6 Şubat Depremlerinin Üzerinden Bin Gün Geçti.
6 Şubat 2023'teki depremlerin üzerinden bin gün geçti. Palmiye Sitesi'nde ailesini kaybeden İrem Türkmener Karslı, "İster bin, ister on bin, ister yüz bin gün geçsin, ömrüm yettiği sürece adalet demeye devam edeceğim. Ailemin katilleri hak ettikleri cezayı alana kadar pes etmeyeceğim" dedi. Ezgi Apartmanı'nda evlatlarını kaybeden Nurgül Göksu da "İnsanların para hırsı yüzünden evlatlarımı kaybettim. Adalet sağlansın ki yasımızı yaşayabilelim" ifadelerini kullandı. Fazilet Apartmanı'nda ailesini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci ise "Yüzyılın afeti denilen bu depremde, yüzyılın kararı çıksın ki bir sonraki depremlerde veya bina yıkımlarında can kaybı yaşanmasın" dedi.
Haber : Mehmet OFLAZ
(ANKARA) - 6 Şubat 2023'teki depremlerin üzerinden bin gün geçti. Palmiye Sitesi'nde ailesini kaybeden İrem Türkmener Karslı, "İster bin, ister on bin, ister yüz bin gün geçsin, ömrüm yettiği sürece adalet demeye devam edeceğim. Ailemin katilleri hak ettikleri cezayı alana kadar pes etmeyeceğim" dedi. Ezgi Apartmanı'nda evlatlarını kaybeden Nurgül Göksu da "İnsanların para hırsı yüzünden evlatlarımı kaybettim. Adalet sağlansın ki yasımızı yaşayabilelim" ifadelerini kullandı. Fazilet Apartmanı'nda ailesini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci ise "Yüzyılın afeti denilen bu depremde, yüzyılın kararı çıksın ki bir sonraki depremlerde veya bina yıkımlarında can kaybı yaşanmasın" dedi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden bin gün geçti. Depremlerde en az 53 bin 737 kişi hayatını kaybederken, 107 bin 213 kişi de yaralandı. Kahramanmaraş'ta Ezgi Apartmanı, Fazilet Apartmanı ve Palmiye Sitesi'nde yakınlarını kaybedenler, bin gündür süren adalet mücadelelerini ANKA Haber Ajansı'na anlattı.
"Hacı Mehmet Ersoy 9 aydır firari ama..."
Depremde yıkılan Palmiye Sitesi'nde anne, baba ve tek kardeşini kaybeden İrem Türkmener Karslı, şöyle konuştu:
"Bin gün oldu. Birçok insan için sıradan, öylece bir sayı ama benim için her bir günü 6 Şubat'tan daha az acı verici değildi. Her biri bir ömür kadar uzun. Bin gün geçirdim ailemsiz. Ailem hiç olmamış, tüm bunlar hiç yaşanmamış, bu katliam hiç bize uğramamış gibi yaşamamayı seçtiğim her anında, içimde onlar olan sevgim ve onlarsız kalmanın verdiği acıyla geçen bin gündü. Bin gündür aynı soruyla uyanıyorum.
Nasıl olur da bu kadar çok can bu kadar kolay unutulur? Nasıl olur da bu kadar büyük bir felaket bu kadar çabuk unutulur? Nasıl olur da yıkılan sadece binalar değilken hala gerçek bir adalet hiçbir şekilde sağlanamaz? Annem, babam, bir tanecik kardeşim... Onları aldığım her nefeste, benim yaptığım her adalet çağrısında, her 'unutmayacağız' diyen kalpte aslında varlar. Katiller henüz hak ettikleri cezaları almadı. Hatta Hacı Mehmet Ersoy 9 aydır firari ama katiller hak ettikleri cezaları alana kadar ben mücadele etmeye devam edeceğim.
İster bin gün, ister on bin gün, ister yüz bin gün geçsin. Ömrümün yettiği, benim var olduğum her bir gün ben adalet, adalet, adalet demeye devam edeceğim. Ailemin katilleri hak ettikleri cezaları alana kadar pes etmeyeceğim. Başkaları böyle ölmesin diye gereken neyse yapmaya devam edeceğim. Ben var oldukça ailemi unutturmamak, aldığım her nefeste onları anmak için de yaşamaya devam edeceğim. Ben unutmadım; isterse yüz bin gün geçsin, hiçbir şekilde de unutmayacağım. Onlarla geçirdiğim her bir an benim için çok, çok, çok kıymetliydi ve benimle var olmaya da devam edecek."
