Yavuz Ağıralioğlu: "İttifak, Kırmızı Çizgileri Belirlediğimiz Yerde Bir Şuur Beraberliğidir. Bu Şuura Kim Geliyorsa Biz Onlardan, Onlar Bizden Olur"

Güncel Haberler

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "Milliyetçi İttifak" tartışmalarına ilişkin, “Türk milleti bölünmez tek tapuya sahiptir. Ortak tapu yoktur. Demokrasiden taviz yok, hukuktan taviz yok, liyakatten taviz yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devletimizin ismidir. Türk milleti de bu milletin ismidir. Başka bir isimle ya da isimsiz yaşamak gibi bir şeyimiz yoktur. Asla taviz yok. Dolayısıyla bu kırmızı çizgiler etrafında ittifak falan konuşuyorsanız, ittifak dediğiniz şey, bu kırmızı çizgileri belirlediğimiz yerde bir şuur beraberliğidir. Bu şuuru organize edeceğiz, bu şuura kim geliyorsa biz onlardan, onlar bizden olur” dedi.

(ANKARA) - Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, "Milliyetçi İttifak" tartışmalarına ilişkin, "Türk milleti bölünmez tek tapuya sahiptir. Ortak tapu yoktur. Demokrasiden taviz yok, hukuktan taviz yok, liyakatten taviz yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devletimizin ismidir. Türk milleti de bu milletin ismidir. Başka bir isimle ya da isimsiz yaşamak gibi bir şeyimiz yoktur. Asla taviz yok. Dolayısıyla bu kırmızı çizgiler etrafında ittifak falan konuşuyorsanız, ittifak dediğiniz şey, bu kırmızı çizgileri belirlediğimiz yerde bir şuur beraberliğidir. Bu şuuru organize edeceğiz, bu şuura kim geliyorsa biz onlardan, onlar bizden olur" dedi.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, İstanbul'da MEF Üniversitesi'nin düzenlediği 'Siyasi Liderler Gençlerle Buluşuyor' isimli söyleşi programına katıldı. Gençlerin sorularını yanıtlayan Ağıralioğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Bizim milletimiz bildiği deliyi, bilmediği akıllıya tercih eder. Meçhul bir akıldansa malum deliyi seçer. Tayyip Bey o bilinirliğini, önünde arkasında ne olduğu belli olmaz bir aklın, hangi tavizleri vererek, hangi pazarlıklarla güç ürettiği belli olmaz bir ilkesizlikle kendini kantara çıkardı ve kazandı. Ben bunun böyle olacağını 2018'den itibaren söyledim. Her itiraz ettiğinde ya önümden masa, ya altımdan koltuk gitti. Makam kaybet, mevki kaybet, mevzi kaybet. Sonuna böyle geldim. Durduramadık, başaramadık. İlkeli mücadele yapıyorsanız, kazanmak için her yolu mubah görmeyeceksiniz. Kalktığım zaman kalktığım gibi durabilen bir tek ben kaldım. Şimdi masanın o tarafı güya benimle aynı hizada duruyor gibi duruyordu; Cumhur İttifak tarafı. Şimdi onlar da yıkıldı. Son iki seçimde muhalefetin iktidara bütün tenkitlerinde haklılık payı var. Denetimsiz bürokrasi derttir. Liyakatsiz atama yüktür. Her şeyi yaparak böyle hiçbir kuvvet dengeleyemez yürütmesi memleketin başına beladır. Tayyip Bey, bu kadar derdimize sebep olan yönetim maharetsizliğinin öznesidir. Çünkü iktidar odur. Bu karne zayıf ise karne Tayyip Bey'dir, hükümetindir. Bu zayıf karne ve bizim itiraz ettiğimiz bu sorunlara rağmen Tayyip Bey çözüm önerilerini projeleriyle beraber bir daha yenilmiştir.
"AK Parti'nin 23 yıllık karnesi, yüzde 5 alamaz"
Şu anda AK Parti'nin 23 yıllık karnesi, yüzde 5 alamaz. Şu anda bile bütün anketlerde 1'inci, 2'inci çıkıyor. 5 alamaz karne nasıl 30 alıyor? Ben arkadaşlarımla beraber bu Anahtar Parti'yi tam olarak bu saçmalığın üzerine kurdum. Yani memlekette yanlışın bu kadar kuvvetli olduğu, karnesi bu kadar zayıf bir iktidarın iktidarda kalabilmeyi yönetebildiği, doğruların da bu kadar sahipsiz olabildiği bir denklemde 'biz memlekette yeniden umut olabilir miyiz', 'yeniden umudu kuvvetlendirebilir miyiz' diye çok çetin bir mücadeleye giriştik. Bu mücadelenin birinci yılını atlattık. İvmeleniyoruz. Zor da olsa mayalanıyoruz. Tuttu, büyüdü. Anketlerde hatırı sayılır bir yer edinebildi. 4-5 bandına gelebildi. Çok kıymetli bir şey bu. AK Parti; bana oy vermezseniz CHP geliyor duygusunu yönetmeye çalışıyor. CHP; bana oy vermezseniz AK Parti kalıyor korkusunu yönetmeye çalışıyor. 'Gider ha, gelir ha' arasına sıkışmış toplum hiçbir şeye mecbur değil. Daha iyisinin mümkün olduğunu göstermek zorundayız.
"Herkesin her yaptığının hesabı bana soruluyor"
İYİ Parti'den ayrıldım, ayrılmadım mühim kısmı orası değil. Söylediklerimle yaptıklarımı uygun hale getirmek zorundaydım. Dediğimi yaptım ben. Partime kem söz etmedim. Masayı suçladım. Masayı suçladığım şey şuydu, ilkesizlik yaparak kazanamazsın. Yaptığın şey doğru değil. ve onu gördüler. Sonra ortaya çıktı. Yani benim tenkitlerimi, bir şeye hamletmeye çalıştılar. 'Yavuz herhalde AK Parti'ye gidecek, o yüzden yapıyor' dediler. Dedim ki 'ben bununla AK Parti'ye gitmeyeceğim'. Bana; 'Yavuz AK Parti'ye gidecek' diyen herkes AK Parti'ye geçti bu arada. Bir de üstüme şöyle bir şey yapıştı; herkesin her yaptığının hesabı bana soruluyor. Yani işte Sinan Bey öyle yaptı, hesabını ver Yavuz Ağıralioğlu. Meral Hanım öyle yaptı, hesabını ver Yavuz Ağıralioğlu. Niçin ben veriyorum bilmiyorum ama hepsinin hesabını bana sorma alışkanlığı başladı. Hesabını bize sormaya heves edilmiş her şeyin hesabını vereceğiz. Biz hesap verme üzerine gelen bir siyasi mesuliyeti taşıyalım.
"Muhafazakarlığın iktidarında muhafaza edilmesi gereken hiçbir şey muhafaza edilememiş"
Tayyip Bey büyük bir öğretmen. Bize neler öğretmiş. Muhafazakarlığın iktidarında muhafaza edilmesi gereken hiçbir şey muhafaza edilememiş. Sizin hayalleriniz muhafaza edilememiş. Eğitimin kalitesi muhafaza edilememiş. Çalışanın emeği muhafaza edilememiş. Kadınların hakları muhafaza edilememiş. Neyi muhafaza ettiniz? Sınırlar muhafaza edilememiş. İktidarlarını muhafaza etmişler. Türk milletinin karnesi bu. Bu gördüğünüz karne, üniversiteler ortada, mezunların işsizliği ortada, paramızın değeri, pasaportumuzun değeri, beyin göçümüz, her şey ortada, görüyor musunuz? Şimdi bu ülkenin milliyetçilik karnesi bu öyle mi? Övünç karnesi mi bu? Bu milliyetçiliğin mesuliyet ve utanç karnesi.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişmelidir"
Şu anda Türkiye'nin en mühim sorunu sorunlarını doğru konuşamamak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişmelidir. Parlamenter sistemin de komplikasyonları vardır. Esas merkezine şunu koymak zorundayız. Bütçe hakkı olmayan bir meclis, meclis değildir kardeşim. Yürütmenin denetlenmesi lazımdır, yargının da tam bağımsız olması lazımdır. Bunun adı neyse odur kardeşim. Yani sistem tartışmasında isme takılmıyorum ben, verimliliğe takılıyorum. Bu; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bürokrasiyi aşındırmıştır, ticareti aşındırmıştır, sivil toplumu aşındırmıştır, basını aşındırmıştır, bütün verim şubeleri toplumu aşındırmıştır kardeşim. Cumhurbaşkanlığı makamı da dahil devlete olan güveni sarsmıştır, toplumsal beraberliğimizi aşındırmıştır. Adalete olan güveni yıkmıştır. Dolayısıyla bunu değiştirmek zorundayız."
"Bu şuuru organize edeceğiz, bu şuura kim geliyorsa biz onlardan, onlar bizden olur"
Ağıralioğlu, ittifak tartışmalarına ilişkin şunları söyledi:
"'Milliyetçi İttifak' konuşuluyor. Konuşulmasının bu sistemde etkili olan tarafı şu: 'Milliyetçi İttifak' deyince Anahtar Parti, Zafer Partisi ve İYİ Parti'nin toplamının yüzde 15'te yarışa başladığına dair bir kabul var. 15'te başlamış ittifakta şöyle bir güç var. Bunlar kazanmaya yetmiyor ama kaybettirmeye yetiyorlar. Kaybettirmeye yeten ittifak da dolayısıyla terazinin ortasına oturuyor. Yüzde 15'le yarışa başlarlar. Doğru sinerji olursa 25'e kadar da yürüyebilirler. Ama şimdi onun için erken. Ortak aday falan bunlara erken. Türk milleti ortak tapu üzerinden bölünme senaryolarına maruz kalıyor. Türk milleti bölünmez tek tapuya sahiptir. Ortak tapu yoktur. Demokrasiden taviz yok, hukuktan taviz yok, liyakatten taviz yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devletimizin ismidir. Türk milleti de bu milletin ismidir. Başka bir isimle ya da isimsiz yaşamak gibi bir şeyimiz yoktur. Asla taviz yok. Dolayısıyla bu kırmızı çizgiler etrafında ittifak falan konuşuyorsanız, ittifak dediğiniz şey, bu kırmızı çizgileri belirlediğimiz yerde bir şuur beraberliğidir. Bu şuuru organize edeceğiz, bu şuura kim geliyorsa biz onlardan, onlar bizden olur…"
"Senin dünya liderliğinin kendi milletine niye faydası yok"
"Sen dünya lideriysen bu ülkenin hali ne" diyen Ağıralioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Manisa'daki konuşmamda latife ile eş cumhurbaşkanlığı teklif ettim! Alınganlık ederler diye şöyle demedim. Diyecektim de; bu ara DEM ile berabersiniz, eş başkanlığa falan çok aşina olmuşsunuzdur! Peşine de aslında ironi yaptım. İroni şu; Cumhurbaşkanı'nın uluslararası toplantılarda yaptığı konuşmaları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına yaptığı için ben çok kıymetli buluyorum. Dünya beşten büyüktür; kıymetli bir laf ya mesela... Mesela BM Genel Kurulu'nda, Cumhurbaşkanı'nın çıkardığı harita var ya; 'İsrail neresi kardeşim?' O çok haysiyetli bir çıkış mesela. Bak ben bunları çok beğeniyorum ama ironik olarak bir şey yaptım. Dedim ki; dünya liderliğine itiraz etmiyorum ben, Türkiye'deki liderliğine itiraz ediyorum. Bu kadar enflasyonu kabul etmiyorum. Bu ne dedim yani? Sen dünya lideriysen bu ülkenin hali ne? Senin dünya liderliğinin kendi milletine niye faydası yok?
"Siz dünya liderisiniz, bizim liderliğini yaptığımız şey enflasyonda dünya liderliği"
Sen şimdi dünyaya konuşuyorsun ama hazinen boş. Çocukların yurdu terk ediyor. Güzel konuşuyorsun da altı boş demeye getirdim. Siz dünya liderisiniz, bizim liderliğini yaptığımız şey enflasyonda dünya liderliği. Burada; faizde, yoksullukta dünya lideriyiz, yoksullukta dünya lideriyiz. Yani dünya liderliğinizin ülkenize bir faydası yok. 'Siz dünya liderliğini yaptığınız yerde devam edin' dedim. 'Bu Türkiye liderliğinizi biz devralalım' dedim. ya ironi yaptım. Arkadaş muhalefet edildi. Yavuz Ağıralioğlu hazineyi istiyor. Gözü döndü, para istiyor. Bu mu yani benim şimdi bu kadar maharetle öğrettiğim şeyden çıkara çıkara bunu mu çıkardınız yani? 'Ya Sinan Oğan bile ikinci turu bekledi bu kadar acele etmeseydin'. Yazdıklarına bak şunların! Yahu arkadaş, bir zeka emaresi taşır mısınız lütfen? Bu yaptığım, söylediğim şey çok kıymetli bir tenkit. Memleketin halini görüyor musunuz? Şu karneyle önümüzdeki seçimi kazanmaya hazırlanıyorlar. Bu karnenin hesabını milletinize vereceksiniz!"