aramak, daha kötü bir çuvallamayı beraberinde getirecektir" diyen Balbay, bu yargılamaların en azından özgür yapılması gerektiğini dile getirdi.

Balbay, "Ben, kamuoyu vicdanında kabul görmemiş yargılamalar nedeniyle tutuklu bulunan herkesin tahliyesinden yanayım. Burada, bu KCK davasında da biraz inceleyince görüyorsunuz ki bunlar gerçekten delil değil. Eğer bunlar delilse, Türkiye'de başta gazeteciler olmak üzere herkes tehdit altındadır" diye konuştu.

"Türkiye'de Adli Tıp diktatörlüğü yaşanıyor"

Fatih Hilmioğlu ile hastaneye götürülmeden önce görüştüğünü, hastane dosyasından bir belge aldığını belirten Balbay, bu belgeyi basın mensuplarına gösterdi.

Balbay belgede, "Bu görünüm tümör açısından şüpheli bulunmuştur" ibaresinin yer aldığını, cezaevinde bulunanlardan sağlık durumları kötü olanların daha da öncelikli serbest bırakılması gerektiğini aktardı.

"Hilmioğlu ile görüştükten sonra şu kanıya vardım; Türkiye'de yavaşlatılmış ölüm cezası uygulanıyor" diyen Balbay, insanların cezaevinde bu sağlık durumuyla tutulmasının izahının bu olduğunu söyledi.

Balbay, cezaevinde yatanların aldıkları raporları Adli Tıp Kurumu'nun hiçe saydığını, son olarak orada da bir operasyon yapıldığını ifade ederek, "Türkiye'de Adli Tıp diktatörlüğü ya da tıbbi diktatörlük olmuştur. Adli Tıp, hiçbir üniversite raporunu dahi kabul etmemektedir. Adli Tıp, 'Cezaevinde kalabilir' dediyse, kalınmaktadır. Buna da son vermek gerekiyor" diye konuştu.

Bu yargılamaların yargılama olmadığını, Ankara'da iktidar dahil bütün katların takip ettiğini, bir sorun masaya konulduysa çözümün başladığını dile getiren Balbay, çözüm için öncelikle cezaevinde bu davalar nedeniyle yatanların serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.

Gazetecilere Özgürlük Platformu'ndan açıklama

Gazetecilere Özgürlük Platformu adına açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Recep Yaşar, meslektaşlarının tutuksuz ve adil yargılanmasını talep ettiklerini söyledi.

Yaşar, 17 Aralık operasyonundan sonra yapılan açıklamaların "adil yargılama" konusundaki kuşkularını bir kez daha ortaya çıkardığını kaydederek, Terörle Mücadele Yasası'nın ve yasalarda basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan maddelerin bir an önce kaldırılması gerektiğini dile getirdi.

Duruşmayı, Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Rus Gazeteci Nadezda Azhgikhina, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Uğur Güç ve eski başkanı Ercan İpekçi de izledi. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Fatih Hilmioğlu Mustafa Balbay İstanbul İzmir Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title