Uyuyan zeka

Uyuyan zeka, keşfedemediğimiz zeka alanlarımız anlamına gelir. Pasif bir bekleyiş içerisinde gibi görünen bu zeka alanı beynimizin diğer alanlarını etkiler mi?

Beynimizin her iki yarım küresi Korpus Kallozum ile birbirinden ayrılır ve hemisferler sağ beyin , sol beyin şeklinde nitelendirilir.

Sağ beyin daha çok uzamsal becerilerin ve hayal gücünün hakim olduğu yarı küre olarak karşımıza çıkarken sol beyin ise daha çok mantıksal düşüncülerin, kelimelerin, sayıların etkinlik alanıdır.

Yapılan birçok araştırmada insanlar zayıf olduklarını düşündükleri zeka alanlarını geliştirirken örtük bir şekilde beynin diğer alanları da gelişiyor! Bir örnekle açıklayacak olursak, sağ beyin etkinliklerinizin zayıf olduğunu düşünüp, bu alanı geliştirmek için çalışmalar yaptığınızda sinerjik bir etkiyle beyninizin sol merkezi de gelişiyor.

Peki sağ beyin ve sol beyin arasında çok keskin bir ayrım var mı ?

Einstein örneği üzerinden konuya devam edelim. Hepimiz Einstein'in sol beyin etkinliklerinin daha baskın olduğunu düşünürüz. Belki doğru da olabilir. Ancak Einstein izafiyet teorisini , bir yaz günü güneş ışınlarının üzerine binerek dünyayı gezme hayalleri kurarken buldu. Yani sağ beyin etkinlikleri hayal kurdururken diğer taraftan sol beyin etkinlikleri izafiyet teorisini zihninde sistemleştirmesine yardım etti.

Einstein örneğinde de gördüğümüz gibi sol beyin sağ beyni besler, sağ beyin sol beyne dinamizm katar.

Bir başka örnekte de beyninin sağ yarı küresi alınmış bir hastanın bu işlevlerini sol yarı kürenin üstlendiği görüldü.

Özetle:

Uyuyan zekamızı uyandırmak, eksik olduğumuzu düşündüğümüz yetersizliklerle mücadele etmek, sadece zayıf yönlerimizi güçlendirmekle kalmıyor, güçlü yönlerimizi de geliştiriyor.