İstanbul Medipol Üniversitesi'nde "Gazze'de Umut Dünyada Sessizlik" paneli düzenlendi
İstanbul Medipol Üniversitesi Gazetecilik ve Medya Kulübü öğrencileri tarafından "Gazze'de Umut Dünyada Sessizlik" paneli düzenlendi.
İstanbul Medipol Üniversitesi Gazetecilik ve Medya Kulübü öğrencileri tarafından " Gazze'de Umut Dünyada Sessizlik" paneli düzenlendi.
Kavacık'taki üniversitenin Güney Kampüsü'nde düzenlenen panelin açılışında konuşan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan, Gazze konusunun insanlık açısından turnusol kağıdı olduğunu söyledi.
Gazze'nin bireysel ve toplumsal olarak çok farklı duyguları bir arada yaşattığını belirten Büyükaslan, "İnsanlık tarihinde yaşandığı anda ve sonrasında iz bırakan olaylar vardır. Gazze'de 7 Ekim 2023'te başlayan saldırılarla dünyanın bir başka noktaya evrildiğini gördük. Herkesin farklı düzeyde yaşadığı Gazze'yle ilgili gerçekliği konuşmak, hissetmek ve anlatmak bir farkındalık oluşturur." ifadelerini kullandı.
Büyükaslan, Gazze meselesine her şeyin ötesinde insan olarak bakmanın önemini vurgulayarak, herkesin bulunduğu açıdan meseleyi değerlendirdiğini aktardı.
"Soykırım sürecinde medyaya bakmamız lazım"
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Özkır da son iki yılda Filistin'de 70 bin civarında insanın öldürüldüğünü ve bir soykırım işlediğini belirtti.
Bu soykırımı kınadığını vurgulayan Özkır, şöyle devam etti:
"Soykırım sürecinde Türkiye'deki medyaya bakmamız lazım. Açıkçası umut verici bir sonuç elde ettiğimi söyleyebilirim. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'in tüm dünyada sesi soluğu olabilmek için diplomatik düzlemlerde ve İsrail'e yönelik ambargo konulması noktasında elinden gelen tüm gayretleri gösterdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bu süreçte önemli bir görev üstlendi. Sadece İsrail'in yalanlarından oluşan 250 civarında yalan haberi yani dezenformasyonun doğrusunu yayınladı ve bunun bir dezenformasyon olduğunu dünyaya ilan etti."
Özkır, Gazze meselesinin enformasyon savaşı olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'de medyanın tıpkı 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sürecinde olduğu gibi Filistin'deki İsrail soykırımında da başarılı bir sınav verdiğini düşünüyorum. Özellikle de kamu yayıncılığı açısından bakıldığında TRT ve Anadolu Ajansı'nın Gazze'nin sesi soluğu olabilmek için çok büyük bir mücadele verdi, bunu görmek lazım." dedi.
AA'nın Kanıt, Tanık ve Sanık kitapları
Dünyanın ve batı medyasının üç maymunu oynadığı bir dönemde AA ve TRT'nin Gazze'nin içinde kalıp çalışanları şehit ve gazi olarak bir bedel ödediğini aktaran Özkır, şöyle konuştu:
"Ama Gazze'nin sesini, soluğunu, haberini, hakikatini dünyaya duyurmaktan da geri durmadı. Bu süreçte devletin kamu yayıncılığına yaptığı yatırımın kapasite artışının çok büyük etkisi olduğunu söylemek lazım. Sadece Anadolu Ajansı'nın Gazze'deki çalışan sayısı 50 civarı. Çoğu da Gazze'den çıkmayı reddeden gazetecilerden oluşuyor. İşin bir de soykırım tarafı var ve bu soykırımın dünyaya delil olarak sunulması meselesi noktasında Anadolu Ajansı üç kitap hazırladı, 'Kanıt', 'Tanık' ve 'Sanık'. Bu üç kitapta yer alan içerikler belge niteliğinde. İsrail'in savaşlarda kullanılması yasak olan fosfor bombasını Gazze'de kullandığına dair. Uluslararası Adalet Divanı'nda bu kitapların içindeki bilgiler İsrail'in soykırım işlediğini ispatlamak için kanıt olarak kullanılıyor."














