Yankı Bağcıoğlu: "Afetin İlk Anından İtibaren Sahada Olması Gereken Ana Güç TSK'dır"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, son günlerde bazı basın yayın organlarına yansıyan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) afetlerde daha etkin rol alacağına dair adımları “geç kalmış ama önemli” olarak değerlendirdiklerini belirtti. Bağcıoğlu, TSK’nın afetlerde hâlâ “destek unsuru” olarak görülmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, “Bu ülkenin en organize, en yüksek imkân ve kabiliyete sahip kurumunun afetlerde ana aktör olması bir tercih değil, zorunluluktur. Afetin ilk anından itibaren sahada olması gereken ana güç TSK’dır” ifadelerini kullandı.
(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, son günlerde bazı basın yayın organlarına yansıyan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ( Tsk ) afetlerde daha etkin rol alacağına dair adımları "geç kalmış ama önemli" olarak değerlendirdiklerini belirtti. Bağcıoğlu, TSK'nın afetlerde hala "destek unsuru" olarak görülmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bu ülkenin en organize, en yüksek imkan ve kabiliyete sahip kurumunun afetlerde ana aktör olması bir tercih değil, zorunluluktur. Afetin ilk anından itibaren sahada olması gereken ana güç TSK'dır" ifadelerini kullandı.
CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, TSK'nın afetlerdeki rolünün artırılmasına yönelik kamuoyuna yansıyan düzenleme ve planlamalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Son olarak kamuoyuna yansıyan ve TSK bünyesinde '18 Mehmetçik Afet Destek Üssü' kurulmasını öngören haberleri, TSK'nın afetlerde daha görünür ve hızlı devreye girmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Bu adımlar, yıllardır söylediğimiz gerçekleri doğruluyor. Ancak bu yaklaşım, TSK'yı hala tali bir pozisyonda tutuyor. Oysa afetin ilk anından itibaren sahada olması gereken ana güç TSK'dır. Afet yönetimi yalnızca teknik bir konu olarak değil, doğrudan milli güvenliğin bir parçası olarak ele alınmalıdır. CHP olarak hazırlamış olduğumuz Milli Güvenlik Politikaları Belgesi'nde de bu yaklaşımımız açıkça görülecektir. Çünkü her deprem, her yangın, her sel devletin reflekslerini test eden bir güvenlik sınavıdır. Bu nedenle, Türkiye'nin en organize, en disiplinli ve en yüksek imkan ve kabiliyete sahip kurumu olan TSK'nın, afetin ilk dakikalarından itibaren sahada olması hayati önemdedir. Ancak mevcut mevzuat ve uygulamalar, bu potansiyelin tam anlamıyla kullanılmasına engel olmaktadır.
"'Davetli' değil, daimi ve belirleyici bir unsur haline getirilmeli"
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) mutlaka revize edilmeli; TSK, Afet ve Acil Durum Kurulu'nda 'davetli' değil, daimi ve belirleyici bir unsur haline getirilmelidir. Sahra hastaneleri dahil olmak üzere askeri sağlık sistemi yeniden tesis edilmeli, TSK birlik komutanları olağanüstü durumlarda talimat beklemeksizin inisiyatif alabilecek yasal yetkilere kavuşturulmalıdır. Arama-kurtarma birlikleri, istihkam unsurlarıyla hava, deniz ve kara lojistik kapasitesi afetlere hazır halde tutulmalı, bu hazırlıklar düzenli ve gerçekçi tatbikatlarla test edilmelidir."
"TSK'nın, TAMP içinde yeniden ana çözüm ortağı olarak tanımlanması gerekiyor"
Bağcıoğlu, afetlere müdahalede TSK'nın rolüne ilişkin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
"TSK'nın, TAMP içinde yeniden ana çözüm ortağı olarak tanımlanması; MSB ve Genelkurmay Başkanlığı'nın Ulusal Afet ve Acil Durum Kurulu'nda daimi üye olarak yer alması; TSK doğal afet yardım planlarının bölgesel değil, tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde ve farklı senaryolara göre önceden hazırlanması; arama-kurtarma birliklerinin organizasyon, donanım, uzman personel ve eğitim açısından güçlendirilmesi, hastane gemisi gibi imkanların bir an önce kazanılması; deniz yoluyla tahliye ve yardım faaliyetleri için Deniz Kuvvetleri'nin liman, iskele ve yükleme-boşaltma bölgelerini sürekli hazır tutması ve bu kapsamda düzenli tatbikatlar yapılması, denize kıyısı olan illerimiz için afet sonrası kurtarma ekiplerinin ve yardımların deniz yoluyla ulaştırılması için belirlenen deniz limanları ve marinaların güçlendirilmesi; tüm personelin temel seviye, seçilmiş birliklerin ise ileri seviye AFAD eğitimi alması ve teçhizatın sürekli hazır tutulması; deprem ve afet riski düşük bölgelerde, her türlü afete süratle intikal edebilecek istihkam alaylarının kurulması; yardım getirecek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile kamu ve özel sektöre ait gemilerin şimdiden belirlenmesi ve görevlendirme listesinin periyodik olarak güncellenmesi; afetlerde hayati öneme sahip askeri sağlık sisteminin ivedilikle yeniden tesis edilmesi.
"TSK'nın afetlerde ana aktör olduğu bir sistem kurulmadan ülkenin afetlere hazır olduğunu söyleyemeyiz"
Askeri sağlık sistemi yerle yeksan edildiği için hastane maksatlı kullanılacak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemilerinde görevlendirilecek sivil sağlık ekiplerinin ismen ve tıbbi malzemelerin ise nereden alınacakları şimdiden belirlenmeli ve güncel tutulmalıdır. Sağlık Bakanlığı envanterine özellikle afet durumlarında acil müdahale için kullanılmak üzere hastane gemisi dahil edilmelidir. Bugün kamuoyuna yansıyan gelişmeler sesimizin duyulduğunu gösteriyor. Ancak bu yeterli değildir. TSK'nın afetlerde ana aktör olduğu, yetkileri ve görevleri net biçimde tanımlanmış bir sistem kurulmadan bu ülkenin afetlere hazır olduğunu söyleyemeyiz. Bu, siyaset üstü bir yaşam meselesidir."
CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, TSK'nın afetlerdeki rolünün artırılmasına yönelik kamuoyuna yansıyan düzenleme ve planlamalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bağcıoğlu, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Son olarak kamuoyuna yansıyan ve TSK bünyesinde '18 Mehmetçik Afet Destek Üssü' kurulmasını öngören haberleri, TSK'nın afetlerde daha görünür ve hızlı devreye girmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Bu adımlar, yıllardır söylediğimiz gerçekleri doğruluyor. Ancak bu yaklaşım, TSK'yı hala tali bir pozisyonda tutuyor. Oysa afetin ilk anından itibaren sahada olması gereken ana güç TSK'dır. Afet yönetimi yalnızca teknik bir konu olarak değil, doğrudan milli güvenliğin bir parçası olarak ele alınmalıdır. CHP olarak hazırlamış olduğumuz Milli Güvenlik Politikaları Belgesi'nde de bu yaklaşımımız açıkça görülecektir. Çünkü her deprem, her yangın, her sel devletin reflekslerini test eden bir güvenlik sınavıdır. Bu nedenle, Türkiye'nin en organize, en disiplinli ve en yüksek imkan ve kabiliyete sahip kurumu olan TSK'nın, afetin ilk dakikalarından itibaren sahada olması hayati önemdedir. Ancak mevcut mevzuat ve uygulamalar, bu potansiyelin tam anlamıyla kullanılmasına engel olmaktadır.
"'Davetli' değil, daimi ve belirleyici bir unsur haline getirilmeli"
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) mutlaka revize edilmeli; TSK, Afet ve Acil Durum Kurulu'nda 'davetli' değil, daimi ve belirleyici bir unsur haline getirilmelidir. Sahra hastaneleri dahil olmak üzere askeri sağlık sistemi yeniden tesis edilmeli, TSK birlik komutanları olağanüstü durumlarda talimat beklemeksizin inisiyatif alabilecek yasal yetkilere kavuşturulmalıdır. Arama-kurtarma birlikleri, istihkam unsurlarıyla hava, deniz ve kara lojistik kapasitesi afetlere hazır halde tutulmalı, bu hazırlıklar düzenli ve gerçekçi tatbikatlarla test edilmelidir."
"TSK'nın, TAMP içinde yeniden ana çözüm ortağı olarak tanımlanması gerekiyor"
Bağcıoğlu, afetlere müdahalede TSK'nın rolüne ilişkin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
"TSK'nın, TAMP içinde yeniden ana çözüm ortağı olarak tanımlanması; MSB ve Genelkurmay Başkanlığı'nın Ulusal Afet ve Acil Durum Kurulu'nda daimi üye olarak yer alması; TSK doğal afet yardım planlarının bölgesel değil, tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde ve farklı senaryolara göre önceden hazırlanması; arama-kurtarma birliklerinin organizasyon, donanım, uzman personel ve eğitim açısından güçlendirilmesi, hastane gemisi gibi imkanların bir an önce kazanılması; deniz yoluyla tahliye ve yardım faaliyetleri için Deniz Kuvvetleri'nin liman, iskele ve yükleme-boşaltma bölgelerini sürekli hazır tutması ve bu kapsamda düzenli tatbikatlar yapılması, denize kıyısı olan illerimiz için afet sonrası kurtarma ekiplerinin ve yardımların deniz yoluyla ulaştırılması için belirlenen deniz limanları ve marinaların güçlendirilmesi; tüm personelin temel seviye, seçilmiş birliklerin ise ileri seviye AFAD eğitimi alması ve teçhizatın sürekli hazır tutulması; deprem ve afet riski düşük bölgelerde, her türlü afete süratle intikal edebilecek istihkam alaylarının kurulması; yardım getirecek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile kamu ve özel sektöre ait gemilerin şimdiden belirlenmesi ve görevlendirme listesinin periyodik olarak güncellenmesi; afetlerde hayati öneme sahip askeri sağlık sisteminin ivedilikle yeniden tesis edilmesi.
"TSK'nın afetlerde ana aktör olduğu bir sistem kurulmadan ülkenin afetlere hazır olduğunu söyleyemeyiz"
Askeri sağlık sistemi yerle yeksan edildiği için hastane maksatlı kullanılacak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı gemilerinde görevlendirilecek sivil sağlık ekiplerinin ismen ve tıbbi malzemelerin ise nereden alınacakları şimdiden belirlenmeli ve güncel tutulmalıdır. Sağlık Bakanlığı envanterine özellikle afet durumlarında acil müdahale için kullanılmak üzere hastane gemisi dahil edilmelidir. Bugün kamuoyuna yansıyan gelişmeler sesimizin duyulduğunu gösteriyor. Ancak bu yeterli değildir. TSK'nın afetlerde ana aktör olduğu, yetkileri ve görevleri net biçimde tanımlanmış bir sistem kurulmadan bu ülkenin afetlere hazır olduğunu söyleyemeyiz. Bu, siyaset üstü bir yaşam meselesidir."
Kaynak: ANKA / Güncel
Yankı Bağcıoğlu, Güvenlik, Güncel, Çevre, TSK, Yankı Bağcıoğlu, TSK, Çevre, Güvenlik, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA