Filistinli uzmanlara göre Ramallah yönetimi Gazze'deki Barış Kurulu'na katılırsa "ağır şartlarla" karşılaşacak

Güncelleme:
Facebook'da Paylaş Twitter'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş Google News'de Paylaş

Filistinli uzmanlar, Gazze Şeridi'ndeki barış planı kapsamında yer alan Gazze Barış Kurulu'na katılması teklif edilirse Filistin yönetiminin karmaşık şartlarla karşı karşıya kalabileceğini düşünüyor.

Filistinli uzmanlar, Gazze Şeridi'ndeki barış planı kapsamında yer alan Gazze Barış Kurulu'na katılması teklif edilirse Filistin yönetiminin karmaşık şartlarla karşı karşıya kalabileceğini düşünüyor.

Barış Kurulu, ABD Başkanı Trump'ın 9 Ekim'de açıkladığı ve 18 Kasım'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından da onaylanan 20 maddelik barış planında yer alan maddelerden biri olarak dikkati çekiyor.

Plana göre Barış Kurulu, Gazze'de ateşkes ve sonrasındaki yeniden inşa sürecinde uluslararası süreçlerin koordine edilmesinde kilit rol oynayacak. Planda ayrıca 31 Aralık 2027 tarihine kadar görev yapacak geçici bir uluslararası gücün kurulması yer alıyor.

Buna göre Gazze, Trump'ın liderliğinde yürütme yetkisine sahip Barış Kurulu'nun denetimi altında Filistinli geçici teknokrat bir hükümet tarafından yönetilecek.

Blair'in Ramallah ziyareti

Filistin Politikalar ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Hani el-Mısri, AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'ın Ramallah ziyaretine ilişkin Mısri, bu ziyaretin Gazze Barış Kurulu konusunda ABD'nin şartlarını kabul etmesi için Filistin yönetimine baskı yapılması kapsamında gerçekleştiğini söyledi.

Mısri, Barış Kurulu'nun bölgesel düzeyde olumlu karşılandığını; Gazze'deki barış gücüne katılmaya hazır ülkelerin bulunduğunu aktardı.

Kurul'un görev süresinin uzama ihtimali ve Filistinlilerin zayıflaması riski

Bunun, Kurul'daki tüm görüşlerin eşit olduğu anlamına gelmediğine dikkati çeken Mısri, şunları söyledi:

"Gazze'deki Barış Kurulu meşrutiyetini BMGK'dan alıyor olmasına rağmen dayanağı ve faaliyetlerinin denetimi BMGK'dan gelmiyor hatta faaliyetleriyle ilgili raporlar Konsey'e gönderilmiyor. Kurul'da üstün konumdaki güç ABD yönetimi, nihai karar veren de ABD Başkanı."

Mısri, BMGK'da güvenilir uluslararası bir otorite olmadığı sürece Kurul'un görev süresinin uzatılması ihtimaline karşı uyarıda bulunarak, plan metninin uzatma olasılığına dikkati çekti.

Bu durumda Filistinlilerin bir süre kendi yönetimleri dışında kalacağını kaydeden Mısri, "bu durumun onları daha da zayıflatacağı; ABD ve İsrail planına hizmet edeceği" görüşünü dile getirdi.

Ağır şartlar

Bu konuda Filistin yönetimine dayatılan şartlara ilişkin ise Mısri, Barış Kurulu şemsiyesi altında Gazze'yi yönetecek teknokratlar komitesinin Filistin hükümeti olmasını isteyenler olduğu gibi doğrudan idarenin Barış Kurulu'nda olmasını isteyenlerin de bulunduğunu kaydetti.

Bu ikisinin birleşmesini destekleyenlerin varlığından da söz eden Mısri, söz konusu anlaşmazlığın eşit güçler arasında olmadığını, asıl üstün gücün ABD yönetimi olduğunu, onun da İsrail'in çıkarlarına hizmet edecek kararı vereceğini belirtti.

