Hangi haberi okuduğumuzdan ziyade, o haberin bize nasıl sunulduğunu hiç düşündünüz mü? Bugünlerde bilgiye ulaşmak bir tık uzağımızda olsa da, ulaştığımız o bilginin "saf" haliyle bize gelip gelmediği büyük bir soru işareti. İletişim biliminde buna "çerçeveleme" diyoruz.
Basit bir benzetme yapalım: Bir ressamın fırçasından çıkan tabloya değil, o tablonun içinden baktığınız pencereye odaklanın. Pencereyi nereye koyarsanız, manzara oradan ibaret kalır. Sağdaki ağacı gösterip soldaki yangını gizleyebilirsiniz. İşte medya, çoğu zaman o pencereyi bizim adımıza yerleştirir.
Seçmek, saf dışı bırakmak ve öne çıkarmak
Çerçeveleme, sadece bir olayı anlatmak değildir; o olayın hangi kısmının "önemli" olduğuna karar vermektir. Robert Entman'ın dediği gibi; bazı unsurları seçip onları daha görünür kılarak, sorunun tanımını, nedenini ve çözümünü izleyiciye dikte etmektir.
Bir ekonomik gelişmeyi ele alalım:
A Çerçevesi:"Büyüme rakamları rekor kırdı!" başlığıyla sunulan bir haber, başarıya ve makro verilere odaklanır.
B Çerçevesi:"Geçim sıkıntısı derinleşiyor" başlığıyla verilen haber ise aynı ekonomik iklimin halk üzerindeki etkisini merkeze alır.
İki haber de yanlış değildir. Ancak hangi pencereden baktığınız, o günkü ruh halinizi ve siyasi tercihinizi belirler.
Kelimelerin gücü ve "öteki" algısı
Kelimeler, çerçevelemenin en keskin araçlarıdır. Bir grubun eylemini anlatırken "protesto" demekle "kargaşa" demek arasında uçurumlar vardır. Ya da bir çatışmada hayatını kaybedenler için kullanılan sıfatlar, kimin "kurban" kimin "istatistik" olduğunu belirler.
Medya, çerçeveyi öyle bir kurar ki; bazen mağduru suçlu, bazen de bir kriz anını büyük bir zafer gibi görmemizi sağlayabilir. Bu durum sadece siyasetle de sınırlı değil. Sağlık haberlerinden çevre sorunlarına kadar her alanda "birileri" bizim için bir gerçeklik kurguluyor.
Peki, biz ne yapmalıyız?
Çerçeveleme, doğası gereği kaçınılmazdır. Hiçbir yayın organı tam anlamıyla tarafsız ve her şeyi kapsayan bir anlatı sunamaz; zaman ve mekan kısıtlıdır; ancak bu, bizim bu pencerelere hapsolmamız gerektiği anlamına gelmez.
Gerçek bir medya okuryazarı olmak için:
1. Karşılaştırma Yapın : Aynı olayı farklı ideolojik görüşteki en az üç kaynaktan okuyun.
2. Kelimelere Takılın: Haberde neden o sıfatın seçildiğini sorgulayın.
3. Dışarıda Kalana Bakınız: "Bu haberde kimlerin sesi eksik?" veya "Neyden bahsedilmiyor?" sorusunu sorun.
Unutmayın; medya size ne düşüneceğinizi söylemekte o kadar başarılı olmayabilir ama ne hakkında düşüneceğinizi ve bunu nasıl bir duyguyla yapacağınızı belirlemede ustadır.









