Haberler

Kurtarmak için kurtarıcıya gerek yok, kurtarmak için hukuka ve liyakate gerek var

Av. Arb. Mahmut Altınel

Av. Arb. Mahmut Altınel

Avukat-Arabulucu / Altınel Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu
01.03.2023 11:12

Sürekli bir kurtarıcı arama derdindeyiz,

Biri gelecek içinde bulunduğumuz "kötü durumu" hemen düzeltecek,

Bu acelecilik ve gerçeklerden kopma durumu "kötü durumu normalleştirilmiş" hale getiriyor, hayal kırıklığı ile bir kez daha karşı karşıya kalıyoruz.

Toplumların iyi yönde dönüşümü için, bireyin önce kendinden başlayan dönüşüm içine girmesi gerekir,

Hiç kimsenin elinde insanüstü güçler yok, bir insanın toplumu sihirli değnekle düzeltebilmesi ancak destanlarda olur, destanlar sadece bir kişiyi kahramanlaştırır ama gerçek hayatta başarılar "liyakatli ve ehliyetli kadroları iyi yönettiğin zaman" mümkün olur. Lider, her şeyi bilen her şeye gücü yeten insanüstü bir varlık değildir, lider iyi yönetebilendir. Bunun için Sun Tzu'ya göre bir liderin erdemli olması, güvenilir olması, cesur olması, ciddi ve insancıl olması gerekir.

Önce değişim için kendimizden başlamamız gerekir.

Erdemli ve bilgili olmakla başlayabiliriz, bu bir süreçtir, hemen mümkün asla değildir, insan kendi gelişim sürecini tamamlayamazsa "zayıflar" "cehaletin esiri olur".

Birey değişmeden toplum değişmez.

Bireyin değişmediği toplumlarda yönetenler millete karşı mahcubiyet duymazlar, sorumluluk duymazlar, olumsuz eleştirileri kabul etmezler.

Bir davete katıldınız, herkes takım elbiseli, siz o daveti eşofmanla giderseniz olumsuz eleştirilirsiniz, mahcubiyet duyarsınız ve hemen dışarı çıkıp takım elbise ile gelmek istersiniz.

Liderlerde böyledir, bir toplum nasılsa o ona uyum sağlar, cadılar bayramındaki davetten birini seçtiğinizde iyi giyimli birini bulmanız mümkün değildir,

Bu nedenle bu hayal kırıklıklarının nedeni aslında toplumun kendine yönelik hayal kırıklığıdır, kendi değişmediği ve değişemediği için kızgınlık ve öfke durumudur,

Kurtarıcılar aramak yerine bireyin kendi değişimini gerçekleştirecek için düzen kurmalıyız, bu düzeni sağlamak için hukuk ve eğitim iki önemli başlık vardır,

Bireyi erdemli ve bilgili hale getirecek eğitim sisteminiz yoksa, hukukun toplumsal düzeni sağlayacak gücü zayıfsa bireysel dönüşüm sonrası toplumsal dönüşüm mümkün olmaz,

Siyasetin bu dönüşümü yapabilmesi için "erdemli" bir fikri altyapı üzerine inşa edilmesi gerekmektedir, ilkelerin belirlenmesi ve bu ilkeler üzerine planlama yapılması gerekmektedir,

Ne yazık ki, bunu yapmak yerine gündelik siyasi tartışmaların içinde yok olup gidilmektedir. Kolaycı bir siyasete mahkum olunmaktadır. İdealar üzerine kurulu siyasetten kopuş olmakta, bu nedenle siyaseti bir yol ve hak mücadelesi olarak görenler uzaklaşmaktadır, siyaseti bir kişisel çıkar olarak görenler en ateşli taraftarlar olmaya başlamaktadır. Siyaset kendi içinde "dışlama refleksi gelişir". Eğer idealar üzerine bir siyaset inşa etmezseniz ideaları ve insan için mücadele edenler siyasetten dışlanır, uzaklaşır ve böylece cezalandırılır.

Her geçen gün bu ortaya bir idea koymayan tartışmalar, toplumu kötü yönde etkiliyor. Toplumun iyi yönde dönüşmesi ancak idealara genel bir inançla mümkündür. Ortadan çizilen bir çizgi ile ancak ötekileştirme siyaseti egemen olur. Ötekileştirme siyasetinin toplumları götürdüğü yer asla refah ve huzur olmaz. Kısa süreli korkunun yarattığı güvenlik ortamı oluşsa da korkuların aşıldığı duruma geldiğinde geri dönülmez bir noktaya gelir.

Bu döngüden kurtarmak ve toplumun olanların farkında olmasını sağlayacak birine ihtiyaç elbette her zaman var, buna kurtarıcı diye bir tanımlama yaparak kolay ve gerçeklikten uzak bir siyasete esir olmaya gerek yok. Kurtarmak için yola çıkmak farklıdır, ben kurtarıcıyım diye üst ve eleştirilmez bir konuma yerleşmek farklıdır.

Toplumu kurtarmak için bilgi sahibi kişilerin ortaya koyduğu iyi fikirleri, belirli bir plan doğrultusunda biriyi geliştirecek şekilde uygulamak gerekir, bunun için sihirbaz olmaya gerek yoktur. Liyakat ve ehliyet sahibi kişilerin toplumsal dönüşümü sağlayacak hukuku yürürlüğe girmesini sağlaması ve uygulaması ile mümkün olur.

Hukuktan uzaklaşmış hiçbir toplum iyi yönde dönüşümünü sağlayamaz, hukuk toplumsal sözleşmenin garantisidir. Toplumsal sözleşmeye uyulmazsa bireyin dönüşümü sonrası toplumsal dönüşüm iyi yönde mümkün olmaz.

Acelecilik insanı ve toplumu dönüştürmek için bir tercih olamaz. İyi idealar üzerine kararlı bir mücadele içinde olmak gerekir. Toplumlar sürekli değişim içindedir, bu değişimler iyi ya da kötü yönde olabilir. Eğer kötü yönde değişirse bunu iyi yöne evrilmesi sağlamak için uzun bir zaman ve çaba gerekir. İyi yönde değişimler tesadüfi olmaz. Kötü yönde değişimler olağan bir sonuçtur, insanın toplumsal bir yol haritası olmadan kendi başına değişimi "azınlıkta" kalır. Kötü yönde gelişmiş çoğunluk azınlığın yetki sahibi olmasını engeller hatta erdemli ve aydın kişiler "gözetim ve denetim" altında tutulurlar. İyi yönde gelişen toplumlarda tam tersidir, toplum için risk oluşturanların "gözetimi yapılarak iyi yönde gelişimi" desteklenir.

Hukukun sadece metinlerden ibaret olmasının ötesine geçilmelidir. Hukukun var oluş amacı toplumsal bir sözleşmenin gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Bu sözleşmeye uymayanlara yaptırımın uygulanması gerekir. Eğer yaptırımlar için ayrımcılık varsa orada toplumsal sözleşme ve toplumsal düzen bozulur. Devlet, toplumsal düzeni ancak adil bir toplumsal sözleşmeler bütününü adil bir şekilde uygulayarak sağlayabilir. Toplumsal düzenin olmadığı yerde devletlerin güçlü olması mümkün değildir. Devletlerin gücü sadece devletin bazı organlarının güçlü olmasıyla özdeşmez, güç ancak toplumun devlete güvenin tam olduğu yerde mümkündür. Güven için herkesin kendini bu toplumsal sözleşmenin parçası olduğunu iradi olarak kabul etmesiyle sağlanır.

title