15 Bin Öğretmen Ataması Yapıldı... Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Eğitimde de Popülizmin Sınırlarını Zorlayan Siyasi Rakiplerimize Rağmen Başaracağız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programında, “Eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük iddiasında da değiliz. Neredeyse 100 yıldır çözülemeyen meseleler var.... Denge kurarak, hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bunu da siz öğretmenlerimizle birlikte başaracağız. Birkaç puan oy uğruna her alanda olduğu gibi eğitimde de popülizmin sınırlarını zorlayan siyasi rakiplerimize rağmen bunu başaracağız” dedi.
(ANKARA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programında, "Eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük iddiasında da değiliz. Neredeyse 100 yıldır çözülemeyen meseleler var.... Denge kurarak, hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bunu da siz öğretmenlerimizle birlikte başaracağız. Birkaç puan oy uğruna her alanda olduğu gibi eğitimde de popülizmin sınırlarını zorlayan siyasi rakiplerimize rağmen bunu başaracağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde, "24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programı"nda konuştu.
Öğretmenlik kadar hayatta yer eden, iz bırakan, karakterin şekillenmesine tesir eden pek az meslek olduğunu belirten Erdoğan, tüm öğretmenlere teşekkür etti, kendisinde emeği bulunan öğretmenlerine şükranlarını sundu.
Bugün Öğretmenler Günü'nün kutlanmasının yanı sıra birazdan 15 bin öğretmen adayının atama heyecanını paylaşacaklarını söyleyen Erdoğan, "Kura ile görev yerleri belli olacak genç öğretmenlerimiz birikimleriyle geniş vizyonlarıyla güçlü karakterleri ve sağlam duruşlarıyla evlatlarımızı geleceğin dünyasına en güzel şekilde hazırlayacaklardır. İnşallah bir ömür boyu aşkla, şevkle, samimiyetle mesleklerini icra edeceklerine inandığım genç öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Görevlerinin kendilerine, öğrencilerine ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.
Öğretmenliğin, ilk atamadan emekliliğe kadar her aşamasında tahammül, sabır, özveri, adanmışlık isteyen saygın bir meslek olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Birazdan kurasını çekeceğimiz genç öğretmenlerimiz yeni bir kariyere başlamanın yanında emekliliğe kadar sürecek zorlu olduğu kadar ulvi bir mesleğe de adım atıyorlar. Öğretmenlik mesleğini diğer kamu görevlerinden ayıran en önemli vasfı malzemesinin de meyvesinin de insan olmasıdır. Öğretmen, kendisine emanet edilen, cevher olan öğrencisini büyük bir sabırla, şefkatle, merhametle işleyen mücevher ustasıdır. Öğretmen, öğrencisine sadece bilgi aktarmaz; aynı zamanda, onun fikrini değiştirir, ufkunu genişletir. Hayata ve kendisine yönelik bakış açısını tıpkı bir kuyumcu titizliğiyle ilmek ilmek dokur, işler, tekemmül ve inkişaf ettirir. Bu gerçeği, merhum Nurettin Topçu, Büyük İskender ve hocası Aristo örneğinden hareketle bakınız nasıl açıklıyor: 'Babam, beni gökten yere indirdi. Hocam, beni yerden göğe çıkardı.' Evet, öğretmenin insanın kişilik ve kimlik inşasına etkisi tam olarak budur. Hayatta öyle meslekler vardır ki insan maaşını alır, ücretini alır, karşılığında bir işi görevi yerine getirir ve böylece sorumluluktan kurtulur. Fakat öğretmenlik, öyle bir meslek değildir. Öğretmen, öğrencisine kimi zaman annelik yapar, kimi zaman babalık, kimi zaman da arkadaşlık eder. Öğretmen bu yönüyle öğrencisinin geniş ailesinin bir üyesidir. Okul nasıl ki millet kültürünün, millet ruhunun bayrağı ise öğretmen de bu ruhun bayraktarıdır. Buradaki ve ülkemizin dört bir yanındaki tüm öğretmenlerimizin görevlerini bu yüksek şuurla, bu yüksek mesuliyet bilinciyle yerine getirdiklerine ve getireceklerine yürekten ben inanıyorum. Öğretmenlerimiz ilim, irfan, hikmet ve ahlak meşalesini ellerinde gururla taşıdıkça Allah'ın izniyle Türkiye'nin yolu da ufku da sonuna kadar açıktır. Siz, bu ruha sahip çıkarsanız önümüz inşallah aydınlık olacaktır."
"Son dönemde yapay zeka devrimi ile birlikte teknolojideki değişim artık baş döndürücü"
Erdoğan, teknolojinin hayatı çepeçevre kuşattığı, ülkelere, toplumlara ve bireylere istikamet çizdiği bir çağda yaşandığını, teknoloji ve dijitalleşmenin getirdiği kolaylıkları kimsenin inkar edemeyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Daha önce saatler, günler süren pek çok işi bugün elimizdeki telefona yüklediğimiz bir uygulama sayesinde saniyeler içinde yapabiliyoruz. Dünyanın en ucra köşesindeki hadiseleri anbean takip edebiliyor; fiziken bir araya gelmemizin mümkün olmadığı farklı kültürden insanlarla diyalog kurabiliyor; hatta dostluk, arkadaşlık, iş ortaklığı geliştirebiliyoruz. Son dönemde yapay zeka devrimi ile birlikte teknolojideki değişim artık baş döndürücü boyutlara ulaştı. Sonunu kimsenin öngöremediği bir belirsizliğe doğru insanlık olarak hızla yol alıyoruz. Buna karşı direnmek, bunun dışında kalmak sizin de bildiğiniz gibi mümkün değil. Peki, ne yapabiliriz? Akıntıya karşı kürek çekemeyeceğimize göre bunu doğru yönetebiliriz. Ülkemiz ve milletimizin menfaatleri istikametinde doğru yönlendirebiliriz. Teknolojinin sağladığı imkanlardan azami derecede istifade ederken aynı zamanda zararlı yönlerini minimize etmek bizim elimizdedir. Bunun yolu ise çocuklarımıza dijital okuryazarlık ve farkındalık eğitimi vermekten geçiyor. Sadece yasaklayarak bir netice alınamayacağını hepimiz biliyoruz. Kabul edelim ki çocuklarımızın oyun alanı artık sadece parklar, bahçeler, sokaklar değil. Çocuklarımızın kurduğu iletişim sadece yüz yüze iletişimle de sınırlı değil. Bugün evlatlarımız, dijital teknolojinin büyülü atmosferinde daha fazla vakit geçirecek sayısız imkana kolayca ulaşabiliyoruz. Bizlere çok sentetik ve yapay gelse de arkadaşlarıyla orada sosyalleşiyor, orada eğleniyor, orada kendine ayrı bir çevre ediniyor. Tabiri caizse sanal evrende ayrı bir gezegen kuruyor. Çocuklarımızla sağlıklı bir iletişim kurmak ve onlara nitelikli bir eğitim sunabilmek için bu gerçeklerle barışmamız gerektiği kanaatindeyim. Nesiller arasındaki kavrayış arada öyle bir fark var ki büyükken çocuklarımıza ve gençlerimize bizim yaşadığımız dünyayı empoze ederek bir yere varamayız. Onları geçmişe çekmek bizim zamanımıza sürüklemeye çalışmak yerine geleceğe hazırlamak mecburiyetindeyiz.
Hazreti Ali Efendimize göre atfedilen şu söz tam olarak buna işaret etmektedir. Çocuk yetiştirenlere Hazreti Ali bakınız hangi tavsiyede bulunuyor: 'Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.' Bunun en doğru usul ve üslubunu ise merhum Nurettin Topçu üstadımız şöyle ifade ediyor: 'Öğretimin üslubu onun sade şekil ve kıyafeti değil ruhunun kalıbıdır.' İyi üslupla iyi öğretim, fena üslupla fena öğretim yapılıyor. Güzel bir sözümüz var. 'Usul esasa mukaddemdir' ilkesiyle hem meseleye doğru açıdan bakacağız. Hem de çocuklarımızın eğitimine sağlıklı yöntemlerle yaklaşacağız. Hiç değilse yavrularımızla doğru iletişim kurup onları doğru yönlendiremeyiz. Özellikle de sanal dünyanın dehlizlerinde evlatlarımızın ve gençlerimizin kaybolmalarına engel olmalıyız. Bu konuda ebeveynlerle birlikte siz öğretmenlerimize de önemli görevler düşüyor."
