Süleyman Cihan'ın Kardeşlerinden 12 Eylül Davasına Müdahillik Talebi
12 Eylül döneminde gözaltındayken hayatını kaybeden Süleyman Cihan'ın kardeşleri, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davaya müdahil olma talebiyle Ankara 12.Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe verdi.
12 Eylül döneminde gözaltındayken hayatını kaybeden Süleyman Cihan'ın kardeşleri, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında açılan davaya müdahil olma talebiyle Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe verdi.
İlk duruşması 4 Nisan 2012'de özel yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davaya müdahillik talepleri sürüyor.
Ankara Adalet Sarayı'na avukatları Aydın Erdoğan ile gelen Süleyman Cihan'ın kardeşleri Ahmet Cihan ve Songül Emre, müdahillik dilekçesini mahkemeye verdi.
Dilekçede, gözaltına alındığında sol bir örgütün yöneticisi olarak aranan Süleyman Cihan'ın işkence yapılarak öldürüldüğü, bunun, sanıkların "yok etme" iradelerinin bir sonucu olduğu savunuldu.
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Selimiye Askeri Savcılığı'nın,
"kovuşturmaya yer olmadığı" yönündeki kararında, Ahmet Cihan'ın, "29 Temmuz 1981'de gözaltına alınan Süleyman Cihan'ın, 30 Temmuz 1981'de öldürüldükten sonra 6. kattan atıldığı" iddiasının yer aldığı hatırlatılan dilekçede, "Süleyman Cihan'ın intihar etmediği, işkence sonucu öldürülüp yüksekten atıldığı ve olaya intihar süsü verilmek istendiği, Adli Tıp raporundaki çelişkili tespitlerle sabittir" denildi.
Adli Tıp raporundan, Süleyman Cihan'ın insanlık dışı muamele, işkence gördüğünün anlaşıldığı ileri sürülen dilekçede, Cihan'ın ölümüne ilişkin soruşturmada, "bitkin, işkenceden çıkmış, elleri kelepçeli bir insanın, güvenlik güçlerinin elinden nasıl kurtularak camdan atladığı" sorularının sorulmadığı savunuldu.
Cihan'ın ölümü sırasında yanında bulunan güvenlik görevlilerinin kimliklerinin belirlenmediği, ifadelerine başvurulmadığı ileri sürülen dilekçede, 30 Temmuz 1981'de düzenlenen olay tutanağında aktarılan durumun gerçeği yansıtmadığı iddia edildi.
Süleyman Cihan gözaltına alındıktan sonra ailesine veya herhangi bir yakınına haber verilmediği, ailesi ve avukatlarının, komutanlığa yaptığı başvuruda, Cihan'ın gözaltına alındığının kabul edilmediği öne sürülen dilekçede, Cihan'ın kimliği belli olmasına rağmen ölümünden sonra "kimsesizler mezarlığına" defnedildiği ileri sürüldü.
Cihan'ın ölümüne ilişkin askeri savcılığın "kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verdiği hatırlatılan dilekçede, o dönem rutin hale gelen, "işkenceyle öldürme" fiilinin üstünü örtmeye yönelik bu kararın "yok hükmünde" olduğu savunuldu.
Dilekçede, 12 Eylül davası sanıklarının, Süleyman Cihan'ın öldürülmesinde
"azmettiren" olarak sorumlu olduğu iddia edildi.
-Adliye önünde açıklama-
Süleyman Cihan'ın kardeşi Ahmet Cihan, Ankara Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, davanın 30 yıl sonra da olsa demokrasi adına bir hesaplaşma olduğunu söyledi.
12 Eylül döneminde sadece Süleyman Cihan'ın değil, birçok insanın işkenceyle öldürüldüğünü, idam edildiğini, yurt dışına kaçmak zorunda bırakıldığını ileri süren Ahmet Cihan, "Darbecilerle temelden hesaplaşmaya gitmek gerekiyor. Tüm suç ortakları ortaya çıkarılmalı" dedi.
Süleyman Cihan'ın kız kardeşi Songül Emre de ağabeyini öldürenlerin ortada olduğunu ancak yargılanmadığını ileri sürdü.
İstanbul Bağımsız Milletvekili Abdullah Levent Tüzel de 12 Eylül darbesinin sonuçlarının çok ağır olduğunu belirterek, darbecilerin kararlarını yerine getiren bütün kamu görevlilerinin yargılanması gerektiğini söyledi.
- ANKARA