Ümit Özdağ'a "Cumhurbaşkanına Hakaret" Davasında Beraat Kararı… Özdağ: Bu Karar, Hukuk Adına Elbette Sevindiricidir; Ancak Bu Sevinç Yanıltıcıdır
İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi, “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçlamasıyla yargılanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın beraatına karar verdi. Karar sonrası açıklama yapan Özdağ, “Bugün mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığını, yani ortada bir suç bulunmadığını açıkça karara bağlamıştır. Keşke Türkiye, bu ‘düşman ceza hukuku’ anlayışını hiç yaşamamış olsaydı. Çünkü hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir. Bu karar, hukuk adına elbette sevindiricidir; ancak bu sevinç yanıltıcıdır. Çünkü hukuk yalnızca sonuçtan ibaret değildir, bir bütündür ve aynı zamanda bir süreçtir” dedi.
Haber: Zuhal ÇİLOĞLAN- Kamera: Hakan KAYA
(İSTANBUL) İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi, "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçlamasıyla yargılanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın beraatına karar verdi. Karar sonrası açıklama yapan Özdağ, "Bugün mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığını, yani ortada bir suç bulunmadığını açıkça karara bağlamıştır. Keşke Türkiye, bu 'düşman ceza hukuku' anlayışını hiç yaşamamış olsaydı. Çünkü hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir. Bu karar, hukuk adına elbette sevindiricidir; ancak bu sevinç yanıltıcıdır. Çünkü hukuk yalnızca sonuçtan ibaret değildir, bir bütündür ve aynı zamanda bir süreçtir" dedi.
19 Ocak'ta Antalya'da partisinin İl Başkanları İstişare Toplantısı'nda konuşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" demişti. Bu konuşmasından bir gün sonra "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla Ankara'da gözaltına alınan, savcılık ifadesinin ardından da "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla tutuklanan Ümit Özdağ hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Söz konusu davanın üçüncü duruşması ise bugün İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, saat 10: 23'te başladı. Sanık avukatlarının savunması alındı.
"Bu yargılamanın hiç olmaması gerekirdi"
Ardından Özdağ'ın son sözleri soruldu. Özdağ, şunları söyledi:
"Yapmış olduğum siyasi bir eleştiridir. Bu yargılamanın hiç olmaması gerekirdi. Benim yapmış olduğum eleştiriler değişik siyasetçiler tarafından Ak Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı daha ağır ifadeler kullanılmıştır. Bunlarla ilgili bir cezai soruşturma yapılmadı, hakaret davası da açılmadı. Bugün Türkiye'nin içinden geçmiş olduğu siyasi ve hukuki düşman ceza hukuku uygulamalarının bir neticesini yaşıyoruz. Beraatimi istiyorum."
Ardından hakim, "suç unsurlarının oluşmadığı" gerekçesiyle Özdağ'ın beraatına karar verdi.
"Hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir"
Kararın ardından adliye önünde açıklama yapan Özdağ, şöyle konuştu:
'Ankara'da bir restoranda yemek yerken, hakkımdaki iddia gerekçe gösterilerek onlarca polis tarafından gözaltına alındım. Aynı gece İstanbul'a getirildim ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, yaklaşık 25 santimetrelik bir kalasın üzerinde geceyi geçirmek zorunda bırakıldım. Ertesi gün tutuklama talebiyle Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildim. Bu süreçte, Kayseri'deki olayları tahrik ettiğim iddiasıyla tutuklandım.
Bugün ise, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle mahkeme tarafından beraat ettim. Bu karar, hukuk adına elbette sevindiricidir; ancak bu sevinç yanıltıcıdır. Çünkü hukuk yalnızca sonuçtan ibaret değildir, bir bütündür ve aynı zamanda bir süreçtir.
"Keşke Türkiye, bu 'düşman ceza hukuku' anlayışını hiç yaşamamış olsaydı"
Ortaya çıkan tablo şudur: Türkiye'de bir başsavcılık, eski bir parlamenteri ve bir siyasi parti genel başkanını, suçun unsurlarının oluşmadığı bir iddia nedeniyle onlarca polisle gözaltına aldırabilmekte; geceyi Emniyet Müdürlüğü'nde, adeta bir mafya ya da terör örgütü lideriymiş gibi geçirmesine sebep olabilmekte ve ertesi gün mahkemeye sevk edebilmektedir. Bu, olmaması gereken bir durumdur. Nitekim bugün mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığını, yani ortada bir suç bulunmadığını açıkça karara bağlamıştır. Keşke Türkiye, bu 'düşman ceza hukuku' anlayışını hiç yaşamamış olsaydı. Çünkü hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir.
'Adalet mülkün temelidir' sözü, yalnızca duvarlarda yazılı bir ifade değil; devletin kurucu felsefesidir. Bu ilke, bütün devletler için ve bütün tarih boyunca geçerlidir.
Umarım bu tür adil, doğru ve hukuku gerçekten temsil eden kararlar, düşman ceza hukuku uygulamalarının sürdüğü diğer davalarda da hızla verilir ve Türkiye'de hukuk adına tüm yurttaşların yeniden umut duyabileceği bir sürecin başladığını görürüz."
(İSTANBUL) İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi, "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçlamasıyla yargılanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın beraatına karar verdi. Karar sonrası açıklama yapan Özdağ, "Bugün mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığını, yani ortada bir suç bulunmadığını açıkça karara bağlamıştır. Keşke Türkiye, bu 'düşman ceza hukuku' anlayışını hiç yaşamamış olsaydı. Çünkü hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir. Bu karar, hukuk adına elbette sevindiricidir; ancak bu sevinç yanıltıcıdır. Çünkü hukuk yalnızca sonuçtan ibaret değildir, bir bütündür ve aynı zamanda bir süreçtir" dedi.
19 Ocak'ta Antalya'da partisinin İl Başkanları İstişare Toplantısı'nda konuşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" demişti. Bu konuşmasından bir gün sonra "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla Ankara'da gözaltına alınan, savcılık ifadesinin ardından da "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla tutuklanan Ümit Özdağ hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.
Söz konusu davanın üçüncü duruşması ise bugün İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, saat 10: 23'te başladı. Sanık avukatlarının savunması alındı.
"Bu yargılamanın hiç olmaması gerekirdi"
Ardından Özdağ'ın son sözleri soruldu. Özdağ, şunları söyledi:
"Yapmış olduğum siyasi bir eleştiridir. Bu yargılamanın hiç olmaması gerekirdi. Benim yapmış olduğum eleştiriler değişik siyasetçiler tarafından Ak Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı daha ağır ifadeler kullanılmıştır. Bunlarla ilgili bir cezai soruşturma yapılmadı, hakaret davası da açılmadı. Bugün Türkiye'nin içinden geçmiş olduğu siyasi ve hukuki düşman ceza hukuku uygulamalarının bir neticesini yaşıyoruz. Beraatimi istiyorum."
Ardından hakim, "suç unsurlarının oluşmadığı" gerekçesiyle Özdağ'ın beraatına karar verdi.
"Hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir"
Kararın ardından adliye önünde açıklama yapan Özdağ, şöyle konuştu:
'Ankara'da bir restoranda yemek yerken, hakkımdaki iddia gerekçe gösterilerek onlarca polis tarafından gözaltına alındım. Aynı gece İstanbul'a getirildim ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, yaklaşık 25 santimetrelik bir kalasın üzerinde geceyi geçirmek zorunda bırakıldım. Ertesi gün tutuklama talebiyle Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildim. Bu süreçte, Kayseri'deki olayları tahrik ettiğim iddiasıyla tutuklandım.
Bugün ise, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle mahkeme tarafından beraat ettim. Bu karar, hukuk adına elbette sevindiricidir; ancak bu sevinç yanıltıcıdır. Çünkü hukuk yalnızca sonuçtan ibaret değildir, bir bütündür ve aynı zamanda bir süreçtir.
"Keşke Türkiye, bu 'düşman ceza hukuku' anlayışını hiç yaşamamış olsaydı"
Ortaya çıkan tablo şudur: Türkiye'de bir başsavcılık, eski bir parlamenteri ve bir siyasi parti genel başkanını, suçun unsurlarının oluşmadığı bir iddia nedeniyle onlarca polisle gözaltına aldırabilmekte; geceyi Emniyet Müdürlüğü'nde, adeta bir mafya ya da terör örgütü lideriymiş gibi geçirmesine sebep olabilmekte ve ertesi gün mahkemeye sevk edebilmektedir. Bu, olmaması gereken bir durumdur. Nitekim bugün mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığını, yani ortada bir suç bulunmadığını açıkça karara bağlamıştır. Keşke Türkiye, bu 'düşman ceza hukuku' anlayışını hiç yaşamamış olsaydı. Çünkü hukuk sisteminde adalet duygusunun tahrip edilmesi, en fazla devlet kurumlarına zarar vermektedir.
'Adalet mülkün temelidir' sözü, yalnızca duvarlarda yazılı bir ifade değil; devletin kurucu felsefesidir. Bu ilke, bütün devletler için ve bütün tarih boyunca geçerlidir.
Umarım bu tür adil, doğru ve hukuku gerçekten temsil eden kararlar, düşman ceza hukuku uygulamalarının sürdüğü diğer davalarda da hızla verilir ve Türkiye'de hukuk adına tüm yurttaşların yeniden umut duyabileceği bir sürecin başladığını görürüz."
Kaynak: ANKA / Güncel
Asliye Ceza Mahkemesi, İnsan Hakları, Zafer Partisi, Ümit Özdağ, İstanbul, Türkiye, Mahkeme, Güncel, Hukuk, Hukuk, Adalet, Türkiye, Mahkeme, Hakaret, İstanbul, Ümit Özdağ, Ceza Hukuku, Zafer Partisi, Asliye Ceza Mahkemesi, İnsan Hakları, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA