2026 Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe ve kesin hesap görüşmeleri tamamlandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Afetin ilk gününden bu yana ne yapıldı ve sonuçta ne oldu? Ben size kitabın ortasından söyleyeyim. Deprem olunca ‘işte şimdi bittiler’ dediler. ‘Bu enkazın altında kalırlar’ dediler. ‘Yapamazlar, bitiremezler’ dediler. Ama hamdolsun işte bu arkadaşlarımla orada yaşayan 14 milyon afetzede kardeşimizle el ele verdik. Hamdolsun konutlarımızı bitirdik, teslim ettik. Orada 6 Şubat sabahı gözyaşları içerisinde evladını, çocuğunu, yakınını kaybeden annelerimizin, oradaki babalarımızın hüzünlerini bugün o teslim ettiğimiz, aralık ayında teslim edeceğimiz 500 bin konutla birlikte o hüznün yerini sevincin, o üzüntünün yerini kucaklaşmanın, kardeşliğin aldığını hep birlikte göreceğiz” dedi.
Haber: Zeynep BOZUKLU – Berfin BAYIR
(TBMM) – Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe ve kesin hesap görüşmeleri tamamlandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Afetin ilk gününden bu yana ne yapıldı ve sonuçta ne oldu? Ben size kitabın ortasından söyleyeyim. Deprem olunca 'işte şimdi bittiler' dediler. 'Bu enkazın altında kalırlar' dediler. 'Yapamazlar, bitiremezler' dediler. Ama hamdolsun işte bu arkadaşlarımla orada yaşayan 14 milyon afetzede kardeşimizle el ele verdik. Hamdolsun konutlarımızı bitirdik, teslim ettik. Orada 6 Şubat sabahı gözyaşları içerisinde evladını, çocuğunu, yakınını kaybeden annelerimizin, oradaki babalarımızın hüzünlerini bugün o teslim ettiğimiz, aralık ayında teslim edeceğimiz 500 bin konutla birlikte o hüznün yerini sevincin, o üzüntünün yerini kucaklaşmanın, kardeşliğin aldığını hep birlikte göreceğiz" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bağlı ve ilgili kuruluşların 2026 yılı bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri tamamlandı. Milletvekillerin geneli üzerine konuşmalarının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bakan Kurum, 6 Şubat depremlerine ilişkin gelen sorulara yönelik "İşin sonunda Recep Tayyip Erdoğan söz verdi, 23 yıldır olduğu gibi sözünü tuttu. Orada yapılan budur. Nokta" yanıtını vererek, şunları kaydetti:
"Bugünkü toplantımız boyunca bazı milletvekillerimiz adalet ve saygı çerçevesinde hareket ettiler. Yapıcı eleştirileriyle bize yardım ettiklerini görürken, kimi vekillerimizin ise gerçekten hakkaniyetten uzak ifadeler kullandığını gördük. Özellikle de 6 Şubat depremlerinden sonra devlet, millet el ele vererek, yaralarımızı tamamen sardığımız bugünlere yakışmayan ifadeleri hakikaten burada hep birlikte üzüntüyle takip ettik.
Doğruları takip eden arkadaşlarımıza bize bugün burada 'muhalefet partisinden olmak her şeye muhalefet etmek değildir' hakikatini gösteren milletvekillerimize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Depremi siyaset konusu yapmak, kaybedilen canların verdiği hüzne de, şu anda orada heyecanla yeni yuvalarına kavuşan insanlarımıza da, oradaki depremzede kardeşlerimize de hürmetsizliktir. Şu ana kadar teslim ettiğimiz 350 bin konutu bir ay sonra tamamlanacak 453 binden fazla konutuyla, iş yeriyle, sosyal donatısıyla teslim edilecek yuvaları yok sayan sözler, o eserleri inşa eden işte bu arkamda oturan gece, gündüz ailesinden, sevdiklerinden ayrı 200 bin mimarla, mühendisle, işçiyle gece, gündüz çalışan işçinin emeğine haksızlıktır, saygısızlıktır. ve afetin ilk gününden itibaren de biz bir taraftan işlerle uğraştık. Bir taraftan çalışmalar yaptık. Bir taraftan da bu algılara, bu yalanlara cevap vermeye gayret gösterdik.
Afetin ilk gününden bu yana ne yapıldı ve sonuçta ne oldu? Ben size kitabın ortasından söyleyeyim. Deprem olunca 'işte şimdi bittiler' dediler. 'Bu enkazın altında kalırlar' dediler. 'Yapamazlar, bitiremezler' dediler. Ama hamdolsun işte bu arkadaşlarımla orada yaşayan 14 milyon afetzede kardeşimizle el ele verdik. Hamdolsun konutlarımızı bitirdik, teslim ettik. Burada olan orada 6 Şubat sabahı gözyaşları içerisinde evladını, çocuğunu, yakınını kaybeden annelerimizin, oradaki babalarımızın hüzünlerini bugün o teslim ettiğimiz, aralık ayında teslim edeceğimiz 500 bin konutla birlikte o hüznün yerini sevincin, o üzüntünün yerini kucaklaşmanın, kardeşliğin aldığını hep birlikte göreceğiz.
"Depremi siyasi malzeme yapmayın"
Size tavsiyem, gelin bu mutluluğa ortak olun. Gelin oradaki afetzede kardeşimizin sevincine ortak olun ve istirham ediyorum, depremi siyasi malzeme yapmayın. Hepimizin acısı. Orada hepimiz bir yakını git. O yüzden burada yapılması gereken hep birlikte 6 Şubat sabahı başlattığımız o birliği, beraberliği sonuna kadar korumaktır. Ne oldu? İşin sonunda Recep Tayyip Erdoğan söz verdi. 23 yıldır olduğu gibi yine sözünü tuttu. Oradaki durum budur. Orada yapılan budur. Nokta. Bunun üzerine hep birlikte o sevince ortak olmamız gerekir.
"Bu dünyanın hiçbir yerinde yok"
Şu an afetin 15. gününde temellerini atan, 45. gününde ilk anahtarlarını teslim eden bir Türkiye var. ve şimdi de Allah'ın izni, Cumhurbaşkanımızın liderliği, milletimizin, oradaki depremzede kardeşlerimizin desteğiyle sadece inşasını gerçekleştirdiğimiz 500 bin konutu değil, 600 bini de aşan yeni yuvayı teslim etmek için gün sayıyoruz. Biz orada şu an sosyal konutlarıyla birlikte 680 bin konut yapıyoruz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Nereye giderseniz gidin bu mücadeleyi göremezsiniz. Bugün 11 ilimizde yerinde dönüşüm kapsamında 121 bin yuvayı yapıyoruz. Lütfen not alın.
Yine orada devam eden sosyal konutlarımız… Yaklaşık 90 bin sosyal konut projesi orada devam ediyor. Yine hak sahipleriyle rezerv alandaki kentsel dönüşüm projelerimizle birlikte teslim edilen yuva sayısı inşallah çok yakın zaman içerisinde 680 bine ulaşacak. Bu sayede tüm oradaki hak sahibi vatandaşlarımızı yeni yuvalarına kavuşturduğumuz gibi ihtiyaç durumunda kullanacağımız, orada evi olmayan dar gelirli vatandaşımıza ev alma imkanını sunacağımız projelerimizi de hazır hale getirmiş olacağız.
"Deprem bölgesinde dünyanın en hızlı ve en büyük konut seferberliği gerçekleşmiştir"
Tabii şunu da ekleyelim; konut sayısındaki bu başarımızı sadece konut olarak yapmıyoruz. Orada depremden önceki okuluyla, camisiyle, sosyal donatısıyla, parkıyla, altyapısıyla, atık su tüneliyle birlikte yapıyoruz ve aslında bütüncül bir stratejik şehircilik anlayışıyla yapıyoruz. Artık tüm dünyanın kabul ettiği bu gerçeği hepimizin buradaki tüm vekillerimizin de kabul etmesi ve burada o mutluluğa ortak olması gerekir. Deprem bölgesinde dünyanın en hızlı ve en büyük konut seferberliği gerçekleşmiştir. Türkiye deprem bölgesinde tek kelimeyle destan yazmıştır. Bunu da devlet, millet el ele yapmıştır.
