DTO'da iş insanlarına yeni bakış açıları anlatıldı

Ekonomi Haberleri

Denizli Ticaret Odası (DTO), ünlü televizyon sunucusu Ekonomist Sami Altınkaya ile Yönetim Danışmanı Selma Akdoğan'ı, Meslek Komiteleri Ortak İstişare Toplantısı'nda misafir etti.

Denizli Ticaret Odası (DTO), ünlü televizyon sunucusu Ekonomist Sami Altınkaya ile Yönetim Danışmanı Selma Akdoğan'ı, Meslek Komiteleri Ortak İstişare Toplantısı'nda misafir etti. Sorunlara Yeni Nesil Çözümler ve Fikir Üretmenin Kuralları başlığıyla gerçekleştirilen eğitimde, DTO meclisi ve meslek komitesi üyeleri ile ailelerine seslenen konuklar, iş dünyasında karşılaşılan sorunlara farklı çözümler üretmenin yollarını anlattılar.

Toplantının açış konuşmasını yapan DTO Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli ekonomisini ve iş dünyasını geliştirmek için farklı alanlarda yeni projelere imza attıklarını söyledi. Başkan Erdoğan, "Denizli'mizin ve sektörlerimizin gelişimi için mücadele ediyoruz Denizli Ticaret Odası olarak, üyelerimizi dünyanın dört bir tarafındaki fuarlara gönderiyoruz. Amacımız, Denizli'mizin ihracatını daha da artırmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak. Denizli'de teknik tekstilin gelişmesi için hazırladığımız projemizle, Avrupa Birliği fonlarından 10 milyon euroya yakın destek aldık ve Denizli Teknik Tekstil Merkezimizi açtık. Burada katma değeri yüksek ürünler üretip sektörümüze yeni bir yön çizmeyi ve ivme kazandırmayı hedefledik. İlimiz için farklı projeler üretmeye, aynı zamanda da mesleki ve kişisel gelişim eğitimleri vermeye, 2026 yılında da devam edeceğiz" dedi.

Ardından konuşmacılar Altınkaya ile Akdoğan, Sorunlara Yeni Nesil Çözümler ve Fikir Üretmenin Kuralları ile ilgili söyleşiyi gerçekleştirdi.

Akdoğan: "Denizli iş insanlarıyla horoz metaforunu özdeşleştiriyorum"

Ekonomist Altınkaya, "İşi yapıyorum, üretiyorum, satıyorum; sorun yok. Ama tedarikçilerimizden bir türlü parayı alamıyorum. Neler yapmalıyım?" sorusu ile konuya giriş yaptı.

Yönetim Danışmanı Akdoğan ise öncelikle sorunun tespit edilmesi gerektiğini ifade etti. Akdoğan, "İş dünyasında yanlış yatırımlar, parayı doğru yönetememek, insanı doğru yönetememek gibi sorunlar çıkabiliyor. Öncelikle hangi yöne, nasıl gideceğimizi belirlememek bile büyük sıkıntı oluşturuyor. Ancak Denizli öyle değil Ben, Denizli iş insanlarıyla horoz metaforunu özdeşleştiriyorum. Erken kalkan, çok çalışkan, farkındalığı yüksek olan, zamanını doğru kullanan ve iyi planlayan, disiplinli insanlarsınız. Denizli deyince en başta çalışkanlık, farkındalık ile girişimcilik ve tabii ki havlu bornoz aklıma geliyor" dedi.

Akdoğan: "Hedeflerinizi çalışanlarınızla belirleyin"

Altınkaya, Akdoğan'ın büyük global enerji yatırımlarında görev yaptığını ve önemli birçok şirkette yatırımlara yön veren bir isim olduğunu anlattı. Altınkaya, "Kendisi, patronların hem çok sevdiği hem de çok kızdığı bir isimdir. Çünkü patronun karşısında masaya yumruğunu vurduğuna da şahit oldum. Aslında yöneticilerimizi seçerken de buna dikkat etmeliyiz değil mi?" diye sordu.

Yönetim Danışmanı Akdoğan ise "Bence bu çok önemli Yöneticileriniz elini masaya vurmuyorsa o yönetici aslında değildir. Kusura bakmayın ama o sadece dalkavuktur. 'Haklısınız efendim. Çok doğru buyurdunuz efendim. Ben bunu nasıl düşünemedim efendim' diyen yöneticiyi, bir dakika şirketinizde tutmayın. Bence sizi yanlış yönlendirir. Oysaki yönetici, sizin başlattığınız girişimi, bayrağı alıp daha ileriye taşıyacak, yeni fikirler üretecek ve açılımlar yapacak kişidir. Şirketlerde öncelikle stratejilerimizi belirlememiz gerekiyor... Benim için strateji, hayallerle gerçeklerin bir araya gelmesi ve gelecek için yol haritamızın belirlenmesi anlamına geliyor. Bu yol haritasının 3 yıllık, 5 yıllık olması gerekir. Arkasından da hedeflerimizi ortaya koymamız lazım. Birçok şirkette bu hata yapılıyor ve hedeflerimizi doğru tanımlamıyoruz. Ben bu yola gireceğim ama neyle gideceğim, hangi araçları kullanacağım, nelerle yol alacağım? Tüm bunları iyi tanımlamalıyız. Hatta o da yetmiyor. Bu tanımlamayı, şirketinizdeki tüm çalışanlarınızla birlikte yapmanızı öneriyorum. Çünkü hepimizde bir beyin var. O beyinler ile akıllar bir araya geldikçe çoğalıyor. Bir artı bir iki değil üç, beş, on bir bile yapar. Onun için hep beraber yapmayı ve hedefleri aşağıya doğru yaymayı öneriyorum. Onun arkasından da nakit akışı planlamasını yapmamız gerekiyor. Bütçe raporlama gerçekten çok önemlidir... Biz şirketlerde ekim, kasım gibi yıllık iş planlarımızı yapıyoruz ve bütçelerimizi hazırlıyoruz. Aylık takip yapıyorduk ama bugün geldiğimiz noktada çalışanların ekranlarına satış hedeflerini günlük bildirebiliyoruz. Bunu, size de tavsiye ediyorum. Mutlaka bu sistemi kurun. Bu arada, eğer varsa olursa sinirinizi çalışanlarınızdan değil spordan çıkarın. Çalışanlarınızla beraber iyi bir şekilde, güzel bir ortamda çalışın. Bu, verimi artırır" uyarısında bulundu.

Altınkaya: "Bir artı bir, on bir olmalı"

Ekonomist Altınkaya da çalışanlarla birlikte hareket etmenin ve yapıcı olmanın önemi ile iş verimliliğine katkısına dikkat çekti. Altınkaya, "Zaten bu toplantılardaki amacımız da bir artı biri yan yana getirip 11 yapabilmek. 11 olduğu zaman, katma değerli üretim ve yeni fikirler ortaya çıkıyor. Bizim ilk olarak sistem sorunumuz var; ikinci olarak da büyük bir planlama sorunumuz. Örneğin şirketin iyi genel müdürü ya da iyi finans müdürü o şirkete bankalardan ucuz faizli kredi bulan ve finans kaynağı oluşturan çalışan olarak yönetici olarak görülüyor. Halbuki böyle olmaması gerekiyor" diye konuştu.

Akdoğan: "Aile şirketleri sistemle çalışmalı"

Akdoğan, aile şirketlerinde iş bölümünün de planlanması gerektiğinin altını çizdi. Akdoğan, "Aile bireyleri, şirket içinde farklı görevlerde bulunuyorlar ve bu kişiler genelde bireysel çalışmayı tercih ediyorlar. Yani bütün bilgileri beyinlerinde topluyorlar ve bunu teknolojiye aktarmıyorlar. Aile arasında sıkıntı olduğunda da şirketin geçmişe dair bilgilerini kaybediyorsunuz. Aile bireyleri, şirkette belli sistemlere ve prosedürlere bağlı olarak çalışmalıdır. Ben bunu özellikle ikinci ve üçüncü nesiller için söylüyorum. Tabii ki her anne baba, çocuğunun şirketi devam ettirmesini ister. Ancak size tavsiyem, çocuklarınızı önce başka bir şirkette çalıştırın. Çocuklarınızı mutlaka farklı şirketlerde, özellikle de kurumsal şirketlerde çalışmaya teşvik ettiğinizde, orada öğrendiklerini sizin şirketinizde uygulayabilir hale gelirler. Aile şirketlerinde kurumsallık dediğim zaman hemen patronu işten çıkarma akla geliyor. Hayır; şirketi kuran her zaman şirketin başında olmalı. Karı koca aynı şirkette çalışıyorsanız, eve girdikten sonra şirketi unutacaksınız ve evde iş konuşmayacaksınız. Bu çocuklar için de geçerli olmalı. Maalesef Türkiye'de şirketlerin ortalama ömrü 12,5 sene ve ikinci kuşağa devreden şirket sayısı çok az. Devredememenin en önemli sorunu da sistem. Onun için de yazılım ve teknoloji diyoruz. Teknolojiyi nasıl kullanırız? İşimizi, yazılıma nasıl adapte ederiz? Bunları, çok iyi tanımlamak gerekiyor. Önce kağıt üzerinde tanımlamak, sonra da yazılıma geçirmek gerekiyor" dedi.

İkili, konferansın sonunda salondaki katılımcıların sorularını da yanıtladı. - DENİZLİ
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Misafir, Denizli, Ekonomi, Misafir, Ticaret, Denizli, Ekonomi, Haberler