'Yeni yıl sofraları güven duygusunu güçlendiriyor'

Güncel Haberler

Beykoz Üniversitesi akademisyenleri, yeni yıl sofralarının bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve gastronomik boyutunu ele aldı. Sofraların güven duygusunu güçlendirdiği ve sosyal bağları desteklediği vurgulandı.

BEYKOZ Üniversitesi akademisyenleri, yeni yıl sofralarını psikoloji ve gastronomi perspektifinden ele alarak, tat, koku ve yeme ritüellerinin bireylerin hafızası, duyguları ve sosyal bağları üzerindeki etkilerine değindi. Yeni yıl sofralarının belirsizliği azalttığını ve güven duygusunu güçlendirdiğini belirten Prof. Dr. Pınar Kurt Combil, "Beyin, stres anlarında hızlı ve güvenilir bir rahatlama yolu arar. Özellikle karbonhidratlı ve şekerli yiyecekler, beynin 'güvendeyiz' sinyalini daha hızlı iletir. Yeni yıl sofraları beynin öngörülebilirlik ihtiyacını karşılayarak aidiyet ve huzur hissini destekler" dedi.

Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Pınar Kurt Combil ile Sanat ve Tasarım Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Serap Nazır, yeni yıl sofralarının bireylerin duygu dünyası, belleği ve sosyal ilişkileri üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

'YEMEK, BEDENLE KURDUĞUMUZ EN ESKİ DİYALOGLARDAN BİRİDİR'

Yemeğin yalnızca biyolojik bir ihtiyaç olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Pınar Kurt Combil, yemek deneyiminin duygu ve hafıza ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. Tat ve özellikle kokunun, beynin duygu ve hafıza merkezleriyle filtresiz bir iletişim kurduğunu ifade eden Combil, bu nedenle bazı tat ve kokuların bireyleri aniden çocukluk anılarına götürebildiğini söyledi. Yeni yıl sofralarının belirsizliği azalttığını ve güven duygusunu güçlendirdiğini belirten Combil, " Yeni yıl sofraları beynin öngörülebilirlik ihtiyacını karşılayarak aidiyet ve huzur hissini destekler" diye konuştu.

Duygusal yeme davranışlarına da değinen Prof. Dr. Combil, stresli ve zorlayıcı dönemlerde bireylerin yemeği bir duygu düzenleme aracı olarak kullanabildiğini ifade etti. Bu durumun irade zayıflığı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Combil, "Beyin, stres anlarında hızlı ve güvenilir bir rahatlama yolu arar. Özellikle karbonhidratlı ve şekerli yiyecekler, beynin 'güvendeyiz' sinyalini daha hızlı iletir" diye konuştu.

'BİR TABAK YEMEK, SESSİZ AMA GÜÇLÜ BİR ANLATIDIR'

Yemeğin kültürel ve toplumsal bellekteki yerine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Serap Nazır ise gastronominin antropoloji, psikoloji, tarih ve coğrafya ile iç içe bir alan olduğunu söyledi. Toplumların yaşam biçimleri, inançları ve ekonomik yapılarının yemekler üzerinden okunabildiğini belirten Nazır, "Bir tabak yemek, sessiz ama çok güçlü bir anlatıdır" ifadelerini kullandı.

Tat, koku ve görsel sunumun gastronomide ayrılmaz bir bütün olduğunu söyleyen Nazır, lezzet algısının yalnızca damakta değil, gözle başlayan, kokuyla derinleşen ve hafızayla tamamlanan bir süreç olduğuna dikkat çekti. Sunumun, beyinde beklenti oluşturarak yeme deneyimini doğrudan etkilediğini belirtti.

'SOFRA, SOSYAL BAĞLARIN MERKEZİNDE'

Yeni yıl sofralarının sosyal yönüne de değinen Dr. Öğr. Üyesi Nazır, birlikte yemek yemenin yemeği sıradanlıktan çıkararak anlamlı bir deneyime dönüştürdüğünü belirtti. Paylaşılan sofralarda zaman algısının yavaşladığını ve yemeğin daha doyurucu hissedildiğini ifade eden Nazır, bu durumu gastronomide "sofra kültürü" kavramıyla tanımladıklarını söyledi.

EVDE YENİ YIL SOFRASI HAZIRLAYANLARA ÖNERİLER

Evde yeni yıl menüsü hazırlayanlara da önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Nazır, mükemmeliyetçilikten uzak, dengeli ve samimi menülerin önemine dikkat çekti. Mevsim ürünleriyle hazırlanan hafif ve aromatik yemeklerin uzun süren sofralar için daha uygun olduğunu belirten Nazır, sade sunumlar, küçük atmosfer dokunuşları ve keyifle hazırlanan yemeklerin yeni yıl sofrasındaki deneyimi güçlendirdiğini söyledi.