Türk Hukukunda boşanma ve sonuçları

Hayatımız boyunca pek çok evlilik ve boşanmaya şahit oluruz. Bu yazımızda evlilikle kurulan birliğin boşanma ile bitmesinin sonuçlarını inceleyeceğiz.
Evlilik birliği kadın ve erkeğin hayatlarını birlikte geçirmek amacıyla kurdukları hukuki bir ilişkidir. Evlilik birliği ölüm, gaiplik, cinsiyet değişikliği, hükümsüzlük gibi sebepler dolayısıyla bitebileceği gibi boşanma dolayısıyla da sona erebilir.
Demek ki boşanma en temel anlamıyla evlilik birliğinin yasal olarak sona ermesidir. Taraflar evlilik birliğine devam etmek istememeleri halinde dava açmak suretiyle boşanma kararını hakimden isteyebilirler. Boşanma hükümleri Türk Medeni Kanununun ikinci bölümünde düzenlenmiştir. (TMK md.161-TMK md.185)
Buna göre,
Eşlerden biri zina ederse diğer taraf boşanma davası açabilir. Zinayı öğrenen taraf zinayı affetmişse dava hakkı düşer. Eşlerden birinin diğerinin hayatına kast etmesi, pek kötü veya onur kırıcı davranışlarda bulunması hallerinde de anılan durumlara maruz kalan eşin dava açma hakkı vardır. Eşin bu durumları affetmesi halinde dava hakkı düşer. Yani boşanmanın gerekçesi bu sebeplere dayandırılamaz.
Hem zina sebebiyle hem de hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranışlar sebebiyle boşanma davasında hak düşürücü süreler vardır.Bunun anlamı ise süreleri geçiren tarafın anılan sebeplerle dava açmasının mümkün olmamasıdır.Eşlerden biri boşanmak istiyorsa ve süreyi geçirmişse başka bir gerekçeye dayandırmalıdır. Bu süre zina durumunda zinanın öğrenilmesinden sonra 6 ay ve her halde zina eyleminin gerçekleşmesinin üzerinden 5 yıldır. Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranışlarda aynı süre öngörülmüş olup bu hallerde dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden 5 yıl geçmekle düşer.
Eşlerden birinin haysiyetsiz hayat sürme veya küçük düşürücü bir suç işlemesi ve bu hallerden dolayı da onunla yaşamak diğer eşten beklenemeyecek hale gelirse bu eş süreye tabi olmaksızın her zaman dava açabilir. Kanun burada hak düşürücü sebep veya süre öngörmemiştir. Eşlerden biri akıl hastası olur ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu tespit edilirse ve bu durumda ortak hayat sürdürmek diğer eş için sürdürülemez hale gelirse bu eş boşanma davası açabilir.
Bir de evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebi vardır ki kanun koyucu burada kesin bir olay öngörmemiş olup genel bir ifade kullanmıştır. Dolayısıyla eşlerden her biri evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek şekilde sarsılması sonucunda dava açma hakkına sahiptir.Bu halde davayı açan tarafın kusuru davalıdan fazlaysa davalı itiraz edebilir. Fakat bu itiraz hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğurursa veya evlilik birliğinin devamının eşler ve çocuklar için korunmaya değer bir faydası kalmamışsa hakim boşanmaya karar verebilir.
Boşanmaya sebep olacak bir diğer hal, terktir. Eşlerden biri evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk eder veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az 6 ay sürmüş ve bu durum devam etmekte olup istem üzerine noter veya hakim tarafından yapılan ihtar da sonuçsuz kalmışsa terk edilen eş boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Söz konusu ihtarda terk eden eşe 2 ay içinde eve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarılar yapılır ve söz konusu 6 aylık sürenin 4 ayı geçmedikçe terk eden tarafa ihtar çekilemez
Bir de anlaşmalı boşanma vardır ki evlilik birliği en az 1 yıl sürmüşse taraflar birlikte başvurarak veya bir eşin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesiyle evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Fakat bu halde boşanma kararının verilebilmesi için hakimin tarafları bizzat dinleyerek boşanma kararını hür iradeleriyle serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın maddi sonuçları,mal paylaşımı yapılması durumunda mal paylaşım şart ve sonuçlarını, çocukların durumunu düzenleyen ve tarafların mutabık olduğu protokolü hakimin de onaylaması gerekir.Hakim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli değişiklikleri yapabilir.Bu değişiklikler yapılırsa tarafların da değişiklikleri kabul etmesiyle boşanmaya hükmolunur. Ve anlaşmalı boşanma halinde hakimin tarafların ikrarıyla bağlı olmayacağı hükmü uygulanmaz. Çünkü bu durumda tarafların kabulü ve iradesi önem teşkil eder.
Boşanma davası açmaya hakkı olan eş ister boşanma ister ayrılık isteyebilir.Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri oturdukları yerin Aile Mahkemesidir. Boşanma veya ayrılık davasının açılması halinde hakim dava süresince eşlerin ve çocukların barınması ve geçimine ilişkin önlemleri re'sen alır. Dava ayrılık davasıysa hakim boşanmaya karar veremez fakat dava boşanmaya ilişkinse ortak hayatın yeniden kurulması olanağı bulunduğu durumlarda hakim ayrılığa karar verebilir. Ayrılık bir ile üç yıl arası bir süre için verilir süre bitince ayrılık kendiliğinden sona erer. Ortak hayat kurulamamışsa eşlerden her biri boşanma davası açılabilir. Ve yukarıda anılan sebeplerden de boşanma davası açılıp davanın reddine karar verilmesi halinde de kararın kesinleşmesinden 3 yıl geçip ortak hayat kurulamamışsa evlilik birliğim temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanmanın sonuçlarına bakacak olursak, soyadı bakımından boşanma halinden kadın evlilikle kazandığı kişisel durumunu korur ancak evlenmeden önceki bekarlık soyadını geri alır. Kadının evlenmeden önce dul olması halinde kadın hakimden bekarlık soyadını kullanması için izin isteyebilir. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakla menfaat elde ettiği ve bu durumun kocaya zarar vermediği ispatlanırsa istem üzerine kadın kocasının soyadını kullanmaya devam edebilir fakat durum değişirse koca iznin kaldırılmasını isteyebilir.
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma dolayısıyla zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zedelenen taraf kusurlu taraftan manevi tazminat isteyebilir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha fazla olmamak şartıyla geçimi için diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak yoksulluk nafakası isteyebilir. Maddi tazminat ve yoksulluk nafakası toptan veya irat şeklinde ödenebilir fakat manevi tazminatın irat şeklinde ödenmesi kararlaştırılamaz. İrat şeklinde ödenmesi gereken maddi tazminat veya nafaka alacaklı tarafın yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden ortaya kalkar. Alacaklı tarafın nikah olmaksızın evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz yaşam sürdürmesi durumlarında mahkeme kararıyla ortadan kaldırılır.
Boşanma halinde taraflar eş sıfatıyla yasal mirasçı olamazlar. Ve boşanmadan önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine verilen hakları aksi tasarruftan anlaşılmıyorsa kaybederler.
Ve boşanma halinde tarafların bağlı oldukları mal rejimi hükümleri uygulanır. Medeni Kanunumuzca düzenlenen mal rejimleri edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı rejimi, mal ortaklığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimidir. Taraflar herhangi birini seçebilirler. Taraflar mal rejimi belirlememişlerse yasal mal rejimi uygulanır. Yasal mal rejimimiz edinilmiş mallara katılma rejimidir. Buna göre edinilmiş mallara katılma rejimi eşlerin evlilik birliği içinde edindiği mallara diğer eşin ortak olması anlamına gelmektedir. Edinilmiş mallara katılma rejimi edinilmiş mallar ile kişisel malları kapsar. Buna göre edinilmiş mallar; çalışmanın karşılığı olan edimler, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kuruluşlarının veya personele yardım kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,kişisel malların gelirleri, edinilmiş mal yerine geçen değerlerdir. Kişisel mallar ise;eşlerden birinin kullanımına yarayan eşyalar, manevi tazminat alacakları, kişisel mallar yerine geçen değerler, mal rejimi başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya eşin miras veya karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleridir. Tüm bunlar göze alınarak bir hesap yapılır ve bu şekilde mallar paylaşılır.