"O evler teslim edildikçe şu an Adıyaman'da kira 8 bin liraya düştü"
Deprem bölgesindeki konteyner kentlere dair bir soru geldi. Aslında bu soruyu soruyorlar. Bir taraftan konutlar teslim edildikçe konteynerden çıkan vatandaşlarımızı da 'niye zorla çıkarıyorsun' diyenler de var. Bunu da burada ifade etmek istiyorum. Şu an halihazırda konteyner kentlerde kalan hak sahibi vatandaşımız 41 bin. Bu vatandaşlarımızın 29 bin 900'üne ev çıkmış. Ancak ev çıkmasına rağmen belli sebeplerden ötürü ama oradaki komşuluk, ama oradaki ihtiyaçlar belli sebeplerden ötürü kendi tercihleriyle veya başka nedenlerle evlerine geçmiyorlar. Yani bu ne demek? 30 bin deseniz orada oturan sadece ve sadece 11 bin hak sahibi var 11 ilde. Diğerleri kiracı, ihtiyaç sahibi. Ne yapalım? Onları sokağa mı atalım? O evler teslim edildikçe şu an Adıyaman'da kira 8 bin liraya düştü. Kilis'te 7 bin lira. Gaziantep'te 8 bin lira. Osmaniye'de, Hatay'da yeni teslim edilen konutlarla birlikte 8 bin liralara düştü. ve vatandaşımız konutlar bittikçe yerleşiyor. Yıl sonunda da hak sahiplerimizin tamamı evlerine geçecek. Hiçbir vatandaşımız inşallah konteynerda kalmayacak.
"Vatandaşımız bugün orası da rezerv alan olsun diye vekillerimize, bizlere geliyorlar"
Sürekli sorulan bir soru da, şehirlerimizdeki yüksek yaşam kalitesine uygun bütüncül projeler yapmak için belirlediğimiz rezerv alanlarla ilgili olarak geliyor. Ben cevap vermeden önce -gerçi bir tane Cumhuriyet Halk Partili ki ilgisiz olduğu için ayrıldı- bütün vekillerimize de özellikle sormanızı istiyorum. Orada bir rezerv alan mağduriyeti var mı, yok mu? Burada değiller zannedersem. Çünkü sayın vekillerimiz de başta rezerv alana itiraz ediyorlardı. Ama projelerimiz ilerledikçe gelinen noktadaki güzellikleri ve başarıları onlar da gördüler. İtirazların aceleyle yapıldığını, bölgenin realitesiyle alakasız olduğunu, yersiz olduğunu ve bize haksızlık ettiklerini her defasında da ifade ediyorlar. O gün Defne'de, Samandağ'ında rezerv alana itiraz eden vatandaşımız bugün orası da rezerv alan olsun diye vekillerimize, bizlere geliyorlar.
Cevabımıza gelirsek, biz 11 şehrimizde yaşanan büyük yıkımın ardından normal hayata geçmek için izlenmesi gereken her türlü yol ve yöntemi emin olun bilimin ve teknolojinin ışığında, yardımında yaptık. Bu süreçte her türlü zemin etüt çalışması, mikro bölgeleme çalışması yapmak suretiyle sağlam zeminleri bir bir tespit ettik. ve fay hattı üzerine hiçbir inşa faaliyeti yapmadık. Üstelik bu çalışmalarımızı çevreyi de koruyarak gerçekleştirdik. 6 Şubat sabahından daha fazla yeşil alan Hatay'da, Antakya'da, Defne'de, İskenderun'da vardır. Adıyaman'da, Kahramanmaraş'ta, Osmaniye'de vardır. Daha fazlası olur.
"Biz zoru seçtik"
Yani alanlara ihtiyaç olduğunda sağlam zeminlerde yaşayan vatandaşımızla gittik, birebir anlaştık. Hakkı neyse hakkını vererek harekete geçtik. Bir defa şunu iyi anlamamız gerekir ki; rezerv alan bölge için bir seçenek değil zaruriyettir, zorunluluktur. Çünkü siz eğer rezerv alanda iş yapmazsanız o şehri yok edersiniz. Antakya kalmaz, Adıyaman kalmaz, Malatya kalmaz. Biz çok rahat bir şekilde şehrin dışında bunları yapabilirdik. Biz zoru seçtik. Çünkü 'o şehirleri tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle hep birlikte ayağa kaldıracağız' dedik. O yüzden de zor olanı yapmak her babayiğidin harcı değildi. Biz hamdolsun o zor olanı başardık. Milletimizle birlikte başardık.
Devletimizin araziyi kamulaştırmasının yolları belli. Mevzuat da belli. Biz vatandaşımızın bizden istediği alanlardan hiç kimseye zorla rezerv alan ilan etmiyoruz. Zorla da orada iş yapmıyoruz. Çoğunluk ne diyorsa çoğunluğa uyuyoruz. ve istemedikleri hiçbir alanda da projemiz gerçekleşmiyor. Bu alanların hepsini ilan ettik. Vatandaşımızla paylaştık. Vatandaşımızla görüşmeler çerçevesinde de rezerv alan konuları netleşmiş oldu ve şu an hamdolsun projelerimizde olanca hızıyla devam ediyor. Bitmek için gün sayıyor."
(SÜRECEK)
(TBMM) – Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe ve kesin hesap görüşmeleri tamamlandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Afetin ilk gününden bu yana ne yapıldı ve sonuçta ne oldu? Ben size kitabın ortasından söyleyeyim. Deprem olunca 'işte şimdi bittiler' dediler. 'Bu enkazın altında kalırlar' dediler. 'Yapamazlar, bitiremezler' dediler. Ama hamdolsun işte bu arkadaşlarımla orada yaşayan 14 milyon afetzede kardeşimizle el ele verdik. Hamdolsun konutlarımızı bitirdik, teslim ettik. Orada 6 Şubat sabahı gözyaşları içerisinde evladını, çocuğunu, yakınını kaybeden annelerimizin, oradaki babalarımızın hüzünlerini bugün o teslim ettiğimiz, aralık ayında teslim edeceğimiz 500 bin konutla birlikte o hüznün yerini sevincin, o üzüntünün yerini kucaklaşmanın, kardeşliğin aldığını hep birlikte göreceğiz" dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bağlı ve ilgili kuruluşların 2026 yılı bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri tamamlandı. Milletvekillerin geneli üzerine konuşmalarının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Bakan Kurum, 6 Şubat depremlerine ilişkin gelen sorulara yönelik "İşin sonunda Recep Tayyip Erdoğan söz verdi, 23 yıldır olduğu gibi sözünü tuttu. Orada yapılan budur. Nokta" yanıtını vererek, şunları kaydetti:
"Bugünkü toplantımız boyunca bazı milletvekillerimiz adalet ve saygı çerçevesinde hareket ettiler. Yapıcı eleştirileriyle bize yardım ettiklerini görürken, kimi vekillerimizin ise gerçekten hakkaniyetten uzak ifadeler kullandığını gördük. Özellikle de 6 Şubat depremlerinden sonra devlet, millet el ele vererek, yaralarımızı tamamen sardığımız bugünlere yakışmayan ifadeleri hakikaten burada hep birlikte üzüntüyle takip ettik.
Doğruları takip eden arkadaşlarımıza bize bugün burada 'muhalefet partisinden olmak her şeye muhalefet etmek değildir' hakikatini gösteren milletvekillerimize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Depremi siyaset konusu yapmak, kaybedilen canların verdiği hüzne de, şu anda orada heyecanla yeni yuvalarına kavuşan insanlarımıza da, oradaki depremzede kardeşlerimize de hürmetsizliktir. Şu ana kadar teslim ettiğimiz 350 bin konutu bir ay sonra tamamlanacak 453 binden fazla konutuyla, iş yeriyle, sosyal donatısıyla teslim edilecek yuvaları yok sayan sözler, o eserleri inşa eden işte bu arkamda oturan gece, gündüz ailesinden, sevdiklerinden ayrı 200 bin mimarla, mühendisle, işçiyle gece, gündüz çalışan işçinin emeğine haksızlıktır, saygısızlıktır. ve afetin ilk gününden itibaren de biz bir taraftan işlerle uğraştık. Bir taraftan çalışmalar yaptık. Bir taraftan da bu algılara, bu yalanlara cevap vermeye gayret gösterdik.
Afetin ilk gününden bu yana ne yapıldı ve sonuçta ne oldu? Ben size kitabın ortasından söyleyeyim. Deprem olunca 'işte şimdi bittiler' dediler. 'Bu enkazın altında kalırlar' dediler. 'Yapamazlar, bitiremezler' dediler. Ama hamdolsun işte bu arkadaşlarımla orada yaşayan 14 milyon afetzede kardeşimizle el ele verdik. Hamdolsun konutlarımızı bitirdik, teslim ettik. Burada olan orada 6 Şubat sabahı gözyaşları içerisinde evladını, çocuğunu, yakınını kaybeden annelerimizin, oradaki babalarımızın hüzünlerini bugün o teslim ettiğimiz, aralık ayında teslim edeceğimiz 500 bin konutla birlikte o hüznün yerini sevincin, o üzüntünün yerini kucaklaşmanın, kardeşliğin aldığını hep birlikte göreceğiz.
"Depremi siyasi malzeme yapmayın"
Size tavsiyem, gelin bu mutluluğa ortak olun. Gelin oradaki afetzede kardeşimizin sevincine ortak olun ve istirham ediyorum, depremi siyasi malzeme yapmayın. Hepimizin acısı. Orada hepimiz bir yakını git. O yüzden burada yapılması gereken hep birlikte 6 Şubat sabahı başlattığımız o birliği, beraberliği sonuna kadar korumaktır. Ne oldu? İşin sonunda Recep Tayyip Erdoğan söz verdi. 23 yıldır olduğu gibi yine sözünü tuttu. Oradaki durum budur. Orada yapılan budur. Nokta. Bunun üzerine hep birlikte o sevince ortak olmamız gerekir.
"Bu dünyanın hiçbir yerinde yok"
Şu an afetin 15. gününde temellerini atan, 45. gününde ilk anahtarlarını teslim eden bir Türkiye var. ve şimdi de Allah'ın izni, Cumhurbaşkanımızın liderliği, milletimizin, oradaki depremzede kardeşlerimizin desteğiyle sadece inşasını gerçekleştirdiğimiz 500 bin konutu değil, 600 bini de aşan yeni yuvayı teslim etmek için gün sayıyoruz. Biz orada şu an sosyal konutlarıyla birlikte 680 bin konut yapıyoruz. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Nereye giderseniz gidin bu mücadeleyi göremezsiniz. Bugün 11 ilimizde yerinde dönüşüm kapsamında 121 bin yuvayı yapıyoruz. Lütfen not alın.
Yine orada devam eden sosyal konutlarımız… Yaklaşık 90 bin sosyal konut projesi orada devam ediyor. Yine hak sahipleriyle rezerv alandaki kentsel dönüşüm projelerimizle birlikte teslim edilen yuva sayısı inşallah çok yakın zaman içerisinde 680 bine ulaşacak. Bu sayede tüm oradaki hak sahibi vatandaşlarımızı yeni yuvalarına kavuşturduğumuz gibi ihtiyaç durumunda kullanacağımız, orada evi olmayan dar gelirli vatandaşımıza ev alma imkanını sunacağımız projelerimizi de hazır hale getirmiş olacağız.
"Deprem bölgesinde dünyanın en hızlı ve en büyük konut seferberliği gerçekleşmiştir"
Tabii şunu da ekleyelim; konut sayısındaki bu başarımızı sadece konut olarak yapmıyoruz. Orada depremden önceki okuluyla, camisiyle, sosyal donatısıyla, parkıyla, altyapısıyla, atık su tüneliyle birlikte yapıyoruz ve aslında bütüncül bir stratejik şehircilik anlayışıyla yapıyoruz. Artık tüm dünyanın kabul ettiği bu gerçeği hepimizin buradaki tüm vekillerimizin de kabul etmesi ve burada o mutluluğa ortak olması gerekir. Deprem bölgesinde dünyanın en hızlı ve en büyük konut seferberliği gerçekleşmiştir. Türkiye deprem bölgesinde tek kelimeyle destan yazmıştır. Bunu da devlet, millet el ele yapmıştır.
"O evler teslim edildikçe şu an Adıyaman'da kira 8 bin liraya düştü"
Deprem bölgesindeki konteyner kentlere dair bir soru geldi. Aslında bu soruyu soruyorlar. Bir taraftan konutlar teslim edildikçe konteynerden çıkan vatandaşlarımızı da 'niye zorla çıkarıyorsun' diyenler de var. Bunu da burada ifade etmek istiyorum. Şu an halihazırda konteyner kentlerde kalan hak sahibi vatandaşımız 41 bin. Bu vatandaşlarımızın 29 bin 900'üne ev çıkmış. Ancak ev çıkmasına rağmen belli sebeplerden ötürü ama oradaki komşuluk, ama oradaki ihtiyaçlar belli sebeplerden ötürü kendi tercihleriyle veya başka nedenlerle evlerine geçmiyorlar. Yani bu ne demek? 30 bin deseniz orada oturan sadece ve sadece 11 bin hak sahibi var 11 ilde. Diğerleri kiracı, ihtiyaç sahibi. Ne yapalım? Onları sokağa mı atalım? O evler teslim edildikçe şu an Adıyaman'da kira 8 bin liraya düştü. Kilis'te 7 bin lira. Gaziantep'te 8 bin lira. Osmaniye'de, Hatay'da yeni teslim edilen konutlarla birlikte 8 bin liralara düştü. ve vatandaşımız konutlar bittikçe yerleşiyor. Yıl sonunda da hak sahiplerimizin tamamı evlerine geçecek. Hiçbir vatandaşımız inşallah konteynerda kalmayacak.
"Vatandaşımız bugün orası da rezerv alan olsun diye vekillerimize, bizlere geliyorlar"
Sürekli sorulan bir soru da, şehirlerimizdeki yüksek yaşam kalitesine uygun bütüncül projeler yapmak için belirlediğimiz rezerv alanlarla ilgili olarak geliyor. Ben cevap vermeden önce -gerçi bir tane Cumhuriyet Halk Partili ki ilgisiz olduğu için ayrıldı- bütün vekillerimize de özellikle sormanızı istiyorum. Orada bir rezerv alan mağduriyeti var mı, yok mu? Burada değiller zannedersem. Çünkü sayın vekillerimiz de başta rezerv alana itiraz ediyorlardı. Ama projelerimiz ilerledikçe gelinen noktadaki güzellikleri ve başarıları onlar da gördüler. İtirazların aceleyle yapıldığını, bölgenin realitesiyle alakasız olduğunu, yersiz olduğunu ve bize haksızlık ettiklerini her defasında da ifade ediyorlar. O gün Defne'de, Samandağ'ında rezerv alana itiraz eden vatandaşımız bugün orası da rezerv alan olsun diye vekillerimize, bizlere geliyorlar.
Cevabımıza gelirsek, biz 11 şehrimizde yaşanan büyük yıkımın ardından normal hayata geçmek için izlenmesi gereken her türlü yol ve yöntemi emin olun bilimin ve teknolojinin ışığında, yardımında yaptık. Bu süreçte her türlü zemin etüt çalışması, mikro bölgeleme çalışması yapmak suretiyle sağlam zeminleri bir bir tespit ettik. ve fay hattı üzerine hiçbir inşa faaliyeti yapmadık. Üstelik bu çalışmalarımızı çevreyi de koruyarak gerçekleştirdik. 6 Şubat sabahından daha fazla yeşil alan Hatay'da, Antakya'da, Defne'de, İskenderun'da vardır. Adıyaman'da, Kahramanmaraş'ta, Osmaniye'de vardır. Daha fazlası olur.
"Biz zoru seçtik"
Yani alanlara ihtiyaç olduğunda sağlam zeminlerde yaşayan vatandaşımızla gittik, birebir anlaştık. Hakkı neyse hakkını vererek harekete geçtik. Bir defa şunu iyi anlamamız gerekir ki; rezerv alan bölge için bir seçenek değil zaruriyettir, zorunluluktur. Çünkü siz eğer rezerv alanda iş yapmazsanız o şehri yok edersiniz. Antakya kalmaz, Adıyaman kalmaz, Malatya kalmaz. Biz çok rahat bir şekilde şehrin dışında bunları yapabilirdik. Biz zoru seçtik. Çünkü 'o şehirleri tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle hep birlikte ayağa kaldıracağız' dedik. O yüzden de zor olanı yapmak her babayiğidin harcı değildi. Biz hamdolsun o zor olanı başardık. Milletimizle birlikte başardık.
Devletimizin araziyi kamulaştırmasının yolları belli. Mevzuat da belli. Biz vatandaşımızın bizden istediği alanlardan hiç kimseye zorla rezerv alan ilan etmiyoruz. Zorla da orada iş yapmıyoruz. Çoğunluk ne diyorsa çoğunluğa uyuyoruz. ve istemedikleri hiçbir alanda da projemiz gerçekleşmiyor. Bu alanların hepsini ilan ettik. Vatandaşımızla paylaştık. Vatandaşımızla görüşmeler çerçevesinde de rezerv alan konuları netleşmiş oldu ve şu an hamdolsun projelerimizde olanca hızıyla devam ediyor. Bitmek için gün sayıyor."
(SÜRECEK)
Kaynak: ANKA / Güncel
İklim Değişikliği, Murat Kurum, Politika, Aralık, Deprem, Güncel, Çevre, Aralık, Deprem, Murat Kurum, İklim Değişikliği, Çevre, Politika, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA