Feti Yıldız: Ak Parti Raporunun Teyit Mekanizması Bölümü MHP'nin Raporuyla Tam Bir Paralellik Taşıyor

Güncel Haberler

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, AK Parti'nin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na sunduğu rapordaki tespit ve teyit mekanizmasının önemli olduğunu vurguladı. Yıldız, bu uygulamanın toplumda güven duygusunu pekiştireceğini belirtti.

(ANKARA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Ak Parti'nin TBMM'deki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na sunduğu rapora ilişkin, "AK Parti raporunun teyit mekanizması bölümü, Milliyetçi Hareket Partisi'nin raporunda belirtilen teyit ve bu durumun resmi olarak ilanı ile tam bir paralellik taşımaktadır" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, AK Parti Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'un çalışmalarına ilişkin hazırlanan raporu bugün TBMM Genel Sekreterliği'ne teslim etti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, X hesabından yaptığı paylaşımda, AK Parti'nin raporundan bir bölümü alıntılayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"AK Parti raporunun teyit mekanizması bölümü, Milliyetçi Hareket Partisi'nin raporunda belirtilen teyit ve bu durumun resmi olarak ilanı ile tam bir paralellik taşımaktadır.
'İlkesel Eşik: Tespit ve Teyit Mekanizması
Terör örgütünün silah bırakmasının, kendisini tasfiye ettiğinin, varlığının sona erdirilmesinin devlet tarafından tespit ve teyit edilmesi, sürecin en önemli noktasıdır. Bu an, sadece sahada bir fiil değişikliğinin kaydı değil, aynı zamanda hukuki işlemler için bir başlangıçtır. Bu tespit ve teyit olmadan hiçbir ileri aşamaya geçilmemelidir.
Tespit ve teyit anı hem ilgili kurumlar hem de hukuk düzeni açısından yeni bir dönemin miladı olarak görülmelidir. Çünkü bu aşamada devlet kurumları, bir yandan silahlı örgüt tehdidinin sona erdiğini kayda geçirirken, diğer yandan da bu duruma uygun düşen yeni bir hukuk ve politika çerçevesini yürürlüğe koymak üzere hareket alanı elde edecektir.
Tespit ve teyit süreci devletin ilgili güvenlik kurumları arasında sağlanacak koordinasyonla, objektif, ölçülebilir ve kriterlere bağlanmış göstergeler üzerinden yapılmalı; bu sürecin usul ve esasları yürürlükte bulunan uygulamalar dikkate alınarak yürütülmelidir. Örgütün silahlı kapasitesinin ortadan kalktığına, lojistik ağların sürdürülebilir bir tehdit oluşturamayacak ölçüde dağıtıldığına ve silahların sahada tekrar kullanılmasına imkan bırakmayacak biçimde imha edildiğine dair somut tespit ve delillerle ortaya konulmalıdır.
Süreç boyunca uygulanacak yöntemler şeffaf olmalı; idari kararlar ile bunlara esas teşkil eden delil, bilgi ve kıstaslar kayıt altına alınmalı ve gerektiğinde yargısal ya da hukuki incelemeye tabi tutulabilecek biçimde muhafaza edilmelidir. Bu amaçla, tespit sürecinde kullanılan veri toplama, analiz ve raporlama mekanizmalarının tamamı kurumsal arşivlerde düzenli biçimde saklanmalı; böylece ileride doğabilecek bireysel başvurular, anayasal denetim süreçleri veya Meclis'in denetim yolları bakımından sağlıklı inceleme yapılabilmesine imkan sağlanmalıdır.
Bu ilkesel eşik, sürecin başlangıcını belirleyecek, sonrasında atılacak bütün yasal ve idari adımların temelini teşkil edecektir. Bu nedenle tespit ve teyidin sağlanmasında gösterilecek hassasiyet, sürecin kalıcı bir huzur ve toplumsal güven üretme kapasitesini doğrudan etkileyecektir. Yanlış, eksik veya zamansız bir tespit hem toplumun adalet duygusunu sarsma hem de güvenlik risklerini yeniden üretme ihtimali barındırdığından, tespit ve teyit mekanizmasının titizlikle yürütülmesi, sürecin geleceği açısından en kritik güvencelerden biri olacaktır.
Son olarak, tespit ve teyit kararının alınması ne bir pazarlık ne de keyfi bir tasarruf zemini olacaktır. Bu karar, devletin güvenlik ve hukuki yetkisinin birleştiği, ölçülebilir delillere dayanan, şeffaf ve denetlenebilir bir kurumlar arası mutabakat neticesinde tesis edilecektir. Bu çerçeve hem milletimizin güven duygusunu pekiştirecek hem de ileride oluşabilecek hukuki ve toplumsal tartışmaların önünü kapatacaktır. Devletin, kendi egemenlik alanı içinde, kendi kurumlarıyla ve kendi hukuk düzeni çerçevesinde aldığı bu karar, huzur ve güven arayışı sürecinin meşru, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir zeminde ilerlemesinin ana dayanak noktası olacaktır.'"