TBMM Genel Kurulu... Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: Türkiye Beyin Göçünü Değil, Tersine Beyin Göçünü Konuşuyor

Güncel Haberler

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Bu yıl ASELSAN’dan ayrılarak yurt dışına giden 50 mühendisimiz oldu. Fakat yürüttüğümüz milli projelerin heyecanını paylaşmak üzere yurt dışından ASELSAN’a 125 mühendisimiz geldi. Dolayısıyla artık Türkiye beyin göçünü değil, tersine beyin göçünü konuşuyor" dedi. "Terörsüz Türkiye" sürecine atıf yapan Kacır, "Özellikle huzur ikliminin oluşması doğuda, Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yatırımların hızlanmasına vesile olacak. Biz de bunu mümkün kılacak adımları atıyoruz" ifadelerini kullandı.

(TBMM) - Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Bu yıl ASELSAN'dan ayrılarak yurt dışına giden 50 mühendisimiz oldu. Fakat yürüttüğümüz milli projelerin heyecanını paylaşmak üzere yurt dışından ASELSAN'a 125 mühendisimiz geldi. Dolayısıyla artık Türkiye beyin göçünü değil, tersine beyin göçünü konuşuyor" dedi. "Terörsüz Türkiye" sürecine atıf yapan Kacır, "Özellikle huzur ikliminin oluşması doğuda, Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yatırımların hızlanmasına vesile olacak. Biz de bunu mümkün kılacak adımları atıyoruz" ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanvekili Pervin Buldan'ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda, Milli Savunma Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bakanların bütçe sunumlarının ve grup başkanvekillerinin değerlendirmelerinin ardından Genel Kurul'da soru-cevap işlemine geçildi.
Genel Kurul'da söz alan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Kacır, konuşmasında şunları söyledi:
"Şimdi, bu savunma sanayi sistemlerinin bazı alt sistemlerini yurt dışından tedarik etmemizde ortaya çıkan engellerle ilgili hususlar sıklıkla dile getiriliyor. Ben aslında konuşmamda ifade ettim. Bizden ne esirgeniyorsa, biz daha iyisini kendi mühendislerimizin, kendi bilim insanlarımızın, araştırmacılarımızın gayretiyle Allah'ın izniyle geliştiriyoruz, üretiyoruz. Hususen özellikle güç sistemleri, motor sistemleri konusu çokça zikredildi. Ben, birkaç alanda yürütülen çalışmalarla ilgili Gazi Meclisimizi bilgilendirmek gerektiği kanaatindeyim.
Kara araçlarımızda Vuran ve Kirpi araçlarıyla Tuna motoru askerimizin kullanımına sunuldu. Yeni nesil paletli araçlarda görev yapacak Utku motoru ve Altay tankımız için geliştirilen Batu motorunun geliştirme ve test faaliyetleri tamamlandı. Her ikisinin de transmisyon test çalışmaları başarıyla sürüyor. İnsansız hava araçlarımızda Bayraktar TB3'e güç veren PD–200 motoru halihazırda envantere girdi. Anka ve Aksungur'a entegre edilen PD–170 motoru ile test faaliyetleri devam ediyor. Yine, Kargı İHA için PG–50 motoru ile bağımsız kabiliyetler elde ettik.
"Kaan savaş uçağının ana motorunu da Allah'ın izniyle Türkiye kendi imkanlarıyla geliştirecek, üretecektir"
Helikopterlerimizde, Gökbey helikopterinin kalbinde olan milli TS–1400 turbo shaft motorunun sertifikasyon testleri devam ediyor. Seri üretim çalışmaları başarıyla yürütülüyor. Yine füze ve mühimmat tarafında Atmaca ve SOM için KTJ–3200, Çakır için KTJ–1750, Kara Atmaca için KTJ–3700 jet motorlarını yerli ve milli olarak geliştirdik, kullanıyoruz. Ki bu motorlarda daha önce yurt dışından ithal etmekte, tedarik etmekte zorluk çektiğimiz motorlardı. Hepsini yerlileştirmiş olduk.
Deniz platformlarımızda Marlin SİDA için Levant motoru, ULAQ SİDA için Marin X7 entegrasyonları yapıldı. MİLGEM gemilerimiz için Mavi Batu bağımsız çözümünün hayata geçirilmesi için de test faaliyetleri tamamlandı. Jet motorları ve ileri aşama çalışmalarımızda ANKA–3 için geliştirilen TF–6000 turbofan motoru başarıyla çalıştırıldı. Kızılelma için TF–10.000 geliştirme çalışmaları devam ederken Kaan savaş uçağının ana motoru TF–35.000 ve yardımcı güç ünitesi APU–60 için geliştirme faaliyetleri de başarıyla sürüyor. Kaan savaş uçağının ana motorunu da Allah'ın izniyle Türkiye kendi imkanlarıyla geliştirecek, üretecektir. Türkiye, motor teknolojilerinde oluşturduğu bu geniş yelpaze ile kara, hava, deniz ve füze sistemlerinde ihtiyaç duyulan kritik kabiliyetleri artık yerli ve milli imkanlarla karşılamaya başlamıştır.
"Beyin göçü meselesi sadece Türkiye'nin değil, dünyanın pek çok ülkesinin gündemindedir"
Beyin göçü meselesi çokça konuşuldu. Bu mesele sadece Türkiye'nin değil, dünyanın pek çok ülkesinin gündemindedir. Zira yüksek teknoloji yarışının en temel bileşeni beşeri sermayedir, insan kıymetidir. Bizim de en değerli varlığımız pırıl pırıl, zeki, çalışkan insan kaynağımızdır. Hem bu insan kaynağı havuzumuzu genişletmek hem de kendi yetiştirdiğimiz insanımızın Türkiye'ye hizmet etmesini sağlamak üzere önemli adımlar atıyoruz. Özellikle yine savunma sanayiden örnek verilerek mühendislerimizin yurt dışına gittiği söylendi. Elbette farklı dönemlerde, farklı amaçlarla, farklı ülkelere giden insanlar olabilir ama ben size bir istatistik vereceğim: Bu yıl ASELSAN'dan ayrılarak yurt dışına giden 50 mühendisimiz oldu. Fakat yürüttüğümüz milli projelerin heyecanını paylaşmak üzere yurt dışından ASELSAN'a 125 mühendisimiz geldi. Dolayısıyla artık Türkiye beyin göçünü değil, tersine beyin göçünü konuşuyor.
Son 23 yılda ülkemizdeki bilimsel yayınların sayısını yıllık 9 binden 52 binin üzerine çıkardık. Bazı milletvekillerimiz 'Bilimsel yayın sayısı artıyor ama bilimsel yayınlarımızın niteliği yükseliyor mu? Yükselmiyor' dediler. Halbuki gerçek öyle değil. Son 5 yılda Türkiye, OECD üye ve gözlemci ülkeler arasında yayınların aldığı toplam atıf sayısına göre sıralamasını en çok artıran ülke oldu. Türkiye'den araştırmacıların yer aldığı uluslararası işbirlikli yayınların etki değeri 2024 yılında 1,60 değerine ulaştı. Dünya ortalamasının ve G20 ortalaması olan 1,29 değerinin çok üzerinde bir performans ortaya koyduk. Yani hem bilimsel yayınlarımızın sayısı, niceliği arttı hem de bilimsel yayınlarımızın aldığı atıflar, yani nitelikleri yükseldi.
"Huzur ikliminin oluşması doğuda, Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yatırımların hızlanmasına vesile olacak"
Özellikle bölgeler arası gelişmişlik farkları ile ilgili çokça milletvekilimiz kanaatlerini paylaştılar. Şunu ifade etmek istiyorum: Az önce bazı sayın milletvekillerimiz de ifade etti; özellikle huzur ikliminin oluşması doğuda, Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yatırımların hızlanmasına vesile olacak. Biz de bunu mümkün kılacak adımları atıyoruz. Bakın, GAP Bölgesi'nde 2004 yılında 1 milyon 299 bin istihdam varken 2024'te istihdamı tam iki misline, 2 milyon 600 bine çıkarmışız. GAP Bölgesi'nin ihracatı 2002'de 689 milyon dolarken 2024'te 12 milyar doları aşmış.
"Mardin'de noodle üretim tesisleri kuruyoruz"
Bir sayın milletvekilimiz, Mardin'e atıfla 'Mardin buğdayın anavatanı ama makarna fabrikaları Batı illerinde kuruluyor' dedi. Gerçek böyle değil. Mardin'de 3'ü son 10 yılda kurulmuş 4 makarna fabrikası halihazırda üretim gerçekleştiriyor. 2012'den bu yana sadece Mardin'de makarna üretimi için 3,7 milyar liralık yatırımın önünü açtık. Şimdi yerel kalkınma hamlesi programıyla, küresel düzeyde 100 milyar dolara erişen noodle (Asya eriştesi) pazarından pay almak üzere Mardin'de noodle üretim tesisleri kuruyoruz.
Mesleki eğitimi çok önemsiyoruz. Özellikle organize sanayi bölgelerinde kurulan 81 meslek lisesi ve 26 meslek yüksekokulunda toplam 84 bin öğrencimiz eğitimlerini sürdürmekte. Burada saha ile eğitim arasındaki etkileşim çok güçlü. Bu modeli daha da iyi noktaya getirmek için, önümüzdeki dönemde ücretsiz eğitim sunacak Sanayi ve Teknoloji Kolejlerini Türkiye'nin dört bir yanında yaygınlaştıracağız. İnşallah birkaç ay içerisinde 10 Sanayi ve Teknoloji Kolejinin de temellerini atacağız.
Yine teşvik kapama belgeleri ile ilgili bir milletvekilimiz, bu kapama işlemlerinin yavaş ilerlediğini ve yatırımcıların beklenti içinde olduğunu ifade ettiler. Özellikle pandemi ve yaşadığımız deprem felaketleri gibi mücbir sebep halleri nedeniyle yatırım sürelerinde sarkmalar yaşayan yatırımcılarımız, tamamlama vizesi taleplerini son dönemde yoğunlaştırmış oldular. 2020–2024 döneminde ortalama yıllık kapama sayımız, teşvik belgesi tamamlama sayımız 3 bin 250 iken bu yıl henüz yılı tamamlamadık. Şimdiden 8 bin 671 teşvik belgesinin kapama işlemini yaptık. Ben gerçekten bu konuda büyük bir hassasiyetle çalışan çalışma arkadaşlarımın tümüne huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
"Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 2002'den bu yana 21 yeni organize sanayi bölgesi kurduk"
GAP'taki sulama projeleri ile ilgili de bir istatistik paylaşayım: Bakın, 2002'de GAP Bölgesi'nde sulamaya açılmış toplam alan 198 bin hektar iken şimdi bu 675 bin hektara ulaştı. Yine Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 2002'den bu yana 21 yeni organize sanayi bölgesi kurduk. OSB'lerimizin sayısını 31'e ulaştırdık. Üretimdeki parsellerde OSB'lerimizde 421 bin kişi çalışıyor ve tam kapasiteye eriştiğimizde GAP Bölgesi'ndeki OSB'lerimizde inşallah istihdamı 520 bine çıkaracağız. Bugüne kadar GAP Bölgesi'ndeki OSB'lere 18 milyar liraya yakın kaynak sağladık.
Yine tekstil sektörü ile ilgili yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı konuşmamda genişçe anlatmıştım. Biz hiçbir sektörü asla gözden çıkarmış değiliz. Bilakis emek yoğun sektörlerimiz- halihazırda 1 milyondan fazla emekçi kardeşimizin istihdam edildiği hazır giyim, tekstil gibi sektörlerimiz - Türkiye için çok kıymetlidir. Bu sektörlerde ortalama istihdam maliyetleri bizden daha düşük olan ülkelerin emek maliyetlerinde bazı avantajlar oluşmuş olsa da Türk tekstil sanayi, onlarca yıl boyunca elde ettiği birikim, kabiliyet ve inovasyon çalışmaları sayesinde gücünü Allah'ın izniyle gelecekte artırarak yoluna devam edecek. Biz de tekstilcilerimizin yanında olacağız istihdamı koruma programıyla, yurt içinde taşıma programıyla, taşınma programıyla ve AR-GE, tasarım ve marka çalışmalarını hızlandırarak bu sektörümüzün gücüne güç katmayı sürdüreceğiz."
Yine, yöneltilen bir başka soru 5'inci ve 6'ncı bölgelerde oluşan istihdamla ilgiliydi. Bakınız, 2012'den bu yana teşvik sistemi kapsamında sunduğumuz desteklerle oluşan istihdamın -ki bu yaklaşık 2 milyon 700 bine yakın istihdamdır- üçte 1'ini 5'inci ve 6'ncı bölgelerde oluşturduk, 960 bin istihdamı bu bölgelerde sanayicimizle birlikte hayata geçirdik. Şırnak Cizre Organize Sanayi Bölgesi'nin elektrik altyapısı meselesi gündeme getirildi. Bu altyapı projelerinin ihalelerini gerçekleştirmiş bulunuyoruz, inşallah hızla bu altyapıları da tamamlayacağız.
"Daha büyük başarılara imza atacağız"
Yine, Sayın Başarır 'Hep yirmi üç yılı konuşuyoruz, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dönemini konuşalım, 2018'den bu yana ne oldu onu konuşalım' dedi. Bakınız, 2018'de Türkiye'de toplam istihdam 28,7 milyon kişiydi, şimdi 33,2 milyon kişi. Sanayi istihdamı 5,7 milyondu 2018'de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine adım attığımızda, şimdi sanayi istihdamı 6,4 milyon. Haziran 2018'de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik, sanayi üretimi o günden bugüne yüzde 29 arttı. İmalat sanayisinde kayıtlı istihdama bakalım; 2018'de 3 milyon 800 bindi, şimdi 4 milyon 600 bin. Elbette yapacak çok daha fazla işimiz var, durmak yok ama inanıyoruz ki nitelikli insan kaynağımızla, sanayicilerimizle, girişimcilerimizle birlikte inşallah çok daha büyük başarılara imza atacağız.
Sayın Kavuncu 'Made in EU' meselesini yani Avrupa Birliğinin yerel üretime ilişkin alabileceği konuşulan yeni kararlara ilişkin çalışmalarımızı sordular. Ben bu konuda kendilerini daha geniş de bilgilendireceğim ama burada şunu söyleyeyim: Avrupa Birliği Türkiye'nin en önemli ticaret partneridir ve dengeli bir ticaretimiz var yani ihracatımız ve Avrupa Birliğinden ithalatımız birbirine yakın düzeyde. Dolayısıyla, bizim Avrupa Birliği değer zincirlerinde oynadığımız rolü riske edecek hiçbir adımın atılmaması için tüm çalışmaları Ticaret Bakanlığımızla, Dışişleri Bakanlığımızla, tüm ilgili paydaşlarımızla birlikte sürdürüyoruz. Burada Avrupa Birliği için de en doğru karar, Türk sanayisi ile Avrupa sanayisi arasındaki entegrasyonu güçlendirecek adımlar atmak olacaktır çünkü Türkiye, sadece nitelikli iş gücüyle değil aynı zamanda AR-GE, inovasyon ve yüksek teknoloji kabiliyetleriyle Avrupa'ya büyük değer katacak bir ülkedir.
Yine 'Türkiye'nin en büyük şirketleri arasında yüksek teknoloji şirketleri var mı?' diye bir sayın milletvekilimiz sordular. Sadece bir örnek vereyim: ASELSAN'ımız Türkiye'nin en değerli şirketidir, değeri 20 milyar doları geçmiştir. Allah'ın izniyle, hem Türkiye'nin dört bir yanında yerel kalkınma hamlesiyle refahı kuzeyden güneye, doğudan batıya topyekun yaygınlaştıracak adımları hem de yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve milli teknoloji hamlesiyle ülkemize rekabet gücü kazandıracak adımları, inşallah, milletimizle birlikte atmaya devam edeceğiz diyorum."