Ersoy Toptaş

Yüksek faize rağmen konut satışları neden canlı?

21.10.2025 12:53
Haber Detay Image

Ekonomide son dönemde dikkat çekici bir tablo ortaya çıktı: Bir yanda Merkez Bankası'nın faizleri %40,50 gibi bir seviyede tutması, diğer yanda ise konut piyasası nda, özellikle de kredili satışlarda yaşanan beklenmedik bir hareketlilik. Bu durum, piyasanın mevcut faiz oranından çok, geleceğe yönelik beklentilerle hareket ettiğini gösteriyor; özellikle de bir sonraki adımda faiz indirimi gelebileceği beklentisiyle.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı Eylül 2025 Konut Satışları verileri, bu tablonun detaylarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Verilere göre, toplam konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %6,9 artarak piyasada bir canlanmaya işaret etti. Ancak asıl dikkat çeken nokta, bu artışın itici gücü ne olduğudur: Yüksek faiz ortamına rağmen, kredili konut satışlarında yaşanan yıllık %34,4'lük sıçrama, toplam artışın neredeyse beş katı bir hıza işaret ediyor ve piyasanın bildiğimiz ekonomi kurallarından farklı bir şekilde çalıştığını gösteriyor.

Paranın Değeri ve "Son Fırsat" Algısı

Normal şartlarda bu kadar yüksek faiz varken, insanların kredi çekmekten kaçınması beklenir. Peki neden tam tersi oluyor?

Bunun cevabı iki şekilde verilebilir: Birincisi, insanlar paralarının faizde bile enflasyon karşısında eriyeceğini düşünüyor. Yıllık getirisi %93'ü aşan altın gibi bir gerçek varken, %40,50'lik faiz oranı yetersiz kalıyor ve bu da insanları konut gibi somut varlıklara itiyor.

İkincisi ve belki de daha önemlisi, piyasada oluşan "faizler daha fazla artmaz, yakında düşüş başlar" beklentisidir. Bu beklenti, bugünkü yüksek faizle borçlanmayı, gelecekteki daha düşük faizli ama muhtemelen daha yüksek konut fiyatlı bir ortama göre "son bir fırsat" olarak görmelerine neden oluyor. Kısacası, enflasyondan kaçış ile faiz indirimi beklentisi birleşince, ortaya bu kredi canlılığı çıkıyor.

Merkez Bankası'nın Önündeki Zorlu Karar

Bu tablo, 23 Ekim'deki Para Politikası Kurulu toplantısı öncesinde Merkez Bankası'nı zor bir durumda bırakıyor. Piyasalar, bu kredi patlamasına rağmen birfaiz indirimi bekliyor. Eğer Merkez Bankası bu beklentiyi karşılar ve bir indirim yaparsa, bu durum bir "Strateji Değişikliği" olarak algılanabilir ve TL üzerindeki baskıyı daha da artırabilir. Böyle bir senaryo, 41,90 TL seviyelerindeki Dolar kurunu yukarı iterken, gram altının 5.800 TL seviyelerinden 6.000 TL psikolojik sınırına doğru hareketlenmesine zemin hazırlayabilir.

Bu veriler, enflasyonla mücadelenin sadecefaiz politikasıyla değil, aynı zamanda kredileri doğrudan hedef alacak ek önlemlerle de desteklenmesi gerektiği yönündeki görüşleri güçlendiriyor. Aksi takdirde, piyasanın beklentileri ile politika gerçekleri arasındaki makas açılmaya devam edebilme riski bulunmaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları

title