Haberler

İslam’ın öteki altısı

Doç. Dr. Fevzi Rençber

Doç. Dr. Fevzi Rençber

Akademisyen / Şırnak Üniversitesi
28.05.2021 11:19

Din eğitimde İslam'ın ve İmanın şartı nedir sorusu geleneksel olarak bizlere öğretilen ilk temel bilgilerdir. Çocuklarımıza her şeyden önce bu prensipler ezberletilerek din eğitimi süreci başlamış olur. Bu bilgiler, dinin inanç ve ibadetlerle ilgili boyutunu işlevsel hale getirerek kişinin rabbiyle olan bağını kuvvetlendirmeyi hedeflemektedir.İşte dinin bu öğretilerinin yanında bireylerin diğer bireylerle olan ilişkilerini düzenleyen altı tane daha temel ahlaki ilke vardır. Biz bunu "İslam'ın Öteki Altısı" olarak adlandırdık. Din sadece kişinin kendisini yaratan Rabbiyle olan ilişkisini düzenlemekle sınırlı kalmamakta, buna ilave olarak içinde yaşadığı toplumun fertleriyle ilişkisini de düzenlemekte, dinin içtimai yönünü de ön plana çıkartarak onu sosyal hayatta yaşanılır kılmayı hedeflemektedir.

Ayette Yüce Allah "Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayasızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor" (Nahl: 16/ 90) şeklinde buyurmaktadır. Dinimiz İslam, adaletli olmayı, akrabaya yardım etmeyi, insanlara iyilik yapmayı, liyakat ve ehliyete önem vererek işi ehline teslim etmeyi emreder. Aile yapısını çökerten zina, fuhuş ve cinsel sapıklıklardan uzak durmayı, kamu vicdanının ve sağduyunun tasvip etmediği bütün kötülüklerden sakınmayı, işine ve tartısına hile karıştırmamayı, kul hakkı yememeyi, kin, nefret ve buğz etmekten beri durmayı, emeği hiçe saymamayı ve adaletin zıddı olan zulümden uzaklaşmayı biz insanlardan istemektedir.Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Bu düsturlar, İslam filozoflarının, "ahlak" ve felsefecilerinin ise "etik" olarak tanımladıkları kavramların anlam alanını oluşturan evrensel ahlaki ilkelerdir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde bu prensipler toplumsal hayatta barışı sağlamanın şifreleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

"Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" diyen bir Peygamberin ümmeti olarak Hz. Peygamberi maalesef kendi zihin dünyamıza hapsettik. Dini sadece ibadet ve iman esaslarından ibaret bir hale getirerek hayatın merkezinden uzaklaştırdık. İman ve ibadet esasları elbette önemlidir ancak iman ve ibadetimizi toplum hayatında yukarıda ifade ettiğimiz prensiplerle birleştirebilirsek veya entegre edebilirsek İslam'ı daha düzgün yaşamış ve Hz. Peygamberi daha doğru anlamış olacağız. Toplum hayatını dizayn eden ahlak ilkeleri yani İslam'ın öteki altısını unutmuş ve yaşamamış bir dinin mensupları insanlığa ne verebilir? Dolayısıyla dini, içtimai hayatın içinde yaşanılır ve gönüllerde tesir bırakan bir şekilde yaşamak bizlere düşmektedir. İslam etkisini, sadece bireyin kendisinde değil, toplumsal hayatında da görmemiz gerekir.Bazı İslam düşünürlerinin de söylediği gibi iman ve amel birlikteliğini toplum hayatında yaşayarak toplumsal birlik ve dayanışma ruhunu tesis edebiliriz.

Geçen hafta yayınlanan yazımızdan dolayı birçok okuyucumuzdan olumlu dönüt almamız bizleri ziyadesiyle mutlu etmiştir. Bu dönütlerin de teşvikiyle hissettiklerimi ve iç dünyamın derinliklerinden taşan duygularımı sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Bizlere bu fırsatı veren Türkiye'nin en çok okunan ve takip edilen haber sitesi https://www.haberler.com/ ceosu Sümeyra Teymur hanımefendiye, ekip arkadaşlarına ve siz değerli okuyucularıma teşekkür ederim.

title