"Toplumda özel bir konuma sahip olan öğretmenlerimize haklarını teslim etmek bizim asli vazifemizdir"
Bir öğretmenin evladı olarak gördüğü öğrencisine emeğinin yanı sıra ailelerin öğretmene desteğinin de aynı derecede kıymetli ve vazgeçilmez olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ailelerimizin çocuklarının eğitimleri ile yakından ilgilenmesi, öğrenme süreçlerinde özellikle de sanal dünyadan gelebilecek tehdit ve tehliklerle mücadelede çok çok önemlidir. Hep beraber el ele verecek dikkatli, sabırlı, şefkatli ve kararlı bir şekilde sanal alemden yayılan tehlikelere karşı mücadele edeceğiz. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'yle eğitimde yaşanan paradigma değişiminin bizlere bu çabalarımızda da önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Toplumda ve her birimizin hayatında bu konuda özel bir konuma sahip olan öğretmenlerimize haklarını teslim etmek bizim asli vazifemizdir. Son 23 yılda hep böyle bir çabanın içinde olduk. Ülkemizin büyümesine, Türkiye ekonomisinin imkanlarının genişlemesine paralel olarak bunu en önce öğretmenlerimize, en önce eğitime yansıttık. Eğitimin niteliğini arttırmak, eğitimi yaygınlaştırmak, eğitimin önündeki engelleri ve yasakları kaldırmak, öğrencilere fırsat eşitliğini sağlamak için ilk günden beri çalışıyoruz. Burada bazı rakamları sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. 2002'de Milli Eğitim Bakanlığımız Merkezi Yönetim Bütçesi içinde 4'üncü sıradayız. 2003'ten itibaren eğitime 1'inci sırayı tahsis ettik. 2026 bütçesinde de bu önceliği aynen koruduk.
"Milli Eğitim Bakanlığımıza 2026'da 1 trilyon 944 milyar lira kaynak ayırdık"
Milli Eğitim Bakanlığımıza 2026'da 1 trilyon 944 milyar lira kaynak ayırdık. İlim ilim bilmektir; ilim kendim bilmektir. Öyleyse bu, öyle rastgele olmuyor. Gerekli desteği en üst seviyede ilme, eğitim öğretime ayırmak durumundayız. ve bu dönemde derslik sayımız 343 bindi. Bugün 616 bine yükseldi. Özel okullar dahil edildiğinde bu rakam 754 bine yaklaşıyor. Yani bizden evvel yapılan derslik sayısının iki katını biz, sadece 23 sene de ülkemize kazandırmanın kıvancını yaşadık. Okullarımızda görev yapan öğretmen sayısında da ciddi artışlar oldu. 2002'den bu yana 821 bin 360 öğretmenin atamasını yaptık. Şu an resmi eğitim kurumlarında çalışan öğretmen sayımız 1 milyon 34 bini aşmıştır. Aktif görevdeki her 10 öğretmenden 8'i, bizim dönemimizde atandı. Öğretmen olmazsa öğrenciyi kim yetiştirecek? Buna gereken ehemmiyeti, önemi vermemiz gerekiyordu. İşte bunu biz verdik. Bu büyük dönüşüm sınıfların içinde de somut şekilde. Ben öğretmenlik dönemi, öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum. Sınıflarımızda 70, 80, 90 öğrenci vardı. Ama şimdi öğrenci sayısı, 15, 20, 25... Buralara kadar indirdik. Kaliteyi arttırmak zorundaydık ve bunu başardık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, aynı şekilde 28'den 15'e, orta öğretimde 18'den 11'e düştü. Biz söylediğim gibi 70-80 kişilik kalabalık sınıflarda eğitim almıştık. Şimdi evlatlarımız, ifade ettiğim gibi 20-25 kişilik sınıflarda eğitim-öğretim görüyor. Dünyada bu kadar kısa sürede böyle oranları yakalayan çok az ülke vardır. Türkiye hamdolsun bunu bizim dönemimizde başarmıştır."
"Fatih projesi kapsamında, 2025 sonu itibariyle etkileşimli tahta kurulmuş derslik sayımız, 668 bine ulaşacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, okullaşma oranlarında örnek bir tabloya sahip olduğunu, 5 yaşta okul öncesi net okullaşma oranının, yüzde 11,7'den yüzde 82,53'e çıktığını, ilköğretimde, yüzde 91'den yüzde 96'ya; ortaöğretimde, yüzde 50,57'den yüzde 82,85'e gelindiğini anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
"6-14 yaş grubunda yüzde 99'luk okullaşma oranı ile OECD ortalaması olan yüzde 98'in üzerine çıktı. 15-19 yaş grubunda okullaşma oranımızı, 2023 itibarıyla yüzde 79'a taşıyarak OECD ortalaması olan yüzde 84'e yaklaştırmış bulunuyoruz. Fatih projesi kapsamında, 2025 sonu itibariyle etkileşimli tahta kurulmuş derslik sayımız, 668 bine ulaşacaktır. Öğretmenlerimizin özlük ve mali haklarında da önemli iyileştirmelere gittik. Türkiye büyüdükçe, ekonomimiz büyüdükçe inşallah bundan 86 milyonun her bir ferdi sizlerin de en üst düzeyde faydalanmasını temin edeceğiz. Hiç şüphesiz 23 yılda çok ciddi mesafe aldık. Çok başarılı işlere imza attık. Önümüze çıkarılan sayısız engele rağmen tarihi nitelikte reformları hayata geçirdik. Ama eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük iddiasında da değiliz. Bir yanda neredeyse 100 yıldır çözülemeyen meseleler var. Bir yanda darbe dönemlerinin açtığı kapanmayan yaralar var, diğer yanda ise çağımızın getirdiği güncel sınamalar ile değişen ve gelişen Türkiye'nin ihtiyaçları var. İnşallah bunlar arasında denge kurarak hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bunu da siz öğretmenlerimizle birlikte başaracağız. Birkaç puan oy uğruna her alanda olduğu gibi eğitimde de popülizmin sınırlarını zorlayan siyasi rakiplerimize rağmen bunu inşallah başaracağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Her birinize emeğiniz, sabrınız, fedakarlığınız için ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 15 bin öğretmenin atamasını yapmak üzere, sahneye çıkan çocuklarla butona bastı. Erdoğan, "Butona yarınların öğretmenleriyle basacağız" diyerek, atamaları başlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde, "24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programı"nda konuştu.
Öğretmenlik kadar hayatta yer eden, iz bırakan, karakterin şekillenmesine tesir eden pek az meslek olduğunu belirten Erdoğan, tüm öğretmenlere teşekkür etti, kendisinde emeği bulunan öğretmenlerine şükranlarını sundu.
Bugün Öğretmenler Günü'nün kutlanmasının yanı sıra birazdan 15 bin öğretmen adayının atama heyecanını paylaşacaklarını söyleyen Erdoğan, "Kura ile görev yerleri belli olacak genç öğretmenlerimiz birikimleriyle geniş vizyonlarıyla güçlü karakterleri ve sağlam duruşlarıyla evlatlarımızı geleceğin dünyasına en güzel şekilde hazırlayacaklardır. İnşallah bir ömür boyu aşkla, şevkle, samimiyetle mesleklerini icra edeceklerine inandığım genç öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Görevlerinin kendilerine, öğrencilerine ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" diye konuştu.
Öğretmenliğin, ilk atamadan emekliliğe kadar her aşamasında tahammül, sabır, özveri, adanmışlık isteyen saygın bir meslek olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Birazdan kurasını çekeceğimiz genç öğretmenlerimiz yeni bir kariyere başlamanın yanında emekliliğe kadar sürecek zorlu olduğu kadar ulvi bir mesleğe de adım atıyorlar. Öğretmenlik mesleğini diğer kamu görevlerinden ayıran en önemli vasfı malzemesinin de meyvesinin de insan olmasıdır. Öğretmen, kendisine emanet edilen, cevher olan öğrencisini büyük bir sabırla, şefkatle, merhametle işleyen mücevher ustasıdır. Öğretmen, öğrencisine sadece bilgi aktarmaz; aynı zamanda, onun fikrini değiştirir, ufkunu genişletir. Hayata ve kendisine yönelik bakış açısını tıpkı bir kuyumcu titizliğiyle ilmek ilmek dokur, işler, tekemmül ve inkişaf ettirir. Bu gerçeği, merhum Nurettin Topçu, Büyük İskender ve hocası Aristo örneğinden hareketle bakınız nasıl açıklıyor: 'Babam, beni gökten yere indirdi. Hocam, beni yerden göğe çıkardı.' Evet, öğretmenin insanın kişilik ve kimlik inşasına etkisi tam olarak budur. Hayatta öyle meslekler vardır ki insan maaşını alır, ücretini alır, karşılığında bir işi görevi yerine getirir ve böylece sorumluluktan kurtulur. Fakat öğretmenlik, öyle bir meslek değildir. Öğretmen, öğrencisine kimi zaman annelik yapar, kimi zaman babalık, kimi zaman da arkadaşlık eder. Öğretmen bu yönüyle öğrencisinin geniş ailesinin bir üyesidir. Okul nasıl ki millet kültürünün, millet ruhunun bayrağı ise öğretmen de bu ruhun bayraktarıdır. Buradaki ve ülkemizin dört bir yanındaki tüm öğretmenlerimizin görevlerini bu yüksek şuurla, bu yüksek mesuliyet bilinciyle yerine getirdiklerine ve getireceklerine yürekten ben inanıyorum. Öğretmenlerimiz ilim, irfan, hikmet ve ahlak meşalesini ellerinde gururla taşıdıkça Allah'ın izniyle Türkiye'nin yolu da ufku da sonuna kadar açıktır. Siz, bu ruha sahip çıkarsanız önümüz inşallah aydınlık olacaktır."
"Son dönemde yapay zeka devrimi ile birlikte teknolojideki değişim artık baş döndürücü"
Erdoğan, teknolojinin hayatı çepeçevre kuşattığı, ülkelere, toplumlara ve bireylere istikamet çizdiği bir çağda yaşandığını, teknoloji ve dijitalleşmenin getirdiği kolaylıkları kimsenin inkar edemeyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Daha önce saatler, günler süren pek çok işi bugün elimizdeki telefona yüklediğimiz bir uygulama sayesinde saniyeler içinde yapabiliyoruz. Dünyanın en ucra köşesindeki hadiseleri anbean takip edebiliyor; fiziken bir araya gelmemizin mümkün olmadığı farklı kültürden insanlarla diyalog kurabiliyor; hatta dostluk, arkadaşlık, iş ortaklığı geliştirebiliyoruz. Son dönemde yapay zeka devrimi ile birlikte teknolojideki değişim artık baş döndürücü boyutlara ulaştı. Sonunu kimsenin öngöremediği bir belirsizliğe doğru insanlık olarak hızla yol alıyoruz. Buna karşı direnmek, bunun dışında kalmak sizin de bildiğiniz gibi mümkün değil. Peki, ne yapabiliriz? Akıntıya karşı kürek çekemeyeceğimize göre bunu doğru yönetebiliriz. Ülkemiz ve milletimizin menfaatleri istikametinde doğru yönlendirebiliriz. Teknolojinin sağladığı imkanlardan azami derecede istifade ederken aynı zamanda zararlı yönlerini minimize etmek bizim elimizdedir. Bunun yolu ise çocuklarımıza dijital okuryazarlık ve farkındalık eğitimi vermekten geçiyor. Sadece yasaklayarak bir netice alınamayacağını hepimiz biliyoruz. Kabul edelim ki çocuklarımızın oyun alanı artık sadece parklar, bahçeler, sokaklar değil. Çocuklarımızın kurduğu iletişim sadece yüz yüze iletişimle de sınırlı değil. Bugün evlatlarımız, dijital teknolojinin büyülü atmosferinde daha fazla vakit geçirecek sayısız imkana kolayca ulaşabiliyoruz. Bizlere çok sentetik ve yapay gelse de arkadaşlarıyla orada sosyalleşiyor, orada eğleniyor, orada kendine ayrı bir çevre ediniyor. Tabiri caizse sanal evrende ayrı bir gezegen kuruyor. Çocuklarımızla sağlıklı bir iletişim kurmak ve onlara nitelikli bir eğitim sunabilmek için bu gerçeklerle barışmamız gerektiği kanaatindeyim. Nesiller arasındaki kavrayış arada öyle bir fark var ki büyükken çocuklarımıza ve gençlerimize bizim yaşadığımız dünyayı empoze ederek bir yere varamayız. Onları geçmişe çekmek bizim zamanımıza sürüklemeye çalışmak yerine geleceğe hazırlamak mecburiyetindeyiz.
Hazreti Ali Efendimize göre atfedilen şu söz tam olarak buna işaret etmektedir. Çocuk yetiştirenlere Hazreti Ali bakınız hangi tavsiyede bulunuyor: 'Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.' Bunun en doğru usul ve üslubunu ise merhum Nurettin Topçu üstadımız şöyle ifade ediyor: 'Öğretimin üslubu onun sade şekil ve kıyafeti değil ruhunun kalıbıdır.' İyi üslupla iyi öğretim, fena üslupla fena öğretim yapılıyor. Güzel bir sözümüz var. 'Usul esasa mukaddemdir' ilkesiyle hem meseleye doğru açıdan bakacağız. Hem de çocuklarımızın eğitimine sağlıklı yöntemlerle yaklaşacağız. Hiç değilse yavrularımızla doğru iletişim kurup onları doğru yönlendiremeyiz. Özellikle de sanal dünyanın dehlizlerinde evlatlarımızın ve gençlerimizin kaybolmalarına engel olmalıyız. Bu konuda ebeveynlerle birlikte siz öğretmenlerimize de önemli görevler düşüyor."
"Toplumda özel bir konuma sahip olan öğretmenlerimize haklarını teslim etmek bizim asli vazifemizdir"
Bir öğretmenin evladı olarak gördüğü öğrencisine emeğinin yanı sıra ailelerin öğretmene desteğinin de aynı derecede kıymetli ve vazgeçilmez olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ailelerimizin çocuklarının eğitimleri ile yakından ilgilenmesi, öğrenme süreçlerinde özellikle de sanal dünyadan gelebilecek tehdit ve tehliklerle mücadelede çok çok önemlidir. Hep beraber el ele verecek dikkatli, sabırlı, şefkatli ve kararlı bir şekilde sanal alemden yayılan tehlikelere karşı mücadele edeceğiz. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'yle eğitimde yaşanan paradigma değişiminin bizlere bu çabalarımızda da önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Toplumda ve her birimizin hayatında bu konuda özel bir konuma sahip olan öğretmenlerimize haklarını teslim etmek bizim asli vazifemizdir. Son 23 yılda hep böyle bir çabanın içinde olduk. Ülkemizin büyümesine, Türkiye ekonomisinin imkanlarının genişlemesine paralel olarak bunu en önce öğretmenlerimize, en önce eğitime yansıttık. Eğitimin niteliğini arttırmak, eğitimi yaygınlaştırmak, eğitimin önündeki engelleri ve yasakları kaldırmak, öğrencilere fırsat eşitliğini sağlamak için ilk günden beri çalışıyoruz. Burada bazı rakamları sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. 2002'de Milli Eğitim Bakanlığımız Merkezi Yönetim Bütçesi içinde 4'üncü sıradayız. 2003'ten itibaren eğitime 1'inci sırayı tahsis ettik. 2026 bütçesinde de bu önceliği aynen koruduk.
"Milli Eğitim Bakanlığımıza 2026'da 1 trilyon 944 milyar lira kaynak ayırdık"
Milli Eğitim Bakanlığımıza 2026'da 1 trilyon 944 milyar lira kaynak ayırdık. İlim ilim bilmektir; ilim kendim bilmektir. Öyleyse bu, öyle rastgele olmuyor. Gerekli desteği en üst seviyede ilme, eğitim öğretime ayırmak durumundayız. ve bu dönemde derslik sayımız 343 bindi. Bugün 616 bine yükseldi. Özel okullar dahil edildiğinde bu rakam 754 bine yaklaşıyor. Yani bizden evvel yapılan derslik sayısının iki katını biz, sadece 23 sene de ülkemize kazandırmanın kıvancını yaşadık. Okullarımızda görev yapan öğretmen sayısında da ciddi artışlar oldu. 2002'den bu yana 821 bin 360 öğretmenin atamasını yaptık. Şu an resmi eğitim kurumlarında çalışan öğretmen sayımız 1 milyon 34 bini aşmıştır. Aktif görevdeki her 10 öğretmenden 8'i, bizim dönemimizde atandı. Öğretmen olmazsa öğrenciyi kim yetiştirecek? Buna gereken ehemmiyeti, önemi vermemiz gerekiyordu. İşte bunu biz verdik. Bu büyük dönüşüm sınıfların içinde de somut şekilde. Ben öğretmenlik dönemi, öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum. Sınıflarımızda 70, 80, 90 öğrenci vardı. Ama şimdi öğrenci sayısı, 15, 20, 25... Buralara kadar indirdik. Kaliteyi arttırmak zorundaydık ve bunu başardık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, aynı şekilde 28'den 15'e, orta öğretimde 18'den 11'e düştü. Biz söylediğim gibi 70-80 kişilik kalabalık sınıflarda eğitim almıştık. Şimdi evlatlarımız, ifade ettiğim gibi 20-25 kişilik sınıflarda eğitim-öğretim görüyor. Dünyada bu kadar kısa sürede böyle oranları yakalayan çok az ülke vardır. Türkiye hamdolsun bunu bizim dönemimizde başarmıştır."
"Fatih projesi kapsamında, 2025 sonu itibariyle etkileşimli tahta kurulmuş derslik sayımız, 668 bine ulaşacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, okullaşma oranlarında örnek bir tabloya sahip olduğunu, 5 yaşta okul öncesi net okullaşma oranının, yüzde 11,7'den yüzde 82,53'e çıktığını, ilköğretimde, yüzde 91'den yüzde 96'ya; ortaöğretimde, yüzde 50,57'den yüzde 82,85'e gelindiğini anlattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
"6-14 yaş grubunda yüzde 99'luk okullaşma oranı ile OECD ortalaması olan yüzde 98'in üzerine çıktı. 15-19 yaş grubunda okullaşma oranımızı, 2023 itibarıyla yüzde 79'a taşıyarak OECD ortalaması olan yüzde 84'e yaklaştırmış bulunuyoruz. Fatih projesi kapsamında, 2025 sonu itibariyle etkileşimli tahta kurulmuş derslik sayımız, 668 bine ulaşacaktır. Öğretmenlerimizin özlük ve mali haklarında da önemli iyileştirmelere gittik. Türkiye büyüdükçe, ekonomimiz büyüdükçe inşallah bundan 86 milyonun her bir ferdi sizlerin de en üst düzeyde faydalanmasını temin edeceğiz. Hiç şüphesiz 23 yılda çok ciddi mesafe aldık. Çok başarılı işlere imza attık. Önümüze çıkarılan sayısız engele rağmen tarihi nitelikte reformları hayata geçirdik. Ama eğitimle ilgili sorunların tamamını çözdük iddiasında da değiliz. Bir yanda neredeyse 100 yıldır çözülemeyen meseleler var. Bir yanda darbe dönemlerinin açtığı kapanmayan yaralar var, diğer yanda ise çağımızın getirdiği güncel sınamalar ile değişen ve gelişen Türkiye'nin ihtiyaçları var. İnşallah bunlar arasında denge kurarak hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Bunu da siz öğretmenlerimizle birlikte başaracağız. Birkaç puan oy uğruna her alanda olduğu gibi eğitimde de popülizmin sınırlarını zorlayan siyasi rakiplerimize rağmen bunu inşallah başaracağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Her birinize emeğiniz, sabrınız, fedakarlığınız için ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 15 bin öğretmenin atamasını yapmak üzere, sahneye çıkan çocuklarla butona bastı. Erdoğan, "Butona yarınların öğretmenleriyle basacağız" diyerek, atamaları başlattı.
Kaynak: ANKA / Güncel
Recep Tayyip Erdoğan, Öğretmenler Günü, Teknoloji, Politika, Güncel, Atama, Öğretmen, Cumhurbaşkanı, Öğretmen Ataması, Öğretmenler Günü, Recep Tayyip Erdoğan, Teknoloji, Politika, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA