Türkiye'nin 2026'da dış politikada öncelikleri neler olacak?
Ankara'nın yeni yılda odaklanmaya devam edeceği üç temel konu Suriye, Gazze süreci ve Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi.
ABD'de Trump yönetiminin iş başına gelmesiyle hareketlenen küresel diplomasinin Türkiye'nin yakın coğrafyasındaki çatışmalara odaklanması, Ankara'nın 2025'te dış politikada çok hareketli bir dönemden geçmesine neden oldu.
Bu hareketliliğin, Türkiye tarafından "zirveler yılı" olarak tanımlanan 2026 boyunca artarak sürmesi öngörülüyor.
7-8 Temmuz'da Ankara'da NATO Zirvesi, 9-20 Kasım'da Antalya'da COP31 Zirvesi yapılacak.
Türkiye, "zirveler yılında" diplomatik görünürlüğünü ve etkisini daha da artırma arayışında olacak.
Ankara'nın yeni yılda odaklanmaya devam edeceği üç temel konu Suriye, Gazze süreci ve Rusya- Ukrayna savaşının sona erdirilmesi olacak.
Trump yönetiminin damgasını vurduğu 2025'te ABD ile yakın ilişki kurmaya özen gösteren ve bölgesel konularda avantaj yaratmaya çalışan Türkiye'nin 2026'da da aynı dikkati ve yoğunluğu sürdürmesi öngörülüyor.
2026'ın ilk sürprizi ise Ermenistan ile sınır kapısının sembolik de olsa açılmasıyla gerçekleşebilir.
Suriye-SDG entegrasyon süreci
8 Aralık 2025'te, 61 yıllık Baas rejiminin son bulmasının birinci yılını kutlayan Suriye, Türkiye'nin 2026'da öncelikli konularından olacak.
Suriye'de yeni yılda yönetimin kurumsallaşması, ülkenin yeniden imarı ve ekonominin canlanmasına yönelik çabaların sürecek.
Ülkede 2026'nın özellikle ilk döneminde gözler, Şam yönetimi ile omurgasını Kürt Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında süren entegrasyon müzakerelerinde olacak.
Taraflar 10 Mart 2025'te 8 maddelik bir mutabakat muhtırası imzalamış ve yaklaşık 50 bin kişiye yakın silahlı gücü bulunan SDG'nin yeni kurulan Suriye ordusuna entegrasyonunda uzlaşmışlardı.
Mutabakata göre entegrasyon sürecinin 2025 sonuna kadar tamamlanması öngörülüyordu ancak tarafların SDG birliklerinin ulusal orduya nasıl katılacağına ilişkin ayrıntılarda uzlaşamaması sürecin uzamasına neden oldu.
Bu sürecin hala tamamlanamamasından en fazla rahatsız olan ülke Türkiye.
Ankara, 2025 boyunca sık sık YPG/SDG'yi "terör örgütü" olarak tanımladığını ve Suriye'de kendi özerk bölgesinde varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğini sıklıkla ifade etti, 10 Mart mutabakatının tam ve eksiksiz şekilde uygulanması gerektiğini vurguladı.
Türkiye 2025'in son günlerinde, sabrının azaldığını kaydetse de yeni bir askeri çatışma başlatma niyetinde olmadığını ancak sürecin krize dönüşmemesi gerektiğini dile getirdi.
Ankara, Şam'a yapılan üst düzey ziyaretlerle eşgüdüm sağlamaya çalıştı.
Entegrasyona ilişkin ayrıntılar üzerinde uzlaşılması ve uygulanması 2026'da da Türkiye Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları ile Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) izleyeceği bir süreç olacak.
İsrail ile hem Gazze hem Suriye gerginliği
Türkiye-İsrail ilişkilerinde Gazze'de yaşanan savaş kaynaklı gerilim, 2025'te Suriye coğrafyasını da içine çekecek şekilde genişledi.
İsrail, Suriye'deki yeni yönetimi hedef alan saldırılar düzenledi, Süveyda bölgesinde Dürzi gruplara destek için tampon bölgeleri oluşturdu.
Bu faaliyetleri "İsrail yayılmacılığı" olarak tanımlayan Ankara, İsrail'i bölgesel istikrar açısından en ciddi tehdit olarak değerlendiriyor.
Türkiye, İsrail'in SDG'nin silah bırakmaması ve özerk yönetim hedefini sürdürmesi yönünde bir siyaset izlediğini iddia etti.
Ankara, bu yöndeki mesajlarını 2025'te göreve getirilen ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack aracılığıyla Washington'a birçok kez iletti. Suriye'nin merkezi yönetim modelini benimsemesi konusunda belli bir destek de aldı.
Türkiye, Gazze'ye asker gönderecek mi?
2026'da yanıtı aranacak sorulardan biri de Türkiye'nin Gazze'de oluşturulması hedeflenen Uluslararası İstikrar Gücü'ne (UİG) katılıp katılmayacağı.
İsrail, Türkiye ile yaşanan gerilim nedeniyle Ankara"nin bu güce katılımını açıkça veto ettiğini kaydetti.
Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş için kritik önemdeki gücün oluşturulmasında yuaşanan sorunlar, 2025'in son günlerinde ABD'de yapılan toplantıda ele alındı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan; Türkiye, Katar ve Mısır'ın katıldığı toplantı öncesi yaptığı açıklamada, Türkiye açısından önemli olanın Gazze'de sivillerin yaşamını normalleştirecek ve güvenliklerini sağlayacak önlemlerin alınması olduğunu, bunu sahada hangi ülkelerin yapacağının ikincil önemde olduğunu kaydetti.
İsrail'in karşı çıkmasına rağmen ABD'nin Türkiye'nin bu süreçte mutlaka bir şekilde rol oynamasını istediği, bu nedenle bir formül bulmaya çalıştığı biliniyor.
Bu çalışmaların Ocak ayından itibaren yoğunlaşması ve Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi sürecinde ele alınması öngörülüyor.
Rusya-Ukrayna barış masası kurulacak mı?
Rusya'nın işgaliyle başlayan ve dördüncü yılına yaklaşan Ukrayna savaşı, küresel ve başta Karadeniz olmak üzere bölgesel yansımaları nedeniyle Türkiye'nin dış politika ve güvenlik gündeminin ön sıralarında.
Trump yönetiminin bastırmasıyla yeniden hareketlenen müzakerelere doğrudan katkı veren Türkiye, 2025'te Rusya ve Ukrayna delegasyonları arasındaki üç doğrudan görüşmeye ev sahipliği yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birçok kez görüştüğü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiye "barış masasını" İstanbul'da kurma çağrısı yaptı.
Türkiye'nin bu çabasını 2026'da da sürdürmesi öngörülüyor.
Ankara'yı 2025'in son aylarında çokça rahatsız eden gelişme ise Rusya ve Ukrayna'nın Karadeniz'de deniz güvenliğini tehlikeye saldırılar düzenlemesi oldu.
Ukrayna, Şubat 2022'de başlayan savaşta ilk kez Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesi içinde ticari gemilere saldırdı. Rusya da Ukrayna'daki bir limanında bulunan Türk gemisini aynı dönemde hedef aldı.
Denizde yaşanan gelişmelerin ardından 2025'in son günlerinde Türkiye'nin hava sahasına giren insansız hava araçları (İHA) gündem oluşturdu. Türkiye, denizde ve havada yaşanan bu gelişmelerden sonra Rusya ve Ukrayna'yı birden çok kez uyardı.
ABD ile ilişkilerde F-35/S-400 pazarlığı
ABD Başkanı Donald Trump'ın ikinci dönemiyle birlikte Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni ve daha hareketli bir dönem başladı.
Erdoğan ve Trump arasındaki bireysel bağların hem bölgesel gelişmeler hem de ikili ilişkiler açısından etkilerinin görüldüğü 2025'te, Türkiye-ABD ilişkilerinde en çok öne çıkan başlık savunma sanayi işbirliği oldu.
Ancak yoğun görüşmelere rağmen CAATSA (Amerikan'ın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yaptırımlarının kaldırılması ve Türkiye'nin F-35 savaş uçağı programına dönmesi konusunda somut gelişme yaşanmadı.
ABD Büyükelçisi Barrack birkaç kez, F-35 programına geri dönme ya da bu uçaklardan satın alma konusunda ön koşul olan Rus S-400 hava savunma sistemleri sorununun çözümü konusunda adım atılması gerektiğini, uygun bir formülün yakında bulunacağını söyledi.
2026'da da bu konunun Türk-Amerikan ilişkilerinin önde gelen gündem maddelerinden biri olması bekleniyor.
Trump'ın NATO Zirvesi kapsamında Ankara'ya yapacağı ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ikili ilişkileri de kapsamlı ele alması, Türkiye'nin beklentileri arasında.
Avrupa güvenlik mimarisi tartışmaları sürecek
2026'da yoğunlaşması beklenen süreçlerden biri de Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında yeni güvenlik mimarisinin oluşumu olacak.
ABD'nin Avrupa güvenliğine katkılarının azaldığı ve Rusya'nın tehdit olarak değerlendirildiği bir döneme girilirken başta Almanya ve Belçika ile Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri, NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye'nin mutlaka yeni güvenlik mimarisinde yer alması gerektiğini kaydediyor.
Ancak Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin itirazları, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) kapsamında geliştirilmek istenen savunma sanayi ve diğer askeri programlara katılımını 2025'te engelledi.
Bu nedenle Türkiye'nin bu alanda giderek daha fazla ikili işbirliği süreçlerine yoğunlaştığı ve özellikle Almanya, İngiltere, İspanya, İtalya ve Polonya gibi ülkelerle anlaşmalar yaptığı gözleniyor. 2025'te Almanya'nın yeşil ışık yakmasıyla Eurofighter savaş uçağı anlaşmasının tamamlanması bu alanda en dikkat çeken gelişme oldu.
Kıbrıs'ta sorunun çözümü için yeni bir süreç başlar mı?
2025'te Kıbrıs'in kuzeyindeki Türk yönetiminde yapılan seçimleri Tufan Erhürman'ın kazanması, adada sorunun çözümü açısından yeni bir sürecin başlayıp başlamayacağının merak edilmesine neden oldu.
Erhürman'ın, selefi Ersin Tatar'ın Ankara ile geliştirdiği "iki devletli çözüm dışında bir modeli tartışmama" politikasına kıyasla daha esnek bir çizgi izlemesi bu yöndeki beklentileri güçlendirdi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in 2026 sonunda görevi bitmeden bu konuda ilerleme sağlamak istediği biliniyor.
Guterres'in Kıbrıs için atadığı özel temsilcisi Maria Holguin, Aralık ayında taraflarla ilk görüşmeleri gerçekleştirdi ancak bu görüşmeler kolay bir sürece işaret etmiyor.
2026'ın ilk altı ayında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB Dönem Başkanı olması, Kıbrıs sorunu açısından Brüksel'in de daha çok devrede olacağı yorumlarına neden oldu.
Türkiye'den yapılan açıklamalar, Ankara'da sorunun iki devletli çözüm kapsamında ele alınacağına ilişkin resmi pozisyonun değişmediğini gösteriyor.
Ermenistan'la sınır kapısı açılabilir
2025'te en çok ilerleme sağlanan alanlardan biri, Ermenistan-Azerbaycan barış süreci ve ona paralel olarak Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme süreci oldu.
Türkiye ile Ermenistan arasında liderler seviyesinde yoğunlaşan diplomasi kapsamında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 20 Haziran'da İstanbul'da görüşmesi dikkat çeken bir gelişmeydi.
Bu süreci ileriye götürecek adımın 2026'nın ilk aylarında atılması öngörülüyor.
Türkiye ve Ermenistan, 2022'de vardıkları anlaşma kapsamında Alican/Margara Sınır Kapısı'nı üçüncü ülke vatandaşlarına ve diplomatik pasaport sahiplerine açarak ikili ilişkiler açısından sembolik ama aynı zamanda tarihi bir adım atmayı planlıyor.
Türkiye ve Ermenistan, henüz diplomatik ilişkileri tesis etmediler ve sınır kapıları da 1993'ten bu yana kapalı.
Ermenistan ile normalleşme sürecini Azerbaycan-Ermenistan sürecine bağlayan Türkiye'nin bu sembolik adımı, Haziran ayında seçimlere girecek olan Paşinyan hükümetine bir jest olarak da değerlendiriliyor.
Savaş ve Çatışma, Dış Politika, Orta Doğu, Ukrayna, Türkiye, Suriye, Ankara, Rusya, Gazze, Dünya, Rusya, Gazze, Suriye, Ankara, Ukrayna, Türkiye, Yeni Yıl, Savaş ve Çatışma, Orta Doğu, Dış Politika, Dünya, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA