Basınımızın Duyarlı Ve Etkin Habercilerine, Köşe Yazarlarına, Hayırsever Halkımıza
Bu toz duman arasında Hastanelerde iyileşmeyi bekleyen kardeşlerimizi de unutmazsınız değil mi?
Bugün lösemili bir çocuğumuzun annesi ve bir başka lösemili yavrumuzun da babası ayrı ayrı geldiler, dertleştik. Anne 8 yaşındaki biricik oğlu için tam 5 yıldır hastalıkla mücadele ediyor. En son kemik iliği nakli olmuşlar, yine de tam iyileşememişler. Eşinin ve kendisinin çok iyi işleri, gelirleri, çizgi üstü bir yaşamları varken lösemi ile tanışmışlar.
Sırf çocuğu için emekli olmuş. Tüm biriktirdiklerini, varlıklarını iyileşme için harcamışlar. Kelimenin tam anlamı ile bitmiş, tükenmişler. Ailece çıkacak yol arıyorlar, bulamıyorlar. Nerede ise intiharın eşiğine gelmişler. Hatta baba bir kez denemiş, çocuğu son anda kurtarmış. Diğeri 4 yaşındaki lösemili kızımız Ankara'da LÖSEV - LÖSANTE Lösemili Çocuklar Hastanesinde tedavi görüyor.
Baba İzmir'de bir inşaatta çalışıyor. İşini kaybetmemek için Ankara'ya çocuğunu hastane de ziyaret etmek için gelemiyor. Diğer çocukları ile birlikte inşaatta yatıp kalkıyorlar, tuğlaların, çimento torbalarının içinde yaşıyorlar. Başkaları mı? Evet, bunlar bugünküler. Binlercesinin lösemi ve kanser hastasının öyküsü aynı. Her sene 150.000 (yüzellibin) (sağlık bakanlığı verilerine göre) yeni kişi bu kanser canavarına yakalanıyor. İmkânı olanlar, hayata tutunanlar iyileşiyorlar.
Ama diğerleri… Dile kolay; her sene kocaman bir şehir dolusu insanımızı toprağa veriyoruz. Kanser terörüne on binlerce şehit, yüz binlerce insan kanser depreminde, enkaz altında kurtarılmayı bekliyor. Yani sizin, duyarlı insanların yardımlarını, bağışlarını bekliyorlar.Onları kurtarmak için büyük tırlara, tanklara, tüfeklere, uçaklara, çadırlara gerek yok.
Kurban bayramında onlar için bankalardan yapacağınız 1 TL bile yardım yeterli olur. LÖSEV bu bağışları ilaca, kana, pirzolaya, hastaneye, okula, köye, evlere yani kalıcı projelere dönüştürüyor. Kısacası LÖSEV on binlerce lösemili ve kanserli çocuk ile erişkin hastaya hayat veriyor. Reklâmlardaki küçük Sevinç Aksu'nun dediği gibi; "Bu toz duman arasında hastanelerde iyileşmeyi bekleyen kardeşlerimizi de unutmazsınız değil mi?"