Recep Durul

Para Politikası Kararları Ekonomiyi Hangi Kanalları İle Etkiler

08.12.2025 15:34
Haber Detay Image

Ekonominin içinde bulunduğu koşulları dikkate alarak para politikası kararlarındaki değişiklikler, politika yapıcıların makro ekonomik değişkenleri etkilemek üzere kullandığı silahlardan birisidir. Para politikası kararlarındaki değişiklikler deyince, modern iktisat biliminde politika faiz kararlarındaki değişiklikler anlaşılmaktadır. Merkez bankaları politika faizlerini değiştirmek suretiyle piyasa faiz oranları etkileyip üretim ve tüketim kararlarını, ekonomistlerinde ifadesi ile toplam arz ve toplam talebi yönlendirmeye çalışırlar.Faiz kararlarındaki değişiklik denildiğinde üç tür uygulamadan söz edilir: Birincisi, politika faiz oranlarının artırılması, ikincisi, politika faiz oranlarının düşürülmesi, üçüncüsü politika faiz oranlarının sabit bırakılmasıdır.

Enflasyon ile mücadelede daraltıcı para politikası uygulanır.

Enflasyon ile mücadelede faiz oranlarının artırılması tercih edilir. Faiz oranlarının artırılması sıkı para politikası kavramı ile ifade edilir. Enflasyon esas itibariyle toplam talebin toplam arzdan fazla olması nedeniyle ortaya çıkan bir problemdir. Toplam talebi azaltıcı politikalar izlediğinizde, talep baskısının azalması sonucu fiyatlar genel düzeyinde gerileme ortaya çıkar ve enflasyon oranları düşmeye başlar. Toplam talebi azaltmak için merkez bankaları politika faizlerini artırır. Politika faiz oranları artırıldığında, bankacılık sektöründe hem kredi faiz oranları hem de mevduat faiz oranları artış trendine girer. Bankacılık sektöründe faiz oranlarının artması harcama eğilimini zayıflamasına yol açar. Çünkü yüksek faiz oranları fon maliyetlerinin artması ve doğal olarak fon talebinin azalmasıdemektir. Fon talebi azaldıkça insanların harcama miktarının azalması, yani, toplam talebin düşmesi neticesi ortaya çıkar.

Durgunluk dönemlerinde genişletici para politikası uygulanır.

Durgunluk dönemlerinde ise, tam aksine toplam talebin artırılması hedeflenir. Toplam talebin arttırılması için uygulanan para politikası implikasyonları genişletici para politikaları olarak kabul edilir. Toplam talep düzeyi artırılmak istenildiğinde merkez bankası politika faiz oranlarını düşürerek finansal sektörde faiz oranlarının düşürülmesi gerekliliği istikametinde bir sinyal gönderir. Bu sinyali gören bankaların faiz oranlarını düşürmesi durumundafon maliyetleri düşecek, fona erişim kolaylaşacak ve son kertede harcama miktarı artarak durgunluk döngüsü kırılacaktır.

Merkez bankalarının uyguladığı para politikası uygulamalarının, yani politika faiz oranındaki değişikliklerin ekonomiyi etkileme kanallarından bazıları aşağıdaki başlıklar altında ifade edilebilir:

Faiz oranı kanalı

Faiz oranı kanalı, politika faiz oranındaki artış ve azalışın sermaye maliyetini etkilemesi suretiyle gerçekleşir. Örneğin merkez bankaları faiz oranlarını düşürdüğünde sermaye maliyeti düşecektir. Faiz oranları düştüğünde insanlar daha ucun bir şekilde finansa ulaşacaklarından tüketim ve yatırım kararları olumlu yönde değişecektir. Öte yandan faiz oranları düştüğünde harcamaları kısarak mevduata para yatırıp faiz geliri elde etmek çok cazip olmaz.

Kredi kanalı

Kredi kanalı dediğimizde banka kredi kanalı ve bilanço kalanlarından söz ederiz.Merkez bankalarının politika faiz oranlarına ait kararları ile bankacılık sektörünün kredi davranışı arasındaki ilişki kredi kanalı olarak bilinir.Banka kredi kanalı, bankaların kredi imkanlarının artması durumunda işleyen bir kanaldır. Merkez bankalarının uyguladığı politikalar nedeniyle bankalar güçlü bir şekilde piyasaya kredi musluklarını açtığından banka kredi kanalının çalıştığı anlaşılır. Banka kredi kanalının çalışması özellikle KOBİ'ler için elzemdir. Çünkü küçük ölçekli firmalar banka kredilerine uygun şartlarda erişim imkanlarını kaybettiklerinde finansal sıkıntı yaşarlar. KOBİ'lerin yaşamasını ve üretimlerinin sürdürülebilir bir çerçevede devam etmesini istiyorsanız düşük maliyetli banka kredi kanalını çalıştırmanız gerekmektedir. Aksi takdirde nakit-kredi ilişkilerini yönetemeyen firmalar finansal darboğaz yaşarlar ve varlıklarını sürdüremezler. KOBİ'ler reel sektörün en önemli alt kollarından birisidir. Öte yandan istihdama da önemli katkılar yapmaktadırlar.Bu alanda ortaya çıkacak sorunlar ekonominin geneline yayılma potansiyeline sahiptir.

Banka kredi kanalı gibi, bilanço kanalı da merkez bankalarının faiz kararlarından etkilenir. Merkez bankası politikaları firmaların varlıklarının değerini de etkiler. Merkez bankasının uyguladığı faiz politikası nedeniyle firmaların varlıklarının reel değeri azalırsa bilançolarında bozulmalar meydana gelir ve neticeden iflaslar artar.

Döviz kuru kanalı

Döviz kuru kanalı merkez bankasının faiz kararlarının döviz kurlarını etkilemesi sonucu net ihracattaki değişmeleri açıklamaktadır. Örneğin faiz oranları artırıldığında yabancı sermaye girişlerinin artması sonucu ulusal para değerlenecek (döviz kurları düşecek) ve böylece bizim dışarı sattığımız malların fiyatları artarken, dışarıdan aldığımız malların fiyatları düşecektir. İthalatı cazip hale getiren bu gelişme ihracatın azalması anlamına gelecektir. İthalatın artması buna karşın ihracatın azalması net ihracatın düşmesi anlamına gelir. Net ihracatın azalması, hem döviz gelirlerimizin azalması hem de ulusal gelirimizin azalmasına yol açar.

Varlık fiyatları kanalı

Varlık fiyatları kanalı, bireylerin ve kurumların portföy yapısı ile doğrudan alakalıdır. İktisatçılar ve finansçılara göre, varlık deyince sadece arsa, araba anlaşılmaz. Tahvil ve hisse senedi gibi menkul değerler de yatırım ve tüketim kararlarını etkileyen enstrümanlardır. Para politikası kararlarındaki bir değişiklik sonucu hisse senedi değerlendiğinde pozitif reel yansımalar ortaya çıkar. Hisse senedinin değerlenmesi, bu finansal enstrümanı elinde bulunduran bireyler açısından servet artışı anlamına gelir. Hisse senetleri değerlenen firmaların yatırım harcamaları; hisse senedi değerlenen bireylerin ise, tüketim harcamaları için yeni ilave kaynak ortaya çıkacaktır. İlave kaynağın değerlendirilmesi durumunda tüketim ve yatırım harcamaları artacak ve en nihai olarak ulusal üretim ve iktisadi büyüme artacaktır. Tüketim ve yatırım harcamaları toplam harcamaların iki önemli ayağıdır. Bu ayakların kıpırdanması reel sektördeki canlılığı olumlu yönde hareketlendirecektir.

Merkez bankasının kredibilitesi önemlidir.

Yukarıdaki kanalların çalışması merkez bankasının kredibl olmasına bağlıdır. Merkez bankaları güvenilir olmadığında uyguladıkları politikalara finansal sektörün ve piyasanın vereceği tepki istenilen yönde gerçekleşmez. Merkez bankalarının uyguladığı politikaların başarılı olması, yani para politikasının reel ekonomiyi etkilemesi için iktisadi aktörlerin davranışlarının ve küresel koşulların da uygun olması gerekmektedir. Örneğin küresel ölçekte bir durgunluk, belirsizlik ve savaş gibi istikrarsızlıklar olduğunda merkez bankalarının ekonomiyi etkileme gücü azalır. Belirsizlik ve istikrarsızlık dönemlerinde insanlar altın gibi güvenli limanları tercih ederler. İnsanlar ellerindeki birikimlerini reel sektör yerine altına yatırmayı tercih ederler.Tasarruf sahipleri portföylerini ağırlıklı olarak altın dayalı olarak oluşturmaya başlarlar. Tasarrufların finansal sistemden çekilerek altına yönelmesi sistemin zayıflaması ve fon üretme gücünün azalmasına yol açar. Küresel istikrarsızlık dönemlerinde tasarruf sahipleri ülkenin ekonomi politikaları yerine altın fiyatlarındaki dalgalanmaları takip ederek spekülatif kazançlar elde etmeyi tercih ederler. Unutmamak gerekir ki, spekülatif eğilimlerin artması, ekonomik istikrarsızlıkların kaynağıdır.

Küresel istikrarsızlıkların en aza indiği bir dünya temennisi ile saygılar sunarım.

Yazarın Tüm Yazıları

title