2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda… Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Kaya: Bu Bütçe Milletin Değil, Faizin ve Rantın Bütçesidir
TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Bütçesi’ni eleştiren Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, "Bütçenin gelir adaletsizliğini derinleştirdiğini ve faizi öncelediğini" belirterek “ret” oyu vereceklerini açıkladı. Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen ise bütçeyi “İstikrar değil vazgeçiş belgesi” olarak niteleyerek, milyarlarca liralık kaynağın faiz lobilerine ve sınırlı bir kesime aktarıldığını söyledi.
(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda 2026 Bütçesi'ni eleştiren Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, "Bütçenin gelir adaletsizliğini derinleştirdiğini ve faizi öncelediğini" belirterek "ret" oyu vereceklerini açıkladı. Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen ise bütçeyi "İstikrar değil vazgeçiş belgesi" olarak niteleyerek, milyarlarca liralık kaynağın faiz lobilerine ve sınırlı bir kesime aktarıldığını söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler sürerken, Yeni Yol Partisi Grubu adına son konuşmaları Grup Başkanı Bülent Kaya ve Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen yaptı. Kaya, bütçenin siyasal bir tercih belgesi olduğunu belirterek, Yeni Yol Grubu'nun bütçeye "ret" oyu vereceğini açıkladı.
Kaya: Vergi yükü, ağırlıklı olarak dar gelirli kesimlerin sırtına yükleniyor
Bütçede faize ayrılan 2 trilyon 700 milyar liralık paya dikkat çeken Kaya, gelir dağılımının adaletsiz olduğunu savundu. 2026 bütçesinde toplam gelirlerin 17 trilyon 923 milyar lira olduğunu, bunun yüzde 87'sinden fazlasının vergi gelirlerinden oluştuğunu belirten Kaya, "Vergi yükünün ağırlıklı olarak dar gelirli kesimlerin sırtına yüklendiğini" söyledi. KDV ve ÖTV'nin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüzde 52'yi aştığını kaydeden Kaya, gelir vergisiyle birlikte bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 75'inin ücretliler ve tüketicilerden toplandığını ifade etti.
Vergi politikasının yüksek enflasyon ortamında vatandaşın geçimini daha da zorlaştırdığını dile getiren Kaya, "Vergide adalet olmadan bütçede adalet olmaz" dedi. Sosyal yardımlara ayrılan kaynağın 917 milyar lirada kalmasına karşın, faize ayrılan payın bunun üç katı olduğunu belirten Kaya, bütçenin rantiye ve faiz gelirlerini öncelediğini savundu.
Emekli ve asgari ücretlilerin durumuna da değinen Kaya, ortalama emekli aylığının ve asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını söyledi. Türkiye'de yaklaşık 27 milyon kişinin 25 bin liranın altında gelirle yaşamaya çalıştığını ifade eden Kaya, bütçenin emekli, işçi ve dar gelirli kesimlerin sorunlarına çözüm üretmediğini dile getirdi. Kaya, bütçenin üretim ekonomisini güçlendirmediğini, sanayici ve çiftçilerin artan maliyetler ve finansman baskısı altında kaldığını belirterek, ekonomik büyümenin geniş toplum kesimlerine yansımadığını savundu.
"Türkiye Yüzyılı süreci, salt bir güvenlik politikası olarak ele alınmamalı"
Bülent Kaya, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecinin bütçeye ve icraata yeterince yansımadığını savunarak, Anadolu irfanı hakkında verdiği örnek fıkralarla iktidarın yaklaşımını eleştirdi. Sürecin "Türkiye Yüzyılı Projesi" olarak tanımlanmasına rağmen bütçede sulama, ulaşım, hızlı tren, sınır ticareti ve Doğu-Güneydoğu'nun kalkınmasına yönelik somut adımların yer almadığını belirten Kaya, bunun iktidarın sürece olan inancının zayıf olduğunu gösterdiğini söyledi. Kaya, sürecinin salt bir güvenlik politikası olarak değil; ekonomik kalkınma, temel hak ve özgürlükler ile ileri demokrasiyi kapsayan bütüncül bir vizyonla ele alınması gerektiğini vurguladı.
Geçmiş çözüm süreçlerinden çıkarılması gereken derslerin göz ardı edildiğini ifade eden Kaya, kamu güvenliğinin ihmal edilmemesi, demokratikleşme adımlarının örgütten bağımsız yürütülmesi ve sürecin toplumsallaştırılması yönündeki uyarıların dikkate alınmadığını dile getirdi. Terörle mücadelenin yalnızca güvenlik politikalarıyla değil; siyaset, ekonomi, hukuk, diplomasi ve ceza politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğini söyleyen Kaya, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun ortak bir raporla Meclis'e gelmesinin hedeflendiğini belirtti. Kaya, sürecin tamamlanması için atılacak yasal adımların bir "taviz" değil, mücadelenin doğal ve gerekli bir parçası olduğunu ifade etti.
"Örgütlerin silahlı yapılarını sona erdirme politikalarının kalıcı sonuçlar vermediğini hep beraber görmemiz lazım"
Kaya, sürece ilişkin şunları söyledi:
"Yaklaşımımız şudur: Örgüt bütün silahlı varlığını sona erdirsin. Son örgüt mensubu da silahını teslim etsin. Ondan sonra biz, 'bu yasal düzenlemeleri konuşalım' yaklaşımının doğru olmadığını düşünüyoruz. Sürecin ruhu ve selamete ulaşabilmesi açısından yasal düzenlemelerin, TBMM'nin takdiri ve güvenlik bürokrasisinin de ve yapacağı tespitlerle TBMM Bilgilendirmesi sonucunda doğru ve uygun bir zamanda devreye alınması lazım. Şayet biz bunu doğru ve uygun bir zamanda ele alamazsak istenen amacı sağlamaktan daha çok önceki örneklerinde olduğu gibi sadece belki kısmi süreli bir rahatlamaya yol açabilir. Ama emin olun bu istenilen faydayı vermeyen bir yaklaşım olur.
Dolayısıyla biz TBMM'nin yasal adımlarla ilgili hususu devletin bir acziyeti olarak değil; bu meselenin başarıya ulaşması için bir ceza ve yasal mevzuata yaklaşım politikası olarak ele alınmasını ve bunun da geciktirilmeden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz... Orta Doğu'nun ve dünyanın dengelerinin değişmekte olduğunu hep beraber görmek durumundayız. Örgütlerin silahlı yapılarını sona erdirmeye dönük politikalarının yani politikaların kısa vadeli rahatlamalar sağlasa da maalesef kalıcı sonuçlar vermediğini hep beraber görmemiz lazım.
"Hiçbir ulvi değer çatışma, şiddet ve terörü meşrulaştıramaz"
Temel hak ve özgürlüklerle desteklenmeyen, toplumsal dayanışmayı hedeflemeyen, ekonomik kalkınma ve demokrasinin işleyişini hedeflemeyen ve hukukun üstünlüğünü sağlayamayan süreçler, belki örgütleri sona erdirir ama maalesef sorunlarımızı ortadan kaldırmaz. Her sorun ile mücadele aynı zamanda kök sebeplere odaklanmaktan ve onlara kalıcı çözümler bulmaktan geçer. Kök sebepler örgütlerin meşru kaynağı değil. Çünkü hiçbir ulvi değer çatışma, şiddet ve terörü meşrulaştıramaz.
Bu sorunlarımızı da aynı paketin içerisinde değerlendirmememiz lazım. TBMM'de görev yapan milletvekilleri ve bu milletin evlatları olarak üzerimize düşen bir vazife bu fırsatları sonuna kadar değerlendirmek, ortaya konan bu tehditlere karşı da milletimizi ve devletimizi güvenli bir şekilde sağlam bir limana kavuşturacak politikaları ortaya koymak gerekir. Bugün özellikle ülkemizin, Irak'ın, Suriye'nin, oradaki Kürt coğrafyasının birlikte Orta Doğu'daki ticaretin, lojistiğin, enerjinin, ulaştırma koridorlarının merkezi haline geldiğini hep beraber görmek durumundayız. Ülkemizin de içerisinde bulunduğu işte bu coğrafya bütün milletlere, bütün halklara eğer birlikte de barış içerisinde yeni bir Orta Doğu'yu inşa edebilirsek hem Orta Doğu'da yaşayan milletler ve halklar için hem de dünya için çok büyük fırsatları beraberinde getirdiğini görmemiz lazım.
Dolayısıyla bu sürece destek görmekle teslim olmanın farklı kavramlar olduğunu, sürece dair değerlendirmelerimizi yaparken sürece sonuna kadar destek vereceğimizi ama asla sürece teslim olacak politikalar gütmeyeceğimizi buradan aziz milletimize bir kez daha net bir şekilde ifade ediyoruz. Dolayısıyla biz Yeni Yol Grubu olarak,bu sürece fırsatlar ve tehditler penceresinden bakıyoruz."
Ekmen: 2026 bütçesi, milletin değil; denetimsiz bir servet transferi düzeninin bütçesidir
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen de "2026 bütçesi, milletin değil; faiz lobilerinin, garanti ödemeli müteahhitlerin ve denetimsiz bir servet transferi düzeninin bütçesidir" diye konuştu. Ekmen, bütçeyi bir "istikrar" değil, "vazgeçiş" belgesi olarak nitelendirerek, bütçede faize ayrılan payın 2 trilyon 741 milyar liraya ulaştığını belirtti. Ekmen, bunun bütçe açığının da üzerine çıktığını söyleyerek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının ülkeye maliyetinin yaklaşık 60 milyar doları bulduğunu ifade etti. Bu kaynağın bilinçli bir tercihle sınırlı bir kesime aktarıldığını ileri süren Ekmen, devletin topladığı vergilerin emekli, çiftçi ve dar gelirli vatandaş yerine faiz giderlerine yönlendirildiğini kaydetti.
Ekonomik göstergelere dikkat çeken Ekmen, kira enflasyonunun yüzde 69'a yaklaştığını, Türkiye'nin 2024 Sefalet Endeksi'nde 162 ülke arasında en kötü durumda olan ilk beş ülke arasında yer aldığını söyledi. Vatandaşların borçluluğunun hızla arttığını belirten Ekmen, bireysel kredi tutarının 5 trilyon lirayı aştığını ve hane halkının borçla ayakta kalmaya çalıştığını dile getirdi.
"Tarıma ayrılan kaynak, yasal zorunluluğun çok altında kalıyor"
Sanayi, tarım ve bölgesel kalkınma politikalarını da eleştiren Ekmen, bütçede üretim ve istihdamı destekleyen kalemlerin geri planda bırakıldığını savundu. Tarıma ayrılan kaynağın yasal zorunluluğun çok altında kaldığını, sanayi desteklerinin ise yetersiz olduğunu belirten Ekmen, ithalata dayalı politikaların çiftçi ve üreticiyi zor durumda bıraktığını söyledi.
Ekmen, bütçenin eğitim, sağlık, sosyal politikalar ve gençlik alanlarında da yetersiz kaldığını ifade ederek, faiz harcamalarının birçok bakanlığın bütçesini katladığını dile getirdi. 2026 bütçesinin emekliyi, asgari ücretliyi, çiftçiyi ve genci dışlayan bir anlayışı yansıttığını savunan Ekmen, mevcut ekonomi yönetiminin değişmesi gerektiğini vurguladı.
TBMM Genel Kurulu'nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler sürerken, Yeni Yol Partisi Grubu adına son konuşmaları Grup Başkanı Bülent Kaya ve Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen yaptı. Kaya, bütçenin siyasal bir tercih belgesi olduğunu belirterek, Yeni Yol Grubu'nun bütçeye "ret" oyu vereceğini açıkladı.
Kaya: Vergi yükü, ağırlıklı olarak dar gelirli kesimlerin sırtına yükleniyor
Bütçede faize ayrılan 2 trilyon 700 milyar liralık paya dikkat çeken Kaya, gelir dağılımının adaletsiz olduğunu savundu. 2026 bütçesinde toplam gelirlerin 17 trilyon 923 milyar lira olduğunu, bunun yüzde 87'sinden fazlasının vergi gelirlerinden oluştuğunu belirten Kaya, "Vergi yükünün ağırlıklı olarak dar gelirli kesimlerin sırtına yüklendiğini" söyledi. KDV ve ÖTV'nin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüzde 52'yi aştığını kaydeden Kaya, gelir vergisiyle birlikte bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 75'inin ücretliler ve tüketicilerden toplandığını ifade etti.
Vergi politikasının yüksek enflasyon ortamında vatandaşın geçimini daha da zorlaştırdığını dile getiren Kaya, "Vergide adalet olmadan bütçede adalet olmaz" dedi. Sosyal yardımlara ayrılan kaynağın 917 milyar lirada kalmasına karşın, faize ayrılan payın bunun üç katı olduğunu belirten Kaya, bütçenin rantiye ve faiz gelirlerini öncelediğini savundu.
Emekli ve asgari ücretlilerin durumuna da değinen Kaya, ortalama emekli aylığının ve asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını söyledi. Türkiye'de yaklaşık 27 milyon kişinin 25 bin liranın altında gelirle yaşamaya çalıştığını ifade eden Kaya, bütçenin emekli, işçi ve dar gelirli kesimlerin sorunlarına çözüm üretmediğini dile getirdi. Kaya, bütçenin üretim ekonomisini güçlendirmediğini, sanayici ve çiftçilerin artan maliyetler ve finansman baskısı altında kaldığını belirterek, ekonomik büyümenin geniş toplum kesimlerine yansımadığını savundu.
"Türkiye Yüzyılı süreci, salt bir güvenlik politikası olarak ele alınmamalı"
Bülent Kaya, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecinin bütçeye ve icraata yeterince yansımadığını savunarak, Anadolu irfanı hakkında verdiği örnek fıkralarla iktidarın yaklaşımını eleştirdi. Sürecin "Türkiye Yüzyılı Projesi" olarak tanımlanmasına rağmen bütçede sulama, ulaşım, hızlı tren, sınır ticareti ve Doğu-Güneydoğu'nun kalkınmasına yönelik somut adımların yer almadığını belirten Kaya, bunun iktidarın sürece olan inancının zayıf olduğunu gösterdiğini söyledi. Kaya, sürecinin salt bir güvenlik politikası olarak değil; ekonomik kalkınma, temel hak ve özgürlükler ile ileri demokrasiyi kapsayan bütüncül bir vizyonla ele alınması gerektiğini vurguladı.
Geçmiş çözüm süreçlerinden çıkarılması gereken derslerin göz ardı edildiğini ifade eden Kaya, kamu güvenliğinin ihmal edilmemesi, demokratikleşme adımlarının örgütten bağımsız yürütülmesi ve sürecin toplumsallaştırılması yönündeki uyarıların dikkate alınmadığını dile getirdi. Terörle mücadelenin yalnızca güvenlik politikalarıyla değil; siyaset, ekonomi, hukuk, diplomasi ve ceza politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğini söyleyen Kaya, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun ortak bir raporla Meclis'e gelmesinin hedeflendiğini belirtti. Kaya, sürecin tamamlanması için atılacak yasal adımların bir "taviz" değil, mücadelenin doğal ve gerekli bir parçası olduğunu ifade etti.
"Örgütlerin silahlı yapılarını sona erdirme politikalarının kalıcı sonuçlar vermediğini hep beraber görmemiz lazım"
Kaya, sürece ilişkin şunları söyledi:
"Yaklaşımımız şudur: Örgüt bütün silahlı varlığını sona erdirsin. Son örgüt mensubu da silahını teslim etsin. Ondan sonra biz, 'bu yasal düzenlemeleri konuşalım' yaklaşımının doğru olmadığını düşünüyoruz. Sürecin ruhu ve selamete ulaşabilmesi açısından yasal düzenlemelerin, TBMM'nin takdiri ve güvenlik bürokrasisinin de ve yapacağı tespitlerle TBMM Bilgilendirmesi sonucunda doğru ve uygun bir zamanda devreye alınması lazım. Şayet biz bunu doğru ve uygun bir zamanda ele alamazsak istenen amacı sağlamaktan daha çok önceki örneklerinde olduğu gibi sadece belki kısmi süreli bir rahatlamaya yol açabilir. Ama emin olun bu istenilen faydayı vermeyen bir yaklaşım olur.
Dolayısıyla biz TBMM'nin yasal adımlarla ilgili hususu devletin bir acziyeti olarak değil; bu meselenin başarıya ulaşması için bir ceza ve yasal mevzuata yaklaşım politikası olarak ele alınmasını ve bunun da geciktirilmeden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz... Orta Doğu'nun ve dünyanın dengelerinin değişmekte olduğunu hep beraber görmek durumundayız. Örgütlerin silahlı yapılarını sona erdirmeye dönük politikalarının yani politikaların kısa vadeli rahatlamalar sağlasa da maalesef kalıcı sonuçlar vermediğini hep beraber görmemiz lazım.
"Hiçbir ulvi değer çatışma, şiddet ve terörü meşrulaştıramaz"
Temel hak ve özgürlüklerle desteklenmeyen, toplumsal dayanışmayı hedeflemeyen, ekonomik kalkınma ve demokrasinin işleyişini hedeflemeyen ve hukukun üstünlüğünü sağlayamayan süreçler, belki örgütleri sona erdirir ama maalesef sorunlarımızı ortadan kaldırmaz. Her sorun ile mücadele aynı zamanda kök sebeplere odaklanmaktan ve onlara kalıcı çözümler bulmaktan geçer. Kök sebepler örgütlerin meşru kaynağı değil. Çünkü hiçbir ulvi değer çatışma, şiddet ve terörü meşrulaştıramaz.
Bu sorunlarımızı da aynı paketin içerisinde değerlendirmememiz lazım. TBMM'de görev yapan milletvekilleri ve bu milletin evlatları olarak üzerimize düşen bir vazife bu fırsatları sonuna kadar değerlendirmek, ortaya konan bu tehditlere karşı da milletimizi ve devletimizi güvenli bir şekilde sağlam bir limana kavuşturacak politikaları ortaya koymak gerekir. Bugün özellikle ülkemizin, Irak'ın, Suriye'nin, oradaki Kürt coğrafyasının birlikte Orta Doğu'daki ticaretin, lojistiğin, enerjinin, ulaştırma koridorlarının merkezi haline geldiğini hep beraber görmek durumundayız. Ülkemizin de içerisinde bulunduğu işte bu coğrafya bütün milletlere, bütün halklara eğer birlikte de barış içerisinde yeni bir Orta Doğu'yu inşa edebilirsek hem Orta Doğu'da yaşayan milletler ve halklar için hem de dünya için çok büyük fırsatları beraberinde getirdiğini görmemiz lazım.
Dolayısıyla bu sürece destek görmekle teslim olmanın farklı kavramlar olduğunu, sürece dair değerlendirmelerimizi yaparken sürece sonuna kadar destek vereceğimizi ama asla sürece teslim olacak politikalar gütmeyeceğimizi buradan aziz milletimize bir kez daha net bir şekilde ifade ediyoruz. Dolayısıyla biz Yeni Yol Grubu olarak,bu sürece fırsatlar ve tehditler penceresinden bakıyoruz."
Ekmen: 2026 bütçesi, milletin değil; denetimsiz bir servet transferi düzeninin bütçesidir
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen de "2026 bütçesi, milletin değil; faiz lobilerinin, garanti ödemeli müteahhitlerin ve denetimsiz bir servet transferi düzeninin bütçesidir" diye konuştu. Ekmen, bütçeyi bir "istikrar" değil, "vazgeçiş" belgesi olarak nitelendirerek, bütçede faize ayrılan payın 2 trilyon 741 milyar liraya ulaştığını belirtti. Ekmen, bunun bütçe açığının da üzerine çıktığını söyleyerek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının ülkeye maliyetinin yaklaşık 60 milyar doları bulduğunu ifade etti. Bu kaynağın bilinçli bir tercihle sınırlı bir kesime aktarıldığını ileri süren Ekmen, devletin topladığı vergilerin emekli, çiftçi ve dar gelirli vatandaş yerine faiz giderlerine yönlendirildiğini kaydetti.
Ekonomik göstergelere dikkat çeken Ekmen, kira enflasyonunun yüzde 69'a yaklaştığını, Türkiye'nin 2024 Sefalet Endeksi'nde 162 ülke arasında en kötü durumda olan ilk beş ülke arasında yer aldığını söyledi. Vatandaşların borçluluğunun hızla arttığını belirten Ekmen, bireysel kredi tutarının 5 trilyon lirayı aştığını ve hane halkının borçla ayakta kalmaya çalıştığını dile getirdi.
"Tarıma ayrılan kaynak, yasal zorunluluğun çok altında kalıyor"
Sanayi, tarım ve bölgesel kalkınma politikalarını da eleştiren Ekmen, bütçede üretim ve istihdamı destekleyen kalemlerin geri planda bırakıldığını savundu. Tarıma ayrılan kaynağın yasal zorunluluğun çok altında kaldığını, sanayi desteklerinin ise yetersiz olduğunu belirten Ekmen, ithalata dayalı politikaların çiftçi ve üreticiyi zor durumda bıraktığını söyledi.
Ekmen, bütçenin eğitim, sağlık, sosyal politikalar ve gençlik alanlarında da yetersiz kaldığını ifade ederek, faiz harcamalarının birçok bakanlığın bütçesini katladığını dile getirdi. 2026 bütçesinin emekliyi, asgari ücretliyi, çiftçiyi ve genci dışlayan bir anlayışı yansıttığını savunan Ekmen, mevcut ekonomi yönetiminin değişmesi gerektiğini vurguladı.
Kaynak: ANKA / Güncel
Mehmet Emin Ekmen, Tbmm Genel Kurulu, Ekonomi, Güncel, Faiz, TBMM, Mehmet Emin Ekmen, Tbmm Genel Kurulu, Ekonomi, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA