Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu... Doç. Dr. Murat Sevacan, Komisyon'un "Tutanak İçerik Analiz Rapor Özeti" Sunumunu Yaptı
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda konuşan Gazi Üniversitesi Öğretem Üyesi Doç. Dr. Murat Sevencan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun "Tutanak İçerik Analiz Rapor Özeti" sunumunu yaptı. Sevencan, Komisyon görüşmeleri boyunca hukuki ve yönetişim reformlarına yönelik vurgunun en çok demokratik hukuksal düzenleme ihtiyacı yüzde 31 ve sürece ilişkin özel yasal düzenlemeler yüzde 27 etrafında yoğunlaşıldığına ifade etti. Bunu anayasal gereksinimler yüzde 14 ve yerel demokrasi-kayyım uygulamaları yüzde 11 izlemektediğini belirten Sevencan, kısa vadede gereksinim duyulduğu ifade edilen İnfaz Kanunu'nun eşitlik ilkesi çerçevesinde yeniden düzenlenmesi, af düzenlemesi, hasta hükümlülerin tahliyesi, Terörle Mücadele Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi veya yürürlükten kaldırılması, umut hakkının sağlanması ve topluma kazandırma/eve dönüş yasası öne çıktığını kaydetti.
Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında yirminci kez toplandı. Komisyonda, akademisyen Prof.Dr. Havva Kök ve Gazi Üniversitesi Öğretem Üyesi Doç. Dr. Murat Sevencan sunum yaptı.
Toplantıda konuşan Prof.Dr. Kök, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Türkiye'nin yarım asırı aşan tartışma diyaloglarını doğrudan millet adına ele almak üzere tasarlandığına ve ilk şahsına münhasır bir yapı olduğunu belirterek "İlk oturumlarda Komisyonun yeni bir anayasa yazımından ziyade silah bırakma sürecinin Meclis zemininde ve millet adına taviz alınması bu özgürlüğün önemli bir göstergesidir. Buna rağmen ya da belki de tam da bu nedenle analizimiz komisyon çalışmalarında güçlü bir ortaklık zemininin oluştuğunu ortaya koymaktadır. Özellikle çözüm sürecinin güvenlik bürokrasinin dar alanından çıkarılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altına taşınması farklı aktörler tarafından açık biçimde bir meşruiyet kazanımı olarak görülmektedir" dedi.
Yürütülen sürecin Meclis'den yönetilmesi gerektiği ya da bu Komisyon'un bu çatı altında toplanmış olmasının tarihe düşülen bir not olduğu yönündeki tutanak ifadelerinin bu mutabakatın sembolik olduğu kadar siyasal bir anlam da taşıdığını gösterdiğini söyleyen Prof.Dr.Kök, "Sunumun ilerleyen ürünlerinde detaylarını detaylandıracağımız üzere komisyon tutanaklarında kardeşlik, bir arada yaşama iradesi ve toplumsal bütünleşme kavramlarının son derece güçlü bir ortak ruhu bulmaktadır. Barışın yalnızca şiddetin sona ermesiyle sınırlı olmadığı, barışım sonrasında yapılacak hukuki, toplumsal ve ekonomik düzenlerin sürecin kalıcılığı açısından hayati olduğu konusunda da geniş bir uzlaşım mevcuttur. Bununlü birlikte bu düzenlemelerin nasıl, hangi öncelikler ve hangi araçlarla hayata geçirileceği konusunda da farklılaşan yaklaşımlarda dikkat çekmektedir" ifadelerini kullandı.
"Kök nedenler arasında siyasi ve idari sistem sorunları, sorunun bölgenin yönetişiminde yaşananların bir sonucu olduğu kanısıdır"
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun "Tutanak İçerik Analiz Rapor Özeti" sunumunu ise Murat Sevencan yaptı. Sevencan, sorunun altında yatan kök nedenler konusunda farklı yaklaşımların olduğunu belirterek, "Kök nedenler arasında baskın bir neden öne çıkmamakla birlikte üç temel kategorinin varlığı gözlemlenmiştir. En başta gelen siyasi ve idari sistem sorunları, sorunun bölgenin yönetişiminde yaşananların bir sonucu olduğu kanısıdır. İkinci olarak öne çıkan sosyokültürel ve psikolojik dinamikler ise daha çok Kürt isminin ve Kürt olmanın resmi ideolojideki karşılığının tezahürüdür. Bu tezahürün özellikle gençlik üstündeki dönüştürücü etkisi (eğitim ve zihniyet) baskın yaklaşımdır. Son kategori olan tarihsel arka plan ise ulus devlet inşasındaki tercihlerin oluşturduğu ortaklık eksikliği, dışlanmışlık hissi değerlendirmeleridir" dedi.
"Kapsayıcı bir yaklaşımın benimsenmesi talebi ise en çok STK'lar yüzde 41"
Sevencan, sunumda şu ifadelere yer verdi:
"Barış için kullanılan söylemler çok baskın bir şekilde iki ana başlık altında toplanmaktadır. İki başlığın da dili pozitif barışı tanımlar niteliktedir. 'Bir arada yaşama iradesi' en çok STK'lar yüzde 48 ve siyasi partiler yüzde 33 tarafından dile getirilmiştir. Bu yaklaşım içinde 'kardeşlik' kavramı sadece duygusal bir metafor değil, aynı zamanda Türkiye modelinin nasıl adlandırılabileceği noktasında herkesin ortaklaştığı bir barış kavramı olarak öne çıkmaktadır. 'Barış dili ve zihniyet dönüşümü' en çok STK'lar yüzde 40, siyasi partiler yüzde 26 ve akademisyenler yüzde 25 tarafından vurgulanmıştır. Pozitif barış söylemleri en çok demokratik kurumlar, eşit vatandaşlık ve özgürlüklerin iyileştirilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu tema 70 kişi tarafından vurgulanmış olup, en çok STK'lar yüzde 33 ve siyasi partiler yüzde 29 tarafından dile getirilmiştir. Kapsayıcı bir yaklaşımın benimsenmesi talebi ise en çok STK'lar yüzde 41, siyasi partiler yüzde 26 ve akademisyenler yüzde 18 tarafından vurgulanmıştır. Onarıcı adalet gereksinimi STK'lar yüzde 42 ve siyasi partiler yüzde 28 tarafından dile getirilmiştir.
Negatif barış söylemleri büyük ölçüde silahların susması ve şiddetin sona ermesi talebi etrafında yoğunlaşmaktadır. 'Silahların susması' ifadesi dinlenen pek çok katılımcı ve siyasi parti temsilcileri tarafından kullanılmıştır. Önemli bir bulgu, barışın yalnızca güvenlik önlemleriyle sınırlanamayacağı ve kapsamlı ve bütünsel bir yaklaşım gerektirdiği yönündeki vurgudur. Salt güvenlikçi yaklaşımı yeterli gören söylemler ise marjinal düzeyde kalmıştır. Yüzde 54 ile en çok siyasi partiler sorunun uluslararası boyutuna ait söylemler daha çok istikrarsızlaştırma ve böl-yönet stratejisi söylemleri üzerinde durmuşlardır. Bu bağlamda böl-yönet stratejisi merkez ülkelerin 'Dış Güçler' çevrede hakimiyet kurmak için Etnik kimlikleri ve ayrılıkçı hareketleri destekleyerek ulusal bütünlüğü zayıflatması söylemi İstikrarsızlaştırma ise merkez ülkelerin azınlık hareketlerine fon, medya ve diplomatik destek sağlaması türündeki söylemlerdir.
"Silahsızlanmanın toplumsal boyutuna en çok STK'lar yüzde 35 ile vurgu yaptı"
Sürece ilişkin tartışmalar büyük ölçüde üç eksende yoğunlaşmaktadır: Sadece silah bırakma odaklı yaklaşım yüzde 31, Silahsızlanmanın toplumsal boyutu yüzde 30 ve Hukuki düzenleme ihtiyacı yüzde 23. Silah bırakmanın önemi konusunda en yoğun tartışma yüzde 41,20 ile siyaset cephesinde yaşanırken bu tartışma eşit oranlarda düşünce kuruluşları, sivil toplum ve mağdur gruplarda da yaşanmaktadır yüzde 17,60. Silahsızlanmanın toplumsal boyutuna en çok STK'lar yüzde 35 vurgu yaparken, siyasi partiler yüzde 20 ve akademisyenler yüzde 20 ikinci sırayı paylaşmaktadır. Adalet arayışı ve mevzuat ihtiyacı yüzde 75 oranında dillendirilmiştir. Geçmiş adaletsizlikler ve mağduriyetlerin tanınması yüzde 21 ikinci sırada yer alırken, affa ilişkin yaklaşımlar yüzde 4 sınırlı bir yer tutmuştur. 'Adalet arayışında beklentiler ve mevzuat ihtiyacı' konusu 56 farklı konuşmacının katılımıyla Komisyonun en yoğun gündemlerinden birini oluşturmuştur.
Psikososyal onarım ve toplumsal duygulara ilişkin söylemler büyük ölçüde gelecek için pozitif duygu ve dil yaklaşımı yüzde 54 etrafında yoğunlaşmıştır. Bunu ortak acı yaklaşımı yüzde 37 izlemektedir. Travmaların aşılması için somut ihtiyaçlar yüzde 4 ve adalet-toplumsal barış ihtiyacı yüzde 5 oldukça sınırlı yer bulmuştur. Pozitif duygu ve geleceğe dönük umut dili en çok STK'lar yüzde 60 tarafından vurgulanmış; bunu siyasi partiler yüzde 25 takip etmektedir. Ortak acı yaklaşımı en çok siyasi partiler yüzde 56 tarafından dile getirilmiştir. Bu vurgu, acıların yalnızca bir tarafa ait olmadığı, toplumun geneline yayıldığı ve ortak olduğu yönündeki geniş mutabakatı yansıtmaktadır.
Hukuki ve yönetişim reformlarına yönelik vurgu en çok demokratik hukuksal düzenleme ihtiyacı yüzde 31 ve sürece ilişkin özel yasal düzenlemeler yüzde 27 etrafında yoğunlaşmıştır. Bunu anayasal gereksinimler yüzde 14 ve yerel demokrasi-kayyım uygulamaları yüzde 11 izlemektedir. Kısa vadede gereksinim duyulduğu ifade edilen İnfaz Kanunu'nun eşitlik ilkesi çerçevesinde yeniden düzenlenmesi, af düzenlemesi, hasta hükümlülerin tahliyesi, Terörle Mücadele Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi veya yürürlükten kaldırılması, umut hakkının sağlanması ve topluma kazandırma/eve dönüş yasası öne çıkmaktadır."
Doç. Dr. Murat Sevencan, gözlemlenen öneriler konusunda sürecin nihai hedefine ilişkin net, anlaşılır ve ölçülebilir bir tanım yapılması, demokratikleşme adımlarının içeriği konusunda ortak bir zeminin tesis edilmesi, toplumsal güven inşasına yönelik somut adımların belirlenmesi ve ivedilikle atılması, hukuki altyapının acilen tamamlanması, katılımcılık ve şeffaflık mekanizmalarının güçlendirilmesinin önemli olduğuna değindi.
Gazi Üniversitesi, Sivil Toplum, Demokrasi, Politika, Güncel, İnfaz, Eşitlik, Demokrasi, Gazi Üniversitesi, Terörle Mücadele Kanunu, Sivil Toplum, Politika, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA