Epstein mağduru kadın, belgelerde isminin karartılmadan yayınlanmasından rahatsızlık duydu

Güncel Haberler

ABD Adalet Bakanlığı'nın Jeffrey Epstein soruşturmasında mağdurların isimlerinin karartılmamasından rahatsızlık duyan bir kadın, bu durumun güvenlerini sarstığını belirtti. Mağdurlar, yetkililerin iletişim eksikliğinden ve belgelerin yayımlanma şeklinin şeffaflıktan uzak olduğundan şikayetçi.

ABD Adalet Bakanlığının geçen hafta yayınladığı Jeffrey Epstein hakkındaki soruşturma dosyalarında ismi geçen bir mağdur, adının karartılmamasından rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.
CNN'e "Jane Doe" takma adıyla konuşan Epstein mağduru kadın, 2009'da Epstein'in istismarına hem tanık olduğunu hem de bizzat maruz kaldığını belirterek yaşadıklarını aynı yıl ABD Federal Soruşturma Bürosuna (FBI) bildirdiğini söyledi.
Adalet Bakanlığının yayımladığı belgelerde kendisinin ve diğer mağdurların isimlerinin gerektiği şekilde karartılmamasından büyük rahatsızlık duyduğunu vurgulayan kadın, bu durumun mevcut ve gelecekteki mağdurları koruma konusunda kuruma olan güvenini ciddi şekilde sarstığını söyledi.
CNN'in eriştiği e-posta yazışmalarına göre, mağdur kadın hafta sonu Bakanlık yetkililerine bilgilerinin sansürlenmediğini bildirdi ve bir yetkili yanıt olarak, mesajını belgeleri karartma işlemlerini yürüten yetkililere ileteceği ifade etti.
Buna rağmen mağdur kadın 21 Aralık'ta yeniden Bakanlıkla iletişime geçerek adının Epstein dosyalarında hala kamuya açık olduğunu belirtti.
Epstein davası mağdurlarından ve grup bildirisinin başyazarı olan Jess Michaels de Bakanlığın dosyaları yayınlama şeklini "şeffaflığın tam tersi" olarak niteledi.
Michaels, "Bize gelip de 'Mağdurlar için doğru olanı yapmak istiyoruz, gelin bu konuyu konuşalım' diyen olmadı. Mesele bu kadar net. Adalet Bakanlığı, Başkan tarafından imzalanmış bir yasayı ihlal etti." ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanlığı Sözcüsü Chad Gilmartin, Bakanlığın mağdurlar, avukatları ve mağdur gruplarıyla temas halinde olduğunu belirterek belgeler yayımlanırken redaksiyon yoluyla mağdurları korumak için yoğun çaba sarf edildiğini söyledi.
Gilmartin ayrıca, soruşturmaya katkı sağlayabilecek ek bilgilere sahip mağdurların ya da avukatlarının yetkililerle iletişime geçmesinin teşvik edildiğini ifade etti.
Jeffrey Epstein olayı
En küçüğü 14 olmak üzere 18 yaş altındaki onlarca kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmak ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamasıyla yargılanan Epstein, tutuklu olduğu New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesi'ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019'da ölü bulunmuştu.
Açıklanan Epstein dava dosyalarında Prens Andrew, ABD Başkanı Donald Trump, eski ABD Başkanı Bill Clinton, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, aktör Kevin Spacey, şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist David Copperfield, avukat Alan Dershowitz ve eski New Mexico Valisi Bill Richardson gibi ünlü isimler yer almıştı.
ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI), ABD Adalet Bakanlığı ile yürüttüğü inceleme sonucunda, ünlü isimlerden oluşan bir "müşteri listesi" tutulduğuna dair herhangi bir kanıta ulaşılamadığını, aralarında hükümet yetkilileri, ünlüler ve iş insanlarının da bulunduğu kişilerin suçuna ortak olduğu gerekçesiyle örtbas amacıyla öldürüldüğü öne sürülen Jeffrey Epstein'in ise aslında hücresinde intihar ettiği sonucuna varıldığını açıklamıştı.
ABD'li gazeteci Tucker Carlson da Epstein'in "İsrail için çalıştığını, başkent Washington'da herkesin aynı şekilde düşündüğünü ancak açıkça söylenemediğini" iddia etmişti.
Wall Street Journal (WSJ) gazetesi ise Epstein'in kız arkadaşı Ghislaine Maxwell'in, Epstein'in 50'nci doğum günü vesilesiyle tanıdıklarından ona yönelik mektup yazmasını istediğini, bunlardan birinin de Trump'a ait olduğunu öne sürmüştü.