Merkez Bankası 2026'ya "temkinli" giriyor
2025'i 150 baz puanlık faiz indirimi ile kapatan TCMB, yıl başından sonra enflasyonun yeniden yükselişe geçeceği ihtimaliyle 2026'ya "temkinli" girecek.
2025'i 150 baz puanlık faiz indirimi ile kapatan TCMB, yıl başından sonra enflasyonun yeniden yükselişe geçeceği ihtimaliyle 2026'ya "temkinli" girecek. Enflasyona ilişkin en önemli risk ise "erken seçim" kararı olacak.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, beklentilere paralel olarak 150 baz puanlık faiz indirimine gitti. Böylelikle Aralık 2024-Aralık 2025 arasında politika faizi yüzde 50'den yüzde 38'e gerilemiş oldu.
Faiz kararı sonrasında yapılan açıklamada ise, 2026'ya ilişkin "temkinli" duruş dikkat çekti. Uzmanlara göre, 2026'da faizlerin seyrini, özellikle yılın ikinci yarısında netleşecek "erken seçim" olasılığı belirleyecek.
"Enflasyonda risk devam ediyor"
TCMB yılın son PPK toplantısında, politika faizinde (bir hafta vadeli repo ihale faizi) 150 baz puan indirime giderek faizi yüzde 38 seviyesine indirdi. Piyasa beklentilerine uygun miktarda gerçekleştirilen faiz indirimi ile birlikte, gecelik vadede borç verme faiz oranı yüzde 42,5'ten yüzde 41'e, gecelik vadede borçlanma faiz oranı ise yüzde 38'den yüzde 36,5'e çekildi.
Faiz kararı sonrasında yayınlanan karar metninde, kasım ayında beklentilerin çok altında gelerek yüzde 1'in altına inen aylık enflasyon hatırlatıldı ve ekim-kasım aylarında gıda fiyatlarındaki artışın beklenen düzeyin altında kaldığı tespiti yapıldı.
Bununla birlikte üçüncü çeyrekte ekonomik büyümenin de öngörülenden yüksek gerçekleştiğine işaret edilen açıklamada, "Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme işaretleri göstermekle birlikte dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir" ifadesi kullanıldı.
Piyasalar nasıl etkilendi?
Merkez Bankası, 2026 yılının ilk çeyreğinde faiz indirimlerine devam edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak ise, "Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilmektedir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası'nın bu açıklaması, iş dünyasından gelen yoğun taleplere rağmen faiz indirimlerinin 2026'nın ilk yarısında beklenen hızda gerçekleşmeyebileceğine dair tahminleri güçlendirdi. Faiz kararı sonrasında Borsa İstanbul'da (BİST100) hafif yükselişler gözlenirken Euro kuru 50 TL'nin üzerine çıktı. Dolar kuru ise 42,6 TL seviyelerinde yatay seyretti.
"Yeni yıl ile birlikte enflasyon yükselecek"
Peki son bir yılda 12 puanlık faiz indirimine giden, ancak başta İstanbul olmak üzere CHP'li belediyelere yönelik 19 Mart operasyonları sonrasında yeniden faiz artırımı yapmak zorunda kalan TCMB, 2026'ya nasıl girecek?
DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın'a göre, ekim ve kasım aylarında aylık enflasyonun beklenenden düşük gelmesi, yılın son faiz indiriminde Merkez Bankası'nın elini güçlendiren bir rol oynamış oldu.
"2026'da esas risk erken seçim kararı"
Ancak 2026'ya girildikten sonra, özellikle ocak ve şubat aylarında enflasyonun yeniden tırmanışa geçeceğini ifade eden Prof. Alçın, şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Yeni yıl ile birlikte, yönetilen ve yönlendirilen fiyatların da etkisiyle enflasyonun yeniden yükselişine tanık olacağız. Bu da Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinde daha temkinli olmasına neden olacaktır. Öte yandan 2026'da için esas risk, 2027 için alınacak bir erken seçim ihtimali olacak. Böylesi bir durumda, 2026'nın son çeyreğinden itibaren enflasyonla mücadele rafa kalkabilir ve bugüne kadarki kazanımlar kaybolabilir."
İş dünyası: Maliyetler hala çok yüksek
Merkez Bankası'nın yılın son toplantısında verdiği faiz indirimi kararı iş dünyası tarafında memnuniyetle karşılansa da, yetersiz bulundu.
Karar sonrası bir açıklama yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, "Yapılan indirim oranı biz üretici ihracatçılar açısından yeterli değil. Ancak bu kararı 2026 öncesi atılmış, sembolik ama yön tayin edici bir başlangıç adımı olarak değerlendirmek istiyoruz" görüşünü dile getirdi.
Yüzde 38'lik politika faizinin ve bunun piyasaya yansıyan maliyetinin sanayicinin rekabet yükünü tek başına hafifletmediğini vurgulayan Gültepe, şunları söyledi:
"Bizim için asıl mesele, bugünkü rakamdan çok bundan sonraki yol haritası. 2026'ya girerken beklentimiz, başlayan bu sürecin kesintiye uğramadan ve ivme kazanarak daha güçlü şekilde devam etmesi. Sanayicinin önüne bakabilmesi ve rekabet gücünü koruması için, indirimlerin istikrarlı bir şekilde sürmesi ve faizlerin üretim dostu seviyelere inmesi gerekiyor."
"Faizin enflasyona etkisi zayıflıyor"
Peki, Merkez Bankası'nın 2026 içerisinde faizleri iş dünyasının beklentilerine uygun şekilde indirmesi olası mı?
DW Türkçe'ye konuşan Marbaş Menkul Değerler Başekonomisti Doç. Dr. Caner Özdurak, bu soruya, "Faiz politikasının enflasyona etkisi zayıflıyor. Ama erken seçim kararı alınırsa, iş dünyasının istediği olabilir" yanıtını veriyor.
Doç. Özdurak, ekonomi yönetiminin 2026 sonu için hedeflediği gibi enflasyonu yüzde 20'nin altına çekebilmenin çok zor olduğu görüşünde. Artık Merkez Bankası'nın faiz politikasının enflasyonun geriletilmesinde pek işe yaramayacağını dile getiren Özdurak, "Burada artık ekonominin kurgusunun değişmesi lazım. Sanayi politikalarının ve makro ekonomik stratejilerin değişmesi lazım. Sadece hizmet sektörü odaklı ve savunma sanayinde bazı adımlar atarak, ülke genelinde enflasyonu düşürecek büyüme sağlanacağını zannetmiyorum" diye konuşuyor. Türkiye ekonomisinin giderek vasatlaşan, giderek hizmet ekonomisine yaslanan bir ekonomi haline geldiğine işaret eden Özdurak, özellikle hizmet sektöründe yaşanan kontrolsüz fiyat artışlarının enflasyonla mücadeleye darbe vurduğunu belirterek şu görüşleri dile getiriyor:
"Hizmet fiyatlarındaki bu sorun, enflasyonda bir yapışkanlık yaratıyor. Ayrıca konut ve eğitim harcamalarında hala istenen seviyelere gelinemedi, buralarda reform yapılması gerekiyor. Ama bu etkenlere rağmen, faiz indirimlerinin temkinli de olsa devam edeceğini düşünüyorum. Ancak Ocak 2026'da beklentilerin çok üzerinde bir enflasyon gelirse, belki ocak ayında faiz indirimi pas geçilebilir. Öte yandan Enflasyonla mücadele, 2026 yılında da sadece para politikası yani faiz kararları ile yürütülmeye devam edilirse enflasyonda yüzde 20'nin altını görmenin çok mümkün olacağını düşünmüyorum."
Faiz kararı sonrasında yapılan açıklamada ise, 2026'ya ilişkin "temkinli" duruş dikkat çekti. Uzmanlara göre, 2026'da faizlerin seyrini, özellikle yılın ikinci yarısında netleşecek "erken seçim" olasılığı belirleyecek.
"Enflasyonda risk devam ediyor"
TCMB yılın son PPK toplantısında, politika faizinde (bir hafta vadeli repo ihale faizi) 150 baz puan indirime giderek faizi yüzde 38 seviyesine indirdi. Piyasa beklentilerine uygun miktarda gerçekleştirilen faiz indirimi ile birlikte, gecelik vadede borç verme faiz oranı yüzde 42,5'ten yüzde 41'e, gecelik vadede borçlanma faiz oranı ise yüzde 38'den yüzde 36,5'e çekildi.
Faiz kararı sonrasında yayınlanan karar metninde, kasım ayında beklentilerin çok altında gelerek yüzde 1'in altına inen aylık enflasyon hatırlatıldı ve ekim-kasım aylarında gıda fiyatlarındaki artışın beklenen düzeyin altında kaldığı tespiti yapıldı.
Bununla birlikte üçüncü çeyrekte ekonomik büyümenin de öngörülenden yüksek gerçekleştiğine işaret edilen açıklamada, "Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme işaretleri göstermekle birlikte dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir" ifadesi kullanıldı.
Piyasalar nasıl etkilendi?
Merkez Bankası, 2026 yılının ilk çeyreğinde faiz indirimlerine devam edilip edilmeyeceğine ilişkin olarak ise, "Adımların büyüklüğü, enflasyon görünümü odaklı, toplantı bazlı ve ihtiyatlı bir yaklaşımla gözden geçirilmektedir. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır" ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası'nın bu açıklaması, iş dünyasından gelen yoğun taleplere rağmen faiz indirimlerinin 2026'nın ilk yarısında beklenen hızda gerçekleşmeyebileceğine dair tahminleri güçlendirdi. Faiz kararı sonrasında Borsa İstanbul'da (BİST100) hafif yükselişler gözlenirken Euro kuru 50 TL'nin üzerine çıktı. Dolar kuru ise 42,6 TL seviyelerinde yatay seyretti.
"Yeni yıl ile birlikte enflasyon yükselecek"
Peki son bir yılda 12 puanlık faiz indirimine giden, ancak başta İstanbul olmak üzere CHP'li belediyelere yönelik 19 Mart operasyonları sonrasında yeniden faiz artırımı yapmak zorunda kalan TCMB, 2026'ya nasıl girecek?
DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın'a göre, ekim ve kasım aylarında aylık enflasyonun beklenenden düşük gelmesi, yılın son faiz indiriminde Merkez Bankası'nın elini güçlendiren bir rol oynamış oldu.
"2026'da esas risk erken seçim kararı"
Ancak 2026'ya girildikten sonra, özellikle ocak ve şubat aylarında enflasyonun yeniden tırmanışa geçeceğini ifade eden Prof. Alçın, şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Yeni yıl ile birlikte, yönetilen ve yönlendirilen fiyatların da etkisiyle enflasyonun yeniden yükselişine tanık olacağız. Bu da Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinde daha temkinli olmasına neden olacaktır. Öte yandan 2026'da için esas risk, 2027 için alınacak bir erken seçim ihtimali olacak. Böylesi bir durumda, 2026'nın son çeyreğinden itibaren enflasyonla mücadele rafa kalkabilir ve bugüne kadarki kazanımlar kaybolabilir."
İş dünyası: Maliyetler hala çok yüksek
Merkez Bankası'nın yılın son toplantısında verdiği faiz indirimi kararı iş dünyası tarafında memnuniyetle karşılansa da, yetersiz bulundu.
Karar sonrası bir açıklama yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, "Yapılan indirim oranı biz üretici ihracatçılar açısından yeterli değil. Ancak bu kararı 2026 öncesi atılmış, sembolik ama yön tayin edici bir başlangıç adımı olarak değerlendirmek istiyoruz" görüşünü dile getirdi.
Yüzde 38'lik politika faizinin ve bunun piyasaya yansıyan maliyetinin sanayicinin rekabet yükünü tek başına hafifletmediğini vurgulayan Gültepe, şunları söyledi:
"Bizim için asıl mesele, bugünkü rakamdan çok bundan sonraki yol haritası. 2026'ya girerken beklentimiz, başlayan bu sürecin kesintiye uğramadan ve ivme kazanarak daha güçlü şekilde devam etmesi. Sanayicinin önüne bakabilmesi ve rekabet gücünü koruması için, indirimlerin istikrarlı bir şekilde sürmesi ve faizlerin üretim dostu seviyelere inmesi gerekiyor."
"Faizin enflasyona etkisi zayıflıyor"
Peki, Merkez Bankası'nın 2026 içerisinde faizleri iş dünyasının beklentilerine uygun şekilde indirmesi olası mı?
DW Türkçe'ye konuşan Marbaş Menkul Değerler Başekonomisti Doç. Dr. Caner Özdurak, bu soruya, "Faiz politikasının enflasyona etkisi zayıflıyor. Ama erken seçim kararı alınırsa, iş dünyasının istediği olabilir" yanıtını veriyor.
Doç. Özdurak, ekonomi yönetiminin 2026 sonu için hedeflediği gibi enflasyonu yüzde 20'nin altına çekebilmenin çok zor olduğu görüşünde. Artık Merkez Bankası'nın faiz politikasının enflasyonun geriletilmesinde pek işe yaramayacağını dile getiren Özdurak, "Burada artık ekonominin kurgusunun değişmesi lazım. Sanayi politikalarının ve makro ekonomik stratejilerin değişmesi lazım. Sadece hizmet sektörü odaklı ve savunma sanayinde bazı adımlar atarak, ülke genelinde enflasyonu düşürecek büyüme sağlanacağını zannetmiyorum" diye konuşuyor. Türkiye ekonomisinin giderek vasatlaşan, giderek hizmet ekonomisine yaslanan bir ekonomi haline geldiğine işaret eden Özdurak, özellikle hizmet sektöründe yaşanan kontrolsüz fiyat artışlarının enflasyonla mücadeleye darbe vurduğunu belirterek şu görüşleri dile getiriyor:
"Hizmet fiyatlarındaki bu sorun, enflasyonda bir yapışkanlık yaratıyor. Ayrıca konut ve eğitim harcamalarında hala istenen seviyelere gelinemedi, buralarda reform yapılması gerekiyor. Ama bu etkenlere rağmen, faiz indirimlerinin temkinli de olsa devam edeceğini düşünüyorum. Ancak Ocak 2026'da beklentilerin çok üzerinde bir enflasyon gelirse, belki ocak ayında faiz indirimi pas geçilebilir. Öte yandan Enflasyonla mücadele, 2026 yılında da sadece para politikası yani faiz kararları ile yürütülmeye devam edilirse enflasyonda yüzde 20'nin altını görmenin çok mümkün olacağını düşünmüyorum."
Kaynak: Deutsche Welle / Güncel
Merkez Bankası, Ekonomi, Finans, Güncel, Faiz, Merkez Bankası, Finans, Ekonomi, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA