Birleşik Kamu-İş'e Bağlı Sendikalardan İş Bırakma Eylemi... Osmaniye İl Başkanı Yücel: "Bu İş Bırakma Eylemimiz Bir Uyarıdır"

Yerel Haberler

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı sendikalar, emekli ve memurların iş bıraktığı eylemde ekonomik sorunlara dikkat çekerek haklarını talep etti.

Haber: Erhan ÖZMEN

(OSMANİYE) - Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı sendikaların bugün gerçekleştirdiği bir günlük iş bırakma eylemi kapsamında Osmaniye'de emekli ve memurlar Osmaniye Devlet Bahçeli meydanında bir araya geldi. Osmaniye İl Başkanı Adem Yücel, "Bu iş bırakma eylemimiz bir uyarıdır. Kamu emekçisi, gasp edilen hakları teslim edilmedikçe üretimden gelen gücünü kullanmayı da demokratik hakları çerçevesinde mücadele etmeyi de sürdürecektir" dedi.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ve bağlı sendikaların bugün gerçekleştirdiği bir günlük iş bırakma eylemi kapsamında Osmaniye Devlet Bahçeli meydanında bir araya geldi. Birleşik Kamu-iş Konfederasyonu Osmaniye İl Başkanı Adem Yücel yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'na bağlı sendikalar olarak; AKP iktidarının emekçiyi yoksullaştıran, sermayeyi koruyan ekonomi politikalarına karşı insanca yaşam, adil ücret ve hakça paylaşım talebiyle 19 Aralık'ta üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, iş bırakıyoruz. Bugün Türkiye'nin en büyük üçüncü kamu emekçileri konfederasyonu Birleşik Kamu-İş olarak işyerlerimizde değil meydanlardayız. Neden işyerlerimizde değil meydanlardayız? Adına toplu sözleşme dedikleri rezil tiyatroda emeğimizin hakkını gasp edenler, şimdi biz emekçilerin durumunu gözetmeden bütçe yaptıkları için tükeniyoruz.

Nasıl bir yoksulluk sarmalına atıldığımızı, göz göre göre nasıl nefes alamaz hale getirildiğimizi doğruca anlatabilmek için yakın geçmişe bir bakalım; halk olarak içine düştüğümüz ağır ekonomik krizin temelleri mevcut iktidar tarafından atıldı. Özelleştirme eliyle Cumhuriyet yadigarı olan fabrikalar, sadece arsalarının bedeli kadar düşük fiyatlara yandaşlara peşkeş çekildi. Ülkemiz üretmeden tüketen bir ülke haline getirildi. 'Dolarla mı maaş alıyorsunuz, size ne dolardan' denirken ülkede toplu iğne almak için bile dolar kuru takip edilir hale geldi. Üstüne bir de 'faiz sebep, enflasyon sonuç' gibi, kabul gören tüm ekonomi doktrinleriyle çelişen bir zihniyette yıllardır sürdürülen ısrar, ülkede yoksulun daha yoksul zenginin daha zengin olduğu, ekonominin orta direği denen orta sınıfın yok olduğu bu karanlık ekonomik iklimi getirdi.

"Gasp edilen haklarımız teslim edilmedikçe mücadeleyi sürdüreceğiz"

Ülkede asgari ücret genel ücret haline getirildi, asgari ücret ve onun sadece biraz üstü maaş alanlar kayıtlı istihdamın yüzde 70'ine ulaştı. Yani ülkenin çalışan, üreten yurttaşları, en çok vergiyi verip asgari, yani en az ücreti alır hale geldi. Bu yıl üçüncü büyük kamu emekçileri konfederasyonu olarak bizim de bulunduğumuz toplu sözleşme masasında ortadaki ağır tabloyla zerre uyuşmayan, adeta hakaret niteliğindeki zam tekliflerini ifşa etmiştik. Diğer konfederasyonlara 'yapısı belli ve hükümetin noteri gibi çalışan hakem heyetine gidip bu hakaret zamlarını meşrulaştırmayın' demiştik. Sonuçta ne yazık ki dediğimiz gibi oldu. Herkesin durduğu yeri de, hakem heyetinin adına 'zam' dediği o utanç rakamlarını da tarih yazdı. Eylemler yaptık. Masadaki her rezilliği ifşa ettik. O masada verilmeyen ancak ufak kanun değişiklikleriyle kamu emekçisine sağlanabilecek birçok hak için raporlar hazırladık. Meclis'te grubu bulunan tüm siyasi partilere bu çalışmalarımızı sunup 'sadece basit kanun değişiklikleriyle kamu emekçisinin içine düştüğü bu darboğazı biraz olsun rahatlatabilirsiniz' dedik.

Düzenli olarak, TÜİK'in hayal aleminden bildirdiği rakamların aksine çalışmalar yaparak açlık ve yoksulluk sınırının ulaştığı boyutu ortaya koyduk. Bu gerçekleri yetkililere duyurmaya çalıştık. Bakın Konfederasyonumuzun Ar-Ge birimi KAMU- AR'a göre Kasım 2025 itibarıyla açlık sınırı 30 bin 327 lira, yoksulluk sınırı ise 93 bin 697 lira düzeyinde. Kamu emekçisinin umudu olan Birleşik Kamu-İş olarak altını çiziyoruz; bu iş bırakma eylemimiz bir uyarıdır. Kamu emekçisi, gasp edilen hakları teslim edilmedikçe üretimden gelen gücünü kullanmayı da demokratik hakları çerçevesinde mücadele etmeyi de sürdürecektir. Nasıl belirlendiği belli olmayan gerçek dışı enflasyon rakamlarını, ekonomik krizin faturasının önümüze koyulmasını, milli gelirden almamız gereken payın gasp edilmesini kabul etmiyoruz."