2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda... CHP'li Taşcıer: Emeklileri, Yaşamlarını Ellerinden Alarak Tedavülden Kaldırmaya Çalışıyorsunuz

Güncel Haberler

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, "SGK şemsiyesi altında 43 milyon kişi bulunuyor, bunun 17 milyonu emekli. Sosyal güvenliğe ayırdığınız pay sadece dakikada 8 kuruş. Kuruş fiilen tedavülden kalktı. Ama belli ki yoksulları ve emeklileri de yaşamlarını ellerinden alarak tedavülden kaldırmaya çalışıyorsunuz. O nedenle bu bütçe ölen ölür, kalan sağlar bizimdir bütçesidir. Asgari ücret eriyor, enflasyonla uyum diyorsunuz. Emeklinin payı azalıyor, mali disiplin diyorsunuz. Kadının emeği kayıt dışına itiliyor, 'esneklik' diyorsunuz. 'İşsizlik fonu işsize gitmiyor, kaynak etki kullanılıyor' diyorsunuz. Bu ülke yoksulluğu kader, güvencesizliği fitrat diye anlatanlardan bıktı" diye konuştu.

(TBMM) - CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, "SGK şemsiyesi altında 43 milyon kişi bulunuyor, bunun 17 milyonu emekli. Sosyal güvenliğe ayırdığınız pay sadece dakikada 8 kuruş. Kuruş fiilen tedavülden kalktı. Ama belli ki yoksulları ve emeklileri de yaşamlarını ellerinden alarak tedavülden kaldırmaya çalışıyorsunuz. O nedenle bu bütçe ölen ölür, kalan sağlar bizimdir bütçesidir. Asgari ücret eriyor, enflasyonla uyum diyorsunuz. Emeklinin payı azalıyor, mali disiplin diyorsunuz. Kadının emeği kayıt dışına itiliyor, 'esneklik' diyorsunuz. 'İşsizlik fonu işsize gitmiyor, kaynak etki kullanılıyor' diyorsunuz. Bu ülke yoksulluğu kader, güvencesizliği fitrat diye anlatanlardan bıktı" diye konuştu.
TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul'nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Cumhurbakanlığı'nın 2026 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesine ilişkin, şunları söyledi:

"Bugünkü bütçe görüşmelerinde bir tarafında üreten işçiler, emekçiler, açlığa mahkum edilen emekliler var. Diğer tarafında itibarla tasarruf etmeyen bin odalı saraylarında sefa sürenler var. 2026 bütçe teklifinde göre toplam vergi gelirlerinin tam yüzde 75.3'ü dolaylı vergilerle sağlanacak. Gelir vergisindeki artış hedefi yüzde 39.55 iken kurumlar vergisindeki artış hedefinin yalnızca 1.9 olması bu iktidarın vergisinin bu iktidarın patron dostluğu, emekli düşmanı politikalarının en somut kanıtıdır. 2026 yılında sosyal güvenlik sistemine yani emekliye, dur ve yetime aktarılması planlanan kaynaklardaki artış faiz ödemelerindeki artışın onda biri kadar bile değildir. Diğer yandan iktidarın bütçe tercihinde en ağır darbeyi vurduğu kesim emeklilerdir. Emekliler geçinebilmek için kapı kapı iş arıyor. İş kura başvuran emekli sayısı 2025 yılında 26 bin kişiye ulaşmış. Yetmedi, açlığa mahkum ettiğiniz emeklilerden prim, gün borcu olanların maaşlarına da el uzatıyorsunuz ve çıkıyor SGK Başkanınız, 'Emekliler geç ölüyor, çok yaşıyor. Bu yüzden sistemimiz iflas etti' diye vicdanları kanatan bir açıklama yapıyor. Emeklileri yük görüyor. Emekliler bir yük değil Sayın iktidar mensupları. Esasen sizler emeklilerin alın terinin üstüne oturmuş bir yük haline geldiniz. Söylemekten yorulduk. Yine söylüyoruz. En düşük emekli maaşı derhal asgari ücret düzeyine çıkarılmalı, emeklilere bayramlarda bir maaş ikramiye verilmelidir.

Türkiye'de neredeyse iki içten birisi Asgari ücret ile çalışıyor ve bu gelirle yaşam mücadelesi veriyor.  Yine iktidarın 2026 için asgari ücret planı 27-28 bin bandında bunu kabul etmek mümkün değil. Asgari ücret en az 39 bin lira olmalıdır diyoruz ve ücret hedeflenen evre üzerinden değil, gerçekleşen evre üzerinden belirlenmeli. Yılda en az iki kez evre tek haneye düşene kadar da dört kez güncellenmeli ve büyümeden pay verilmelidir. Bu bütçe işsize, gence, kadına umut değil, karamsarlık vadediyor. 23 yıllık AKP iktidarının sonunda bugün çalışma potansiyeli olan her üç iş kişiden biri işsiz. Daha vahimi genç işsizliği resmi rakamlarda dahi yüzde 15.6'dır. Genç kadın işsizliği ise yüzde 20.6 gibi kabul edilemez bir seviyededir."

CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer,  rakamlardan, programlardan, hedeflerden oluşan ama yaşamı ıskalayan bir bütçe olduğunu belirterek,  "İçinde çalışma geçen ama emeği değersizleştiren, sosyal denilen ama güvenliği törpüleyen bir metin hazırlamışsınız. 'İstikrar' demişsiniz, emekçiye düşen sabretmek olmuş. 'Büyümeden pay' demişsiniz, emekliye biçilen rol şükretmek olmuş" dedi.

"Bu bütçe ölen ölür, kalan sağlar bizimdir bütçesidir"

Bütçede 68 ayrı harcama programının olduğuna değinen Taşcıer, şöyle konuştu:

"66'sında öngörülen artış yapılmış ama sıra ülkenin en kırılgan iki kesimine gelince iş değişmiş. Birincisi yoksullukla mücadele, diğeri sosyal güvenlik programı. Türkiye'de bugün her üç kişiden biri yani 25 milyon yoksul var ama yoksullukla mücadeleye sadece 554 milyar lira ayırmışsınız. Dakikada 4 kuruşla yoksullukla mücadele edecekmişsiniz. Kadınlara, çocuklara, aktif emekli aktif yaşlanmaya ayırdığınız pay 1 kuruştan biraz fazla. Diğer taraftan sosyal güvenlik var. SGK şemsiyesi altında 43 milyon kişi bulunuyor. Bunun 17 milyonu emekli, sosyal güvenliğe ayırdığınız pay sadece dakikada 8 kuruş. Kuruş fiilen tedavülden kalktı. Ama belli ki yoksulları ve emeklileri de yaşamlarını ellerinden alarak tedavülden kaldırmaya çalışıyorsunuz. O nedenle bu bütçe ölen ölür, kalan sağlar bizimdir bütçesidir."

Taşcıer, emekçinin sofrasının küçülmesine rağmen iktidarın bunu "denge" diye nitelendirdiğini belirterek, "Asgari ücret eriyor, enflasyonla uyum diyorsunuz. Emeklinin payı azalıyor, mali disiplin diyorsunuz. Kadının emeği kayıt dışına itiliyor, 'esneklik' diyorsunuz. 'İşsizlik fonu işsize gitmiyor, kaynak etki kullanılıyor' diyorsunuz. Bu ülke yoksulluğu kader, güvencesizliği fitrat diye anlatanlardan bıktı. Sayın Bakan, Soma'nın üzerinden tam 10 yıl geçti ve o günden bugüne 13 bin işçi cinayeti yaşandı. Bu sürede tam 44 Soma faciası demek ama ders aldınız mı? Belli ki almadınız" diye tepki gösterdi.

Aşkın Genç: Türkiye'nin iş kazalarındaki ölüm oranı, AB ortalamasına göre yaklaşık 7 kat fazla
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Türkiye'nin iş kazalarındaki ölüm oranının, Avrupa Birliği ortalamasına göre yaklaşık 7 kat fazla olduğunu belirtti. Denetimin zayıf olduğunu ifade eden Genç, her 10 bin iş yerinden yalnızca 4'ünün denetlediğini vurguladı.
Son 12 yılda en az 814 çocuk işçinin, hayatını kaybettiğini hatırlatan Genç, şunları kaydetti:
"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesini görüşürken, meseleye sadece rakamlar üzerinden bakamayız. Çünkü bu bütçenin sahadaki karşılığı, istatistik tablolardan çok daha ağırdır. Türkiye'de çalışma hayatı bugün güven üretmiyor; risk üretiyor, kayıp üretiyor, telafisi olmayan sonuçlar üretiyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verileri bize çok açık bir tablo gösteriyor. Son yirmi yılda 28 binden fazla işçi, çalışırken hayatını kaybetti. Bu rakam, münferit kazalarla açıklanabilecek bir rakam değildir. 2024 yılında en az bin 897 emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Türkiye'nin iş kazalarındaki ölüm oranı, Avrupa Birliği ortalamasının yaklaşık yedi katı. Bu tabloyu görüp de 'sorun yok' demek mümkün değildir.
Bu rakamların sade bir karşılığı var: Türkiye'de işçi ölümü süreklilik kazanmıştır. Artık istisna değil, tekrar eden bir sonuçtan söz ediyoruz. Bu nedenle mesele, tek tek olaylardan değil; yönetim anlayışından bağımsız ele alınamaz. Peki neden bu tablo değişmiyor? Çünkü denetim zayıf, yaptırım etkisiz ve cezasızlık neredeyse kural haline gelmiş durumda. Bugün Türkiye'de milyonlarca işyeri var. Buna karşılık iş müfettişi sayısı 800'lü rakamlarla ifade ediliyor. Her 10 bin işyerinden yalnızca 4'ü Bakanlık müfettişleri tarafından denetlenebiliyor. Denetim, sistemin ana unsuru olmaktan çıkmış; tali bir faaliyet haline gelmiştir.
"Dilovası'nda yaşananlar kaza değil, ihmaller zincirinin son halkası"
Ruhsat denetiminin dahi fiilen ortadan kalktığı alanlar var. Bu koşullarda iş kazalarının azalmasını beklemek gerçekçi değildir. 2025 yılında kamuoyuna yansıyan olaylar, bu tabloyu bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Kocaeli Dilovası'nda merdiven altı bir atölyede yaşananlar bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Defalarca yapılan ihbarlara rağmen, etkin bir denetim yapılmamıştır. Sonuçta hiçbir güvenlik önlemi olmayan, yangın çıkışı bulunmayan bir mekanda; 15–17 yaşındaki çocukların da çalıştırıldığı ortaya çıkmış ve 8 Kasım 2025'te çıkan yangında 3'ü çocuk, 6'sı kadın, 7 işçi hayatını kaybetmiştir. Bu bir kaza değil, ihmaller zincirinin son halkasıdır.
"2025'in ilk 11 ayında 82 çocuk işçi yaşamını yitirdi"
Bu noktada çocuk işçiliğe özel olarak değinmek zorundayız. 2025 yılı, çocuk işçiler açısından en ağır yıllardan biri olmuştur. Son 12 yılda en az 814 çocuk, çalışırken hayatını kaybetmiştir. Sadece 2025'in ilk 11 ayında 82 çocuk işçi yaşamını yitirmiştir. Bu rakamlar, artık alarm seviyesindedir. Bütün bu tablo, işçi ölümlerinin ve çocuk işçiliğin tesadüf olmadığını; denetimin, yaptırımın ve önleyici politikaların yetersizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Çalışma hayatında yaşanan bu ağır tabloyu görmezden gelerek hazırlanmış bir bütçenin sahadaki gerçekliği değiştirmesi mümkün değildir."
Genç'in mikrofonu kapatıldı
CHP'li Genç, konuşmasının sonunda, "Hafta sonu ilim Kayseri'de Sayın Genel Başkanımızın katılımıyla çok görkemli bir miting gerçekleştirdik. Ben buradan Kayserili hemşehrilerime hem teşekkürlerimi, Cumhuriyet Meydanı'nı doldurmalarından dolayı da şükranlarımı sunuyorum. Müsaade ederseniz, Kayserili seçmenlerimizin siz değerli milletvekillerine mesajını da kürsüden dinletmek isterim" diyerek, 13 Aralık Cumartesi günü Kayseri Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen, "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitingine katılan yurttaşların konuşmalarının yer aldığı videoyu izletti.
Genç'in videoyu izlettiği sırada, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, TBMM İçtüzüğü'ne aykırı olduğu gerekçesiyle mikrofonu kapatarak, Genel Kurul'da sesli ve görüntülü yayın yapılmasına izin verilmedi.
"Vtandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları bu Meclis'in duymasından daha doğal ne olabilir?"
Bozdağ'ın mikrofonu açması üzerine konuşmasına devam eden Genç, şunları ifade etti:
"Vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları, hayat koşullarının zorluğunu ifade etmelerini bu Meclis'in duymasından daha doğal ne olabilir Sayın Başkan? Sayın Bakanlar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelmiş, burada bütçeyi ifade ediyorlar bize. Fakat bu bütçe, vatandaşlarımız için bir şey ifade etmiyor. Onların hayatına dokunmuyor. Kırmızı et alamıyorlar, beyaz et alamıyorlar, peynir alamıyorlar. Emekliler… Daha geçen hafta basına yansıdı; gecelik 200 liraya otel odalarında kalıyorlar. Buradan Çalışma Bakanına ve Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısını göreve davet ediyorum. Onların görevi bu vatandaşa, bu millete hizmet etmek ve bütçeyi onlar adına kullanmaktır."