Milli Yol Partisi Genel Başkanı Çayır: "Ben PKK'yı, Teröristbaşını Kürtlerin Temsilcisi Diye Kabul Eden Zihniyeti Reddediyorum"

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, "Ben PKK'ya teröristbaşını, Kürtlerin temsilcisi diye kabul eden zihniyeti reddediyorum. Bu yanılgının ilk adımıdır ve Kürtlere de hakarettir, ayıp bir şey. 'Bizim varlığımızı bütün yasa ve anayasada yerleştireceksiniz' diyor. Bu bölücülüktür. Yani milleti bir şekilde ayrıştırmaktır" dedi.

(ANKARA) - Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, "Ben PKK'ya teröristbaşını, Kürtlerin temsilcisi diye kabul eden zihniyeti reddediyorum. Bu yanılgının ilk adımıdır ve Kürtlere de hakarettir, ayıp bir şey. 'Bizim varlığımızı bütün yasa ve anayasada yerleştireceksiniz' diyor. Bu bölücülüktür. Yani milleti bir şekilde ayrıştırmaktır" dedi.

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çayır, şunları kaydetti:

"Çarşamba günü Kahramanmaraştaydık. Muhsin Yazıcıoğlu'nun güya mahkemesi vardır. Mahkeme demeye dilim var diyor. Zira 16 yıldır devam eden bir hırsızlık davası var. Esas davayla öldürülme ve şehit edilmeyle, ilgili cinayetle ilgili herhangi bir dava şu ana kadar açılmış değildir. Dosya başsavcılıkta bekletilmektedir. Şu anda devam eden bir hırsızlık davası ise aç-kapa durumuyla devam ediyor. 11 Şubat'a ertelenmiş vaziyette. Gittik, gördük. Birkaç şey buldum sonra mahkeme ileri bir tarihe eteledi. Çıkınca bir isyanımı dile getirdim. İsyanı dile getirirken, geçmişle beraber ille de fiziksel değil, beraber göründüğümüz kimi arkadaşlara, kimi insanlara, kimi partililere seslenmek istedim. Vicdanla seslenmek istedim, insani olarak seslenmek istedim. Başta kendisini ülkücü diye tarif eden milliyetçiyim diye kimi partililere, parti genel başkanlarına dedim ki 'ey dün beraber övdüğümüz arkadaşlar bugün milliyetçiyim diye kendisini topluma tanıtanlar veya lanse edeneler teröristlerle şu anda ne hikmetzse kol kola girenler. Size sesleniyorum' dedim. 'Neden? Ülkücü Hareket'te sembol için olmuş. Ülkücü Hareket'in birkaç tane sembol isimlerinden olan, milliyetçilik davasının ve Türk milletin bağırsızlık davasının öncülerinden Muhsin Yazıcıoğlu şehit edilirken, öldürülürken bu sürece dahil olmadınız. Neden bu süreci takip etmediniz? Neden bu süreçle ilgili mecliste, kamuoyunda ses vermediniz?' Söylediğim bu.

"Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasıyla ilgili davaya neden sahip çıkmıyorsunuz?"

Aynı şekilde ölmüş bir insanın yüzünü sıvazlarken seninle beraber yol yürümüş 'dava arkadaşım' dediğin geçmişteki insanlar şehit edilmiş, öldürülmüş. Bunları 'Çocuklarıyla ilgili aileninle ilgili herhangi bir sevgi sıvazlaması yaptın mı?' diye sordum. Başladılar vurmaya. Hem de ahlaksızca vurmaya başlıyor. Ben onlara siyasetten ve Türkiye'nin gerçekleri ölçeğinde ahlaki zeminde soru soruyorum, ahlaki zeminde eleştiriyorum. Sırf kendilerini haklı çıkarmak veya da sesini yükseltmek için insanlar siyaseten başkasına ithamda bulunur mu? Kara çalar mı? Olmayan bir şey varmış gösterip oradan kendisine gelecek kurar mı? Ağalarına yaltaklık olsun der. Ağalarına yararlanmak için, şirin görünmek için olmayan şeyler var gösterip bizi karalamaya, bizi itham etmeye gerek var mı? Bu mu siyaset? Bir daha soruyorum. Sayın Devlet Bey, veya diğer liderler Muhsin Yazıcıoğlu'nun davasıyla ilgili şu an yürütülmekte olan bu davaya neden sahip çıkmıyorsunuz? Neden yok sayıyorsunuz? Neden ilgi duymuyorsunuz? Neden bir tek sözünüz yok? "

"Teröristbaşını bırakmak için her yolu deniyorlar ve bırakacaklar"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "Bazı çakalların kıyıda köşede beklediğinin, terörsüz ortam sağlanmasın diye ellerini ovuşturduğunun farkındayım" şeklindeki açıklamasını da tepki gösteren Çayır, şunları söyledi:

"Hukuk evrenseldir, adalet evrenseldir, insani değerler evrenseldir, demokrasi değerleri evrenseldir. Sana göresin, bana göresin. Türkiye'ye göre, Araplara göre, Acemlere göre, Almanlara göre bir demokrasi, bir hukuk, bir adalet yoktur. İnsanlığın insanlığa armağanındır evrensel adalet, evrensel hukuk. Yahu bir bakıyorsunuz, birkaç sene önce Demirtaş hakkında söylemediğini bırakmayanlar terörist başını seçimin malzemesi yapanlar. Çıkıp karşı tarafı bunlar PKK'yla iş tutuyorlar, yarın bir gün teröristbaşını bırakacaklar diyenler şimdi teröristbaşı bırakmıyorlar. Ne garip değil mi? Ülkeye bak ülkeye. O şekilde o talebinde bulundular, milletten oy aldıran, milleti korkutup sıkmaya razı ettiler. Sonra şimdi çıkıp teröristbaşını bırakmak için her yolu deniyorlar ve bırakacaklar.

Böyle siyaset olur mu ya? ya dün yalancıydınız ya bugün yalancısınız. Bir doğrunuz olamaz. ya dün söylerken yalancı ve siyaset adına sahtekarlık yaptınız ya bugün? İkisi olmaz. Milleti, yaptığınız sözlerle kandıracağınızı mı sanıyorsunuz. Şu anda resmen Türkiye'nin altı oyulmaktadır. Yani eğer bir ülke hukuksuzlukla yönetiliyorsa bu ülke kaybeder. Hukuksuzluğu millete dayatanlar da kaybeder. Buna inanmalısınız. Sadece mağdur olanlar kaybetmez. Onu icat eden, onu uygulayanlar da kaybeder."

"Şu anda bölünme komisyonu, hayretle devam ediyor"

Remzi Çayır, terör örgütü PKK'nın kendini fesih kararı ve silah bırakmasına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

"Şu anda bölünme komisyonu, tiyatro komisyonu hayretle devam ediyor. Sayın Nurman Kurtuluş, biz sizi geçmişinize bakarak, geçmişteki sözlerinize bakarak biraz akıllı, sağduyulu bir insan olarak biliriz. Şu an bu sürece karşı çıkanların 'çakallar' diye nitelendirmenizin aynısını size iade ediyorum. O tür sözlerin sahibine yakışacağını söylemek isterim, kimse kusura bakmasın. Bu sürecin bir ihanet süreci olduğunu daha önce gördük, yaşadık. Bu süreç bir sahte, bir suni, Amerika ve İsrail ortaya koyduğu, bizi de ortak ettiği bir sahte barış süreci. Nerede silah bıraktılar? Nerede teslim oldular? Gösterin bana. Şu an bir tane terörist silahıyla beraber gelip size teslim oldu mu? Birisi gelip size altta üstte yönetici olarak, yöneticisi olarak, militan olarak eli kanlı olarak gelip 'Bizim yaptığımız yanlış oldu. Özür dileriz Türk milletinden, Kürt'ünden özür dileriz' dedi mi? Silahlarla birlikte geriye çekildiler.

Birisi Irak'ın kuzeyinde, birisi Suriye'nin kuzeyinde bize doğru silahlarını doğrultmuş vaziyettiler. Yanlarında Amerika Birleşik Devletleri'nin himayesi altında o şekilde kalarak, bir vaziyet oluşturdular. Bunu Türk Devleti'de biliyor, İran Devleti'de biliyor, Irak Devleti'de Suriye'de biliyor. O halde bu tiyatronun bizim tarafımızdan gerçekmiş gibi kabul edilmesini siz nasıl beklersiniz? Sayın Meclisi Başkanı senin gibi düşünmeyen bu tiyatroya inanmayan Amerika'nın şemsiyesi altına girmeyenleri 'çakal' diye nitelendirmenizi en hafif deyimle haddini bilmemek olarak söylüyoruz. Bazı insanlar ağızlarını toplayacaklar. Ağızlarını toplamak iyi bir iştir. Ağızlarınızı toplayacaksınız. Söylediği sözün nereye gittiğin, nerede durduğunu bileceksiniz. Yarın bir gün pişman olacağınız sözleri sarf etmeyeceksiniz. Adamının önüne belge gibi koyarız sözlerinizi.

Yarın bir gün birbirinize düştüğünüzde sen bu süreci bozdun, sen barışı bilmem ne ettin de söylediğinizde o sözü gözünün içine sokarız. Biz oyun oynadığınızı biliyoruz. Adam aleni ve açık bir şekilde bir gerçeği söylüyor. Kendi gerçeği. Ne diyor teröristbaşı giden heyete? 'Türk, Kürt olgusu. Kürtlere kurban olsun, kimse kusura bakmasın. Ben PKK'ya teröristbaşını, Kürtlerin temsilcisi diye kabul eden zihniyeti reddediyorum. Bu yanılgının ilk adımıdır ve Kürtlere de hakarettir, ayıp bir şey. 'Bizim varlığımızı bütün yasa ve anayasada yerleştireceksiniz' diyor. Bu bölücülüktür. Yani milleti bir şekilde ayrıştırmaktır."

Kaynak: ANKA / Güncel
title