"Barış Kurulu'nun kurulmasına ilişkin karar, gerçek bir siyasi ufuk veya bir Filistin devleti taahhüdü içermiyor." diyen Mısri, Filistin yönetimin ise katılım için belirlenen şartlara uymasının gerekebileceğini aktardı.

Mısri, netlik kazanmış anlaşmalar uygulanmazken muğlak olanların yerine getirilmesinin de pek mümkün görünmediğini dile getirdi.

Filistinli uzman, Ramallah yönetiminin Gazze Şeridi'nde rol üstlenmek istemesi halinde önüne konulabilecek şartlar arasında "esir maaşlarının durdurulması, müfredatın değiştirilmesi, İsrail'e karşı medya kışkırtmasının sona erdirilmesi, İsrail'in, Yahudi halkının devleti olarak tanınması, Tel Aviv'in BM ve uluslararası mahkemelerde takibinin durdurulması ile Filistin devletine yönelik tek taraflı tanımaların sonlandırılması" gibi maddelerin yer alabileceğine işaret etti.

Barış Kurulu konusunun karmaşıklığına dikkati çeken Mısri, başarılı olup olmayacağına dair de endişelerin bulunduğunu ifade etti.

Mısri Barış Kurulu'nun başarı kazanması durumda etkisinin Batı Şeria'ya da yansıyabileceğine işaret ederek şunları kaydetti:

"Bu yansıma da göz önüne alınırsa taşıdığı riskler büyük. Bununla birlikte Filistin meselesi meşru ve geniş uluslararası desteğe sahip. 160 ülke Filistin devletini tanıdı ve İsrail'e karşı dünya genelinde halk hareketleri yaşanıyor; bu da uluslararası direnişe güvenme fırsatı sunuyor."

"Filistin yönetimi, Gazze'nin yönetiminde denklemde daha zayıf taraf"

Yebus Araştırma Merkezi Müdürü Süleyman Beşarat ise "Filistin yönetiminin, Gazze'nin idaresindeki denklemde daha zayıf taraf olabileceğini" söyledi.

Beşarat, "Bazı çevreler, Gazze'nin idaresine katılması karşılığında Filistin yönetimine siyasi şantaj yapmaya çalışıyor." iddiasında bulundu.

Filistin yönetiminin Gazze'deki zayıf konumunun, 2007'de Hamas'ın Gazze'yi kontrol altına almasından bu yana bölgede etkisinin bulunmamasından kaynaklandığını söyleyen Beşarat, bu durumun, yönetimin gelecekteki rolünü bir dizi ön şart ve siyasi pazarlığa bağladığı değerlendirmesinde bulundu.

Bu ön şartların ilki olarak, Filistin yönetiminin Gazze'deki varlığının "açık ve belirgin siyasi varlık olmaması, yalnızca hizmet ve lojistik yönetimiyle ilgili idari ve yürütme görevleriyle sınırlı olması ve bölgenin geleceğine ilişkin siyasi kararları alma yetkisinin olmaması" olabileceğini söyleyen Beşarat, bir diğer ön şartın da "bazı Filistin taleplerinden, özellikle Filistin devletinin tanınmasıyla ilgili taleplerden geri adım atma girişimleriyle bağlantılı olabileceğini" belirtti.

Beşarat, "İsrail Filistin yönetiminin siyasi statüsünü bir devlet statüsüne dönüştürmeden, yalnızca yerel yönetim çerçevesinde tutmaya çalışıyor." dedi.

Siyasi uzman Beşarat, herhangi bir idari komite veya olası Gazze yönetim hükümetinin "bu önerilere göre Filistin yönetiminin kararına bağlı olmayacağını, bunun yerine Gazze Barış Kurulu'na bağlı olabileceğini" belirterek bunun da yönetimin karar alma bağımsızlığını ortadan kaldıracağını söyledi.

Beşarat, şöyle devam etti:

"Bu ön şartlar, Filistin yönetiminin reformuyla ilgili daha önceki taleplerle örtüşüyor. Bunlar arasında seçimler, mali ve idari yolsuzluklar, yönetim yapısı ve muhtemelen belirli bir takvim çerçevesinde kapsamlı Filistin seçimlerinin yapılması yer alıyor."

title