Coğrafi işaret tescilli Muğla saraylısı damakları tatlandırıyor
Muğla'da, Yörüklerin önemli bir geleneği olan Muğla saraylısı tatlısı, endüstriyel tasarım tescili sayesinde tekrar üretilerek hem yerel halkın hem de dış pazardaki tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Doğal malzemeleriyle dikkat çeken bu tatlı, geçmişin izlerini taşıyarak modern üretimle günümüze taşınıyor.
Türkiye'nin önemli turizm merkezlerinden Muğla'da, Yörüklerin kız isteme merasimlerinin vazgeçilmez lezzeti şerbetli "Muğla saraylısı", doğallığı ve hafifliğiyle damakları tatlandırıyor.
Ege ve Akdeniz mutfağına katkı sunan Muğla'da, unutulmaya yüz tutmuş tatlı türü, bir firmanın girişimleriyle yeniden üretilerek damaklara hitap ediyor.
Yörede üretilen zeytinyağı ve cevizlerin yoğun olarak kullanıldığı ve hafif olması dolayısıyla tüketiciler tarafından yoğun olarak tercih edilen Muğla saraylısı, bir firma tarafından endüstriyel tasarım tescilinin alınmasının ardından Türkiye'nin çeşitli illeri ile yurt dışında bazı ülkelere de gönderilmeye başlandı.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yöresel kimliğini koruma altına almak amacıyla 21 Eylül 2017'de coğrafi işaret başvurusu yapılan Muğla saraylısı, 17 Nisan 2018'de Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaretle tescillendi.
300 yıldır biliniyor
Firma sahibi Memduh Şahbaz, AA muhabirine, yaklaşık 300 yıldır bölgede bilinen bir tatlı olan Muğla saraylısının yıllar önce kömür ateşinde iki tarafının da çevrilerek pişirildiğini ve rafine şekerin olmadığı zamanlarda bu tatlının pekmezle yapıldığını söyledi.
Köylülerin tatlıyı, tarlasında ürettiği buğdayı su değirmeninde öğüterek elde ettiği undan ve bahçesinden topladığı yöresel cevizden yaptığını vurgulayan Şahbaz, "Artık unutulmaya yüz tutmuş olan bir özel ürünü biz aktif hale getirerek tekrar kültürümüze kazandırdık. Bu geleneği devam ettirdiğimiz için gururluyuz. Bu tatlı artık gönderilen özel hediye ürünü olarak da aranır hale geldi." dedi.
Tatlının eski adını, damadın ailesi tarafından kız evine nişan takmaya gidilirken tatlının ortasına konulan sarı liradan aldığını bildiren Şahbaz, "sarı lira" olan ismin zamanla yöresel ağızla "sareyli" olarak kullanıldığını, son olarak da "Muğla saraylısı" ismiyle tescillendiğini belirtti.
Şimdiki üretimlerinin modern tarzda yapıldığına dikkati çeken Şahbaz, tatlının artık evlerde ocaklar olmadığı için unutulmaya yüz tuttuğunu, artık evlerde yapılamaz hale gelen tatlıyı günlük hayata kazandırdıklarını ifade etti.
"Tarifini yaşlı bir teyze verdi"
Evlerde yapılmayan, pastanelerde de satılmayan Muğla saraylısının asırlar öncesi haline gelmesi için çalışma yaptıklarına işaret eden Şahbaz, "Apartman kültürünün oluşması, hanımların iş hayatına katılmasıyla artık evlerde yapılamıyordu. Bir yaşlı teyzemizin yardımıyla biz bu tatlının yapılmasını ustalarımıza öğrettik. Ondan sonra vitrine koyduk. İlk gün iki saat içerisinde iki tepsi tatlıyı sattık ve o zaman bize bir ışık verdi çünkü tatlıyı alan hemen ismiyle istemeye başladı. Bölgemizin bu tatlıyı özlediğini hissettik ve ticari olarak piyasaya sunduk." diye konuştu.
Tatlının Muğla dışından da çok talep görmesinin kendilerini mutlu ettiğini belirten Şahbaz, "Biz bu tatlıyı yaparken para kazandık ama ondan daha önemlisi unutulmaya yüz tutmuş bir kültür mirasını, unutulmuş bir yöresel tadı tekrar hayata geçirdik, piyasaya sunduk, tanıttık, hediyelik bir ürün haline getirdik bu da bizi gururlandırıyor." dedi.
Doğal malzemelerden hazırlanıyor
Tatlı ustası Abdulkadir Uğur ise Muğla saraylısının yüzyıllardır Yörüklerin kültürlerinden gelen bir tatlı olduğunu ifade ederek, "Tatlı, bölgemizde doğal olarak yetişen ürünlerden hazırlanıyor. İç malzemesi ceviz çünkü Muğla'da yapılan hemen hemen bütün tatlı çeşitlerinin iç malzemesi cevizdir. Amacımız yüzyıllardır çeşitli geleneklerle yaşatılan değeri gelecek kuşaklara aktarmak ve unutturmamak." diye konuştu.
Uğur, yumurta büyüklüğünde bezelere ayrılan yufkanın 15 dakika dinlendirilip kurumadan nişasta yardımıyla oklava ile baklava hamurundan daha kalın olacak şekilde açıldığını belirterek, yapılışını şöyle anlattı:
"Elde katlar ve yuvarlarız, iç malzemesine isteğe bağlı olarak kavrulmuş yerli susam ilave edilebilir. Açılmış yufka temiz bir bez üzerine alınır ve üzerine ceviz serpilir. Bezin bir kenarından tutarak yuvarlanır, yufka rulo haline getirilmiş olur. Kendi etrafında döndürülerek yuvarlak tepsinin ortasına konur. Diğer bezelere de aynı işlem yapılarak ortadaki hamurun etrafına sarılır. Üzerine bol miktarda yağ gezdirilir. Yağ çekene kadar beklenir ve 215 derece fırında pişirilir. Diğer yandan yüzde 60 şeker, yüzde 40 su ve limon tuzu kaynatılarak şerbet hazırlanır. Pişen saraylının üzerine ılık şerbet dökülerek birkaç saat dinlendirilir. Fırından çıkan saraylı ve şerbet aynı sıcaklıkta olmalıdır."
Ege ve Akdeniz mutfağına katkı sunan Muğla'da, unutulmaya yüz tutmuş tatlı türü, bir firmanın girişimleriyle yeniden üretilerek damaklara hitap ediyor.
Yörede üretilen zeytinyağı ve cevizlerin yoğun olarak kullanıldığı ve hafif olması dolayısıyla tüketiciler tarafından yoğun olarak tercih edilen Muğla saraylısı, bir firma tarafından endüstriyel tasarım tescilinin alınmasının ardından Türkiye'nin çeşitli illeri ile yurt dışında bazı ülkelere de gönderilmeye başlandı.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yöresel kimliğini koruma altına almak amacıyla 21 Eylül 2017'de coğrafi işaret başvurusu yapılan Muğla saraylısı, 17 Nisan 2018'de Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaretle tescillendi.
300 yıldır biliniyor
Firma sahibi Memduh Şahbaz, AA muhabirine, yaklaşık 300 yıldır bölgede bilinen bir tatlı olan Muğla saraylısının yıllar önce kömür ateşinde iki tarafının da çevrilerek pişirildiğini ve rafine şekerin olmadığı zamanlarda bu tatlının pekmezle yapıldığını söyledi.
Köylülerin tatlıyı, tarlasında ürettiği buğdayı su değirmeninde öğüterek elde ettiği undan ve bahçesinden topladığı yöresel cevizden yaptığını vurgulayan Şahbaz, "Artık unutulmaya yüz tutmuş olan bir özel ürünü biz aktif hale getirerek tekrar kültürümüze kazandırdık. Bu geleneği devam ettirdiğimiz için gururluyuz. Bu tatlı artık gönderilen özel hediye ürünü olarak da aranır hale geldi." dedi.
Tatlının eski adını, damadın ailesi tarafından kız evine nişan takmaya gidilirken tatlının ortasına konulan sarı liradan aldığını bildiren Şahbaz, "sarı lira" olan ismin zamanla yöresel ağızla "sareyli" olarak kullanıldığını, son olarak da "Muğla saraylısı" ismiyle tescillendiğini belirtti.
Şimdiki üretimlerinin modern tarzda yapıldığına dikkati çeken Şahbaz, tatlının artık evlerde ocaklar olmadığı için unutulmaya yüz tuttuğunu, artık evlerde yapılamaz hale gelen tatlıyı günlük hayata kazandırdıklarını ifade etti.
"Tarifini yaşlı bir teyze verdi"
Evlerde yapılmayan, pastanelerde de satılmayan Muğla saraylısının asırlar öncesi haline gelmesi için çalışma yaptıklarına işaret eden Şahbaz, "Apartman kültürünün oluşması, hanımların iş hayatına katılmasıyla artık evlerde yapılamıyordu. Bir yaşlı teyzemizin yardımıyla biz bu tatlının yapılmasını ustalarımıza öğrettik. Ondan sonra vitrine koyduk. İlk gün iki saat içerisinde iki tepsi tatlıyı sattık ve o zaman bize bir ışık verdi çünkü tatlıyı alan hemen ismiyle istemeye başladı. Bölgemizin bu tatlıyı özlediğini hissettik ve ticari olarak piyasaya sunduk." diye konuştu.
Tatlının Muğla dışından da çok talep görmesinin kendilerini mutlu ettiğini belirten Şahbaz, "Biz bu tatlıyı yaparken para kazandık ama ondan daha önemlisi unutulmaya yüz tutmuş bir kültür mirasını, unutulmuş bir yöresel tadı tekrar hayata geçirdik, piyasaya sunduk, tanıttık, hediyelik bir ürün haline getirdik bu da bizi gururlandırıyor." dedi.
Doğal malzemelerden hazırlanıyor
Tatlı ustası Abdulkadir Uğur ise Muğla saraylısının yüzyıllardır Yörüklerin kültürlerinden gelen bir tatlı olduğunu ifade ederek, "Tatlı, bölgemizde doğal olarak yetişen ürünlerden hazırlanıyor. İç malzemesi ceviz çünkü Muğla'da yapılan hemen hemen bütün tatlı çeşitlerinin iç malzemesi cevizdir. Amacımız yüzyıllardır çeşitli geleneklerle yaşatılan değeri gelecek kuşaklara aktarmak ve unutturmamak." diye konuştu.
Uğur, yumurta büyüklüğünde bezelere ayrılan yufkanın 15 dakika dinlendirilip kurumadan nişasta yardımıyla oklava ile baklava hamurundan daha kalın olacak şekilde açıldığını belirterek, yapılışını şöyle anlattı:
"Elde katlar ve yuvarlarız, iç malzemesine isteğe bağlı olarak kavrulmuş yerli susam ilave edilebilir. Açılmış yufka temiz bir bez üzerine alınır ve üzerine ceviz serpilir. Bezin bir kenarından tutarak yuvarlanır, yufka rulo haline getirilmiş olur. Kendi etrafında döndürülerek yuvarlak tepsinin ortasına konur. Diğer bezelere de aynı işlem yapılarak ortadaki hamurun etrafına sarılır. Üzerine bol miktarda yağ gezdirilir. Yağ çekene kadar beklenir ve 215 derece fırında pişirilir. Diğer yandan yüzde 60 şeker, yüzde 40 su ve limon tuzu kaynatılarak şerbet hazırlanır. Pişen saraylının üzerine ılık şerbet dökülerek birkaç saat dinlendirilir. Fırından çıkan saraylı ve şerbet aynı sıcaklıkta olmalıdır."
Kaynak: AA / Güncel
Gastronomi, Güncel, Kültür, Muğla, Muğla, Kültür, Gastronomi, Güncel, Haberler
- AK PARTİ
- AVRUPA BİRLİĞİ
- AZERBAYCAN
- BASKETBOL
- BELEDİYE
- BEŞİKTAŞ
- CHP
- ÇEVRE
- DEM
- DİPLOMASİ
- DOĞA
- DONALD TRUMP
- DEVLET BAHÇELİ
- EĞİTİM
- EKREM İMAMOĞLU
- ELON MUSK
- EMEKLİ
- EMLAK
- ENERJİ
- ENFLASYON
- ESNAF
- FENERBAHÇE
- FİKSTÜR
- FİLİSTİN
- FUTBOL
- GALATASARAY
- GASTRONOMİ
- GAZZE
- GÜNCEL
- GÜVENLİK
- GÖÇMEN
- HAKAN FİDAN
- HASTANE
- HAYVAN HAKLARI
- HIRSIZLIK
- HUKUK
- IRAK
- İNSAN HAKLARI
- İRAN
- İSRAİL
- İSTANBUL
- İŞÇİ
- İTFAİYE
- JANDARMA
- JOSE MOURINHO
- KAZA