Sağlık ile Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlıklarının 2026 yılı bütçeleri TBMM Genel Kurulunda

Politika Haberleri

TBMM Genel Kurulu'nda DEM Parti milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçelerini eleştirerek sağlık hizmetlerine kamusal desteğin azalmasını ve enerji politikalarının halk üzerindeki etkilerini gündeme getirdi. Milletvekilleri, özel hastanelere yapılan ödemelere ve enerji fiyatlarındaki artışlara dikkat çekti.

TBMM Genel Kurulunda, Sağlık Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2026 yılı bütçeleri üzerinde Dem Parti milletvekilleri söz aldı.
DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, koruyucu halk sağlığı hizmetlerine bütçe ayrılmadığını, tedavi edici hizmetlerin öncelendiğini söyledi.
Bu alana kamusal desteğin gün geçtikçe azaltıldığını ileri süren Bozdağ, özel hastanelerin destek, teşvik ve SGK anlaşmalarıyla giderek büyüdüğünü savundu.
Bu yılın ilk 6 ayında özel hastanelere, kamu hastanelerine göre kişi başı iki katı daha fazla ödeme yapıldığını iddia eden Bozdağ, "SGK, yurttaşın sağlık sigortası primleriyle finanse ediliyor. SGK, sermayeye kaynak aktarmanın aracısı bir kurum haline gelmiş." eleştirisinde bulundu.
Bütçeden sağlığa ayrılması gereken payın en az yüzde 15 olması gerektiğini dile getiren Bozdağ, "Ancak o zaman sağlıktan yurttaşlar eşit, ücretsiz ve nitelikli bir şekilde faydalanabilirler. Sağlık ücretsiz, nitelikli olmalı ve eşit sunulmalı, ulaşılabilir olmalı ve tabii ki sağlık ana dilde hizmet üretebilmeli. Ana dili Kürtçe olan bir kişi için ancak ana dilinde bir sağlık hizmeti eşit, nitelikli ve ulaşılabilir olur. Halklarımız, Kürt halkı bunu hak ediyor." ifadelerini kullandı.
DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, sağlık hizmetlerinde özel sektöre verilen payları eleştirdi.
Şehir hastaneleri projelerine değinen Gergerlioğlu, "Sağlık Bakanlığının yüzde 10 bütçesi şehir hastanelerinin masrafına gidiyor. Bu paralar vatandaşın sağlığına gitmiyor, bu paralar zenginin cebine gidiyor arkadaşlar ve gelinen noktada vatandaş sağlık hakkına ulaşamıyor. Şimdi, denetlemesi yapılıyor mu? Hayır. Şehir hastanelerinde taşeronlaştırma ve denetimsizlik had safhada." diye konuştu.
DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, eczacıların sorunlarına ve ilaç alımlarında sabit döviz kuru uygulamasının sonuçlarına değindi, özel hastanelerde olduğu gibi eczanelere destek verilmemesini eleştirdi.
DEM Parti Tunceli Milletvekili Ayten Kordu, enerji politikasının aynı zamanda bir demokrasi meselesi olduğunu söyledi.
Enerji dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesiyle fatura yükünün en yoksul kesimin sırtına yüklendiğini savunan Kordu, bunun sonucunda halkın hem daha pahalı hem de güvencesiz enerji kullanmak zorunda bırakıldığını ileri sürdü.
Tüketim kademelerine ilişkin eleştirilerde bulunan Kordu, enerji şirketlerinin karları artarken halkın neden sürekli zamlarla karşı karşıya kaldığını sordu.
"Yeşil enerji, yeşil dönüşüm" gibi isimlerle anılan politikaları anımsatan Kordu, bunların "yeni bir sermaye birikim modeli", "yeni bir talan döngüsü" olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Ormanların kesildiğini, verimli tarım alanlarının güneş panelleriyle kaplandığını söyleyen Kordu, "Bu sistemin adı yenilenebilir enerji değildir, bir daha asla yenilenemeyecek olan bir yıkımın kendisidir. Enerji bir meta değildir, bir yaşam hakkıdır. Doğayı yok ederek enerji üretmek, geleceğimizi yok etmektir." şeklinde konuştu.
DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren 7554 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un temmuz ayında TBMM Genel Kurulunda kabul edildiğini hatırlatarak, bu yasayla Türkiye'nin dört bir tarafında çok sayıda ruhsatlandırma yapıldığını, ülkenin "talan edildiğini" ileri sürdü.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) şirketlerin danışman kurulu gibi çalışmaya başladığını savunan Akın, "MTA aslında bilimsel olarak tarihi itibarıyla bu ülkenin yer altı varlıklarını, deprem olanaklarını, su varlıklarını değerlendiren ve halka hizmet etmek için bilimsel rapor üreten bir merkez olmakla beraber şu anda kesinlikle, özellikle son yıllarda şirketlerin temsilcisi, onların ofisi, onların danışma büroları, ruhsat vermekle yetkili ve görevli bir kurum haline getirilmiştir." ifadelerini kullandı.