"Bırakın bin günü, beş bin gün ya da on bin gün de olsun, hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim"
Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı'nda oğlu, gelini ve 6 aylık torununu kaybeden Nurgül Göksu, gözyaşları içerisinde şu ifadeleri kullandı:
"Bugün depremin üzerinden bin gün geçti. Ülkede depremler olmaya, binalar durduk yere yıkılmaya ve insanlar ölmeye devam ediyor. Ben ilk günden bu yana bir sonraki depremde başka insanların ölmemesi için mücadele verdim. Enkazın başında delil nöbeti tuttum, bulduğum delilleri dosyaya sundum. Bin gün geçti hala dosya karara çıkmadı, yanlı ve taraflı bilirkişi raporlarıyla bininci günündeyiz. Ezgi Apartmanı davasında o kadar çok delil vardı. Buna rağmen bin günden bu yana bekliyorsam, diğer deprem davalarında neler oluyordur? Hala soruşturması açılmayan ve duruşmaya geçmeyen davalar var.
Sanıklar ve sanık avukatları mahkeme heyetine benim sosyal medya fenomeni olduğumu iletmiş. Ben bunu sosyal medya fenomeni olarak yapmıyorum; kaybettiğim evlatlarım için adalet mücadelesi veriyorum. Evlatlarımın ölümüne sebep olanlar gereken cezayı alıncaya kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Bırakın bin günü, beş bin gün ya da on bin gün de olsun, hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Çünkü o insanlar çocuklarımın ölümüne sebep oldular. Bu mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim."
"Bunun vebalini nasıl vereceksiniz?"
Göksu, bilirkişi heyetine yönelik çağrısında, "Ezgi Apartmanı dosyası dördüncü kez bilirkişi raporu için Konya Teknik Üniversitesi'ne gönderildi. Son raporlarda kolon, kiriş ve perde duvarların kesilse dahi binanın yıkımına sebep olmayacağı öne sürüldü. Şimdi bu raporları hazırlayan hocalar için söylüyorum: İnsanlar kolon, kiriş veya perde duvarları kesip binanın taşıyıcı unsurlarına zarar verecek şekilde tadilat yapsalar, binanın yıkımına sebep olmayacağını söylediniz ya, bunu vebalini nasıl vereceksiniz? Bunun altından nasıl kalkacaksınız, gerçekten aklım almıyor" dedi.
Anne Göksu, "O zaman 2025 yılında herkes dükkanında kolonunu, perde duvarını, döşemesini veya kirişleri kesip dükkanını genişletsin ve başka insanlar da ölmeye devam etsin. Bunu artık gerçekten aklım almıyor. Çünkü ölen onların evladı değil; ölen bizim evlatlarımız. Ölen onların evladı olsaydı bu raporu hazırlayabilirler miydi, gerçekten" diye sordu.
"Adalet sağlansın ki yasımızı yaşayalım"
Göksu, "Bu şekilde rapor hazırlayan ve bu raporlara imza atan insanlara da, kim olursa olsun, bu dünyadan bize yaşattıklarını ve bizim yaşadıklarımızı yaşamadan gitmesinler diyorum. Bir evlat kolay yetişmiyor… Ben evladımı nasıl yetiştirdim? O gözlerinin içi ışıl ışıl olan evladımı nasıl yetiştirdim? ve pırlanta gibi evladı kaybettim. Onun için bu mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Adalet istemekten de hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim, bin günde olsa, beş bin günde olsa" ifadelerini kullandı.
"Benim çocuklarım neden öldü" diye soran Göksu, şunları kaydetti:
"Sadece para kazanma hırsı yüzünden. İnsanların para kazanma arzusu yüzünden ben evlatlarımı kaybettim. Hayatlarının baharında, sekiz gün boyunca enkazın altında yardım istediler, beklediler beni, ama kurtaramadım. O insanlar ise sadece iki fazla masa daha atıp, daha fazla para kazanmak için bu ölümün gerçekleşmesine sebep oldular. Bana 'fenomen' deseler, ne derlerse desinler, ben bu davadan vazgeçer miyim? Hayır. Mahkeme heyetlerinin, bilirkişi raporunu hazırlayan hocaların kendi evlatlarını toprağın altında koyarak, böyle bir empatiyle karar vermelerini istiyoruz. Biz bu acılı aileler başka bir şey istemiyoruz. Tek istediğimiz, adil bir şekilde yargılanmaları ve bu insanların gereken cezayı almalarıdır. Başka hiçbir isteğimiz yok. Adalet sağlansın ki, biz de çocuklarımıza verdiğimiz sözü yerine getirip, ondan sonra yasımızı yaşayalım."
"Mahkeme, bin gündür A Blok'un neden yıkıldığını açıklayamadı"
Fazilet Apartmanı'nda anne, abla ve kardeşini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci ise şöyle konuştu:
"Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden bin gün geçti. Bizler, depremde yakınlarını kaybeden deprem mağdurları, bu bin gündür yasımızı tutmayı adeta unuttuk. Hepimizin tek amacı, bir an önce adaletin sağlanması. Fazilet Apartmanı, Maraş'ta bulunan ve birbirinin aynı iki bloktan oluşan bir binaydı. Depremin 8. saniyesinde A blok yerle bir olurken, 19 insan hayatını kaybetti; B blok ise ayakta kaldı, yıkılmadı. Her iki binayı yapan müteahhit aynı kişi, kullanılan malzeme aynı, zemin aynı, deprem aynı, depremin şiddeti aynı. Peki, neden A blok yıkılırken B blok ayakta kalmıştır? Bin gündür mahkeme bu sorunun cevabını veremedi. Çünkü A Blok, altında bulunan Akın Ekmek Fırını'nın binaya yaptığı usulsüz tadilatlar nedeniyle yıkıldı.
Deprem davalarında en çok karşımıza çıkan ve bizi zorlayan konulardan biri de, bilimsellikten uzak ve araştırmadan hazırlanmış bilirkişi raporlarıdır. Bilirkişi raporları son derece özensiz, detaya girmeden ve konuyu incelemeden hazırlanıyor; sanki sanık avukatıymış gibi. Mahkeme heyeti ise bilirkişi raporlarını yüzde 100 doğru kabul edip kararlarını bu yönde veriyor. Oysa bilirkişi raporlarında suç veya suçludan bahsedilmemesi gerekir. Örneğin bir bilirkişi raporu, 'belediye çalışanları asli kusurlu, müteahhit asli kusurlu' gibi görüş bildirmemelidir. Bilirkişi sadece konuyu incelemeli, binanın yıkım sebeplerini ortaya koymalıdır.
"Bin gündür yaşadığımız acıyı içimize gömüp adalet peşinde koşmak çok zor"
Bugüne kadar Fazilet Apartmanı için üç bilirkişi raporu alındı. Ancak bu üç raporda da, fırının binaya nasıl olumsuz etkisi olduğuna dair tek bir satır bile görüş belirtilmedi. Ama aynı bilirkişiler, ne hikmetse, belediye çalışanlarını veya müteahhidi 'asli kusurlu' ilan edebiliyorlar. Bin gündür yaşadığımız acıyı içimize gömüp adalet peşinde koşmak ve her seferinde hayal kırıklığı yaşamak gerçekten çok zor.
Depremden sonra bugüne kadar depremden sonra 13 defa Kahramanmaraş'a gidip geldim. Ama sanıklar bir gün bile mahkeme salonuna gelip ifade vermedi. Sanıklar mahkeme salonuna gelip ifade vermezse, bizlerin sorularına muhatap olmazsa ve bizlerle yüzleşmezse, mahkeme heyetiyle bir araya gelip sorulara sağlıklı şekilde cevap vermezse adalet nasıl sağlanacak? Ben adaletin herkesten üstün olduğuna inanan bir emekli öğretmenim. Hiç kimse adaletten üstün olmamalı.
Adalet tarafsız olmalı, adalet şucu bucu olmamalı. Artık bin gündür süren bu acımızın sona ermesini istiyorum. Bunun tek çaresi, bizlerin mahkeme salonlarında aradığımız haklarımızın bize verilmesidir. Bizler ne için mahkeme salonlarındayız? Sadece kendimiz için mi? Yüzyılın afeti denilen bu depremde, yüzyılın kararı çıksın ki bir sonraki depremlerde veya bir sonraki bina yıkımlarında canlar kaybolmasın. Bu sadece kaybettiğimiz canların yaşam hakkı elinden alındığı için verilen bir çaba değil; aynı zamanda bizden sonraki nesillerin haklarını da savunan bir çabadır. Lütfen adalet herkese eşit olarak uygulansın."
Palmiye Sitesi'nde yargılama süreci...
Onikişubat ilçesinde bulunan Palmiye Sitesi'nin yıkılması sonucu 152 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi yaralandı. Müteahhit, statik proje müellifi ve fenni mesul Ali Babaoğlu, müteahhit Hacı Mehmet Ersoy ve jeoloji mühendisi Ömer Tarakçıoğlu hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan dava açıldı. Tutuklu sanık Babaoğlu'na 21 yıl 9 ay, Ersoy'a ise 18 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Tarakçıoğlu ise beraat etti. Firari sanık Ersoy yakalanamadı. Palmiye Sitesi ile ilgili bilirkişi raporlarında "asli kusurlu" olduğu tespit edilen kamu görevlileri hakkında ise hala soruşturma başlatılmadı.
Ezgi Apartmanı'nda yargılama ne aşamada?
Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı'nın enkazında 35 kişi hayatını kaybetti. Ezgi Apartmanı'nda zemin katta faaliyet gösteren Kervan Pastanesi'nin yetkilileri sanıklar Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel ile pastanedeki tadilatı organize eden sanık Ertan Danacı hakkında, 35 kez "olası kastla kasten öldürme" ve "olası kastla kasten yaralama" suçlarından, her biri için 700 yıl 4 aydan 876 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi. Tutuksuz yargılanan sanık müteahhit Yakup Aktaş ile fenni mesul Mehmet Tekin hakkında ise "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 8 aydan 22 yıl 5 aya kadar hapis cezası talep edildi.
Öte yandan, binanın inşa edildiği dönemde Kahramanmaraş Belediyesi'nde görev yapan Fahri Yiğitoğlu, Veli Çiftaslan ve Mehmet Dişçeken ile Kervan Pastanesi'nde yapılan tadilatlara onay veren Onikişubat Belediyesi personelleri Sait Avşar, Ali Gemci, Mehmet Akif Canlı ve Mustafa Şirikçi hakkında da "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan dava açıldı.
Firari olan Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel, 703 gün süren aranın ardından 14 Ağustos 2025 tarihinde Ankara'nın Etimesgut ilçesinde düzenlenen operasyonla yakalandı. Lüks bir villada saklandıkları belirlenen sanıklar, gözaltına alındıktan sonra Kahramanmaraş'a sevk edildi ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Firari sanıkların saklandığı villanın, eski AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani'nin damadı Cengiz Gökay'a ait olduğu tespit edildi. Öte mimar Ertan Danacı'nın ara kararla tahliye edilmesine savcılık itiraz edince, hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Danacı henüz yakalanamadı.
Fazilet Apartmanı'nda yargılama süreci...
Fazilet Apartmanı sakinleri, depremden yıllar önce binanın altındaki fırının sahipleri Akın ve Ferihan Yağcı hakkında, yapı projesine aykırı eklentiler yaparak binaya zarar verdikleri gerekçesiyle Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, 16 Nisan 2019'da tadilatların binayı zayıflattığını belirterek, Yağcı çiftinin binayı eski haline getirmesine hükmetti. Kararın uygulanmadığı bina, 6 Şubat depreminde yıkılarak 19 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
Akın ve Ferihan Yağcı çifti hakkında 2023 Temmuz ayında yakalama kararı çıkarıldı. ANKA Haber Ajansı, firari sanıkların yakalama kararı olmasına rağmen Ankara 3. Noterliği'ne gidip vekalet verdiğini gündeme getirdi. 1,5 yıldır aranan Yağcı çifti, 27 Aralık 2024 tarihinde Afyonkarahisar'da adliyeye gidip teslim oldu ve ardından serbest bırakıldı. Tutuksuz yargılanıyorlar. Öte yandan dönemin belediye başkan yardımcılarının da arasında bulunduğu 10 kişi hakkında mevzuata aykırı yapı projesine ve uygunluk kararlarına onay verdikleri gerekçesiyle dava açıldı.
(ANKARA) - 6 Şubat 2023'teki depremlerin üzerinden bin gün geçti. Palmiye Sitesi'nde ailesini kaybeden İrem Türkmener Karslı, "İster bin, ister on bin, ister yüz bin gün geçsin, ömrüm yettiği sürece adalet demeye devam edeceğim. Ailemin katilleri hak ettikleri cezayı alana kadar pes etmeyeceğim" dedi. Ezgi Apartmanı'nda evlatlarını kaybeden Nurgül Göksu da "İnsanların para hırsı yüzünden evlatlarımı kaybettim. Adalet sağlansın ki yasımızı yaşayabilelim" ifadelerini kullandı. Fazilet Apartmanı'nda ailesini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci ise "Yüzyılın afeti denilen bu depremde, yüzyılın kararı çıksın ki bir sonraki depremlerde veya bina yıkımlarında can kaybı yaşanmasın" dedi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden bin gün geçti. Depremlerde en az 53 bin 737 kişi hayatını kaybederken, 107 bin 213 kişi de yaralandı. Kahramanmaraş'ta Ezgi Apartmanı, Fazilet Apartmanı ve Palmiye Sitesi'nde yakınlarını kaybedenler, bin gündür süren adalet mücadelelerini ANKA Haber Ajansı'na anlattı.
"Hacı Mehmet Ersoy 9 aydır firari ama..."
Depremde yıkılan Palmiye Sitesi'nde anne, baba ve tek kardeşini kaybeden İrem Türkmener Karslı, şöyle konuştu:
"Bin gün oldu. Birçok insan için sıradan, öylece bir sayı ama benim için her bir günü 6 Şubat'tan daha az acı verici değildi. Her biri bir ömür kadar uzun. Bin gün geçirdim ailemsiz. Ailem hiç olmamış, tüm bunlar hiç yaşanmamış, bu katliam hiç bize uğramamış gibi yaşamamayı seçtiğim her anında, içimde onlar olan sevgim ve onlarsız kalmanın verdiği acıyla geçen bin gündü. Bin gündür aynı soruyla uyanıyorum.
Nasıl olur da bu kadar çok can bu kadar kolay unutulur? Nasıl olur da bu kadar büyük bir felaket bu kadar çabuk unutulur? Nasıl olur da yıkılan sadece binalar değilken hala gerçek bir adalet hiçbir şekilde sağlanamaz? Annem, babam, bir tanecik kardeşim... Onları aldığım her nefeste, benim yaptığım her adalet çağrısında, her 'unutmayacağız' diyen kalpte aslında varlar. Katiller henüz hak ettikleri cezaları almadı. Hatta Hacı Mehmet Ersoy 9 aydır firari ama katiller hak ettikleri cezaları alana kadar ben mücadele etmeye devam edeceğim.
İster bin gün, ister on bin gün, ister yüz bin gün geçsin. Ömrümün yettiği, benim var olduğum her bir gün ben adalet, adalet, adalet demeye devam edeceğim. Ailemin katilleri hak ettikleri cezaları alana kadar pes etmeyeceğim. Başkaları böyle ölmesin diye gereken neyse yapmaya devam edeceğim. Ben var oldukça ailemi unutturmamak, aldığım her nefeste onları anmak için de yaşamaya devam edeceğim. Ben unutmadım; isterse yüz bin gün geçsin, hiçbir şekilde de unutmayacağım. Onlarla geçirdiğim her bir an benim için çok, çok, çok kıymetliydi ve benimle var olmaya da devam edecek."
"Bırakın bin günü, beş bin gün ya da on bin gün de olsun, hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim"
Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı'nda oğlu, gelini ve 6 aylık torununu kaybeden Nurgül Göksu, gözyaşları içerisinde şu ifadeleri kullandı:
"Bugün depremin üzerinden bin gün geçti. Ülkede depremler olmaya, binalar durduk yere yıkılmaya ve insanlar ölmeye devam ediyor. Ben ilk günden bu yana bir sonraki depremde başka insanların ölmemesi için mücadele verdim. Enkazın başında delil nöbeti tuttum, bulduğum delilleri dosyaya sundum. Bin gün geçti hala dosya karara çıkmadı, yanlı ve taraflı bilirkişi raporlarıyla bininci günündeyiz. Ezgi Apartmanı davasında o kadar çok delil vardı. Buna rağmen bin günden bu yana bekliyorsam, diğer deprem davalarında neler oluyordur? Hala soruşturması açılmayan ve duruşmaya geçmeyen davalar var.
Sanıklar ve sanık avukatları mahkeme heyetine benim sosyal medya fenomeni olduğumu iletmiş. Ben bunu sosyal medya fenomeni olarak yapmıyorum; kaybettiğim evlatlarım için adalet mücadelesi veriyorum. Evlatlarımın ölümüne sebep olanlar gereken cezayı alıncaya kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Bırakın bin günü, beş bin gün ya da on bin gün de olsun, hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Çünkü o insanlar çocuklarımın ölümüne sebep oldular. Bu mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim."
"Bunun vebalini nasıl vereceksiniz?"
Göksu, bilirkişi heyetine yönelik çağrısında, "Ezgi Apartmanı dosyası dördüncü kez bilirkişi raporu için Konya Teknik Üniversitesi'ne gönderildi. Son raporlarda kolon, kiriş ve perde duvarların kesilse dahi binanın yıkımına sebep olmayacağı öne sürüldü. Şimdi bu raporları hazırlayan hocalar için söylüyorum: İnsanlar kolon, kiriş veya perde duvarları kesip binanın taşıyıcı unsurlarına zarar verecek şekilde tadilat yapsalar, binanın yıkımına sebep olmayacağını söylediniz ya, bunu vebalini nasıl vereceksiniz? Bunun altından nasıl kalkacaksınız, gerçekten aklım almıyor" dedi.
Anne Göksu, "O zaman 2025 yılında herkes dükkanında kolonunu, perde duvarını, döşemesini veya kirişleri kesip dükkanını genişletsin ve başka insanlar da ölmeye devam etsin. Bunu artık gerçekten aklım almıyor. Çünkü ölen onların evladı değil; ölen bizim evlatlarımız. Ölen onların evladı olsaydı bu raporu hazırlayabilirler miydi, gerçekten" diye sordu.
"Adalet sağlansın ki yasımızı yaşayalım"
Göksu, "Bu şekilde rapor hazırlayan ve bu raporlara imza atan insanlara da, kim olursa olsun, bu dünyadan bize yaşattıklarını ve bizim yaşadıklarımızı yaşamadan gitmesinler diyorum. Bir evlat kolay yetişmiyor… Ben evladımı nasıl yetiştirdim? O gözlerinin içi ışıl ışıl olan evladımı nasıl yetiştirdim? ve pırlanta gibi evladı kaybettim. Onun için bu mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Adalet istemekten de hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim, bin günde olsa, beş bin günde olsa" ifadelerini kullandı.
"Benim çocuklarım neden öldü" diye soran Göksu, şunları kaydetti:
"Sadece para kazanma hırsı yüzünden. İnsanların para kazanma arzusu yüzünden ben evlatlarımı kaybettim. Hayatlarının baharında, sekiz gün boyunca enkazın altında yardım istediler, beklediler beni, ama kurtaramadım. O insanlar ise sadece iki fazla masa daha atıp, daha fazla para kazanmak için bu ölümün gerçekleşmesine sebep oldular. Bana 'fenomen' deseler, ne derlerse desinler, ben bu davadan vazgeçer miyim? Hayır. Mahkeme heyetlerinin, bilirkişi raporunu hazırlayan hocaların kendi evlatlarını toprağın altında koyarak, böyle bir empatiyle karar vermelerini istiyoruz. Biz bu acılı aileler başka bir şey istemiyoruz. Tek istediğimiz, adil bir şekilde yargılanmaları ve bu insanların gereken cezayı almalarıdır. Başka hiçbir isteğimiz yok. Adalet sağlansın ki, biz de çocuklarımıza verdiğimiz sözü yerine getirip, ondan sonra yasımızı yaşayalım."
