“Kriz paniği ve küresel piyasalar”

Sermet Doğan
Sermet Doğan
Analist / GCM Menkul Kıymetler
25 Ağu 2015 Salı

Uluslararası sermaye piyasalarının tarihinde birçok kez, önceden öngörülemeyen krizler yaşanmıştır. Çıkış nedenleri ve temel gerekçeleri farklı gibi gözüken söz konusu bunalım dönemleri, dünya ekonomisinde derin izler bırakmış ve telafisi uzun yıllar alan hasarlara yol açmıştır. İlgili kriz dönemlerinde küresel piyasa katılımcılarının hangi duygular içerisinde, nasıl davranışlar sergileyebileceğini tahmin edebilen yatırımcılar ise, doğru zamanda doğru finansal araçları tercih ederek dünyanın zor dönemlerini fırsata çevirmeyi bilmişlerdir. Bu yazımızda global mali piyasalardaki son gelişmeler ile birlikte panik havasının kimyasını anlamaya çalışarak, piyasa davranışlarını ortaya koymaya çalışacağız. 


“Risk İştahı – Güven Duyusu”


Sermaye piyasalarında yatırım yapan kişiler, spekülatörler, yatırımcılar veya adı farklı durumlara göre farklı şekillerde tanımlananlar, öncelikle bir beklentiyi satın aldıklarının farkındadırlar. “Beklenti”, herhangi bir ülke ekonomisinin ivmeleneceği yönünde bir varsayıma dayanabileceği gibi, global ekonominin yerle bir olacağı öngörüsü üzerine de oluşturulabilir. Yani işlem yapıcının beklentisi olumlu ya da olumsuz bir senaryo içerebilir. Önemli olan hangi durumda, hangi varlıkların yükselip düşeceğine ilişkin bilgi sahibi olup, gerekli zamanlarda o finansal araçlarda doğru hamleyi yapmaktır. Dünyanın şahit olduğu finansal krizlerin çıkış nedenlerinin farklı olduğundan söz etmiştik. Konumuzu daha kolay ve etkili bir biçimde izah edebilmek için bu noktada bazı varsayımlar yapacağız. Örneğin global piyasalarda bir kriz ortamının oluşmaya başladığı, ya da oluştuğu sıralarda piyasada aslında güven eksikliğinin fiyatlandığını düşünerek, spesifik nedenler üzerinde durmayacağız (2008 ABD Mortgage Krizi – 1997 Doğu Asya Mali Krizi). Diğer bazı faktörleri göz ardı etmek, bize üzerinde duracağımız konunun etkisini daha iyi kavrayabilme imkanı verecek.


Yatırımcıların risk iştahının yüksek olduğu, ya da tam tersi, güven duygusunun azaldığı durumlarda nasıl davranışlar sergilediği ve bunların finansal araçlara nasıl yansıdığı konusu aslında çok bilinmeyenli bir denklem değil. Ancak doğru sinyal ve ipuçlarını okuyabilmek ve gerekli kararları “zamanında” alabilmek olası kriz dönemleri ya da ralliler öncesinde son derece önemlidir. Biz bu yazımızda Çin merkezli bir panik havasının neden- sonuç ilişkini değerlendiren bir senaryo üzerinden ilerleyeceğiz. 


“Çin’de işler iyi gitmiyor”


Dünya ekonomisinin ABD’den sonraki ikinci itici gücü Çin, global ekonominin sağlıklı bir şekilde büyümeye devam edebilmesi için, ihmal edilmeye gelmeyecek devasa bir ekonomidir.  2015’in Ağustos ayı içerisinde, Çin ekonomisine ilişkin artmaya başlayan kaygılar, piyasa katılımcılarının tipik bir panik davranışı sergilemesine neden oldu. Çin Merkez Bankası’nın (PBOC) ülkenin para birimini devalüe etmesi, ekonominin gerçekten kötü bir duruma sürükleniyor olabileceği ve daha da kötüleşebileceği yönünde bir algı yarattı ki, hisse senetlerinden para birimlerine, tahvil fiyatlarından emtia grubuna kadar birçok finansal varlık incirleme bir şekilde yatırımcıların bu güven kaybından etkilendi. Temelde ise Çin ekonomisindeki büyümenin hız kesmesinin derinleşeceği ve bunun diğer ekonomilere de sıçrayabileceği kaygısı yatıyordu diyebiliriz. Şimdi denklemimizin merkezine “kötüleşecek Çin ekonomisini” koyarak, bu gibi bir durumda uluslararası piyasaların nasıl davrandığını inceleyelim.  Bu noktada öncelikle Çin ekonomisi için kritik bazı başlıkları sıralamak faydalı olacaktır. 


1. Çin dünyanın en büyük ikinci ekonomisi


2. Gelişmekte olan bir ekonomi


3. Birçok ülke ile çok büyük hacimlerde ticari ilişki içerisinde


4. Dünyanın en çok üretim yapan ve bu paralelde dış dünyadan alım gerçekleştiren ülkelerinden birisi…


Bu başlıklar Çin ekonomisine ilişkin piyasa beklentilerinin global hisse senetleri, tahviller, altın, bakır, petrol gibi emtia grubu, para birimleri ve gelişen ülke varlıkları üzerinde etkili olabileceğine işaret ediyor. 


1. Çin ekonomisinde oluşabilecek bir durgunluk, dünyanın geri kalan ekonomilerini de, sıkı ve büyük miktarlarda ticari ilişkiler içerisinde olduğu için olumsuz etkileyebilir. İlgili ekonomiler içerisinde faaliyet gösteren şirketlerin hisse senetleri ise bu paralelde önemli kayıplar yaşayabilir


2. Özellikle gelişmekte olan ülke varlıklarında, aynı kategoride olan Çin (gelişen ülke) ile birlikte kayıplar izlenebilir


3. Avustralya ve Yeni Zelanda gibi gelişmiş ekonomiler (dolayısı ile para birimi değerleri), Çin, söz konusu ülkelerin çok önemli bir ticaret ortağı olduğu için olumsuz etkilenebilir


4. Sanayi metalleri ve enerji fiyatları, hız kesen devasa Çin ekonomisinden daha az talep geleceği beklentisi ile gerileyebilir


5. Görece daha güvenli olduğu düşünülen varlıklara olan talep artarken, riskinin yüksek olduğu düşünülen araçlar satış dalgaları ile karşılaşabilir 


Görüldüğü gibi artık iç içe geçmiş bir yapıda olan dünya ekonomisinin lokomotiflerinden birinde yaşanacak sorun, trenin geri kalanın da yavaşlamasına veya raydan çıkmasına yol açabilir. Şimdi konunun detaylarını inceleyelim. 


“Ne, nasıl etkilendi?”


Yukarıda saydığımız başlıklardan yola çıkarak küresel piyasalarda sermaye akımlarının, Çin’e yönelik karamsar beklentiler ile nasıl yön aradığını görmeye çalışalım. 2015 Ağustos ayı içerisinde Çin ekonomisinin kötüleşeceğine yönelik endişeler ve hisse senetlerine devlet eliyle verilen desteğin yetersiz kalabileceği düşüncesi, ülkenin borsasında sert satışlara neden olmuştu. 



Şangay borsası başta olmak üzere, Almanya’dan ABD’ye kadar dünyanın önde gelen endekslerinde Ağustos ayı sonlarında net satışlar dikkat çekti. (24 Ağustos 2015 dünya basınında “Kara Pazartesi” olarak tanımlandı)



Bununla birlikte borsalardan çıkan sermayenin bir kısmının, piyasalarda görece daha güvenli olduğu düşünülen ABD ve Almanya hazinelerinin tahvillerine geçiş yaptığı görülüyor. Her iki ülkenin 10 yıllık tahvillerinde artan talep sonrasında faizin gerilediğini grafikler üzerinde de izleyebiliyoruz.



Emtia piyasasını incelediğimizde ise Çin ve global ekonomiye ilişkin yavaşlama kaygılarının farklı ürünlerde farklı algılar yarattığını görüyoruz. Altın, riskten kaçış ve güvenli varlık talebinin artması ile yükseliş kaydederken, ilgili dönemde zayıf Dolar’dan da destek aldı. Ancak özellikle global ekonominin yavaşlayacağı düşüncesinin, enerji ve sanayi metallerine olan talebin de zayıflayacağı yönünde bir kaygıya dönüşmesinin, petrol ve bakır fiyatlarında baskı yaptığını görüyoruz.  


“FED, bu konjonktürde faiz artırır mı?”


Çin endişelerinin küresel bir ekonomik endişeye neden olmasının, bazı farklı beklentiler üzerine de yansımaları olduğunu görüyoruz. Daha önceden piyasalarda ağırlıklı olarak 


Eylül ayında ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımına gideceği düşüncesi hakim iken, ekonomik görünüme ilişkin algının bozulması, FED’in faiz artırımını öteleyeceği beklentisine güç kattı. Ayrıca Banka’nın Temmuz ayında yapılan toplantısının Ağustos’ta yayımlanan tutanaklarında, FED yetkililerinin Çin ekonomisi için endişe taşıdıklarının görülmesi söz konusu beklentiyi destekledi. Bu paralelde faiz artırımının öteleneceği düşüncesi Dolar endeksinde geri çekilmelerin yaşanmasına yol açtı.



ABD’nin para birimi gelişmiş ülke para birimleri karşısında değer kaybederken, Çin faktörü, gelişen ülke para birimlerine baskı yapmayı sürdürdü. Ayrıca Yeni Zelanda ve Avustralya gibi Çin’in sıkı ticaret ortaklarının para birimlerinde de sert düşüşler izlendi. 


Riskten kaçış algısı, ekonomileri çok da iyi durumda olmamasına rağmen (Euro Bölgesi ve Japonya) Euro, Yen ve Sterlin gibi prestijli para birimlerini yükseltti. 


“Kriz havası ve sonrası”


Yukarıda söz ettiğimiz piyasa algısı ve bu paralelde oluşan sermaye akımları, varlık fiyatlarında Çin ve global ekonomiye ilişkin kaygılar ile gerçekleşen resmi ortaya koyuyor. 


İncelediğimiz senaryoda, 2015 Ağustos ayında küresel varlık fiyatlarında etkili olan Çin tedirginliğini masaya yatırdık. Güven duygusu ve kazanç sağlamak için risk iştahının yüksek olduğu şartların geçerliliğini yitirmeye başlaması ve endişenin öne çıkması sonrasında piyasaların sergilediği davranışları değerlendirdik. Ancak unutulmamalıdır ki, global piyasaların algısı bu gibi durumlarda hızlı bir şekilde değişimler kaydedebilir. 


Dolayısı ile söz konusu şartların geçerli olduğu süreçler içerisinde varlık fiyatlarını, hisse senetlerinden, tahvil ve para birimi değişimlerine kadar bir bütün olarak izlemek ve çok daha yakından, dikkatli analiz etmek büyük önem taşımaktadır. 


Yazarın Diğer Yazıları
Piyasa
Hisse Yön Son Fark Saat
Dolar Dolar 32,5376 0,08 04:30
Euro Euro 34,8403 -0,22 04:30
İngiliz Sterlini İngiliz Sterlini 40,6180 -0,25 04:30
BIST 100 BIST 100 9.717 0,00 18:10
BIST 50 BIST 50 8.569 0,00 18:10
BIST 30 BIST 30 10.481 0,00 18:10
Gram Altın Gram Altın 2432,3 0,00 04:30
Çeyrek Altın Çeyrek Altın 3891 -0,11 04:30
Yarım Altın Yarım Altın 7781 -0,11 04:30
Cumhuriyet A. Cumhuriyet Altını 16550 -0,05 17:00
Altın Çevirici
Türü
TL Miktarı
Altın Türü
Döviz Çevirici
Türk Lirası
Amerikan Doları
Euro
İsviçre Frangı
Yen
İngiliz Sterlini
Serbest piyasa verileri kullanılarak hesaplanmaktadır. Tüm Değerler
BİST endeksleri, haberler, Kapalıçarşı, uluslararası parite verileri eşanlı olarak verilmektedir. BİST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.

SPK’nın 22 Nisan 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tebliği uyarınca yayımlanması istenen uyarı;
"Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir"