CHP'li Gürer: "Çocukların Yerli Malı Haftasında Okula Götürebildiği Fındığın Bile Kontrolü İtalyan Firmalarında"

Güncel Haberler

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Yerli malı haftasında bir avuç fındık konurdu cebimize artık mümkün değil. Dünyada en çok üreten biziz ama bunu bile yabancı firmaların kontrolüne vermiş durumdayız. Çocukların yerli malı haftasında okula götürebildiği fındığın bile kontrolü İtalyan firmanın elinde" dedi.

(ANKARA) - CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, "Yerli malı haftasında bir avuç fındık konurdu cebimize artık mümkün değil. Dünyada en çok üreten biziz ama bunu bile yabancı firmaların kontrolüne vermiş durumdayız. Çocukların yerli malı haftasında okula götürebildiği fındığın bile kontrolü İtalyan firmanın elinde" dedi.
Gürer, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Yerli Malı Haftası'nın önemine dikkat çekti. Yerli Malı Haftası'nın geçmişte toplumda oluşturduğu heyecanı bugün yitirdiğini ifade eden Gürer, bunun temel nedeninin üretimdeki yetersizlik olduğunu söyledi. Türkiye'de 23 milyon ton gıdanın çöpe gittiğini belirten Gürer, yerli malının korunması ve israfın önlenmesinin bir eğitim meselesi olduğunu ifade etti.
Yerli firmaların büyük bir bölümünün yabancılara satıldığını, yerli olarak nitelendirilen birçok firmanın ise yabancı ortaklar ile işletildiğini belirten Gürer, şunları kaydetti:

"Yerli üretim yapan firmalar el değiştirerek yabancılara satıldı. İthal ürünlerle rekabet edemeyen çoğu yerli firma şirket kapısına kilit vuruyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan yüz kamu fabrikası satıldı. Limanlar, enerji şirketleri kamunun elinden çıktı. Sanayi gelişecek, ülke kalkınacak dendi ama sorunlar daha da arttı. Son yıllarda ünlü markalar tek tek Türk firması olmaktan çıkıyor. Son yıllarda Beymen, Yargıcı, İçim Süt, Yorsan, Sakasu Hayasu, Erikli, Doğadan, Ofçay, Filiz Makarna, Komili, Banvit, Hacı Şakir, Demir Döküm, Baymak, İzocom, Filli Boya, Yemek Sepeti, Mado gibi çok sayıda bilinen marka ya yabancılara satıldı ya da yabancı ortaklıklarla yürütülüyor. Erkut Traktör, Vehsalar Makina gibi sanayi kuruluşları da artık yabancı şirketlerin kontrolünde. Türkiye'nin dünya fındık üretiminde yüzde 70 paya sahip yıllık üretimi 600 bin tonu aşarken bu yıl da yüzde 38'lik bir verim kaybı var ama yine dünyanın en önemli fındık üreticisiyiz."

Oltan Gıda'nın 2014 yılında İtalyan Ferrero grubu tarafından satın alındığını hatırlatan Gürer, "Fındık piyasaları yabancı şirketlerin kontrolüne geçti. Fiskobirlik ve diğer birliklerin devre dışı giderek kalmasıyla da piyasa tekelleşmeye yol açtı. Düşünebiliyor musunuz? Yerli malı haftasında bir avuç fındık konurdu cebimize artık mümkün değil. Dünyada en çok üreten biziz ama bunu bile yabancı firmalar artık kontrolüne vermiş durumdayız. Çocukların yerli mala haftasında okula götürebildiği fındığın bile kontrolü İtalyan firmanın elinde" diye konuştu.

"Türk Malları Haftası'nın yurttaşlık görevi olarak doğru anlaşılması ve kamucu bir anlayışın yeniden güçlendirilmesi gerekir"














Planlı karma ekonominin yeniden ele alınması gerektiğini ifade eden Gürer, devletin sanayiye aktif katılımının sağlanmasını, kooperatifçiliğin geliştirilmesini ve ithalata bağımlılığın azaltılmasının önceliklendirilmesini vurguladı. Ar-Ge yatırımlarının artırılması gerektiğini belirten Gürer, Gümrük Birliği'nin Türkiye aleyhine olan yönlerinin de yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu. Ham madde ithal eden değil; katma değerli ürün üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna gelinmesinin zorunlu olduğunu ifade eden Gürer, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda, tarımdan sanayiye kadar ürettiğimiz ya da yaptığımız ürünlerin yurt dışına satılmasının yanı sıra, bu ürünlerin yerli üretici eliyle üretilmemesinin; ileride bu alanlara giren yabancı firmaların ülkeden çekilmesi durumunda yaratacağı sorun ve problemlerin daha da derinleşeceği görülmelidir. Özellikle tarım ürünlerinde, 21 üründe ortaya çıkan arz açığının ortadan kaldırılması için, mutlak surette planlı üretime geçilmeli; üretim öncesi, üretim süreci ve üretim sonrası aşamalar kooperatifçilik geliştirilerek yeniden şekillendirilmeli ve bu süreçler geleceğimizi sorunsuz kılacak biçimde ele alınmalıdır."