"Mahkeme, bin gündür A Blok'un neden yıkıldığını açıklayamadı"
Fazilet Apartmanı'nda anne, abla ve kardeşini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci ise şöyle konuştu:
"Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden bin gün geçti. Bizler, depremde yakınlarını kaybeden deprem mağdurları, bu bin gündür yasımızı tutmayı adeta unuttuk. Hepimizin tek amacı, bir an önce adaletin sağlanması. Fazilet Apartmanı, Maraş'ta bulunan ve birbirinin aynı iki bloktan oluşan bir binaydı. Depremin 8. saniyesinde A blok yerle bir olurken, 19 insan hayatını kaybetti; B blok ise ayakta kaldı, yıkılmadı. Her iki binayı yapan müteahhit aynı kişi, kullanılan malzeme aynı, zemin aynı, deprem aynı, depremin şiddeti aynı. Peki, neden A blok yıkılırken B blok ayakta kalmıştır? Bin gündür mahkeme bu sorunun cevabını veremedi. Çünkü A Blok, altında bulunan Akın Ekmek Fırını'nın binaya yaptığı usulsüz tadilatlar nedeniyle yıkıldı.
Deprem davalarında en çok karşımıza çıkan ve bizi zorlayan konulardan biri de, bilimsellikten uzak ve araştırmadan hazırlanmış bilirkişi raporlarıdır. Bilirkişi raporları son derece özensiz, detaya girmeden ve konuyu incelemeden hazırlanıyor; sanki sanık avukatıymış gibi. Mahkeme heyeti ise bilirkişi raporlarını yüzde 100 doğru kabul edip kararlarını bu yönde veriyor. Oysa bilirkişi raporlarında suç veya suçludan bahsedilmemesi gerekir. Örneğin bir bilirkişi raporu, 'belediye çalışanları asli kusurlu, müteahhit asli kusurlu' gibi görüş bildirmemelidir. Bilirkişi sadece konuyu incelemeli, binanın yıkım sebeplerini ortaya koymalıdır.
"Bin gündür yaşadığımız acıyı içimize gömüp adalet peşinde koşmak çok zor"
Bugüne kadar Fazilet Apartmanı için üç bilirkişi raporu alındı. Ancak bu üç raporda da, fırının binaya nasıl olumsuz etkisi olduğuna dair tek bir satır bile görüş belirtilmedi. Ama aynı bilirkişiler, ne hikmetse, belediye çalışanlarını veya müteahhidi 'asli kusurlu' ilan edebiliyorlar. Bin gündür yaşadığımız acıyı içimize gömüp adalet peşinde koşmak ve her seferinde hayal kırıklığı yaşamak gerçekten çok zor.
Depremden sonra bugüne kadar depremden sonra 13 defa Kahramanmaraş'a gidip geldim. Ama sanıklar bir gün bile mahkeme salonuna gelip ifade vermedi. Sanıklar mahkeme salonuna gelip ifade vermezse, bizlerin sorularına muhatap olmazsa ve bizlerle yüzleşmezse, mahkeme heyetiyle bir araya gelip sorulara sağlıklı şekilde cevap vermezse adalet nasıl sağlanacak? Ben adaletin herkesten üstün olduğuna inanan bir emekli öğretmenim. Hiç kimse adaletten üstün olmamalı.
Adalet tarafsız olmalı, adalet şucu bucu olmamalı. Artık bin gündür süren bu acımızın sona ermesini istiyorum. Bunun tek çaresi, bizlerin mahkeme salonlarında aradığımız haklarımızın bize verilmesidir. Bizler ne için mahkeme salonlarındayız? Sadece kendimiz için mi? Yüzyılın afeti denilen bu depremde, yüzyılın kararı çıksın ki bir sonraki depremlerde veya bir sonraki bina yıkımlarında canlar kaybolmasın. Bu sadece kaybettiğimiz canların yaşam hakkı elinden alındığı için verilen bir çaba değil; aynı zamanda bizden sonraki nesillerin haklarını da savunan bir çabadır. Lütfen adalet herkese eşit olarak uygulansın."
Palmiye Sitesi'nde yargılama süreci...
Onikişubat ilçesinde bulunan Palmiye Sitesi'nin yıkılması sonucu 152 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi yaralandı. Müteahhit, statik proje müellifi ve fenni mesul Ali Babaoğlu, müteahhit Hacı Mehmet Ersoy ve jeoloji mühendisi Ömer Tarakçıoğlu hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan dava açıldı. Tutuklu sanık Babaoğlu'na 21 yıl 9 ay, Ersoy'a ise 18 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Tarakçıoğlu ise beraat etti. Firari sanık Ersoy yakalanamadı. Palmiye Sitesi ile ilgili bilirkişi raporlarında "asli kusurlu" olduğu tespit edilen kamu görevlileri hakkında ise hala soruşturma başlatılmadı.
Ezgi Apartmanı'nda yargılama ne aşamada?
Depremde yıkılan Ezgi Apartmanı'nın enkazında 35 kişi hayatını kaybetti. Ezgi Apartmanı'nda zemin katta faaliyet gösteren Kervan Pastanesi'nin yetkilileri sanıklar Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel ile pastanedeki tadilatı organize eden sanık Ertan Danacı hakkında, 35 kez "olası kastla kasten öldürme" ve "olası kastla kasten yaralama" suçlarından, her biri için 700 yıl 4 aydan 876 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi. Tutuksuz yargılanan sanık müteahhit Yakup Aktaş ile fenni mesul Mehmet Tekin hakkında ise "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 8 aydan 22 yıl 5 aya kadar hapis cezası talep edildi.
Öte yandan, binanın inşa edildiği dönemde Kahramanmaraş Belediyesi'nde görev yapan Fahri Yiğitoğlu, Veli Çiftaslan ve Mehmet Dişçeken ile Kervan Pastanesi'nde yapılan tadilatlara onay veren Onikişubat Belediyesi personelleri Sait Avşar, Ali Gemci, Mehmet Akif Canlı ve Mustafa Şirikçi hakkında da "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan dava açıldı.
Firari olan Sami Kervancıoğlu ve Mustafa Pekel, 703 gün süren aranın ardından 14 Ağustos 2025 tarihinde Ankara'nın Etimesgut ilçesinde düzenlenen operasyonla yakalandı. Lüks bir villada saklandıkları belirlenen sanıklar, gözaltına alındıktan sonra Kahramanmaraş'a sevk edildi ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Firari sanıkların saklandığı villanın, eski AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani'nin damadı Cengiz Gökay'a ait olduğu tespit edildi. Öte mimar Ertan Danacı'nın ara kararla tahliye edilmesine savcılık itiraz edince, hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı. Danacı henüz yakalanamadı.
Fazilet Apartmanı'nda yargılama süreci...
Fazilet Apartmanı sakinleri, depremden yıllar önce binanın altındaki fırının sahipleri Akın ve Ferihan Yağcı hakkında, yapı projesine aykırı eklentiler yaparak binaya zarar verdikleri gerekçesiyle Kahramanmaraş 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, 16 Nisan 2019'da tadilatların binayı zayıflattığını belirterek, Yağcı çiftinin binayı eski haline getirmesine hükmetti. Kararın uygulanmadığı bina, 6 Şubat depreminde yıkılarak 19 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı.
Akın ve Ferihan Yağcı çifti hakkında 2023 Temmuz ayında yakalama kararı çıkarıldı. ANKA Haber Ajansı, firari sanıkların yakalama kararı olmasına rağmen Ankara 3. Noterliği'ne gidip vekalet verdiğini gündeme getirdi. 1,5 yıldır aranan Yağcı çifti, 27 Aralık 2024 tarihinde Afyonkarahisar'da adliyeye gidip teslim oldu ve ardından serbest bırakıldı. Tutuksuz yargılanıyorlar. Öte yandan dönemin belediye başkan yardımcılarının da arasında bulunduğu 10 kişi hakkında mevzuata aykırı yapı projesine ve uygunluk kararlarına onay verdikleri gerekçesiyle dava açıldı.
Kaynak: ANKA / Güncel
Güncel, Deprem, Çevre, Hukuk, Gülay, Göksu, PES, Deprem, Çevre, Hukuk, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA