Ölüm Allah’ın emri, ya ayrılık!

Yakın zamanda izlediğim ve hoşunuza gideceğini düşünüp size önerebileceğim dizilerden biri "Upload" dizisi. Nerden düştü aklıma derseniz, önce diziyi biraz tanıtayım da aklıma nerden düştüğüne geleceğim.

Özgün senaryosu ile bilimkurgu severlerin ilgisini çekebilecek dizide yaşanan olaylar, çok değil günümüzden sadece dokuz yıl sonrasında yani 2033 yılında geçiyor.

İnsanlar öldükten sonra bellek ya da hafızalarıyla deyin, her şeyin neredeyse kusursuz bir biçimde yaşandığı cennet gibi sanal dünyalara yükleniyor.

Tabi bu sanal dünyalar, tıpkı gerçek dünyadaki gibi birbirinden farklı zenginlik, konfor ve lüksle, kişinin gelir durumu ve tercihlerine göre, birbirinden farklı olabiliyor.

Ölenlerin, yüklendikleri sanal dünyada, gerçek dünyadaki sevdikleriyle görüşebilmeleri de mümkün olunca şair Orhan Veli'nin şu meşhur dizesi hükmünü yitiriyor: Ölüm Allah'ın emri ayrılık olmasaydı.

Ülkemizde ve dünyada yıllardır tartışılagelen bir konu ve sıklıkla sorulan bir soru var. Diziler mi hayatı şekillendiriyor, yoksa hayat mı dizileri? Bu yumurta, tavuk meselesindeki gibi paradoksal bir yapı barındırır.

Şimdi meselenin özüne gelecek olursam, "Sanal dünyada dijital ölümsüzlük: Kopyanız kendi ses ve görüntünüzle sevdiklerinizle konuşabilecek" başlıklı haberi okuyunca, dizide işlenen ve 2033'te yaşanacak olası durum, henüz girdiğimiz 2024 yılının ilk çeyreğinde gerçek oldu.

Çekya'da bir firma dijital ölümsüzlüğü satmaya hazırlanıyor. Siz daha yaşarken oluşturulan dijital kopyalarınız, siz öldükten sonra sevdiklerinizle konuşmaya ve görüşmeye devam edebilecek artık.

Firma, siz daha hayattayken, yapay zekâ marifetiyle, sizi klonlayıp dijital ikizinizi oluşturacak ve siz öldükten sonra, yokluğunuza dayanamayanlara, ayrılık acısı çekenlere, bu ikizinizi satmaya başlayacak.

Artık, fiyatı ne olur? Dakika hesabıyla mı yoksa kontörle mi hasret gidereceksiniz bilemem ama görünen o ki metaverse içerisinde çalışmalarını yürüten şirket, bu yılın sonunda çalışma ve hizmetlerini kullanıcılarına satmaya başlayacak.

Şimdi bir daha sormalı; dizi mi bu teknolojiyi doğurdu yoksa bu teknoloji mi diziyi?